Cumartesi Anneleri 790’ncı kez yetkililere çağrıda bulundu. 1995’te gözaltında kaybedilen Hasan Ocak için adalet talep eden Cumartesi Anneleri savcılığı göreve davet etti.
Haberin Videosu
Korona virüsü tedbirleri nedeniyle 790’ncı hafta açıklamalarıni da internet üzerinden yapan Cumartesi Anneleri, Hasan Ocak’ın gözaltında kaybedilişini şöyle anlattı: “Sosyalist kimliğiyle bilinen 30 yaşındaki Hasan Ocak İstanbul Avcılar’da yaşıyordu. 21 Mart 1995 tarihinde işyerinden annesini arayarak, akşam yemeği için balık getireceğini söyledi. Hasan ne o akşam ne de sonrasında bir daha evine gelemedi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’nde gözaltında tutulan iki kişi, Hasan’ı şubede gördüklerini söyledi. İki kişi de Hasan Ocak’ın ismini emniyetteki parmak izi listesinde gördüklerini açıkladı. Newroz nedeniyle gözaltında tutulan bir tanık ise şubedeyken bir hareketlilik olduğunu ve polislerin ‘Hasan Ocak getirildi’ diye aralarında konuştuklarını söyledi.
Ocak Ailesi savcılıklara başvurarak Hasan’ın akıbetinin açığa çıkarılmasını talep etti. Aile ayrıca; TBMM, Başbakanlık, Bakanlıklar, savcılıklar, hastaneler ve Adli Tıp nezdinde de girişimlerde bulundu. Bu girişimler sonucunda dönemin İçişleri Bakanı Nahit Menteşe, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu ve İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir’in imzasını taşıyan resmi yazıda ‘Hasan Ocak’ın gözaltında olmadığı, hiç gözaltına alınmadığı, suçlu olarak aranmadığı’ belirtildi. Resmi makamların tüm engellemelerine karşı 58 günlük ısrarlı bir arayışın sonunda ailesi Ocak’ın ağır işkence izleri taşıyan bedenine ‘meçhul kişi’ olarak defnedildiği Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı’nda ulaştı. İşkenceyle ölümü resmi raporlara girmiş olan Hasan’ın cansız bedeni tüm ilgili makamlardan geçirildiği halde onu soran ailesine “bizde yok” denildiği açığa çıktı.”
AİHM İHLAL KARARI VERSE DE…
Dönemin İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Algan Hacaloğlu yaptığı araştırmalara dayanarak ‘Ocak’ı konuşturmak için gözaltına aldılar ve orada uyguladıkları işkence ve darptan sonra öldürülmüş halde Beykoz’a attılar’ diyerek Ocak Ailesi ve toplumdan özür diledi. Hacaloğlu ayrıca devletin Hasan Ocak’ın ölümünde sorumluluğu olduğunu, AİHM’e verdiği ifade de ‘Devletin bazı unsurlarının Ocak’ın nasıl öldürüldüğünü ve kimin öldürdüğünü bildiğini’ söyledi.
AİHM, Hasan Ocak’ın kaybedilmesi ve ölümüyle ilgili koşulların belirlenmesi için yeterli ve etkin bir soruşturma yürütülmediğini tespit ederek Türkiye hakkında ihlal kararı verse de, Ocak ailesinin iç hukuktaki tüm girişimleri sonuçsuz bırakıldı.
17 Ekim 2016 tarihinde Beykoz Cumhuriyet Savcılığı ‘zaman aşımı’ nedeniyle dosyada kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. 29 Kasım 2016 tarihinde bu karara yapılan itiraz sonucu İstanbul Anadolu 7. Sulh Ceza Hakimliği “toplanan delillere göre dava açılması gerekir” diyerek zamanaşımı kararını kaldırdı ve soruşturmanın devamına karar verdi.
“SAVCILIK MAKAMINI GÖREVE ÇAĞIRIYORUZ”
Ocak ailesi açılan davayla ilgili yetkililere çağrıda bulundu: “Yaşam hakkı kapsamında yürütülecek ceza soruşturmasının etkili olabilmesi için maddi gerçeğin açığa çıkartılmasına, sorumluların belirlenmesine ve cezalandırılmasına imkan verecek nitelikte olması gerekir. 790. haftamızda bir kez daha savcılık makamını ve Adalet Bakanlığı’nı çeyrek asırdır sürüncemede bırakılan Hasan Ocak soruşturmasında yasal yükümlülüklerini yerine getirmeye çağırıyoruz. Hasan Ocak için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz!”
Yoruma kapalı.