PİRHA-Cumartesi Anneleri 821. hafta açıklamalarında kayıplarını sormaya devam etti. 26 yıl önce gözaltına alındıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamayan Faik Candan için yetkililere, “Sizi göreve çağırıyoruz” çağrısında bulunuldu.
Yakınlarının akıbetini soran Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilişinin 26. yılında Faik Candan için adalet istedi. 821. haftadır yetkililere seslenen Cumartesi Anneleri, “Devletler insan hakları ihlaline ilişkin kapsamlı, tarafsız ve bağımsız soruşturmalar yürütmek, suçun işlenmesinde sorumlu olanları yargılayıp cezalandırılmalarını sağlamakla yükümlüdür” dedi.
“DEVLET CİNAYETLERİ KABUL ETMEK ZORUNDADIR”
Avukat Faik Candan’ın amcası İbrahim Candan, “Avukat Faik Candan 2 Aralık 1994’te Ankara Sıhhiye semtinde kont-gerilla tarafından gözaltına alınıyor. 8 gün sorguluyor ve Mehmet Ağar’ın adamlarına veriyorlar. Aynı gün Ankara Bağlar kırsalında Avukat Faik Candan’ı kurşuna diziyorlar. Olay duyulduğunda ailesi ve çağdaş hukukçular olarak tüm yasal yolları denedik ancak hepsi boştu. Yıllar sonra dava açma imkanımız oldu. Duruşmalar yıllarca devam etti. Olayları canlı anlatarak aynen şunu söylediler “Kürdün kanı devletin eline bulaşmıştır” dediler. Duruşmalarda bizi tahrik ediyorlardı, ‘ne yaptıysak vatan, bayrak için yaptık’ diyorlardı. Her şey ortadayken dava düşürüldü.
Faik Candan’ın ruhsatlı silahının numarası silinmiş, kaçak duruma düşen silahın şu an kimde olduğunu biliyorum. Türkiye devletinin gözleri kör olmuş görmez, kulakları sağırdır duymaz. Cumartesi Anneleri mazlumun çığlığıdır. Biz bu davayı bırakmayacağız, aradan çok uzun zaman bile geçse bu davanın takipçisi olacağız. Türkiye devleti bu cinayetleri kabul etmek zorundadır yoksa biz vatandaş olarak bu işe devam etmeye kararlıyız.”
“CANSIZ BEDENİ BULUNDUĞUNDA FAİLLER MESAJ VERMİŞTİ”
Candan ailesinin avukatı Levent Kanat, Avukat Faik Candan’ın kaybolduğu günlerde Çağdaş Hukukçular Derneği ve İnsan Hakları Derneği’nin yürüyüşler yapıp, basın açıklamaları düzenlediğini aktararak “Ancak ne yazık ki sonuç alınamadı” dedi. Kanat, şunları söyledi:
“10 gün sonrasında Faik’in cansız bedenine Ankara’nın Bala ilçesi Erginler yaylası yolunda bir çoban tarafından bulunduğu haberi geldi. Failler bir mesaj vermişti, gözü kravatla kapatılmıştı. Çobanın beyanları vardı. Görüş mesafesinde bir aracın geldiğini ve araçtan 2 veya 3 kişinin indiğini uzaktan görebildiği kadar eşkâllerini veriyor. Uzun süre Bala Cumhuriyet Başsavcılığı bu soruşturmayı yürüttü ancak hemen hemen hiçbir şey yapmadı. 2010’lu yıllardan sonra bir polis memuru bir takım itiraflarda bulundu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Faik’in de aralarında bulunduğu birçok failin dosyasını birleştirdi ve kendince derinleştirdi. Yargılama süresi boyunca dosyaya kazandırılması için hiçbir delil toplamadı. Neticede şaşırtıcı değil ama üzücü olan beraat kararını verdi.”
“DEVLET YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜ YERİNE GETİRMİYOR”
Eylemlerinin 821. Haftasına dair basın açıklamasını ise Cumartesi İnsanlarından Hatice Korkmaz okudu.
Korkmaz, “Devletler insan hakları ihlaline ilişkin kapsamlı, tarafsız ve bağımsız soruşturmalar yürütmek, suçun işlenmesinde sorumlu olanları yargılayıp cezalandırılmalarını sağlamakla yükümlüdür” diyerek şunları aktardı:
“32 yaşındaki 2 çocuk babası avukat Faik Candan Ankara’da yaşıyordu. 1991-1993 döneminde HEP Ankara İl Başkanlığı yapan Candan’ın göreve geldiği tarihten itibaren polis takibinde olduğu, beyaz bir Toros tarafından takip edildiği ve ölüm tehditleri aldığı ailesi ve yakın çevresi tarafından biliniyordu. Kardeşi içinde İbrahim Şahin ve Abdullah Çatlı’nın olduğu bir aracı Candan’ın evinin önünde görmüş ve onların mekân tespiti yaptıklarına tanık olmuştu. Faik Candan, 2 Aralık 1994 tarihinde Sıhhiye’deki bir pizzacıda iki arkadaşı ile birlikte öğlen yemeği yedikten sonra Küçükesat’taki Türk Ticaret Bankası’na gitti. Bankadan ayrıldıktan sonra kendisinden haber alınamadı.
Candan’ın avukat arkadaşları, 2 Aralık günü saat 15:00 sıralarında dört kişi tarafından beyaz renkli Renault marka otomobille kaçırılan bir kişinin “Ben Avukat Faik Candan” diye bağırdığını söyleyen bir tanık olduğunu ama can güvenliği nedeniyle konuşmadığını kamuoyu ile paylaştı. 12 gün boyunca gözaltına alındığı reddedilen Candan’ın cansız bedeni, 14 Aralık 1994 tarihinde bir çoban tarafından bulundu. Yakından atılan dört kurşunla infaz edilen Faik Candan, gözleri kravatla bağlanmış halde Ankara Bala ilçesi Ergin Yaylası yolu kenarındaki bir kanalın içindeydi. Üzerinde kimliğini belirleyecek herhangi bir belge olmadığı gibi cüzdan, saat gibi kişisel eşyaları da yoktu.”
“TÜM KAYIPLARIMIZ İÇİN ADALET İSTEMEKTEN VAZGEÇMEYECEĞİZ”
“Eski Özel Harekat Polisi Ayhan Çarkın 26 Mart 2011 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığında alınan ifadesinde ve 05 Haziran 2011 tarihinde Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde alınan sorgusunda; Faik Candan’ın kaçırılması ve öldürülmesi ile ilgili olayları tüm detayları ile anlattı. Savcılık Çarkın’ın beyanlarının olayla örtüştüğünü, yer gösterme işleminin de beyanını doğrular nitelikte olduğunu değerlendirdi. Yürütülen soruşturma sonucunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bir iddianame hazırladı. 19 Aralık 2013 tarihli iddianamede Faik Candan’ı öldürme eyleminin örgütlü bir faaliyet çerçevesinde Mehmet Kemal Ağar, Mehmet Korkut Eken ve İbrahim Şahin’in bilgisi, azmettirmesi ve talimatlandırması sonucunda işlendiği ve eylemin icrasını İbrahim Şahin’e bağlı Siirtliler grubu içerisinde yer alan 11 polisin gerçekleştirdikleri yazıldı. İ
Açılan davanın ilk duruşması 16 Mayıs 2014 tarihinde gerçekleşti. Ancak Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi, 13 Aralık 2019 tarihli Karar duruşmasında Faik Candan’ın kaybedilmesi ve öldürülmesi ile ilgili eylemden tüm sanıkların beraatlerine karar verdi.
821. haftamızda istinafa taşınan davada üst mahkemeyi, hukuka ve adalete uygun yeni bir karar tesis edilmesi için göreve çağırıyoruz. Faik Candan için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz! 122 haftadır hukuksuz bir biçimde bize kapatılan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.”
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.