PİRHA-Cumartesi Anneleri, kayıpların akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle 676’ncı kez Galatasaray Meydanında bir araya gelerek basın açıklaması yaptı.
Cumartesi Anneleri, 676. kez Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. Eylemde, üzerine kırmızı karanfiller bırakılan “Failler belli kayıplar nerede” pankartı açılarak kayıpların fotoğraflarının bulunduğu dövizler taşındı. Oturma eylemine 495 gün tutuklu olan ve dün tahliye edilen Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu’nun yanı sıra çok sayıda yurttaş katıldı. Bu haftaki eylemde 24 Mart 1994 yılında hasta olduğu için Batman Devlet Hastanesi’ne gittikten sonra silahlı kişiler tarafından kaçırılan Zeynel Kürsep’in akıbetini sordu.
“ADALETİN GELMESİ İÇİN ELİMİZDEN GELENİ YAPMAYA HAZIRIZ”
İlk sözü alan Kenan Bilgin’in Kardeşi İrfan Bilgin, “ 22 yıldır burada oturuyoruz. Kayıplarımızın akıbetini soruyoruz. Bu insanları aldınız ne yaptınız? Bu insanları kim katletti? Faillerin yargılanmasını istedik. Ne yazık ki adaletin olmadığı bir ülkede bunları istemek kadar saçma bir şey yok. Çünkü devleti yönetenler gibi düşünmeyen herkes suçlu bu ülkede. Kaybedilen insanların suçları neydi? Bu insanlar suçsuz olarak kaybedildiler. Suçları muhalif olmaları, devrimci olmaları, Kürt olmaları, sosyalist olmaları. Bu ülkeye demokrasi, adalet gelecekse bizlerle yüzleşmek zorundalar. Adaletin gelmesi için elimizden geleni yapmaya hazırız. Ama şunu çok iyi biliyorum diktatörler, katliamcılar bir gün halka hesap vermek zorundalar” dedi. Dün tahliye edilen Ahmet Şık ve Murat Sabuncu için çok sevindiklerini dile getiren Bilgin, “ 22 yıldır bizimle burada oturan, sesimizi duyuran, yanımızda olan gazetecilerin büyük bir kısmı gözaltında ya da tutuklandılar. Tutuklu olan iki arkadaşımızın Ahmet Şık ve Murat Sabuncunun bırakılmasına çok sevindim. Bu sevinci buruk yaşıyorum, yüzlerce gazeteci arkadaşımızda gerekçesiz olarak halan cezaevindedir. Umarım onlarda biran önce gazeteciler özgürlüklerine kavuşur” diye konuştu.
Daha sonra Cemil Kırbayır’ın ağabeyi Mikail Kırbayır söz alarak şunları aktardı: “676 haftadır aynı şeyleri söylüyoruz. Söylenmemiş sözümüz kalmadı. Kayıplarımızın failleri belli, kayıplarımız nerede? Dün Ahmet Şık ve Murat Sabuncunun tahliye edilmesine sevindiğimiz kadar onlar gibi insanların içer de olması da bizi bir o kadar üzmektedir. Bu topraklarda iyiyi, güzeli anlatan insanların tutuklanması, özgürlüklerinden mahrum edilmesi bize acı veriyor.”
Basın açıklamasını Cumartesi İnsanlarından Serpil Taşkaya okudu. Taşkaya, “Bu topraklarda yüzlerce kişi zorla kaybedildi. Kaybedilmelerin büyük çoğunluğu devlet görevlileri tarafından gerçekleştirilse de; 90’lı yıllarda bazı aşiretlere gözaltına alma ve sorgulama yetkisi verildi. İnsanların Hizbullah tarafından kaçırılarak vahşi yöntemlerle sorgulanmasına devlet tarafından göz yumuldu ve bu topraklar zorla kaybetme cehennemine dönüştürüldü” dedi.
“ADALET İSTEMEKTEN VAZGEÇMEYECEĞİZ”
Taşkaya, 24 yaşındaki Zeynel Kürsep kaçırılma hikayesini şu sözlerle anlattı; 24 Mart 1994 günü hasta olduğu için Batman Devlet Hastanesi’ne gitti. Hastane’den ayrılan Zeynel Kürsep, Diyarbakır Caddesinde yürürken yanına yaklaşan bir arabada bulunan silahlı kişiler tarafından kaçırıldı. Kendisi de Hizbullah tarafından kaçırıldıktan yaklaşık 11 ay sonra fidye karşılığı serbest bırakılan F.T isimli şahıs; Zeynel Kürsep ile aynı sığınakta 8 ay kadar birlikte tutulduğunu, kendisi serbest bırakıldığında Zeynel Kürsep’in hala sığınakta olduğunu söyledi ve Zeynel Kürsep’in tutulduğu evlerin adresini verdi. Zeynel Kürsep’i kaçıranların kimlikleri ve onun tutulduğu yerlerin adresleri belli olmasına rağmen, baba İbrahim Kürsep Cumhurbaşkanlığı, emniyet, savcılık, valilik ve OHAL Valiliği nezdinde yaptığı başvurulardan bir sonuç alamadı. Kürsep Ailesi 24 yıldır oğullarından bir haber alabilme umuduyla arayışını sürdürüyor. Onların “Oğlumuzdan şu ana kadar hiçbir haber alamadık. Gidip üzerinde dua okumak için, onun sadece bir mezarının olmasını istiyoruz” diyen sesine Galatasaray’dan sesimizi katıyoruz.” diye konuştu.
(HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.