PİRHA- Çine giden ilk ihracat treninin sadece tören amaçlı bir tren olduğunu kamuoyuna duyuran BTS Genel Sekreteri İsmail Özdemir’in sürgün edilmesine tepki gösteren KESK’liler, “Sürgün kararını geri almaya, sendikamıza üye ve yöneticilerine yönelik baskıya son vermeye ve aklı-selim bir şekilde yasa ve yönetmeliklere uygun davranmaya davet ediyoruz” dedi.
KESK’e bağlı Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS) Merkez Yürütme Kurulu, sosyal medyada “Çin treni nerede?” etiketiyle paylaşım yapan sendika üyelerinin Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) tarafından baskı ve mobbinge uğraması, son olarak BTS Genel Sekreteri İsmail Özdemir’in Sivas’a sürgün edilmesine dair basın toplantısı yaptı.
BTS Genel Merkezinde yapılan toplantı salonuna “Çin Tören Treni Meğerki Sürgün Taşıyormuş! Sendikamız Genel Sekreteri İsmail Özdemir, TCDD Taşımacılık A.Ş. yönetimi tarafından Ankara’dan Sivas’a sürgün edildi. Keyfiliğe, adaletsizliğe, hukuksuzluğa sessiz kalmayacağız” pankartı asıldı.
Toplantıya, BTS Genel Başkanı Mustafa Oral, sürgün edilen Genel Sekreter İsmail Özdemir, KESK Eş Genel Başkanları Aysun Gezen ve Mehmet Bozgeyik de katıldı.
Toplantıda konuşan BTS Genel Başkanı Mustafa Oral, 4 Aralık’ta Ulaştırma ve Altyapı Bakanı’nın katılımıyla Kazlıçeşme İstasyonu’ndan uğurlanan trenin “Çin treni” olmadığı, gerçek Çin treninin ise 6 Aralık günü Marmaray’dan geçen tren olduğunu söyledi.
Uğurlanan sözde trenin sadece tören treni olduğunu kaydeden Oral, kamuoyunun gerçeği sendikalarının yaptığı açılamayla öğrendiğini belirtti. Aynı gün Çin’e törenle uğurlanan yük treninin Çin’e gitmek yerine, anlaşılamayan nedenlerle 160 kilometre geriye Tekirdağ-Çerkezköy’e getirildiğini söyleyen Oral, gerçeklerin ortaya çıkmasının ardından TCDD yönetiminin, sendikalarını hedef aldığını vurguladı.
“İSMAİL ÖZDEMİR’İN SÜRGÜNÜNÜ GERİ ALIN”
TCDD Taşımacılık A.Ş. yönetimi, bir tören uğruna kamu kurumunu zarara uğrattığını, vatandaşları mağdur ettiğini ve halk sağlığı ile oynadığını kabul edip, gereğini yapmak yerine, tam tersi bir tavırla açıklamalar ve sosyal medya paylaşımları yaptığına dikkat çeken Oral, şunları dile getirdi:
“TCDD Taşımacılık A.Ş. yönetimi, gerçeklerin ortaya çıkmasını sağladığı için sendikamız BTS’yi kendine hedef olarak belirleyip, sendikamız üye ve yöneticilerine karşı yoğun bir saldırı başlatarak, sendikamız Genel Sekreteri İsmail Özdemir’i hukuka aykırı bir şekilde, pandeminin en yoğun olduğu bu süreçte 3 ay süre ile geçici görevlendirme adı altında Sivas’a sürgüne göndermiştir. Sendikamız üye ve çalışanları demiryollarında tekerin dönmesi, yük ve yolcu taşımacılığının artması için yıllardır emek verip ter dökmektedir. Taşımanın artması, Çin’e demiryolu ile taşıma yapılması öncelikle biz demiryolu emekçilerini sevindirir. Bakış açımız nettir: yük ve yolcu taşımacılığın artmasını, emekçilerin örgütü olarak istemekte ve desteklemekteyiz. TCDD Taşımacılık A.Ş. yönetimini; Sendikamız Genel Sekreteri İsmail Özdemir’in sürgün kararını geri almaya, sendikamıza üye ve yöneticilerine yönelik baskıya son vermeye ve aklı-selim bir şekilde yasa ve yönetmeliklere uygun davranmaya davet ediyoruz.”
“KESK ÜYE VE YÖNETİCİLERİNE BASKILAR ARTTI”
Ardından söz alan KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik açığa çıkan uygulamanın pandemi sürecinde ilk kez karşılaştıkları uygulama olmadığını ifade ederek, “son zamanlarda KESK üye ve yöneticilerine baskıların arttığını söylerken, KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen ise yaptığı açıklamada, “bir sendika eleştirmek zorunda, bir sendika yandaş olmamak zorunda, bir sendika her türlü iktidardan bağımsız olmak zorundadır. Bu eleştiriler kamu kurum idari amirleri tarafından dikkate almak zorundadır. İntikamcı bir yaklaşımla kamu emekçilerinin her türlü hak haktan yoksun bırakarak cezalandırmak anlamına gelir. Bu hukuksuzdur bu keyfiliği kabul etmiyoruz” diye konuştu.
“DEVLET DEMİR YOLLARINDA LİYAKAT BOZULDU”
Son olarak, Çin treni ile açıklamalarıyla Ankara’dan Sivas’a sürgün edilen BTS Genel Sekreteri İsmail Özdemir konuştu. Özdemir, özlük haklarının yanında toplumsal sorumlulukları olduğunu hatırlatarak, şunları vurguladı:
“Kamusal ve toplumsal sorumluluklarımızın da bilinciyle hareket etmek zorundayız. 2002’den bu yana özellikle Devlet Demir Yollarında liyakat bozuldu. Burası 164 yıllık bir kuruluş kendi içerisinde ihtisaslık gerektiriyor. Bu ihtisaslaşmayla iyi bir kıdem ve tecrübe ile yöneticilik eskiden olurken, son dönemlerde konuya hakim olan, kurum içerisinde yetişmemiş yöneticiler 2004 yılında trenleri hızlandırmaya kalktılar. Bizler eleştirdik. Dedik ki alt yapıda ciddi eksiklikler var bu eksikliklerle beraber facialar olacaktır dedik. Aradan çok zaman geçmeden 41 yurttaşımızı kaybettik. Yine popülist politikalar devam etti sinyalizasyon olmadan hızlı trenler çalışıyor Bu güzergâhta tren trafiğini açıldı. Bundan dolayı da Ankara’da yüksek hızlı tren faciası yaşandı bizi dikkate alsalardı bu faciası yaşanmayacaktı.”
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.