PİRHA- Meclis gündemine getirilmesi beklenen ‘Hal Yasası’ ile ilgili PİRHA’ya değerlendirmelerde bulunan Tarım Orkam-Sen Genel Başkanı Hamit Kurt, “Haller tamamen bir anonim şirkete bağlı olacak. Türkiye’de 180 civarında hal var ve bu toplamda 30’a indirilecek. Daha çok tekelleştirilecek, sermaye sahiplerine peşkeş çekilecek” dedi.
Hazine ve Maliye Bakanlığı, enflasyonla Topyekûn Mücadele Programı kapsamında Yeni Hal Yasası’nı gündeme getirdi. Yasanın hayata geçirilmesine yönelik hükümet kaynaklı sinyaller, tarımda üretimden tüketime kurulan zincirin bir halkası olan komisyonculuğun geleceğiyle ilgili tartışmalarını da beraberinde getirdi. Ancak, yeni oluşturulacak taslağın da büyük farklılıklar taşımayacağı, kamucu ve toplumcu içerikten yoksun, üretici ve tüketicilerin hak ve menfaatlerini korumaktan uzak olacağı belirtilmekte.
Konuya ilişkin PİRHA’ya konuşan Tarım-Orkam Sen (Tarım ve Ormancılık Hizmet Kolu Kamu Emekçileri Sendikası) Genel Başkanı Hamit Kurt, çıkarılacak yasanın toplumun ve üreticinin var olan sorunlarını çözmesi bir yana sermaye sahiplerine peşkeş çekilerek tekelleşmenin önünün açılacağını kaydetti.
“YASA İLE TEKELLEŞTİRİP, PEŞKEŞ ÇEKECEKLER”
AKP iktidarının son 16 yıldır yaptığı ve her seferinde başarısız olduğu tarım ve gıda politikasına ek olarak ‘Yeni Hal Yasası’nı topluma müjde olarak sunmasının pratikte içinin boş olduğunu ifade eden Kurt, çıkarılması beklenen yasasın üreticiye hizmet etmediğini kaydetti. Bu yasa ile gıda piyasanın daha çok tekelleşeceğinin altını çizen Kurt, şunları vurguladı:
“AKP iktidarının son 16 yılda bir tarım,orman ve gıda politikası var. Maliye ve Hazine Bakanlığı tarım milli projesini açıklayacaklarını ve bu projenin ana dinamiğinde anonim şirketleri kurulacağını bir müjde gibi topluma sunuldu. Bu tür reformları, müjdeleri geçmişte de çok gördük. Ama maalesef pratikte ve uygulamada içi boş çıkan projeler oldu. Eleştirmemize rağmen kulak asılmadı. Yerel belediyeler ve üretici birliklerinin ortak kurdukları yaş meyve sebze halleri var. Meclisin açılması ile birlikte yeni bir hal yasası çıkarmayı düşünüyorlar. Bunun da anlamı şudur; şimdiye kadar yaş meyve sebze hallerdeydi. Bundan sonra halde aynı zamanda su ürünleri, süt ürünleri ve hayvansal ürünler olacak. Buda tamamen bir anonim şirkete bağlı olacak. Türkiye’de 180 civarında hal var ve bu toplamda 30’a indirilecek. Daha çok tekelleştirilecek, sermaye sahiplerine peşkeş çekilecek. Ne kadar tekelleşme olursa, tarımda bir şekilde gerileme meydan gelir. Bunların olduğu yerde kar hırsı vardır ve tüketiciler mağduriyet yaşamaktadır. AKP iktidarı döneminde gerek ormanda, tarımda gerekse gıda da yapılan bütün yasalar sermaye lehine yapılıyor. Asla toplum, halk lehine bir değişiklik yaptığını göremiyoruz.”
“TANZİM SATIŞLARININ ZARARI BİR ŞEKİLDE HALKTAN ÇIKARILDI”
Bu yasanın bir çözüm olmadığını söyleyen Kurt, gıdanın halka taze olarak ulaşmasını sağlayan tarım mahsul ofislerinin işlevsiz hale getirilip kapatıldığını hatırlattı. “Tek çözümün; enflasyonla mücadelenin üretimden geçtiğini , tekelleşme ile değil yayarak kooperatifeşme modeli ile üreticenin tarımsal girdilerinin ucuzlaştırılarak ve destek arttırılarak geçtiğini ifade ediyoruz” diyen Kurt şöyle devam etti:
“Enflasyonla mücadele adı altında seçime 2 ay kala tanzim satış merkezleri kuruldu. Bu hem samimi değil hem de çözüm değil. Bu tamamen bir seçim yatırımıdır. Bu işin çözümü için çok yönlü projelelrimizi de paylaştık. Geriye dönüp baktığımızda haklı çıktığımız gördük. Tanzim satış merkezleri ile toplumun binde birine ulaşılarak bu sorun çözülemez. Nitekim seçimden hemen sonra tanzim satış çadırlarının tamamına yakını kaldırıldı. Kısmen olsa yaş meyve sebze fiyatlarının aşağıya inmesi ile bugün yine taban yapıldı. Aslında girdi fiyatları o günde öyleydi. 2 aylık tanzim satıştan milyonlarca dolar zarar edildiğini biliyoruz. Dolayısıyla başka bir şekilde toplumdan bu zararı çıkardığını da biliyoruz. Üretimi arttırmak, çiftçiyi desteklemek, çiftçi girdilerini ucuzlaştırmak, topraklarımızı boş bırakmamak, tohumculuk yasasını değiştirmek ve yereli güçlendirmekten başka bir güç olmadığını defalarca söyledik. Maalesef kulak asılmadı.”
“ÇİFTÇİNİN SULAMA SUYU ŞİRKETLERE KİRAYA VERİLİYOR”
3 ay önce torba yasa ile meclisten geçen KHK’lerde değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısının 6 ve 8. maddelerine göre bir veya birden çok havzadaki su kaynakları, su kullanım izni verilmek suretiyle DSİ tarafından gerçek ve tüzel kişilere (şirketlere) tahsis edilmesini esas alan kararlara tepki gösteren Kurt, üreticinin suyunun peşkeş çekildiğini vurguladı.
Sermaye ve tekelleştirmenin toplumu bir cenderenin içine sokacağına yönelik konuşan Kurt, “Tarım, gıda ve hayvancılık konusunda çok komik şeyler yaşanıyor. 3 ay önce torba yasa ile sulama birliklerinin özelleştirilmesi diye bir yasa çıktı. Devlet su işlerinin ve köy birliklerinin ortaklaşa işlettiği sulama suyunu 49 yıllığına şirketlere kiraladılar. Köyün sulama suyunu bir şirkete peşkeş çektiler, su kaynağını şirket aldı ve 49 yıllığına gariban üreticiye para ile satacak. Ülke dünya önünde de gülünç bir duruma düştü. Çiftçinin sulama suyunu parayla verdiğin bir yerde, yaş meyve-sebze ve tahıl ürünlerinin ucuz sağlanmasını nasıl bekliyorsun. Öncelikle ne kadar üretim, kimin için üretim ve nasıl bir üretim sorularının cevabını bulmamız gerekiyor. Bu soruların çok basit cevabı vardır; toplum için üretim, toplumun ihtiyacı kadar üretim ve doğal bir üretim. Bu dünyanın her yerinde böyledir. Ama siz kar hırsı ile toplumdan fazla ürün almak isterseniz toprağı da çölleştirir ve topluma be cenderenin içine sokarsınız” ifadelerini kullandı.
PİRHA/ İZMİR
Yoruma kapalı.