Alevi Haber Ajansi

Çevirmen: Mültecilerin yaşamları kolaylaştırılmalı, emek sömürüsüne son verilmeli-VİDEO

PİRHA- İHD MYK üyesi Nuray Çevirmen, son süreçte siyasilerin tartışmalarıyla bir kez daha gündeme gelen mülteci konusuna ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, “O kadar insanın sorunu bu kadar az mülteciye yüklenemez. Daha insancıl bir perspektiften bakılması gerekiyor. İktidar da muhalefette mültecileri araçsallaştırıyor” dedi. Çevirmen, ekledi: İHD olarak, geri göndermeme ilkesinin arkasındayız. Geri gönderme merkezleri kapatılmalıdır. 

Türkiye’de mülteci konusu ‘göndereceğiz ya da göndermeyeceğiz’ söylemleri ve siyaseti üzerinden tartışılıyor. Bu durum yoksulluk ve yoksunluk yaşayan mültecilerin yaşamlarına korku ve tedirginliği ekliyor.

Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre; Türkiye’de ikamet izni bulunan yabancı sayısı 1 milyon 414 bin 776, geçici koruma kapsamındaki Suriyelilerin sayısı 3 milyon 762 bin 889, düzensiz göç yoluyla gelen ve yakalananların sayısı ise 69 bin 128.

Türkiye genelinde 27 tane Geri Gönderme Merkezi var. Buralarda kalan mültecilerin durumları da kötü. Bu merkezler sık sık buralarda kalan kadın ve çocukların tecavüze uğradıkları, intihar vakaları, sıcak suya erişim, yeterli ve düzenli beslenememe gibi birçok sorunla gündeme geliyor.

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Bürosu’nun (UNCHR) 2022 yılı verilerine göre; 82,4 milyon insan zorla yerinden edildi. Son yüz yılda artan nüfus, endüstriyel tarım, sanayileşme ve plansız kentleşmeyle birlikte su kaynakları azaldı. Son yüz yılda sulak alanların yüzde 50’si yok oldu. Dünyada 80 ülke su sıkıntısı çekiyor. 844 milyon insan içme suyuna dahi erişemiyor. Dünya nüfusunun dörtte birinden fazlası olan 2,1 milyar insan temiz suya ulaşamıyor. 4 milyar insan yılda en az bir ay şiddetli su kıtlığı yaşıyor.

2014-2016 yılları arasında ağırlıklı olarak çatışma yaşanan ülkeleri içeren 16 ülkede toplam 86 bin çocuk temiz suya erişemediği için öldü.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkez Yürütme Kurulu üyesi Nuray Çevirmen, mülteci konusunu PİRHA’ya değerlendirdi.

“MÜLTECİLİĞİN EN BÜYÜK NEDENİ SAVAŞLAR”

Mültecilerin ülkelerini istedikleri için terk etmediklerini, terk etmek zorunda kaldıklarını anımsatan Çevirmen, mülteciliğin bir sonuç olduğunu ve bunun birçok nedeninin bulunduğunu ifade etti.

Mülteciliğin en büyük nedenlerinden birisinin savaş olduğunu kaydeden Çevirmen, “Yakın zamanda Ortadoğu’da başlatılan savaş Suriye’yi yıkıcı bir şekilde etkiledi. Sonrasında orada yaşayan milyonlarca insan göç etmek mecburiyetinde kaldı. Göç edemeyenler yaşamını yitirdi, esir düştü. Savaşın yoğunlaştığı dönemde Ezidi kadınlar ve çocuklara neler yapıldığına tanık olduk. Kadınlar ve çocuklar pazarlarda satıldı, işkencelerden geçirildi, öldürüldü. Hala toplu mezarlar çıkıyor. Bir insanlık dramı yaşandı. İnsanların ölmek ile yaşamak arasında kaldığı zamanlarda yaşamayı seçmesi, hiçbir şekilde sorgulanamaz. Bu insani değil. Oradaki insanlar en yakın yer olan Türkiye’ye gelmek durumunda kaldılar. Türkiye onlara bir sınır. Din, kültür gibi nedenlerle bir yakınlıkları da var. Sadece Türkiye’ye değil başka yakın ülkelere de göç ettiler. Suriye’de ki savaştan sonra örneğin Ürdün’ün demografik yapısı büyük ölçüde değişti. Bunun gibi birkaç ülke daha var” şeklinde konuştu.

MÜLTECİLERLE İLGİLİ ŞEFFAF VERİLERE ERİŞİLEMİYOR

Ülkemizde en çok Suriye uyruklu mültecilerin var olduğunu belirten Çevirmen, geçici koruma kapsamında olan 3 milyonu aşkın Suriyeli’nin yanı sıra Afganistan’dan çoğu düzensiz göçle gelen mültecilerin sayısının da fazla olduğunu aktardı. Genel anlamda mültecilerle ilgili şeffaf bir bilgiye sahip olamadıklarını da söyleyen Çevirmen, Göç İdaresi’nin paylaştığı veriler çerçevesinde bilgi sahibi olabildiklerini kaydetti.

“ÖNDER MAHALLESİ’NDE MÜLTECİLER SALDIRIYA UĞRADI, EVLERİ VE İŞ YERLERİ YAĞMALANDI”

Ankara özelinde yaşanan mülteci sorununa da değinen Çevirmen sözlerine şöyle devam etti:

“Türkiye’nin genelinde yaşanan sorunlardan farklı durumlar yaşanmıyor. Burada da mülteciler kendileriyle aynı dile, kültüre sahip insanlarla bir arada yaşama yolunu seçiyorlar. Doğru olan da bu. Kendilerini rahat hissedecekleri, yardımlaşabilecekleri, dayanışabilecekleri alanlardır buralar. Ankara’da Altındağ’da Örnek Mahallesi gibi yerlerde yoğun olarak göçmenler yaşıyor. Oraya yakın olan Site’lerdeki çalışma olanaklarından kaynaklı orada bir yerleşim alanı oluşturdular. Ancak geçtiğimiz aylarda oraya ırkçı bir grubun saldırısı oldu. Oradaki mültecilerin evleri, iş yerleri yağmalandı, yangınlar çıkartıldı. Orada yaşayan mülteciler bu olaydan sonra oradan çıkarıldılar. Pek çok yere dağıtıldılar. Toplu bulundukları yerler kalmadı diyebiliriz. Ankara dışına gönderilenlerde oldu. Çoğu işlerinden oldu. Zaten çalışma olanakları kısıtlı ve çok düşük ücretlere çalışıyorlar. Büyük bir emek sömürüsü de var. Tarımsal alanlarda, küçük işletmelerde, merdiven altı imalathanelerde kayıtsız, güvencesiz, çok düşük ücretlere çalıştırılıyorlar.

“SİTELER BÖLGESİNDEKİ YANGINDA 5 MÜLTECİ YANARAK HAYATINI KAYBETMİŞTİ”

Siteler bölgesinde bir imalathanede yangın çıkmıştı ve orada 5 mülteci yanarak hayatını kaybetmişti. Tüm bu yaşadıklarına rağmen çok fazla gündeme de gelemiyorlar. Biz Önder Mahallesi’nde mültecilere yönelik saldırı olduğunda o mahalleye gittik ve mahalle abluka altına alınmıştı. İnsanlara ulaşabilme imkanımız kısıtlıydı. Çok büyük korkuya kapılmışlardı. Bir savaştan kaçmış ve bir yere sığınmışlardı. Kendi iş yerlerini kurmuşlar, bir düzen oluşturmuşlardı. Hayatta kalmaya çalışan bu insanlara böyle bir saldırıda bulunuldu. Saldırının yarattığı korkunun yanında deport edilme korkusu da vardı. Hepsi çeşitli yerlere dağıtıldılar ve işleri de ellerinden alındı.

 “KIZILAY’DA DURMAYIN, ALTINDAĞ YA DA KEÇİÖREN’E GİDİN”

Son günlerde Ankara’da Afrikalı göçmenler üzerine bir baskı söz konusu. Güvenlik güçleri tarafından yapılan pek çok taciz olayları yaşanıyor. Kızılay’da Somalili bir iş yeri sahipleri tüm belgelere sahip olmasına rağmen, çalışma izinleri olmasına rağmen, vergilerini vermelerine rağmen, Ankara Ticaret Odası’na kayıtları olmasına rağmen baskıya maruz kalıyorlar. 2021 yılının Eylül ayından bu yana bu iş yeri sahibi sürekli tacize maruz kalıyor. Güvenlik güçleri dükkanlarına geliyor ve gerekçesiz bir şekilde gözaltı yapıyor. Belli bir süre tutuyorlar, deport ettireceklerini söylüyorlar ve serbest bırakıyorlar. ‘Sizi burada istemiyoruz. Altındağ ya da Keçiören’e gidin. Kızılay’da durmayın’ gibi söylemlerde bulunmuşlar. Aynı şekilde yine belirli aralıklarla dükkana gelip müşterileri göz altına almışlar. Daha sonra serbest bırakmışlar. Bu Somalili iş yeri sahipleri, haklarını arama konusunda birçok yere başvurmuş ancak ya cevap alamamış ya da olumsuz cevap verilmiş.”

“İNSANLAR EKONOMİK NEDENLERDEN DOLAYI MÜLTECİ DURUMUNA DÜŞÜYOR”

Siyasilerin ihtiyaçları olduğu dönemlerde mülteciler üzerinden suni olarak gündem yarattığını vurgulayan Çevirmen, “Mültecilerin, gerek iktidar gerekse muhalefet tarafında, göndereceğiz ya da göndermeyeceğiz çerçevesine sıkıştırılması gayri insani bir durum. Ülkedeki tüm sorunların kaynağı mülteciler olarak gösteriliyor. İnsanların mülteci durumuna düşmesi zaten ekonomik sebeplerden kaynaklıdır. Ekonomik sebepleri yaratan savaşlardır, neo liberal ekonomik politikalardır, toplumların topraksızlaştırılmasıdır, toprakların verimsizleştirilmesidir, temiz suya erişimin olmamasıdır.

“MÜLTECİLERİN TAMAMINI ÜLKEDEN ÇIKARDIĞIMIZDA EKONOMİ DÜZELECEK Mİ?”

Türkiye’de bir köy kavramı vardı, köylülük vardı. Tarımsal ekonomi vardı. Şu anda hiçbiri kalmadı. Köydekilerin tamamı neredeyse şehre göç etti. Şehirlerde de sanayi yok. Yaşamak için gerekli, geçimin sağlanması için gerekli alanlar mevcut değil ve sıkışmışlık söz konusu. Ekonomik anlamda ülkeyi rahatlatacak eşit işe eşit ücret ekonomi programlarından yoksun yönetim sayesinde bu duruma gelindi ve bu sorun mültecilere yıkılıyor. 80 milyonun üzerinde nüfus var. 6 milyon mültecinin olduğunu varsaysak, çok az bir oranda kalmış oluyor. O kadar insanın sorunu bu kadar az mülteciye yüklenemez. Sorumlusu onlar değil. Mültecilerin tamamını ülkeden çıkardığımızda ekonomi düzelecek mi, eşitsizlikler ortadan kalkacak mı, işsizlik ortadan kalkacak mı, tüm özgürlüklere erişimimizi sağlayabilecek miyiz? Böyle bir şey mümkün değil. O yüzden bu tür manipülatif söylemlerden uzak durulmalı. Halkın bunlara inanmaması gerekiyor. Daha insancıl bir perspektiften bakılması gerekiyor. İktidar da muhalefette mültecileri araçsallaştırıyor” dedi.

“MÜLTECİLER KONUSUNDA ÖZNEDEN UZAK ÇALIŞMALAR YÜRÜTÜLÜYOR”

Mültecilerin bir sorun olarak görülmemesi gerektiğini ve tüm insanların yaşam hakkına saygı duyulması gerektiğini dişle getiren Çevirmen, son olarak şunları aktardı:

“Evrensel açıdan baktığımız zaman tüm insanların eşit bir şekilde yaşama, ikamet edebilme, seyahat edebilme, sağlık hakkına erişebilme, eğitim hakkına erişebilme hakkı sağlanmalıdır. Mülteciler konusunda pek çok alanda çalışmalar yapılıyor ancak özneden uzak yapılıyor. Bu çalışmalarda mülteci konusu konuşuluyor ama mülteci yok. Mülteciler hakkında fikir beyan ediliyor ama mültecilerle temas edilmiyor. Ortak bir çalışma yürütülmeli. Bizim temas ettiğimiz birçok mülteci, ülkelerinin ekonomik ve siyasi durumu düzeldiği takdirde gitmek istediğini söylüyor. Çünkü kökleri oraya bağlı.

“MÜLTECİLERİN İNSAN ONURUNA YAKIŞIR YAŞAM SÜREBİLMELERİNİN İMKANLARI SAĞLANMALIDIR”

Mültecilerin yaşamlarını kolaylaştırmak, insani düzeyde ihtiyaçlarının karşılanması konusunda özellikle emek sömürüsüne son verilmesi gerekiyor. Bir entegrasyondan da bahsediliyor. Bu entegrasyon bir asimilasyon olmamalı. İnsanların dillerine, kendi kültürlerine, değerlerine yabancılaştırmaması gerekiyor. Tamamen başka bir kültüre entegre olup, bir yerde kalmalarının sağlanması da insani değil. Mülteciler siyasete konu edilmemeli. İHD olarak, geri göndermeme ilkesinin arkasındayız. Geri gönderme merkezleri kapatılmalıdır. Mültecilerin insan onuruna yakışır şekilde yaşamlarını sürdürebilmelerinin imkanları sağlanmalıdır. Mültecilere yönelik ayrımcı uygulamalar ve söylemler son bulmalıdır.”

Melis CİDDİOĞLU/ANKARA

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak