PİRHA- Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nin çok kıymetli olduğunu belirten İHD Ankara Şube Eş Başkanı ve Merkez Yürütme Kurul üyesi Nuray Çevirmen, “Güvenlikçi politikalardan vazgeçilip savaşın ortadan kaldırılması ve demokratik toplum hedefli bir sürecin başlatılması hepimiz için oldukça hayati önemde bir gelişmedir. Sürecin gelişmesi içinde, Barış sürecini hep birlikte sahiplenerek, yol almamız gerekir ” dedi.
Abdullah Öcalan tarafından yapılan 27 Şubat’ta yapılan Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nın ardından PKK kendini fes ederek, silahları yapılan törenle yaktı.
Barış ve Demokratik Toplum Süreci‘ne dair Meclis’te komisyon kurulurken, komisyonun bu hafta çalışmalarına başlaması bekleniyor.
Barış ve Demokratik Toplum Süreci‘ne ilişkin İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şube Eş Başkanı Nuray Çevirmen, PİRHA’ya açıklamalarda bulundu.
“BARIŞ İÇİN TOPLUMSAL RIZALIK MUTLAKA OLUŞTURULMALI”
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nın çok kıymetli olduğunu belirten Nuray Çevirmen, barış sürecinin devam edilebilmesi için toplumsal rızalığın mutlaka oluşturulası gerektiğini söyledi.
Çevirmen, PKK’nin kendini fes etme sürecine işaret ederek, “PKK son söylenecek sözü en başta söyledi. O nedenle de gerçekten hepimize büyük bir sorumluluk da yüklüyor” diye belirtti.
Gerek cezaevlerindeki mahpuslarla ilgili yaşanan sorunlar, gerek ekonomi, göç meselesi, ekoloji vb. gibi sorunların tamamının savaştan kaynaklı olduğunu vurgulayan Çevirmen, “Aslında hepsinin odak noktası bu savaş politikalarıdır. Çünkü savaş politikaları olmadığı müddetçe göç sorunu olmayacak. Ekolojik açıdan herkes toprağına sahip çıkmış olacak ve birçok olumsuz sorunlar yaşanmayacak. Savaşta barajlar yapıldı, kale kollar yapıldı, köyler boşaltıldı, dağlar insansızlaştırılarak pek çok insan yaşamını kaybetti, katledildi. Pek çok sorunun aslında temel sebebi savaş ve bu güvenlikçi politikalardır ”dedi.
“SÜRECE TÜM TOPLUMSAL KESİMLERİN DESTEK VERMESİ GEREKİYOR”
Barış sürecine sadece toplumun bir kesiminin değil, bütün toplum tarafından sahiplenmesi gerektiğinin altını çizen Çevirmen, “Çünkü buna herkesin ihtiyacı var. Farkında olabilir, olmayabilir, başka politikaların kendisi için daha iyi olduğunu da düşünen kesimler de olabilir. Ancak bu kesimlerin ikna edilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Toplumun demokratikleşmesi, sosyal adaletin sağlanması ve refah düzeyinin yükseltilmesi için iktidarın mutlak güç olmaktan çıkarılması gerektiğine dikkat çeken Çevirmen, “Bütün toplum demokratikleşme sürecinden geçiyor. Mutlak iktidar süreçleri hiçbirimiz için uygun değildir. Çünkü hepimiz için risk ve tehlike barındırır. Mutlak iktidar dediğimiz durum mevcut olan tüm iyiye giden süreçleri de sonlandırabilme gücünü de kendinde bulduğu için bugün demokratik toplumsallaşma için atılan adımların hepsini de boşa çıkarabilme riskini de taşıyor. Bunu bilmeli ve buna göre hareket etmeliyiz” diye konuştu.
“BARIŞ SÜRECİNE UYGUN BİR DİL ÇOK ÖNEMLİ”
Yeni sürece uygun bir dilin tutturulması gerektiğinin altını çizen Nuray Çevirmen, şunları dile getirdi:
“Aslında iktidar bloğunun bu kavramdan mutlak surette vazgeçmesi gerekiyor. Yani sadece ‘Terörsüz Türkiye’ kavramıyla bu konu çözülebilecek bir konu değil.
Ülkenin demokratikleşmesi ancak yavaş yavaş şekillenebilecektir. Moral ve motivasyonu bozmadan ilerlemek gerekecektir. Komisyonların kurulması elbette kıymetli, çok önemli. Zaten bunun olması gerektiğini de söylüyoruz. Siyasi partilerin tamamının bu sürecin içerisinde olması gerekiyor.
MECLİS’TE KURULACAK KOMİSYONLAR EŞİT TEMSİLİYETE DAYALI OLMALIDIR
‘Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ ile ilgili Meclis’te kurulacak komisyonların eşit temsiliyete dayalı olmalı. Yürütülen çalışmalar tüm kamuoyuyla paylaşılacak olsa da toplumun tüm kesimlerinin aslında bu sürece bir şekilde dahil edilmesi gerekir.”
“BU ÜLKEDE EN ÇOK BEDELİ BARIŞ İSTEYENLER ÖDEDİ, ÖDÜYOR”
Toplumun demokratikleşmesi için barış mücadelesi yürütenlerin yıllardır bedel ödediğini ifade eden Çevirmen, “En çok bedel ödeyen gruplar hapishanede olanlar, siyasi mahpuslar, evlatlarını yitirmiş ve evlatları bugün cezaevinde olan anneler. Çocuklarını, eşlerini kaybetmiş ve bedel ödemiş kesimler aslında barışı istiyorlar. Çünkü bunun acısını yaşayan insanların bunu talep etmesi, istemesi bizim hepimizin de aslında motivasyon kaynağı olmak durumunda” şeklinde ifade etti.
“POLİTİK MAHPUSLUK KAVRAMINA SON VERİLMELİ”
NUray Çevirmen, demokratikleşen bir ülkede siyasi mahpusların cezaevinde çıkması gerektiğine dikkat çekerek, “Bugün hapishanede olan siyasi mahpusların ve parti yönetimlerinde yer almış kişilerin mutlaka serbest bırakılması gerekiyor. Çünkü bu alanda mutlak surette onlara ihtiyaç var. Onların deneyimlerine ihtiyaç var. Partiler ve toplum açısından düşünüldüğünde hepsinin bu toplumda olumlu anlamda karşılığı var” diye belirtti.
“SÜRECE SAHİP ÇIKALIM”
Bir an önce yasal düzenlemelerin yapılması çağrısında bulunan Nuray Çevirmen, bu düzenlemelerin yapılmadığı müddetçe sürecin sağlıklı yürümeyeceğini belirtti.
Demokratik toplumu hedefleyen tüm kesimlerin sürece sahip çıkması gerektiğini vurgulayan Çevirmen, “Kadınlar, ekolojistler, solcular, sosyalistler, demokratik emek örgütleri, bütün kesimler bu süreci sahiplendiği zaman iktidar bloğu ve bu sürecin içerisinde olan kesimlerin de bu süreci bırakma ya da terk etme ya da masayı devirme şansları kalmayacaktır. Masayı hep birlikte tutmaya ihtiyacımız var. Yılmadan bıkmadan bütün bu süreci sahiplenerek, destek vererek içerisinde yer alarak yol almalıyız” dedi.
Bir insan hakları savunucusu olarak yıllardır cezaevlerine ve özellikle de hasta mahpuslara dikkat çektiklerini aktaran Çevirmen, “Bugün hapishanelerdeki doluluk oranı en üst seviyede. O nedenle özellikle toplumun üzerinde demoklesin kılıcı gibi duran bu hapsetme sisteminden, rejimden mutlak surette vazgeçilmesi gerekiyor” diye belirtti.
“HASTA MAHPUSLAR YASAL DEĞİŞİKLİĞE GEREK KALMADAN BIRAKILABİLİRLER”
Sosyal adaletin mutlaka sağlanması gerektiğini belirten Çevirmen, “Bizim sürekli olarak aslında gündeme getirdiğimiz hasta mahpuslar sorunu var. Hasta mahpuslar sorunu aslında yasal yeni bir düzenlemeye ihtiyaç olmayacak bir şekilde eğer insan hakkı, yaşam hakkı bağlamında hareket etmesi, refleks göstermesini gerektiren ve sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiren bir sistem olmuş olsa bugün hapishanelerde bu ağır hasta mahpuslar kalmayacak, hapishanelerde ölümler de yaşanmayacaktır” dedi.
“TERÖRLE MÜCADELE YASASI MUTLAKA KALDIRILMALI”
‘Terörle Mücadele Kanunu’nun mutlaka kaldırılması gerektiğinin altını çizen Nuray Çevirmen, konuşmasının devamında şunları belirtti:
“Demokrasi ve hukuk bir tarafa var diğer tarafa olmaz diye bir sistem uygulanamaz. Hukuk yoksa hepimize yoktur. Demokrasi yoksa hepimize yoktur. Sosyal adalet yoksa hepimize yoktur. O nedenle de aslında sorunlar bütüncül anlamda hepimizin ortak sorunlarıdır. Doğal olarak da mücadele de ortak zeminde yürütülmek zorundadır. O nedenle de biz kendimiz için demokrasiyi, hukuku, insan haklarını savunurken bütün toplum adına da savunmuş oluyoruz.
İçerisinde yaşadığımız sorunların mutlaka doğru bir şekilde ifade edilmesi gerekiyor. Bütün sol sosyalist demokratik kesimlerin de sürecin içerisinde birlikte hareket edebilme pratiğinin gerçekleştirilmesi için çeşitli mekanizmalar üretilmeli.
Bunu için negatif çözümler değil, sağlam adımların atılabilmesi, toplumsallaşabilmesi için doğru cümlelerle ve tüm şeffaflığıyla adımların atılması, sadece siyasi partiler, demokratik kitle örgütleri, sivil toplum kuruluşları değil, toplumun tüm kesimleriyle bir araya gelebilmenin yollarının da aranması gerekiyor.”
Cebrail ARSLAN/ANKARA
Yoruma kapalı.