PİRHA- HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan partisinin Parlamento Kadın Grubu’nda yaptığı konuşmada, “Artık toplum değişim istiyor. Bunun için ne inkar siyaseti ne de restorasyon diyoruz. Çözüm halkların radikal demokratik değişim iradesi olan 3. Yol’dur” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan partisinin Parlamento Kadın Grubu toplantısında 8 Mart öncesinde açıklamalarda bulundu. Toplantıya bileşen partilerin Eş Genel Başkanları, kadın, hukuk ve sivil toplum örgütleri, Barış Anneleri ile çok sayıda kadın katıldı. 8 Mart’ı deprem felaketinin gölgesinde karşıladıklarını ifade eden Buldan, kadınlar olarak her alandaki rollerinin bilincinde olarak bu doğrultuda sorumluluk üstlendiklerini belirtti.
Seçim gündemini değerlendiren Buldan, “Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu adaylığından dolayı buradan, bu kürsünde kutluyorum. Adaylığı hayırlı olsun. Bizim derdimiz basit hesaplar değil, politik ilkeler ve halklarımıza karşı sorumluluğumuzdur. Önümüzdeki günlerde Cumhurbaşkanlığı aday çıkarma politikamızı gelişmelere göre bir kez daha değerlendireceğiz. HDP tüm siyasi mühendislik oyunlarını bozacak, kurucu bir siyaset üretecek, 3’üncü Yol’u daha da büyütecek, umudun ve değişimin adresi olmaya devam edecek” dedi.
AMEDSPOR’A YÖNELİK IRKÇI SALDIRIYA TEPKİ
Hafta sonu Amedspor’a yapılan ırkçı saldırıya dikkat çeken Buldan, MHP’nin faşist açıklamalarına değindi. Buldan, “Sahada ırkçı gruplar tarafından tribünlerde sergilenen resimler bu saldırının arkasında kimlerin olduğunu çok net göstermiştir. Ben buradan Amedspor oyuncularına, yönetimine, taraftarlarına geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Amedspor yalnız değildir diyorum. Hükümetin küçük ortağı da çıktı, bugün bu kürsüden ırkçı saldırılara, 90’ların karanlık çetelerine açıkça sahip çıktı. Yetinmedi ‘Amed yok’ dedi, ‘Amedspor yok’ dedi. Ben de diyorum ki; Amed vardır. Var olmaya da devam edecek. Amedspor vardır, var olmaya da devam edecek. Gol atmaya devam edecek ama siz yoksunuz, yok olmaya da devam edeceksiniz. 3 ay sonra siyasetten tamamen silinip yok olacaksınız. 90’lı yılların karanlık ruhunu yeniden canlandırmak isteyenlere, faşizmi can suyu olarak görenlere halklarımız en büyük cevabı sandıkta verecektir. Bütün Türkiye halklarına karşı geliştirilen bu tehdidin sahipleri bilsin ki demokrasi ve barış mücadelemiz karşısında bütün kirli tezgâhlarınızla birlikte yenileceksiniz” şeklinde konuştu.
“TEKÇİ ERKEK EGEMEN İKTİDARI GÖNDERECEĞİZ”
Buldan, kadınlar olarak üstlendikleri rolün ve bunun getirdiği sorumluluğun farkında olduklarını dile getirirken, bu bilinç ile hareket edeceklerinin altını çizdi. Halkların geleceğinin her türlü hesabın üzerinde olduğunu belirten Buldan, “Bizler HDP olarak şimdiye kadar nasıl bu ilkelerimiz doğrultusunda yol aldıysak bundan sonra da bu ilkeler doğrultusunda belirleyici rolümüzü yerine getireceğiz. Tekçi, otoriter erkek egemen iktidarı kesinlikle göndereceğiz. Bu yolda hiçbir oyun, hiçbir hesap ve hiçbir provokasyon bizlere engel olamayacaktır” ifadelerini kullandı.
“ÇÖZÜM HALKLARIN DEMOKRASİ TALEPLERİNİ KARŞILAMAKTIR”
Erkek egemen iktidarın tüm engellemelerine rağmen büyüyen bir toplumsal dayanışma olduğunu belirten Buldan‘ın konuşması şöyle:
“Çözüm bir arada ortak yaşamı esas alan ilkelerde buluşmaktır. Çözüm imha ve inkâr değil, yok saymak değil, siyasi manevralarla yön vermek değil, halkların demokrasi, eşitlik ve özgürlük talebini yerine getirmektir. İşte Emek ve Özgürlük İttifakı tüm bu gerçeklikleri görerek halkların umudu olacaktır. Ülkenin içine sürüklenmek istendiği kaosa, yaşanan acılara karşı gün umudu büyütme, dayanışmayı yükseltme günüdür. Acımız büyük, öfkemiz diri, yasımız derin sevgili kadınlar. Tüm bunların yanında direnişimiz de büyük, dayanışmamız da. Erkek egemen devletin her türlü engellemesine rağmen büyüyen toplumsal dayanışmamız, kadın dayanışmamız, gençlik dayanışmamız demokratik ve eşit bir geleceğe dair umudumuzun da kaynağıdır, güçlendiricisidir. Ben bu inanç ve kararlılıkla; ilk günden itibaren deprem illerine giderek kadın dayanışmasını en etkili şekilde yürüten kadınları, illerinden, ilçelerinden, köylerinden Mor TIR’ları doldurarak deprem illerine ulaştıran kadınları, zindanlardan gönderdikleri malzemelerle dayanışmanın en güzel örneğini ortaya koyan tüm tutsak kadın yoldaşlarımızı selamlıyorum.
“DEPREM DEĞİL ENKAZA DÖNÜŞTÜREN KURUMLAR ÖLDÜRDÜ”
Maalesef ki meydana gelen depremde on binlerce canımızı kaybettik, yüzbinlerce yurttaşımız başka illere göç etmek zorunda kaldı. Enkaz altından ‘kurtarın’ diyen seslere ilk 3 gün gönüllüler, sivil toplum örgütleri, kadınlar, gençler ve muhalif siyasi partiler dışında ne yazık ki ses veren olmadı. ‘Devlet yoktu’ diyenler orada enkaz altında yakınlarını çıkarmak isteyenlerin sesiydi. ‘AKP-MHP ittifakı yoktu’ diyenlerin sesine karşı ‘Bizler oradaydık’ demek bizler açısından kıymetliydi. Devlet yoktu, AKP-MHP ittifakı yoktu, AFAD yoktu, Kızılay yoktu. Bu seslere kulak tıkandı. İnsanlar kendi imkânlarıyla enkaz altındaki yakınlarını çıkarmaya çalıştı. Bunu gözlerimizle gördük; Adıyaman’da, Maraş’ta, Antep’te, Hatay’da gördük, buna tanık olduk. Enkaz altında sağ kalanlar ne yazık ki soğuktan donarak yaşamlarını yitirdiler. Depremin öldürmediği yurttaşı hükümetin enkaza dönüştürdüğü kurumların yokluğu öldürdü. İşte bu yaşananların en büyük sorumlusu bu iktidardır, halkı kendi kaderine terk eden bu iktidardır. Halka çadır, gıda yardımında bulunmak yerine çadırları satan Kızılay’dır. AFAD görevlilerini elleri kolları boş şekilde neredeyse 3’üncü günden sonra deprem illerine gönderen de bu iktidardır.
“BU HALK SİZE HAKKINI HELAL ETMİYOR, İSTİDA EDİN”
Evet, kendileri itiraf etti, helallik istediler. Ben buradan bir kez daha söylüyorum: Bu suçun vebalini kaldıramayacaksınız! Bu halk size hakkını helal etmiyor, etmeyecek! İnsanlar kaybettikleri yakınlarının cenazesini bulamıyor, cenazeler enkazlarla birlikte kaldırılıyor. Çadır bulan soba bulamıyor, soba bulan yakacak bulamıyor, su bulamıyor, gıda bulamıyor. Üzerinden bir ay geçmesine rağmen bu sorunlar hala en can yakıcı şekilde devam ettiriliyor. Gerekli olan helallik istemek değil istifa etmektir. İstifa etmek erdemdir ama 1 aydır tek bir kişinin istifa etmemesi utanç tablosudur.
Halkın emeğinden çalanlara, kadınların yaşamından çalanlara, gençlerin, çocukların geleceğinden çalanlara hakkımızı helal etmiyoruz, etmeyeceğiz. Geri alacağız. Canımızdan, alın terimizden, ömrümüzden sömürdüğünüz her şey boğazınıza dursun diyoruz. Size hakkımızı helal etmiyoruz. Yediğiniz her lokmamızı, gasp ettiğiniz her hakkımızı, sebep olduğunuz her canımızı hatırda tutuyoruz. Çürümüş politikalarınız, rant siyasetiniz sebebiyle toprağa verdiğimiz her canın hesabını hatırımızda tutuyoruz. Hesabını adalet önünde tarih huzurunda mutlaka ama mutlaka soracağız.
“KADINLAR ŞİDDETLE, AYRIMCILIKLA YÜZ YÜZE KALDI”
Biliyoruz ki kadınlar depremin ilk gününden beri hem yaşam mücadelesi hem de erkek egemen zihniyete karşı varoluş mücadelesi vermek zorunda kaldı. Kadınlar bu dönemde de ayrımcılık, ötekileştirme ve şiddetin her türlüsüyle karşı karşıya kaldı. Hem deprem yaşanan yerlerde hem de göç edilmen kentlerde. Maalesef deprem bölgesinde engelli kadınlar ve mülteci kadınlar da ayrımcılığın bambaşka bir boyutuyla yüzleştiler. Mülteci kadınlar dil engelini aşamadığı için çoğu zaman dertlerini anlatamadılar.
Engelli kadınlar ve engelli bakımı üstlenen kadınlar için bu devlet, bu iktidar hiçbir zaman kolaylaştırıcı olmadı. Bugün depremin meydana geldiği yerlerde engelli kadınlar güvenli bir barınma alanına, temel hijyen ihtiyaçlarını karşılamak için özel bir alana herkesten daha çok ihtiyaç duymaktadır.
“HİÇ KİMSE ÇOCUKLARI SAHİPSİZ SANMASIN”
Kamuoyuna da yansıdığı üzere depremden sonra kaybolan birçok çocuğun olduğu bilinmektedir. Yine kimliği tespit edilmeyen çocukların, yurtlara teslim edildiği iddia edilen çocukların akıbetinin hala belirsiz olduğu gerçeği ile karşı karşıyayız. Hiç kimse yakınlarını kaybeden bu çocukları sahipsiz sanmasın. Çünkü HDP olarak refakatsiz her bir çocuğun takipçisiyiz.
8 MART’TA DEPREMZEDE KADINLARLA DAYANIŞMA
Çok zor bir dönem yaşadık, yaşamaya da devam ediyoruz. Bu iktidar olduğu sürece yaşamaya da devam edeceğiz. Çok fazla ölüm, çok fazla yolsuzluk gördük. Bütün bunları anlatmaya ne kelimeler ne günler yetmez. Ancak bir taraftan da kadınların bitmez tükenmez enerjisi ve dayanışması hepimizin umudunu bir kez daha büyütmüştür. Her yıl büyük bir coşku, heyecan ve renklerimizle kutladığımız 8 Mart kapsamında bu yıl, deprem bölgesindeki kadınlarla buluşmalar gerçekleştirdik. Maraş, Antep, Adıyaman, Hatay, Urfa, Osmaniye, Adana, Malatya’ya doğru tüm kadınlarla birlikte Mor TIR’larımızı kaldırdık. Yine Batman’dan, Cizre’den, Diyarbakır’dan, Van’dan Mor araçlarımızla yola çıktık. Mor ihtiyaç listeleri elden ele dolaştı ve kadın örgütlerinden, birey kadınlara herkes elinden geleni fazlasıyla yaparak bu dayanışma zincirinin olmazsa olmaz bir halkasına dönüştü.
“DEMOKRASİ TALEBİ KUŞATILMAK İSTENİYOR”
Sevgili arkadaşlarım son olarak; siyaset gündeminde yaşanan gelişmelere dair de bir kaç kelime söylemek isterim. Toplumun değişim iradesini baltalayan, karanlık odaklar halkın demokrasi talebini kuşatmak istemektedir. Artık toplum değişim istiyor. Bunun için ne inkar siyaseti ne de restorasyon diyoruz. Çözüm halkların radikal demokratik değişim iradesi olan 3’üncü Yol’dur.”
Buldan’ın konuşmasının ardından KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan Yeşil, Kadın Zamanı Derneği’inden Dilek Başalan deprem bölgesinde yaşadıklarını aktararak, kadın dayanışmasının önemine vurgu yaptılar.
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.