Alevi Haber Ajansi

Buldan: HDP umutları büyütmeye devam ediyor-VİDEO

PİRHA- Partisinin grup toplantısında konuşan Pervin Buldan, HDP’nin değişim için demokratik alternatif olduğunu belirterek, “HDP umutları büyütmeye devam ediyor” dedi. Buldan, iktidarın kontrolü kaybettiğini ve ne dediyse tam tersini yaptığını vurguladı. 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin grup toplantısında konuştu. Buldan, HDP’nin siyasette gücünü arttırdığını ifade ederek HDP’nin umudu büyüttüğünü söyledi. Buldan HDP’nin yol haritasını belirlediğini söyleyerek, HDP’nin değişim için demokratik alternatif olduğunu vurguladı.
Buldan, konuşmasına şöyle devam etti:
“HDP, toplumu içinde bulunduğu çöküşten kurtaracak en önemli çıkış yolu olma gücünü her geçen gün daha fazla büyütmekte ve değişimin mümkün olduğu inancını her tarafa yaymaktadır. Bundan sonraki çalışmalarımız da aynı kararlılıkla ve cesaretle devam edecektir. Durmadık, durmayacağız! Yorulmadık! Yorulmayacağız! Yılmadık, yılmayacağız! Buradan tüm il eş başkanlarımıza, yöneticilerimize emeklerinden dolayı şükranlarımı sunuyor, her birini ayrı ayrı selamlıyorum. Çalışmalarında başarılar diliyorum.
Ekonomi adeta yangın yerine dönüşmüş durumdadır. Halkımızın sofrasındaki yangın her geçen gün daha da büyümektedir. Yaşam mücadelesinin geçim mücadelesinin önüne geçtiği bir dönemi yaşıyoruz.  Ekonomide yaşanan felaket öyle iktidarın iddia ettiği gibi geçici bir durum değildir. AKP-MHP kriz ittifakı iktidarda kaldığı sürece çöküş de kalıcıdır.
“NE DEDİLERSE TERSİNİ YAŞATAN BİR İKTİDARLA KARŞI KARŞIYAYIZ”
Yaptıkları siyasete bakıyoruz, halkı çöküşe, hayat pahalılığına, yüksek zamlara, çürük sisteme, çürük domatese, ezik bibere, bayat ekmek kuyruklarına yurttaşı alıştırmaya çalışıyorlar. AKP Genel Başkanı’nın ‘Hayat pahalılığının farkındayız. Milleti enflasyona ezdirmeyeceğiz’ dediği Ocak ayından bu yana her şeye yüzde yüz zam yapıldı. Altında ezdirmeyeceğiz dedikleri enflasyon TÜİK’in hesap oyunlarına rağmen yüzde 62’ye dayandı ve her ay tırmanmaya da devam etmektedir. Kontrolü kaybeden, ne dedilerse tersini yaşatan bir iktidarla karşı karşıyayız.

 

“BUNLAR HAK ARAYANLARA KARŞI”
Bunların enflasyonla bir mücadelesi yok, olmaz da. Bunun sebebinin kendileri olduğunu her zaman ifade ettik. Kendileriyle mücadele etmeyeceklerine göre, söyledikleri tüm laflar boştur. Bunların mücadelesi, hak arayanlara karşıdır yani bize karşıdır. Bir Maliye Bakanları var. İktidarın durumunu çok iyi özetlemektedir. 2021 Aralık ayında ‘Enflasyon Şubat’ta düşecek’ dedi. Şubat geldi dayandı, bu kez ‘Mart-Nisan’da düşecek’ dedi. Nisan geldi, düşmedi, bırakın düşmeyi daha artan bir enflasyon yaşanıyor. Baktı olmuyor, şimdi de Aralık ayını telaffuz etmeye başladı. Sanki kendisi aralık ayına kadar kalacakmış gibi konuşan bu maliye bakanına şunu ifade etmek isteriz; 2022 yılından bir şey beklemeyin diyenlere şunu ifade etmek isterim siz gidicisiniz kalıcı değilsiniz. 2023’ü bile göremeyeceksiniz. Bu halk yaşadığı kriz karşısında sizleri erken seçime zorlayacak ve yeni bir yönetimi de belirleyecek.
“YALANLARLA ALGIYI YÖNETMEYE ÇALIŞIYORLAR”
Halk, Saray’ın enflasyon zulmünü iliklerine kadar yaşarken, yeni Tarım bakanlarına göre ise ‘Aç ve açıkta kimse yok.’ Sokağa değil, kendi etrafına bakınca tabi aç insanları değil, tok olanları görür ve yapacağı açıklama da ancak bu olur. Başka bir AKP yöneticisi çıkıyor, ‘19 yıldır hazırlık yapıyoruz’ diyor. Peki buradan sormak isteriz neyin hazırlığıdır bu? 19 yıldır bu ülkeyi batırmaktan başka bir iş yapmadınız! Bu halklara zulümden başka bir şey vermediniz, acıdan ve krizden başka bu ülkeye hiçbir katkınız olmadı. Daha fazla batırmak için mi hazırlık yapıyorsunuz diye sormak bizim görevimizdir.  Biliyorsunuz, Genel Başkanları çıktı, çözüm üretmek yerine ‘Sabırla koruk helva olur. Sabredeceğiz” diyerek, halka yine acı reçeteyi gösterdi. Her kafadan bir sesin çıktığı bu ekonomi yönetimi, ekonomiyi değil, yalanlarla algıyı yönetmeye çalışmaktadır.
Görülüyor ki enflasyon sadece tüketici fiyatlarında yükselmiyor. Aynı zamanda iktidarın yalanlarındaki enflasyon da her ay düzenli olarak artıyor. Halka sabır önerenlere bakıyoruz kendileri, deveyi hamuduyla yutmaya devam ediyorlar.  Halka sabır tavsiye edenlerin bir gün çıkıp da, ‘5’li çeteye garanti ödemelerini durduruyoruz’ dediğini hiç görmedik buna tanık olmadık. Hatta tam tersine her gün çıkıyor, 5’li çetenin çıkarlarını savunmaya, onların avukatlığını yapmaya devam ediyorlar. Halka sabredin diyen zihniyetin, eş dost ve akrabalara adrese teslim ihale dağıtmayı durdurduğuna dair hiçbir şey görmedik buna tanık olmadık. Her gün gazete haberlerinde bir yandaşa verdikleri akçeli ihaleyi öğreniyoruz. Sabredin diyen zihniyetin yönettiği ve zarar ettiğini söyledikleri Et Süt Kurumundaki yöneticilerin çifter maaş aldığı da ortaya çıktı. Vatandaşın sofrasında bir gram etin olmadığını bilmiyorlar mı elbette biliyorlar. Et alacak parası olmadığını bilmiyorlar bunu da biliyorlar. 80 yaşındaki emekliler ekmek parası için çalışırken, bu beyefendiler çöreklendikleri kurumun etinden de sütünden de çifter maaşlarla bol bol faydalanmaya devam ediyorlar.
“İSRAFA DEVAM EDİYORLAR”
Peki onlar yiyecek halk da sabredecek değil mi? Buna buradan hem halk adına hem de HDP olarak bunu yüksek sesle dile getiriyoruz. Halka sabredin diyenlere bakıyoruz, millet bahçeleri adı altında TOKİ aracılığıyla yandaş müteahhitlerine rant aktarmaya devam etmektedirler. Halk bayat ekmeğe muhtaç edilirken, son 6 ay içinde millet bahçeleri için yandaşa tam 1.4 milyar lira ödedikleri ortaya çıktı. Halka sabredin diyen aynı zihniyetin, saraydaki israfı bir gün kıstığına tanık olmadık. Durmak yok israfa devam diyorlar! Geçenlerde yine çalgılı, şenlikli şatafatlı sahurları kamuoyuna yansıdı. Sonra bir telaşla üzerini kapatmaya çalıştılar. İnsanların çöpten sebze meyve artıkları topladığı bir ülkede yaşanan bu tabloyu kınıyoruz.
Son bir yılda 4,5 milyon elektrik ve doğalgaz abonesi faturasını ödeyemedi bu ülkede. Elektrik ve gazları kesildiği bir ülke hale geldik. Sebep; sarayın ışıklarının kesintisiz yanıyor olmasıdır. İsrafın kesintisiz sürüyor olmasıdır. Değerli arkadaşlarım bunlarda utanma yok, bunlarda sıkılma hiç yok, çünkü bunlarda kızaracak yüz yok! Helvayı kendileri yiyor, koruğu ise halka tavsiye ediyorlar. Biz bu durumu her yerde afişe etmeye, teşhir etmeye devam edeceğiz. İşte bu denge bozulmadan Türkiye kesinlikle düze çıkmaz. Bunu herkes biliyor ve bunun farkında.
“PLANLI SOYGUN PEŞİNDELER”
‘Halkı Enflasyona ezdirmeyeceğiz’ diyen bir iktidar, çıkar bunun adımlarını atar. Meclis’i bunun için çalıştırır. Asgari ücreti yeniden belirler. Bunlar ne yapıyor? Torba yasalarla rant alanını büyütmeye her gün devam ediyorlar. İktidarlarını kaybedeceklerini bildikleri için, giderayak kasalarını daha fazla doldurmanın telaşı içerisindeler. Planlı bir soygun peşindeler. ‘Siyasi iktidarı kaybetsek de ekonomik iktidarımız devam etsin’ anlayışıyla, Türkiye’nin gelecek on yıllarına ipotek koyuyorlar. Biz bunun farkındayız.  Enflasyonla mücadelenin yolu bellidir. Üretim maliyetlerini düşürmek, üretimi arttırmaktır.
“ESNAFA, ÇİFTÇİYE ELEKTRİĞİ EN AZ YÜZDE 70 İNDİRİMLE VERELİM”
Defalarca bu kürsüden çağrı yaptık, bir kez daha ifade etmek isterim. Gelin; esnafa elektriği en az yüzde 70 indirimle verelim. Yandaş şirketler değil, esnaflar kazansın ki fiyat artışları düşsün dedik, demeye devam ediyoruz. Çiftçiye gübreyi, mazotu, elektriği en az yüzde 70 indirimle verelim. Bu ülkenin bereketli topraklarıyla halkların sofrası birbirine yar olsun dedik. Bu çağrımızı yineliyoruz. Gıda nakliyesi başta olmak üzere taşımacılık sektöründe çalışanların kullandıkları akaryakıttan bir kuruş vergi alınmasın dedik. Öğrencilerin Kredi Yurtlar Kurumu borçlarını silelim, gençler en azından bir soluk alsın dedik. En düşük emekli maaşı asgari ücret düzeyinde olsun dedik. Asgari ücret 3 ayda bir yenilensin dedik. Emekliler için bayram ikramiyelerini en az 5 bin TL yapalım dedik.  Akaryakıt ve ulaşımdaki ÖTV kaldırılsın dedik.
Bu çağrımızı buradan yeniliyoruz bunun dikkate alınması Türkiye’nin yarınları açısından elzemdir, önemlidir. Buradan yeniden çağrı yapıyorum. Halkı enflasyona ezdirmek istemiyorsanız buyurun bu adımları bir an önce atalım. Buna yanaşmıyorsanız o zaman çıkıp da enflasyona ezdirmeyeceğiz, sorunları biz çözeceğiz yalanlarını her gün söylemeyin.
“HALK YALANLARINIZDAN BIKTI”
Çünkü halk sizden de sizin yalanlarınızdan da bıktı artık. Halkın kâbusu oldunuz. Halkı canından bezdirdiniz. Esnafı, işçiyi emekçiyi kadını genci canından bezdirdiniz. İnsanlarda yaşama sevinci ve umudu bırakmadınız. Hal böyleyken AKP Genel Başkanı çıkmış ‘2023’te yeni bir dönem başlayacak’ diyor. Vallahi buna Allah söyletiyor ki gideceklerini kendileri de biliyor.
“2023’TE YENİ BİR DÖNEM KESİNLİKLE BAŞLAYACAK”
Ben de buradan aynen tekrar ediyorum: Evet 2023’te yeni bir dönem kesinlikle başlayacaktır. Hatta şimdiden başlamıştır da. AKP-MHP iktidarının talan düzeninin sona ereceği, halkın huzura ereceği yeni bir dönem, demokrasi ve adalet dönemi mutlaka başlayacaktır. Bu iktidarın tüm hukuksuzluklarıyla hesaplaşma dönemi kesinlikle başlayacaktır.  Parayı pul edenlerin pul olacağı, verimli toprakları çölleştirenlerin siyasi çöle döneceği, halkın alın terini sömürenlerin söneceği yeni bir dönem kesinlikle başlayacaktır.
“YENİ DÖNEMİ HDP’YLE BAŞLATACAĞIZ”
İşçisiyle, emekçisiyle, üreticisiyle, çiftçisiyle, emeklisiyle, kadını ve genciyle, ezilen bütün kesimlerle yeni bir dönemi birlikte başlatacağız. Toplumun tüm kesimleriyle birlikte hareket eden, ekmek ve demokrasi mücadelesini birlikte yürüten, umudu büyüten HDP’yle bu yeni dönemi hep birlikte başlatacağız.  Ve seçimler geldiğinde asıl koruğu iktidarınız sandıkta tadacaktır! Bunu da şimdiden bilin.
Bugün konuştuğumuz çöküş ve yıkım sadece bugünün bir meselesi değildir.  Ekonomik ve toplumsal çöküş, ülkedeki hukuk ve adalet sisteminin, demokrasinin çökertilmesiyle başladı.
Çöküşe giden sürecin adımları birkaç gün sonra 5’inci yılını geride bırakacağımız 16 Nisan 2017 referandumuyla atıldı. Çözüm sürecinin bitirilerek, yerine savaş konseptinin devreye konulmasıyla asıl yıkım başladı. Bu sistemle önce yargıyı ele geçirdiler ve iktidarın tahakkümü altına soktular.
“DARBE SİSTEMİNİ SÜREKLİ HALE GETİRDİLER”
Denge denetleme sistemini ortadan kaldırdılar. Parlamentonun iradesini ve denetim yetkisini gasp ettiler. Gensoru mekanizması ortadan kaldırılmamış olsaydı, bugüne değin onlarca bakan gensoruyla meclise hesap verecekti, güvensizlik oyuyla düşürülecekti. Hileleriyle oyunlarıyla bunun da önünü kestiler! Halk gerçekleri öğrenmesin diye medyayı ele geçirdiler, muhalif medyayı susturdular.  Halkın sandığa yansıyan iradesini kayyım darbesiyle gasp ettiler.  Demokratik siyasete operasyonlarla, kumpaslarla, darbe sistemini sürekli hale getirdiler.
“KURDUKLARI DÜZEN DARBE SİSTEMİDİR”
Kurdukları tekçi sistemi ayakta tutmak için içeride ve dışarıda düşmana ihtiyaçları vardı. Sürekli düşman yaratarak, beka yalanlarıyla savaş ve çatışmalı sürecin önünü açtılar. Kürt sorununu terörize eden bir anlayışla karşı karşıyız, bu anlayış Türkiye’yi ne hale getirdiğini bildiğimiz için Kürt sorunu başta olmak toplumsal sorunlarla çözmek iktidarın sorunudur. Ancak bunlar diğer sorunlara yaklaştıkları gibi Kürt sorununa yaklaştılar. Tutuklamalarla yasaklamalarla gasplarla sorununun çözülmeyeceğini herkes gördü.
Tüm bu adımları, bugünkü yolsuzluk, talan, rant ve yağma düzeninin rahat işlemesi için attıklarını biliyoruz. Kurdukları düzen özünde bir darbe sistemidir aynı zamanda bir kumpas sistemidir. Yolsuzluk sistemidir. 5’li çete sistemidir. Demokratik siyasetin önünü kesme, farklılıkları, katılımcı demokrasiyi tasfiye etme sistemidir.  Tüm yurttaşlarımız iyi bilmelidir ki bugün her alanda yaşanan çöküşün nedeni bu savaş ve talan sistemidir, hukuksuzluk sistemidir. Çöküşün, nedeni; herkese yetecek ülke kaynaklarını, sanki babalarından miras kalmış gibi kullanan iktidar hoyratlığıdır.
ENFLASYON ÜÇ HANELERE ÇIKAR 
Hukukun, insan haklarının, demokratik standartların diplerde olduğu bir ülkede ekonomik, siyasi istikrar olmaz. Hukukun üstünlüğünü ve demokrasiyi sıfırladığınızda enflasyon 3 hanelere çıkar, ekonomi batar, sefalet endeksinde Türkiye 156 ülke içinde 21’inci sırada yer alır.
Hukuk neden önemlidir? Bir sistemden hukuku çıkartırsanız geriye sadece çete düzeni kalır, hukuksuzluk düzeni kalır. İşte Kobanê kumpas davası bunun en somut örneğidir. Türkiye’nin durumunu, iktidarın ne yapmak istediğini anlamak istiyorsanız, Kobanê davası bir turnusol kâğıdıdır ve bu davaya bakmak gerekir. Kamuoyuna da yansıdı. Önceki mahkeme başkanının ismi ‘Atadedeler’ adlı bir çeteyle anılmaktadır. Hatta gözaltına da alındı, daha sonra ev hapishane alındı. Bu tablo, Türkiye’de hukukun, yargının kimlere teslim edildiğinin en somut örneklerinden sadece biridir. Ciğeri kediye teslim eden bir sistemden söz ediyoruz.
Biraz daha geriye gidelim. İki gün sonra 14 Nisan 2009 KCK operasyonlarının 13’üncü yıl dönümüdür.  O dönem yine benzer kumpaslarla binlerce siyasetçi, seçilmiş tutuklanmıştı. O dönem bu operasyonun planlayıcıları kimlerdi? Yine AKP ve can ciğer oldukları cemaat yargısıydı. Peki, bugünkü durum nedir? Cemaatten boşalan yeri başka yapılarla, çetelerle doldurdular. Amaç, demokratik siyaset ve toplumsal muhalefete karşı aynı kumpasları sürdürmektir.
Ortada delil yok, belge yok. Buldukları tanıkların çoğu geri çekildi. Şikâyetçiler, şikâyetinden vazgeçti. Hatta bir emniyet müdürleri, ‘Biz o süreçte olayların durdurulması için HDP’yle görüşmeler yürüttük’ diye ifade verdi. Uydurdukları iki tane gizli tanık ifadeleriyle Kobanê kumpas davasını sürdürmeye çalışıyorlar. Bugünkü operasyon Kobanê’ye yönelik insani yardımları hedef almaktaydı. İşte bu sabah yeni bir gözaltı dalgası yaşandı. Aralarında eski belediye eş başkanlarımızın, meclis üyelerimizin ve eski parti yöneticilerimizin de bulunduğu 91 kişi hakkında gözaltı kararı verildiği, 46 kişinin gözaltına alındığı kamuoyuna yansıdı.  Bu kumpası da basına ‘Kobanê’de 2. Dalga operasyonu’ diye servis yaptılar. Bugünkü operasyon, Kobanê’ye yönelik o süreçte insani yardımda bulunanları hedef almaktadır.
“HUKUKU, YARGIYI İNTİKAMLARININ ARACI HALİNE GETİRDİLER”
Çökmekte olan Kobanê kumpas davasına yeni algı operasyonlarıyla, yeni kumpas operasyonlarıyla itibar kazandırmaya çalıştıklarını biliyor ve görüyoruz. Operasyonun kararını verenler bugün bir kez daha suçüstü yakalanmıştır. Bir çeteciyi mahkeme başkanı yapan zihniyetin bu son operasyonu IŞİD adına yaptığı su götürmez bir gerçektir. IŞİD katliamlarına arka çıkıp, tüm dünyanın sahiplendiği insani yardımı ise suç haline getirmeye çalışan karanlık zihniyeti, tüm Türkiye kamuoyu ve bütün dünya iyi görmeli ve tanımalıdır. Amaçlarını iyi biliyoruz. Kobanê düşmediği için IŞİD’le yaptıkları ticaret sekteye uğradı. Rant muslukları kapandı. Sıkıntıları büyük biliyoruz.
Bir başka neden; 7 Haziran’dır. AKP, 7 Haziran’da kaybetmeseydi, bugünkü 5’li çeteleriyle kurdukları rant sistemini ta o tarihte hayata geçireceklerdi. Yani bu talan düzenlerinin kuruluş süreci 7 Haziran nedeniyle 3 yıl gecikti. Bunun intikamını alıyorlar. Hukuku ve yargıyı, intikamlarının aracı haline getirdiler.
Bakın Mahkeme heyeti, Sevgili Demirtaş’a ilişkin gerekçesinde şöyle bir yorumda bulunmuş: ‘Serbest bırakıldıktan sonra adaletin iyi idaresine zarar verecek tarzda önlemler alabilecek olma tehlikesi mevcuttur’ demiş.  Bu yorum, kurdukları kumpasın çok net bir özetidir, bir itirafıdır. Yani diyorlar ki, ‘Serbest bırakırsak, bizim sahte delillerle, sahte gizli tanık ifadeleriyle kurduğumuz kumpası ortaya çıkartırlar. Bu çürük davanın temelsizliğini kanıtlarlar. Foyamız ortaya çıkar’ işte korktukları gerçek budur. Kendilerinden korkuyorlar. Suçüstü olacaklarından korkuyorlar.
“BU DAVANIN ALTINDA KALACAKLAR”
Korksunlar. Hakikatler karşısında yalanlar yenilmeye ve çökmeye mahkûmdur. Kobani kumpasında sadece dava çökmeyecek, aynı zamanda bu davanın asıl mahkeme heyeti olan AKP ve MHP’nin kumpas siyaseti de çökecektir. Ne yaparlarsa yapsınlar, amaçlarına ulaşamayacaklar! Başaramayacaklar! Bu davanın altında kalacaklar. Demokratik siyaseti bu kumpas ve komplolarla engelleyemeyecekler. Dün sabah da biliyorsunuz partimizin Cizre ilçe binasına aynı kin ve düşmanlık hırsıyla baskın yaptılar. 8 arkadaşımızı gözaltına aldılar. Türkiye’nin 3’üncü büyük partisinin ilçe binasını darmadağın ettiler, kapısını kırdılar.
Ortaya çıkan resim Ukrayna’dan farksızdır. Hatta öyle ileri gittiler ki; soba borusundaki isi bile elleriyle alıp duvarlara sürdüler. Çünkü bunların elleri de, yüzleri de, siyasetleri de kirlidir, karanlıktır. Bunların besin kaynağı karanlıktır. Bunu yapanları buradan şiddetle kınıyorum. Bu kinin sebebi Kürt düşmanlığıdır. Bu kinin, bu öfkenin, bu düşmanlığın sebebini çok iyi biliyoruz. Kürt düşmanlığıdır. Cizre Newrozu’ndaki tarihi kitlesellik halk düşmanlarını, barış düşmanlarını çok rahatsız etti. Evet, Newroz’ın ortaya çıkardığı halk iradesinden, çözümden ve barıştan rahatsız olan odakların, çetelerin varlığından da haberdarız.
İktidarın her gün güç kaybetmesi, bu odakları korkutmaktadır. Bunun farkındayız. Korkmaya devam edin. Bu iktidar gittiğinde adalet önünde hesap vereceğiniz günler çok yakındır. Onlara diyorum ki; ne yaparsanız yapın, bu halka diz çöktüremeyeceksiniz, boyun eğdiremeyeceksiniz. Halkımızın onurlu direnişini ve mücadelesini durduramayacaksınız. Cizre sizin karanlığınıza teslim olmayacaktır.
“KAYYIMLAR YOLSUZLUK ÇETELERİNİN ÜSSÜ”
Baştan aşağı kokuşmuş, çürümüş bir sistemle karşı karşıyayız. Atadıkları mahkeme başkanı çete üyesi çıkan iktidarın, belediyelerimize atadığı kayyımlar da bir başka yolsuzluk çetelerinin üssü haline geldi.
Bakın kayyım atadıkları 48 belediyeden 20’sinin kayyımı yolsuzluk veya cemaat üyesi oldukları nedeniyle ya görevden alındılar ya da görev yerleri değiştirildi. Bazı ilçelerde ise 6 ay içerisinde 3 defa kayyım değiştirmek zorunda kaldılar. En son Mardin Büyükşehir Belediyesi kayyımı merkeze çekildi, yürütülen yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasında onlarca kişi bu kapsamda gözaltına alınıp tutuklandı. İşte bu çürümüş sistemi ayakta tutmak için her türlü hukuksuzluğu yapmaya devam ediyorlar.
“KAYBETTİKÇE ZULME SARILIYORLAR”
Bu ceberrut sistemin kendisini en fazla gösterdiği yerlerden biri de bugün cezaevleridir. Dışarısını yoksulluk cehennemine çevirenler, cezaevlerini de eş zamanlı olarak tecridin, işkencenin ve ölümlerin kol gezdiği bir yer haline dönüştürdüler. Cezaevlerinden her hafta birden fazla ölüm haberi gelmektedir. En son Manisa Akhisar Cezaevi’nde tutulan 63 yaşındaki tansiyon hastası Mehmet Sevinç hayatını kaybetti. Bu ölümler ne ilktir ne de sondur. Çünkü hasta tutsaklara karşı açıkça düşmanlık hukuku uygulanmaktadır. En son arkadaşlarımız ziyaretine gitti. Aysel Tuğluk arkadaşımızın sağlık durumu kötüye doğru gitmektedir. Buna rağmen tahliyesi engellenmektedir.  Aysel’in ve diğer arkadaşlarımızın tek suçu barış için siyaset yürütmektir. Onları içeride tutanlar barış düşmanlarıdır. Barış gelirse, rant biter korkusunu yaşayanlardır. Hukuku ve insan haklarını ayaklar altına alan bu iktidara sesleniyorum. Kaybettikçe, çöktükçe zulme ve kötülüğe sarıldığınızı çok iyi görüyor ve biliyoruz. Ama unutmayın! Zulümle kimse abad olmadı. Siz de olmayacaksınız.
Soygun düzeninizle, işkence ve ölüm düzeninizle, ülkeyi ve cezaevlerini toplama kampına çeviren iktidarınızın siyasi ömrünü uzatamayacaksınız! Hukuksuzluk ve adaletsizlik düzeninizin altında kalacaksınız! İnsanlık onuru zulmünüz karşısında asla boyun eğmeyecek ve bu onurlu mücadeleyi kazanacaktır.
En başta da vurguladığım gibi, ülkenin içinden geçtiği bu zor dönemde, tüm sorunların ve sıkıntıların üstesinden gelebileceğimize olan büyük inanç ve kararlılıkla yolumuza devam ediyoruz. Newroz meydanlarının coşkusu ve renkliliği, nasıl bir ülke, nasıl bir gelecek hayal ettiğimizin göstergesidir. 8 Mart’ın ve Newroz’un ruhu, 1 Mayıs’ın direniş ruhuyla birleşerek, halklarımızın ortak yoluna dönüşecektir.
“HALKLAR İTTİFAKINI BÜYÜTECEĞİZ”
Bu yolda daha fazla çoğalarak, daha fazla büyüyerek zafere doğru ilerleyeceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın. Emek ve demokrasi ittifakımızı, barış ve adalet ittifakımızı, halklar ittifakımızı daha da büyüteceğiz, Türkiye’nin üçüncü yol mücadelesine dönüştüreceğiz. Her gün baskıyla, şiddetle, inkârla, işkenceyle, açlık ve yoksullukla, sömürüyle halklarımıza dayattığınız iradesiz ve onursuz yaşamı, kirli siyasetinizi kabul etmeyen, boyun eğmeyen milyonlar, ortak mücadeleyle kendi özgür ve eşit geleceğini, onurlu yaşamını mutlaka kuracaktır. Size rağmen kuracaktır. Ne Ukrayna savaşı üzerinden sahte barış havariliğiyle fırsat ve meşruiyet oluşturma çabalarınız, ne de Macaristan hayalleriniz Türkiye gerçekliğinde size iktidar sunmayacaktır.
Türkiye halklarının gelecek hayali, sizin rüyanızdan daha büyüktür. Bu iktidar biliyorsunuz, içeriden umudu kesince şimdi hayali dışarıdan kurmaya başladı. Ama nafile. Çünkü gerçekler Türkiye’dedir. Türkiye halklarının gelecek hayali, sizin rüyanızdan daha büyüktür.  Bu ülkenin gelecekte nasıl yönetileceğini, demokratik ilkelerde, ortak gelecekte, barışta, adalette ve emeğin hakkında sözleşen, ortak mücadeleyi büyük toplumsal sözleşmeye dönüştüren, 8 Mart, Newroz ve 1 Mayıs alanlarını dolduranlar, yani halklar belirleyecektir.
“HERKESİN YÜZÜ HDP’YE DÖNÜK OLSUN”
Değişim isteyenlerin gerçek alternatifi görmek isteyenlerin, başka fotoğraflara bakmasına gerek yoktur. Meydanlardan yükselen seslere ve halkların birleşen iradesine bakmaları yeterlidir. Kurtuluş buradadır! Kurtuluş, Martların, Mayısların, Haziranların halkçı ruhundadır. O yüzden diyoruz ki; herkesin yüzü HDP’ye dönük olsun! Birlikte yürümenin adresi HDP olsun! Mücadelelerin ortaklaşacağı zemin HDP olsun!  HDP’nin üçüncü yol mücadelesi ayrımsız herkesin bu ceberut düzenden kurtuluşu için en önemli yoldur. Bu yolda birleşelim, birlikte yürüyelim, birlikte mesafe alalım ve demokrasi limanına hep birlikte varalım.”

 

PİRHA/ANKARA 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak