Alevi Haber Ajansi

Buldan: Gelmiş geçmiş en büyük faizci iktidar, AKP-MHP iktidarıdır-VİDEO

PİRHA- Partisinin grup toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, ittifak tartışmalarına açıklık getirerek, “Bizim ittifakımız, grev çadırındaki işçilerdir, bütün ekonomi bakanlarından daha iyi ekonomi bilen işportacı Zehra teyzedir. Bizim ittifakımız; kardeşleri Enes Kara için Taksim’e çıkan ve polis müdahalesine karşı direnen genç yoldaşlarımızdır. Bizim ittifakımız, havasını toprağını, deresini suyunu savunan Havva Ana’dır. Bizim ittifakımız her gün öldürülen kadınlar için adliye adliye gezen, sokakları, caddeleri dolduran, hiçbir şeyden korkmayan kadınlardır. Bizim ittifakımız; kayyıma karşı halkın sandıktaki iradesidir” dedi.

Erdoğan’ın İmralı açıklamalarına ilişkin konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “İmralı’da yürütülecek diyalog görüşmelerini sonuna kadar destekleriz. Ancak bir taraftan mutlak tecridi uygulamaya devam edenlerin diğer taraftan İmralı’dan söz etmelerini asla samimi bulmuyoruz” dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin grup toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

Hrant Dink’in katledilmesinin 15’inci ölüm yıldönümünde anan Buldan, “Sevgili Hrant’ın Dink’in katledilişinin 15’inci yıl dönümü. Sevgili Ahparing’i saygıyla, sevgiyle ve büyük özlemle anmak istiyorum. Evet, Hrant’sız  15 yıl geçti. Ama yüzündeki umut dolu o kocaman gülüşü unutmadık. Cesaretini yüreğimize yazdık. Bize emanet ettiği barışı asla unutmadık! Yarım kalan özgür bir ülke düşünü asla unutmadık. Evet; katili de onunla resim çekenleri de onların arkasındaki karanlığı da tabi ki unutmadık ve unutmayacağız. Cinayete giden süreçte rol oynayan üst düzey kamu görevlileri ve rütbeliler hakkında bugüne değin tek bir işlem yapılmadı, tek bir dava açılmadı. Cinayetin arka planı aydınlatılmadı. Sorumlular, cezasızlık zırhıyla korundular. Kollandılar ve korunmaya devam ediyorlar. Merkezinde devlet görevlilerinin planlayıcı ve yönlendirici olarak yer aldığı bir cinayettir, Hrant Dink cinayeti” dedi.

Hrant Dink’i katleden mekanizmayı Roboski’den, Diyarbakır, Suruç, Ankara ve İzmir Katliamlarından tanıdıklarının altını çizen Buldan, “Bu mekanizmanın sahipleri iyi bilmelidir ki; işlenen cinayetler, katliamlar, unutulur, yanlarına kâr kalır sanmasınlar! Bu hakikatler elbette gerçek adalet önünde bir bir açığa çıkacaktır, çıkarılacaktır” diye konuştu.

HDP Eş Genel Başkanı Buldan’ın konuşmasından satırbaşları, şöyle:

“Çarşıda, pazarda, sokakta, işyerlerinde, marketlerde, ‘geçinemiyoruz’ seslerinin yükseldiği, iktidara yönelik öfke ve itirazın giderek büyüdüğü önemli ve sıkıntılı günlerden geçiyoruz. Tabi; bu seslere iktidarın kulaklarının kapalı olduğunun da biliyoruz, halkın tepkisinden de bunu görüyoruz. ‘64 yaşındayım pazarcılık yapıyorum benim hakkım değil mi evde oturmak’ diyen bir kadının isyanını da ‘Cebimde 4 lira param var, okulda yemek yiyemiyorum’ diyen bir çocuğun çığlığını da, market kasalarında fiyatlara karşı yükselen itirazı da bu iktidar duymuyor, görmüyor ve görmezden geliyor. Ama biz duyuyoruz ve görüyoruz.

HDP, emekçi yoksul halkın sesidir, sözüdür!

Ürettikleri yalan siyasetinin halkta bir karşılığının olmadığını, hikâyelerinin bittiğini görmek istemiyorlar. Ama daha fazla kaçamayacaklar. Saklanamayacaklar. Gittikleri her yerde bu gerçeklerle yüzleşecekler. Her yerde halkın ‘artık düşün yakamızdan’ tavrıyla karşılaşmaya devam edecekler!

AKP-MHP iktidarının hamasetine karşı çarşıda, pazarda, sokakta, meydanlarda, marketlerde, her yerde ‘geçin bu yalanları’ demenin tam da zamanıdır. Hesap sormanın tam da zamanıdır.

Buraya yazıyorum. Gelmiş geçmiş en büyük faizci iktidar, AKP-MHP iktidarıdır. Bunların yalanları dahi yüksek faizlidir. Düşmüyor bir türlü! Maliye Bakanları çıkmış ‘Bekleyin enflasyon 2023 Haziran’ında tek haneye inecek’ diyor.  Vallahi bu bakan, olacakları şimdiden çok iyi görüyor. Aslında iyi bir bakan doğruyu söylüyor. Evet, olur da seçimler o tarihe kalırsa 2023 Haziran’ından önce sizin iktidarınız düşecek, arkasından enflasyon düşecek. Sizin gördüğünüz budur. Önce AKP, sandıkta tek haneye inecek! Ardından da enflasyon tek haneye düşecek.

Bugün ekranlardaki dolar 13,50’lerdedir. Akaryakıtta, market fiyatlarında gerçek dolar 18-20 liradır. Bakın! Doların 18 liraya ulaştığı 20 Aralık öncesi; 12 Kg’lık mutfak tüpü; 212 liraydı. Dolar bugünlerde 13,50’lerde. Aynı tüpün fiyatı daha da arttı; 244 lira oldu. Dolar 18,50 iken; bir aracın yakıt deposu 650 TL’ye doluyordu. Şimdi dolar 13,50 iken; aynı depo 900 TL’yi geçiyor. Siz neyi düşürdünüz Allah aşkına ya. Buradan iktidara soruyoruz düşürdüğünüz şey ne. Bu kadar fiyat artışının olduğu perişan olduğu bir dönemde sizin neyi düşürdüğünüzü, neyin köpüğünü aldığınızı merak ediyoruz. Artan konut ve kira fiyatlarıyla bu ülke insanını kendi ülkesinde neredeyse mülteci durumuna getirdiniz. İnsanlar kiralarını ödeyemezken, öğrenciler harçlarını ödeyemezken İsraf Saray’ının harcamaları ise hiç hız kesmeden devam ediyor.

Esnafın çiftçinin, üreticinin iflas etmesinin, hacizle tarlasına traktörüne, el konulmasının nedeni elbette ki bu kara deliktir. Emeklinin 2 bin 500 lira sefalet maaşına mahkûm edilmesinin sebebi elbette ki bu kara deliktir. İşte beka dedikleri aslında tam da budur! Kara deliğin bekasını korumaya çalıştıklarını hepimiz biliyoruz. Bir kez daha söylüyorum: Yutan Saray sebeptir. Ülkedeki yoksulluk, açlık ve sefalet sonuçtur.

Hanelere tarihin en yüksek elektrik faturaları gelmeye başladı. Bakın bu fatura bedelleri nereye gidiyor, tek tek sıralayayım. Faturadaki bedelin bir kısmı ile İdlib’teki ÖSO çetelerinin elektrik masrafları karşılanıyor ve onların maaşları ödeniyor. Faturalardaki o büyük yansımalar, TRT katkı payı olarak kullanılıyor. ÖSO payını eklediler. İdlib’in elektriği çok ucuz bir fiyatla Türkiye’den sağlanıyor bunu da herkesin bilmesi gerekiyor. Tüm bunlardan sonra geriye kalan küçük bir miktar ise yurttaşın kullandığı elektriğin bedelidir. Tarihte böyle bir dolandırıcılık, tarihte böyle bir hırsızlık ne görüldü ne görülecek.

Kul hakkının yendiği, hukuksuzluğun, haksızlığın, dolandırıcılığın iktidar için bu kadar kolay yapılabildiği ekonominin adı, Suç ve Rant Ekonomisidir. Bu suç ekonomisinin her aşamasında en çok sömürülen kesim ise kadınlardır. Salgın hastalık koşullarında işsiz kalıp aç yatanlar, faturasını ödeyemeyenler, bakkala borç ekmek dahi yazdıramadıkları bir dünyanın içinde olanlar, emeklilik hakları hiç olmayanlar…Onlar hep içimizde. Verdikleri emeğin karşılığını alamayıp bir de kötü muamele görenler, kendisine eşya gibi davranılanlar, köleliğin günümüz versiyon ev emekçisi kadınlardan bahsediyorum.

Biz diyoruz ki; AKP ve MHP, Erdoğan ve Bahçeli gitmeden ekonomi çözülmez. Bu ülke huzura ve refaha kavuşmaz. Bunlar gitmeden, kara delik kapanmaz, talan düzeni bitmez. Bu kesindir. İnşallah ilk seçimde bu ikisini de göndereceğiz. O zaman bu ülke huzura da refaha da kavuşacak.

Kendisi çökerken, halkı da çökertmek isteyen bir iktidarın varlığı gerçekten korkunçtur.

Kemal Kurkut. Newroz alanında herkesin gözü önünde katledilen Kemal Kurkut. İstinaf Mahkemesi, katledeni değil, Kemal Kurkut’u suçlu buldu. ‘Saldırgan bir eylemci’ dedi. Yargısız infaza, yargı zırhı getiren bu düzen, faili meçhul cinayetlerin, Susurluk’un devamı bir düzendir. Hukukun, adaletin de katledildiği bir düzendir. Verebileceğimiz birçok örnek var ama bugün bunlarla sınırlı tutuyoruz. Yoksa gerçekten anlatacağımız birçok hikaye ve trajedi var ama halkımız hem bunları hem de yakından takip ediyor.

Evet, yaşamdan koparılan insanlar, katledilen kadınlar, mülteciler, yok edilen gelecek, çalınan umutlar, karartılan hayatlar, yargı zırhıyla kapatılmak istenen katliamlar, cezaevlerinde işkenceler, bütün bunlar son dönemlerde yaşadıklarımız ve tanık olduklarımız. Bu tablo AKP-MHP iktidar düzeninin ülkeyi içerisine sürüklediği çöküşün, uçurumun bir fotoğrafıdır. Adaletsizliğin ve zulmün bir fotoğrafıdır. Hukuksuzluk düzeninin bir fotoğrafıdır. Türkiye gerçeklerinin fotoğrafıdır. Ölüm siyasetinin bir fotoğrafıdır.

Buradan bir kez daha sesleniyorum: Hiç kimse bu iktidara bakarak umudunu ve yaşam sevincini asla kaybetmemelidir. Elbette bugünler geçecektir. Mücadelemizi ve toplumsal dayanışmamızı büyüterek bu devranı mutlaka halkın lehine döndüreceğiz. O yüzden yaşama sımsıkı bağlanalım ki, büyük değişimi başaralım. Zulüm karşısında direnelim ki, zalimlerin kaybettiğini görelim. Güzel günleri birlikte karşılayalım. Yaşamı kuşatan karanlığın karşısında hiç yılgınlığa düşmeyelim. Biz umudumuzu büyütelim, cesaretimizi arttıralım. Göreceksiniz her şey değişecektir, dönüşecektir.

HDP işte bu değişimi ve dönüşümü başarmak için vardır. HDP’yi engelleyebilmek, durdurabilmek için uğraşadursunlar; bizler yolumuza kararlılıkla ve en güçlü şekilde, halklarımızla birlikte devam edeceğiz.

Demokratik çözüm için toplumsal barış için diyalog ve müzakereye dayalı yöntem tek çözüm yoludur. Bu çerçevede İmralı’da yürütülecek diyalog görüşmelerini sonuna kadar destekleriz. Ancak bir taraftan mutlak tecridi uygulamaya devam edenlerin diğer taraftan İmralı’dan söz etmelerini asla samimi bulmuyoruz. Bir tarafta rehin tutulan demokratik siyasetçiler; Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Sebahat Tuncel, İdris Baluken, Gültan Kışanak ve tüm arkadaşlarımız, diğer tarafta ise İmralı’da ağırlaştırılan tecrit. Sürdürülen bu iki durumu da, bu iki durum üzerinden yürütülen tartışmayı da doğru bulmuyoruz, kabul etmiyoruz. Bunu da herkesin bilmesi gerekiyor. Biz, demokratik çözümün, demokratik müzakerenin ve onurlu bir barışın zeminini yaratma konusunda sonuna kadar kararlıyız.

İşte bize ittifaklarımızı soruyorlar ya. Açıklayalım. Bizim ittifakımız, grev çadırındaki işçilerdir, bütün ekonomi bakanlarından daha iyi ekonomi bilen işportacı Zehra teyzedir. Bizim ittifakımız; kardeşleri Enes Kara için Taksim’e çıkan ve polis müdahalesine karşı direnen genç yoldaşlarımızdır. Bizim ittifakımız, havasını toprağını, deresini suyunu savunan Havva Ana’dır Havva Ana. Bizim ittifakımız her gün öldürülen kadınlar için adliye adliye gezen, sokakları, caddeleri dolduran, hiçbir şeyden korkmayan kadınlardır. Bizim ittifakımız, barış isteyen milyonlardır. Bu kadar açık ve nettir. Bizim ittifakımız; kayyıma karşı halkın sandıktaki iradesidir. Bizim ittifakımız; toplumdaki büyük itirazı, inşaya çevireceğimiz büyük dönüşüm ittifakıdır.

İşte HDP’nin ne yapacağını merak edenlere söyleyelim, biz toplumsal muhalefetin, demokratik muhalefetin, eşit ve birlikte yaşamın, ortak geleceğin, barışın temel taşıyız, taşıyıcı kolonuyuz. Mücadele bayrağını hep en önde taşıdık taşımaya da devam edeceğiz. Ülkenin çözümsüz bırakılan temel sorunlarının, ekonomik çöküşün konuşulmaması için halkın, sokağın gündemini saptırmaya çalışan iktidarın hikâyesinin de, siyasetinin de bittiğini herkes biliyor ve görüyor. İşte asıl büyük hikâyeyi, umudu yeniden inşa eden Türkiye’nin ezilen, emekçi yoksul halkları yazacaktır! Emekçiler yazacaktır, kadınlar yazacaktır, gençler yazacaktır, adaletten, barıştan ve demokrasiden yana olan büyük vicdanlar yazacaktır, HDP yazacaktır kısacası, HDP yazacaktır.

Bu hikâye; herkesin ortak kazancı olan güçlü bir demokrasidir. Güvence altına alınmış özgürlüklerdir. Herkes için adalettir. Sağlam temeller üzerine kurulacak toplumsal barıştır. Ve onurlu bir yaşamdır. Umutlu olalım. HDP’de kalalım, hiç kimse hiçbir kuşkuya kapılmasın HDP gittikçe büyüyen bir partidir.”

PİRHA/ANKARA

 

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak