Alevi Haber Ajansi

Bülbül: Cemevimizi kirletme cüretinde bulunan polis görevden alınmalı-VİDEO

PİRHA- HDP Antalya Milletvekili Kemal Bülbül, Meclis’te Bazı Kanun ve KHK’lerde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklif ile ilgili yaptığı konuşmada, Abdal Musa Dergahı’nın güvenlik adı altında kuşatılmasını, Alevi tutukluların dede ile görüştürülmemesini ve Armutlu Cemevi’ne polis baskınını gündeme getirdi.

Bülbül, Abdal Musa Dergahı’nın güvenlik adı altında adeta kuşatıldığını, dergaha giriş çıkışın neredeyse imkansız hale geldiğini söyledi. Bülbül, cezaevinde tutuklu bulunan Alevilerin dede ile görüşme taleplerinin reddedilmesine ilişkin de Diyanet’i sorumlu tutarak şunları söyledi:

“Diyanet diyor ki dedelik diye bir kurum yoktur. Ey Diyanet, sen bu yetkiyi nereden aldın? Hakkın ve hakikatin temsilcileri, haydarı kerrar sahibi Zülfikar şahı merdan şeri yezdan şahı şehidan seyidi Kerbela’nın temsilcilerini yok sayma yetkisini kim verdi sana? Bu ne hadsizlik.”

HDP Antalya Milletvekili Kemal Bülbül, geçtiğimiz Perşembe günü Sarıyer PSAKD Cemevi’ne polisin baskın düzenlemesine de tepki gösterdi. Bülbül, “Cemevine polis baskın yapıyor, 20 kişiyi yere yatırıp ters kelepçe yapıyor. Sprey boyalarla  duvara yazı yazıyor. Hakkın ve hakikatin makamına hayasızca, terbiyesizce, ahlaksızca birisi idrarını yapıyor. Kim soracak bunun hesabını? Orası Hak Muhammed Ali’nin makamı, orası Hünkar Hacı Bektaş Veli’nin makamıdır. Orası Pir Sultan’ın, Seyid Nesimi’nin, Hallac-ı Mansur’un, Ebu Müslüm’ün mekanıdır. Bre kerberus sen bu yetkiyi nereden aldın? Bu nasıl yaklaşım biçimidir? Biz bunu nasıl açıklayacağız? Soruyoruz İstanbul Valisi’ne, güvenlik görevlilerine. Sonra amir geliyor diyor ki bu yazıları kapatın. Yazıları sprey boyayla silemiyorlar” diye konuştu.

İşte HDP’li Vekil Kemal Bülbül’ün konuşmasının tamamı:

“Hükümet var mı yok mu, meclis var mı yok mu, devlet var mı yok mu, kurum var mı yok mu, meclisin özelliği, niteliği, amacı varlığı, varlık sebebi ne yazık ki her şeyin tartışma konusu olduğu, her şeyin tarifinin ne mümkün hale geldiği bir ortamda hala güya Türkiye halkı için, güya Türkiye’nin esenliği için, Türkiye’nin toplumsal barışı için birtakım çabalar yürütüldüğü, yasaların yapıldığı söyleniyor.

Şimdi sarf edeceğim sözler, bu meclis kürsüsünde ilk defa sarf edilmiş sözler olacak. Ve tarihi bir vakadan, bir fecaetten söz edeceğim.

“ABDAL MUSA DERGAHI GÜVENLİK ADI ALTINDA ADETA KUŞATILMIŞ”

Ben Alevi yol erkan yürütücüsüyüm. Axuçan Ocağı’ndan el almış, Hakka ve hakikate hizmet eden bir yol hizmetkarıydım. Birkaç gün önce Abdal Musa Dergahı’na gittim. OHAL’in Alevi toplumuna yansıması ile ilgili örnekler vereyim. Abdal Musa Dergahı güvenlik adı altında adeta kuşatılmış, dergaha giriş çıkış neredeyse imkansız hale gelmiş. Sebebini sorduğumuzda güvenlik için deniliyor. Abdal Musa’ya gelen canların, niyaz için gelen insanların güvenlik diye bir sorunu yok aslında. Evet güvenlik önlemi alınabilir. Ancak taciz edecek derecede engelleyecek korkutacak bastıracak derecede güvenlik önlemi güvenlik önlemi değildir. Bir tacizdir.

“DİYANET SEN BU YETKİYİ NEREDEN ALDIN?”

Adalet Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı arasında yapılan bir protokol gereği din görevlileri cezaevindeki tutuklu hükümlülerin talebi gereği görüşme yapıyorlar. Alevi tutuklular talep ediyor. Ama biz dede olarak gidip görüşemiyoruz. Sebep; Diyanet diyor ki Alevilik diye bir şey yoktur. Diyanet diyor ki dedelik diye bir kurum yoktur. Ey Diyanet, sen bu yetkiyi nereden aldın? Hakkın ve hakikatin temsilcileri, haydarı kerrar sahibi Zülfikar şahı merdan şeri yezdan şahı şehidan seyidi Kerbela’nın temsilcilerini yok sayma yetkisini kim verdi sana? Bu ne hadsizlik.

“HAK VE HAKİKATİN MAKAMINA HAYASIZCA İDRAR YAPILIYOR”

Ve en fecisi, bakınız; Perşembe günü Sarıyer PSAKD Cemevi’nde ne oluyor; benim de genel başkanlığını yaptığım cemevine polis baskın yapıyor, 20 kişiyi yere yatırıp ters kelepçe yapıyor. Sprey boyalarla  duvara yazı yazıyor. Hakkın ve hakikatin makamına hayasızca, terbiyesizce, ahlaksızca birisi idrarını yapıyor.

Kim soracak bunun hesabını? Orası Hak Muhammed Ali’nin makamı, orası Hünkar Hacı Bektaş Veli’nin makamıdır. Orası Pir Sultan’ın, Seyid Nesimi’nin, Hallac-ı Mansur’un, Ebu Müslüm’ün mekanıdır. Bre kerberus sen bu yetkiyi nereden aldın? Bu nasıl yaklaşım biçimidir? Biz bunu nasıl açıklayacağız? Soruyoruz İstanbul Valisi’ne, güvenlik görevlilerine. Sonra amir geliyor diyor ki bu yazıları kapatın. Yazıları sprey boyayla silemiyorlar.

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak