PİRHA –DAD Eş Genel Başkanları, Hacıbektaş’ta süren ‘Cumhuriyetin İkinci Yüz Yılı İçin Aleviler Bugünü ve Geleceği Tartışıyor’ çalıştayında konuştu. Eş Başkan Musa Kulu “Bu ülkede bize sunulan hiçbir nimeti değil, hakkımızın geri alınmasını sağlamalıyız” derken Kadriye Doğan ise ‘kurucu yurttaşlık’ önerisi üzerine değerlendirme yaptı.
Demokratik Alevi Dernekleri Eş Genel Başkanları Kadriye Doğan ve Musa Kulu, Nevşehir’in Hacıbektaş ilçesinde yapılan çalıştayın konuşmacıları arasındaydı.
Kadriye Doğan, salona yaptığı konuşmada, Alevi mücadelesinin diğer hak mücadelesi veren kesimler ile ortaklaşması gerektiğini vurguladı. Doğan, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“21 yüzyılda çok ciddi bir kadın mücadelesi var. Toplumsal eşitlik mücadelesi veren kadınlar var. Bu Alevi mücadelesi o mücadele ile birleşmeli. Alevilerin toplumsal eşitlik mücadelesi, ekoloji mücadelesi ile buluşmalı ve özellikle de dil mücadelesi veren Kürtlerin mücadelesi ile Kürt özgürlük mücadelesi ile buluşmalı ki o zaman mesafe kat edilebilsin, kendini var edebilsin. Aksi halde patinaj yapmaya devam edecektir.”
“GERÇEKTEN MÜCADELE EDENLERLE ORTAKLAŞILMALI”
DAD Eş Genel Başkanı Kadriye Doğan, Demokratik Alevi Dernekleri’nin çalıştaya yönelik önerilerini de sundu. Doğan, ‘Kurucu yurttaşlık’ başlığını gündeme getirerek şu konuşmayı yaptı:
“Kurucu Yurttaşlık ne demektir? Doğumdan itibaren kendimizi tanımlama; inanç, cins, ırk, her ne olursa olsun kendimizi eşit yurttaş olarak tanımlayabilmeliyiz. Kendimizi anayasada var olarak görmeliyiz. Bunun çerçevesini de kurucu anayasa ile kurucu yurttaş yasası ile çizmeli. Bu kurucu anayasayı da elbette ki bir kurucu meclisle yapacağız. Bu kurucu meclisi bugünlerde tam da içinde bulunduğumuz bu dönem bize bu fırsatı sunuyor. Bu kurucu meclis önergesi ile bizim rıza toplumsallığının gereği olan demokratik, laik, özgürlükçü, eşit topluluğu yaratabiliriz. Ve burada kendimizi eşit ve özgür görebiliriz. Yani kurucu yurttaşlık, kurucu anayasa ve kurucu meclis önermemizi yapıyoruz ve diyoruz ki Alevi toplumsallığı buna kafa yorarsa çözümü de burada bulur. Özellikle mücadele alanlarında kendini geri tutmayan, gerçekten mücadele edenlerle ortaklaşabilirse, biz Demokratik Alevi Dernekleri olarak oradayız sizleri de bekliyoruz.”
“EVRENİ HAKK OLARAK GÖRÜRÜZ AMA ONLAR MÜLK…”
DAD Eş Genel Başkanı Musa Kulu ise iktidarın, Alevi sorununa dair yeni bir adım atma ihtimalini değerlendirerek şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bizi tanımlarken Alevileri İslam’ın bir mezhebi gibi ‘Sünniler böyle yapıyor Aleviler de böyle yapmalı’ noktasına getiren anlayış, bizi tanıyamaz. Aleviliğe biz inancımızda ocak sistemimizle, pir-talip ilişkisi ve yaşamda adını koymuşuz. Biz, ikrar ve rıza topluluğuyuz. Her şeyimizi ikrar ve rıza üzerine inşa etmişiz. İnsanları ve devleti tanımlarken böyle tanımlamışız. Bütün semavi dinlerin tanımladığı bir tanımlama yok bizde. Çünkü biz bütün evreni Hakk olarak görürüz ama onlar mülk olarak görür. Bugün bizi yöneten, İslam sentezi üzerine inşa edilen iktidar da bizi teba olarak bile görmüyor. Zındık, öteki, hatta tanımlanmayan sıfat bile yakıştırmayan bir noktada baktığı zaman bütün canlara bir soru sormak istiyorum. Eğer Tayyip bizi İstanbul’a, Şahkulu’na çağırırsa ne diyeceğiz? Peki çağırmasa ne yapacağız? Kendi hazırladığı bir tablo içerisinde nasıl ki Hüseyin Gazi’ye geldi ve bütün resimleri değiştirip her şeyi kaldırdı o gün bütün kurumlarımızın hiçbirinin ismini anmadı. ‘İşi ben bunlarla hallettim’ derse ne yapacağımızla ilgili bir söz bulmamız lazım.
İnsana secde etmiş bir toplum, gidip Tayyip’ten veya diğerlerinden bizi bir inancın mezhebi yapanlarla aynı sofraya oturursak adımızı nasıl koyacağız? Bu ülkede bize sunulan hiçbir nimeti değil, hakkımızı, kendi imkanımızla geri alınmasını sağlamalıyız.
Ama şöyle bir karar vermeliyiz bu ülkeye barış, demokrasi, özgürlük gelecekse bütün mazlumlar, ötekiler bir cephede birleştiği, sözünü ve ikrarını verip yol aldığı gündür o gün. Ama bizim 2. yüzyılda dünyaya söylememiz gereken sözümüz olmalı. Bize tertip edilen bize çizilen çerçeve değil. Hayata sözü biz söylemeliyiz. Çünkü bu dünya, bu Evren Hakk’tır ve biz Hakk’ın karşısında rüsva olmamak zorundayız.”
PİRHA/HACIBEKTAŞ
Yoruma kapalı.