Alevi Haber Ajansi

Reklam

‘Bir Pir posta oturmuşsa kravat takmasın; memur değil, Hakk döşeğindedir’-VİDEO

PİRHA- Dersim’in Mazgirt ilçesine bağlı Balkan (İlanlı) Köyü’nde yaşayan Gülizar ve Hüseyin Aslan, Alevi inancını geçmiş yıllarda nasıl yaşadıklarını PİRHA’ya anlattılar. Hüseyin Aslan eskiden Pir’lerin evlere geldiğini, muhabbetlerin gece yarılarına kadar sürdüğünü anlatırken, Gülizar Aslan günümüze ilişkin, “Bir Pir posta oturmuş ibadet ediyorsa kravat takmasın. Daire de memur değil, Hakk döşeğindedir; kravatın orada işi yoktur” dedi.

Aleviliğinin toplumsal ve inançsal yapılanmasındaki en önemli kurumu ocak sistemi. Zorunlu ve ekonomik göçlerle birlikte kentlere yerleşim, Pir- Talip ilişkilerinde zayıflamalara neden oldu. 1950’li yıllarla birlikte kurulmaya başlanan ve 90’ların ortasında artarak devam eden Alevilerin dernekler aracılığıyla örgütlenme biçimi Alevi hak mücadelesinde bir ivme kazandırsa da inançsal alanda farklılaşmaları beraberinde getirdi.

Reklam

Dersim’in Mazgirt ilçesine bağlı Balkan (İlanlı) Köyü’nde yaşayan Gülizar ve Hüseyin Aslan, köylerde Alevi inancının  nasıl yaşandığını, Pir-Talip ilişkisinin nasıl geliştiğini ve günümüzde ne yaşadıklarını PİRHA’ya anlattı.

“PİR EVİMİZE GELDİĞİNDE KAPI KOMŞU TOPLANIRDIK”

Hüseyin Aslan, “Pirimiz eve gelirdi, o akşam kalırdı. O zamanlar hayvan çoktu, getirilir bir keçi kesilirdi. Pir bizde kalırdı, güzel de muhabbeti vardı. Güzel saz çalar, söylerdi. Kapı komşuyu çağırırdık. Gelirlerdi, toplanırdık. Gece yarısına kadar muhabbetlerimiz bitmezdi. Pir gelir oturur, evvela ‘Evladım, kapı komşularla aranız iyi mi, küs olanınız varsa söylesin’ diye sorar, ‘Yoksa ne size dua ederim, ne de lokmanızı yerim. Daima iyi duracaksınız’ derdi” sözleriyle, köyde neler yaşadıklarını ifade etti.

ESKİDEN İNANCIMIZ DAHA KUVVETLİYDİ

Her Alevi ailenin bir Pir’i olduğunu söyleyen Gülizar Aslan, “Biz de Pir’siz şeytandır. Kim İmam Hüseyin’e inanmışsa Pir’i de vardır. Pir dediğimiz de bir ilimdardır. Mevsim güz, sonbahar olunca gelir, ibadet eder, bizlere doğru yolu gösterirdi. Bizler de Pir’e çıralık, ya da buğday ihtiyacı varsa buğday verirdik” dedi.

Şimdilerde yapılan cemler ile geçmişte yapılan cemlerin birbirinden farklı olduğunu belirten Gülizar Ana, “Bizim cemlerimizde tek tek sorguya çekilirdik. “Sen bu komşundan razı mısın?” diye sorulurdu. Biri komşusundan razı değilse, o komşu dışarı konulurdu, diğer komşular onu bağışlar, affederse içeri alınırdı. Yoksa ceme alınmazdı, mahkeme gibiydi. Eskiden inancımız daha kuvvetliydi. Biz yetmiş yaşındayız, bizden ileri yetmişler, yüzler var. Onlardan gelen adettir, onlardan öğrendiğimiz şeylerdir bize kar eden” diye konuştu.

“HAKK DÖŞEĞİNDE KRAVATIN İŞİ YOKTUR”

Gülizar Aslan, “Bir Pir posta oturmuş ibadet ediyorsa kravat takmasın. Dairede memur değil, Hakk döşeğindedir, kravat orada ne arar? Temiz, güzel giyinsin. Ama kravatın orada işi yoktur” diyerek, bazı cemlerde dedelerinin posta otururken kravat takmasını eleştirdi.

Diren SATI/DERSİM

Reklam

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak