Alevi Haber Ajansi

Bingöl’de mezarlara tahribat sürüyor; ‘Acıyı tarif edemiyoruz’-VİDEO

PİRHA – Mezarlıklara yönelik saldırılara bir yenisi daha eklendi. Bingöl Gözeler Köyü mezarlığında bulunan Ekin Morsümbül’ün mezar taşına yönelik tahribata ilişkin Lütfiye Morsümbül, PİRHA’ya konuştu. Morsümbül, “Bizi ötekileştirerek bu problemi çözemezler. Tüm insanlığa sesleniyorum; kutsalımız, bir mezar taşımız var. Herkes kendisini bizim yerimize, annelerin yerine koysun. Bunu istiyorum” dedi. 

Bingöl’de, Sevda Serinyel ve Engin Kişin’in ardından bu kez de Ekin Morsümbül ve Daimi Kişin’in mezar taşı askerler tarafından tahrip edildi.

Olaya ilişkin paylaşımda bulunan Ekin Morsümbül’ün Avrupa’da yaşayan eşi Lütfiye Morsümbül, “Mezarlarımızın korunma hakkına saygı duymanın bir gereği olarak, uluslararası  hukukun devreye girmesini umut ediyorum. Ve  duyarlı herkesi göreve davet ediyorum. Bu kadar acıyı sineye çekmek zor. Kabullenmek çok daha zor” dedi.

Avrupa’da, koronavirüs testi 2 defa pozitif çıkan ve şu anda karantinada bulunan Lütfiye Morsümbül, bundan dolayı olayın kendisinden saklandığını ve geç öğrendiğini söyledi.

Morsümbül, eşinin mezarına yönelik saldırıyı 3 gün önce kayınbabasından öğrendiğini kaydederek yaşanan olayı şöyle aktardı:

“15 gün önce karakoldan kayınbabamı arıyorlar ve mezar taşının kaldırılmasını, kaldırılmadığı taktirde de gelip kırılacağını söylüyorlar. Kayınbabam da bu süre zarfında İstanbul’da kalıyor. Normalde kendisi Bingöl’de yaşıyor ama virüsten kaynaklı o da orada kalmış. Bu durumda oraya gelemeyeceğini ve geri geldiğinde taşı değiştireceğini ifade ediyor. Buna rağmen ‘Yakın köylerden birini arayın hemen gelsinler’ diyorlar ve o da amcamın oğlunu arıyor. Amcamın oğlu gidiyor ve mezar taşındaki kodun ve askeri gömleğin kapatılması gerektiğini söylüyorlar. Hatta yüzünü de siyaha boyamalarını istiyorlar. Amcamın oğlu bu duruma karşı çıkıyor. Böylelikle Ekin’in mezar taşına siyah boya sürülüyor.”

“ACIYI TARİF EDEMİYORUM”

Morsümbül, “Acıyı tarif edemiyorum artık. Hiçbir duygu yaşadığım acıyı tarif edemiyor. O kadar büyük acılar yaşamışız ki halk olarak birçok şeye alışmışız. Normal görme duygusu ile birçok şeyi kabullenmişiz. Evet geçmişte de oldu; cenazelerimiz panzerlerin arkasında sürüklendi, cenazelerimiz kargoyla gönderildi, mezarlarımız tahrip edildi ama bu alışılmışlık duygusu vicdan kabul mü ettirdi dedirtiyor” diye konuştu.

“DEVLET ADINA TEHDİT EDİP UTANÇ BELGESİ SUNUYORLAR”

Yapılanları kabul edemediğini belirten Morsümbül, “Önceden bireyler olduğunu düşünüyorduk, korucu diyorduk, kendini tutamayan faşist zihniyet diyerek kendimizi kandırıyorduk. Bunu alenen, direkt ailelere devlet adına bildirerek bir tehdit, bir utanç belgesi geliştiriyorlar. Kutsallarımıza dokunmalarını kabul etmiyorum. Sürekli bizi ötekileştirmelerini, bu hakkı kendilerinde görmelerini kabul etmiyorum” ifadelerini kullandı.

Morsümbül, “Bizi ötekileştirerek bu problemi çözemezler. Tüm insanlığa sesleniyorum. Kutsalımız, bir mezar taşımız var. Bu mezar taşı sizden alınıyor. Herkes kendilerini bizim yerimize, annelerin yerine koysun. Bunu istiyorum” diyerek çağrıda bulundu.

“BİZİ MANEVİ ANLAMDA YIKIMA UĞRATMAYA ÇALIŞIYORLAR”

Lütfiye Morsümbül, konuya ilişkin şu paylaşımda bulundu:
“İktidardaki faşist ve zavallı zihniyet yine bunca kargaşa ve bir korona gerçeği olmasına rağmen Kürtlere karşı saldırılarına  ara vermeksizin devam ediyor. Cemevlerine yapılan saldırıların yanı sıra, mezar taşlarını tahrip etmeye kadar götürdüler. Aileleri arayıp ya mezarlardaki fotoğrafları kaldırırsınız, ya da kırarız diyecek kadar vicdandan, ahlaktan ve dinden uzak, ailelerin acılarını, yaralarını yeniden kanatacak kadar saygısız bir şekilde bunu kendilerine hak görmeye maalesef devam etmektedir. Nasıl bir ruh halidir ki! Ölülerimizden bile korkar hale geldiler. Evet, dönem dönem bu tür saldırılar hep oldu. Değerlerimize sahip çıktık ve çıkmaya da devam edeceğiz. Bu zihniyetin tek amacı duygu ve düşüncelerimizi hedef almakla kalmayıp, manevi değerlerimize de saldırarak, bizleri manevi anlamda yıkıma uğratmaya çalışıyorlar. Ne diyeceğimi bilmiyorum… Aslında hangi söz, hangi cümle bu acımı ve duygularımı dile getirir bilemiyorum.
“BU KADAR ACIYI SİNEYE ÇEKMEK ZOR”
Bunu tarif edememenin acısı çok daha zor… Bunu kızıma nasıl anlatırım bilmiyorum. ‘Babanın mezarına Devlet tahammül edemiyor’ demek çok zor. Benim yaşadığım bu acıyı hissetsin istemiyorum, kızıma nefret tohumu ekmek istemiyorum! Belki de acıyı paylaşmaktır acıyı dindiren… Mezarları tahrip edilmiş bütün ailelerin ve bu tahribatlara maruz kalmış bütün ‘ölülerden’ mezarlardan özür diliyorum. Bu acımasız zihniyete engel olamadığımız için, kendimizi ifade edemediğimiz için özür diliyorum. Ancak saldırılara karşı acımızı birleştirerek buna dur diyebiliriz. Yapılan bu insanlık dışı uygulamalara karşı, vicdan sahibi herkesin, her kesimden, hangi dini inanca sahip olursa olsun, insanların bireylerin bize yaşatılan bu acıya karşı çıkması, bir nebze de olsa acımızı hafifletecektir. Bu aynı zamanda insani bir görevdir.
Mezarlarımızın korunma hakkına saygı duymanın bir gereği olarak, uluslararası hukukun devreye girmesini umut ediyorum. Ve  duyarlı herkesi göreve davet ediyorum. Bu kadar acıyı sineye çekmek zor. Kabullenmek çok daha zor!”
PİRHA/BİNGÖL
Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak