PİRHA -Büro Emekçileri Sendikası (BES) 6 Kasım’da başlayacak olan 2020 mali yılı bütçe görüşmelerine dair açıklama yaparak, “Açlık, yoksulluk, sefalet ve vergi bütçesi olan 2020 bütçesinden kamu emekçileri payını almak için toplumun en geniş kesimleriyle beraber mücadele etmeye kararlıdır” dedi.
Haberin videosu
2020 yılı bütçe görüşmeleri 6 Kasım’da başlıyor. Büro Emekçileri Sendikası da kamu emekçilerinin sorunlarını bir kez daha hatırlatmak adına Büro Emekçileri Sendikası (BES) Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi.
“DİYANET, SEKİZ BAKANLIĞIN BÜTÇESİNİ GERİDE BIRAKTI”
Genel Başkan Serpil Akpınar, yaptığı açıklamada kamu çalışanlarının düşük ücret ve yüksek vergiler altında yaşam mücadelesi yürüttüğüne işaret etti. Akpınar, “Yoksulluk, işsizlik, savaş bütçesine hayır!” diyerek şu açıklamayı yaptı:
“Bütçe açığının, ülke kaynaklarının saray ve iktidarın şatafatlı yaşantısına, gitmediğimiz hastanelere, geçmediğimiz köprülere, çocuklarımızı gönderemediğimiz özel eğitim kurumlarına, otoyol işleten firmalara ve sermayeye aktarılmasından kaynaklandığını görüyoruz.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 2020 yılı bütçesi 1.1 milyar TL arttırılarak, 11,5 milyara çıkarılmıştır. Böylece, bütçe büyüklüğüne göre yapılan sıralamada 16 bakanlıktan sekizinin bütçesini geride bırakmıştır.
2020 bütçe tasarısının dikkat çeken bir diğer kalemini savunma ve güvenlik harcamaları oluşturuyor. 2019’da 111 milyar TL olan savunma ve güvenlik harcamaları yüzde 27 arttırılmıştır. Ülkemizde eğer güvenlik sağlanmak isteniyorsa daha fazla silah alarak değil, demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla işletilmesi, adaletin tesis edilmesi ve içeride ve dışarıda barışın sağlanmasıyla mümkün olacaktır.
Yine artışın çok yüksek olduğu kalemlerin başında Cumhurbaşkanlığı bütçesi gelmektedir. 2020 yılı bütçe teklifi 3,8 milyar liradır. Buna göre son 10 yılda yüzde 2 bin 659 artarak, 138 milyondan 3,8 Milyara çıkmıştır.
Peki, bütçeden emekçinin payına düşen ne? Bütçe taslağının tamamına baktığımız zaman AKP’nin tercihini kimden yana kullandığını açıkça görüyoruz. 2020 bütçesinin de tıpkı öncekiler gibi, halkın ihtiyaçlarından çok iktidarın, yerli ve yabancı sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda hazırlandığı anlaşılıyor.
İktidar bütçe açığını kapatmak için 2020 yılı bütçesinde vergi gelirlerini artırmaya odaklanmıştır. 2019 yılı toplam vergi gelirleri içerisinde, Gelir ve kurumlar vergisinin oranı yüzde 32,5, KDV ve ÖTV oranı ise yaklaşık yüzde 53’tür. Bütçeye aktarılan toplam vergi gelirlerinin %70’i dolaylı vergilerden oluşmaktadır.
Emekçiler ekmekten kefen parasına kadar hemen hemen bütün harcamalarında KDV ödemektedir. Pırlanta hariç, benzinden tüm içeceklere, sigaradan beyaz eşyaya, elektronik ürünlerden taşıtlara binlerce kalemde de ayrıca ÖTV ödemekteyiz. Vergilendirilmiş maaşlarımızdan yapmış olduğumuz harcamalara ayrıca ödemiş olduğumuz dolaylı vergiler vergi yükümüzü daha da arttırmaktadır.
2020 yılı için kamu çalışanlarına toplu sözleşme masasında ve sonrasında Hakem Heyetinde 4+4’ü uygun gören hükümet, yeniden değerleme oranını %22,58 olarak belirleyerek motorlu taşıtlar vergisinden pasaport harcına, trafik para cezalarından ehliyet harcına zam yapmaktan geri durmamıştır.
Son vergi reformu tasarısında ücretliler üzerindeki vergi yükünü azaltmak, gelir adaletsizliğini ortadan kaldıracak düzenlemeler yapmak yerine sermayeden alınan kurumlar vergisinde indirime gidilerek %22 den %18’e düşürülmesi AKP’nin vergi konusundaki sınıfsal tercihini kimden yana kullandığını açıkça göstermektedir.”
“BÜTÇE KAYNAKLARI SAVAŞ İÇİN DEĞİL HALK İÇİN KULLANILMALI”
“Doğalgazdan elektriğe, temel gıda maddelerinden barınmaya kadar her şeye % 40- %50 zam gelirken, TÜİK’in tek haneli enflasyon açıklamaları gerçek enflasyonu pazarda, manavda yaşayan halkın tepkisine neden olmaktadır. Kamu emekçisinin, yoksulun enflasyonu ile hükümetin enflasyonu arasında uzaktan yakından bir ilgi yoktur. Bizler açlık sınırına yakın ücretlerle yarı aç yarı tok yaşamaya çalışırken, ülke kaynaklarının peşkeş çekildiği bir avuç yandaş zengin servetine servet katıp debdebe içinde yaşam sürüyor. Bizler bütçe kanununda yapılacak bir düzenleme ile en düşüğü yoksulluk sınırı olan 6,750 TL’ye denk gelecek şekilde ek zam talep ediyoruz.
Bütçe imkanlarının kamu yararına kullanılması en temel talebimizdir. Sendikamız emekten, barıştan ve demokrasiden yanadır. Bütçe kaynakları savaş için değil halk için, barış ve demokrasi için kullanılmalıdır.
Bütçe, emekçilerin insanca yaşam taleplerini içermeli, toplumsal cinsiyete duyarlı olmalı, bütçe süreçleri açık, şeffaf ve katılımcılığa açık hale getirilmelidir.”
PİRHA / ANKARA
Yoruma kapalı.