PİRHA- Büro Emekçileri Sendikası (BES) OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına aykırı tutum içerisinde olduğunu belirterek, konu ile ilgili basın toplantısı yaptı.
Büro Emekçileri Sendikası, 15 Temmuz sonrasında ihraç edilen kamu emekçilerinin sorunlarını bir kez daha gündeme getirdi. Genel merkez binasında yapılan basın toplantısında OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun, yaşanan mağduriyetleri yargıya taşımanın önünde barikat işlevi gördüğü ifade edildi.
BES Genel Başkanı Serpil Akpınar’ın okuduğu basın metninde ihraç edilen kamu çalışanlarının başvurularının hangi gerekçelerle ret edildiğinin bilinmediğine vurgu yapılarak şunlar dile getirildi:
“HUKUKSUZLUĞUN GELDİĞİ SON NOKTA”
“Yaşanan ahlaki erozyon giderek tüm toplumsal değerleri aşındırmaya devam ediyor. İki yıl süren OHAL döneminde çıkarılan KHK’ler ile 135 bini aşkın kişi fişleme, müdür/kurum kanaati, sosyal medya paylaşımları, sosyal çevre soruşturması, sendika üyeliği, banka hesabı gibi normal koşullarda asla suç olmayan gerekçelerle kamudan ihraç edilmiş, hukukun temel ilkeleri ayaklar altına alınmıştır.
OHAL mağdurları ile ilgili en çarpıcı hukuksuzluk, 31 Mart yerel seçimlerinden sonra yenilgiye uğrayan iktidarın, bu kişilerin Anayasa ile güvence altına alınmış seçme ve seçilme haklarına ilişkin yaptığı itirazdır ve hukuksuzluğun geldiği son noktadır. Yerel seçimler öncesi yapılan adaylık başvurularında hiçbir sorun yaşanmazken, seçildikten sonra OHAL kararnameleriyle ihraç edilmeleri bahane gösterilerek seçilmişlere mazbatalarının verilmemesi, kayyumcu zihniyetin devamıdır.
OHAL bahane edilerek KHK mağdurlarının yargı yolu ile hak arama girişimleri engellenmiş, AİHM’e taşınan kimi başvurular da reddedilmiştir. Siyasi iktidarın oyalama ve yargı süreçlerini uzatma amacı ile kurduğu Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu mağduriyetler başladıktan 1 yıl sonra başvuru almaya başlamış, iki yıl süre ile kurulan komisyonun çalışma süresi dolduktan sonra süre bir yıl daha uzatılmış, muhtemelen de tekrar uzatılmaya devam edecektir. Komisyon, iki yıllık sürede karara bağladığı 50 binin üzerindeki dosyanın yüzde 90’ınından fazlasını reddetmiştir. Bu durum göstermektedir ki komisyon mağduriyetleri yargıya taşımanın önünde bir barikat olarak işlev görmektedir.”
“KÖRLER SAĞIRLAR BİRBİRİNİ AĞIRLAR MEKANİZMASI”
Akpınar, 15 Temmuz sonrasında idarenin keyfi kararları ile hukukun katledildiğini söyleyerek şöyle devam etti:
“Temel sendikal hak ve özgürlüklerin kullanılmasının bile ‘suç’ kapsamına alınarak doğrudan cezalandırma yöntemlerinin nasıl hayata geçirildiğinin en somut örneği bu komisyon olmuştur. OHAL İşlemlerini İnceleme Komisyonunun Türkiye’nin hukuk sistemi içinde bir tarifi yoktur ve mevzuatça belirlenmiş bir yargı mercii değildir. İhraç edilen kamu emekçilerinin başvurularını hangi usul ve esasa göre kabul ya da ret ettikleri, yaptıkları soruşturmada hangi kıstasların temel alındığı tamamen muğlâktır. KHK ile işinden edilen kamu emekçilerinin önemli bir kısmı hala atılma gerekçelerini bilmemektedir. Görev yaptığı kurumlar bünyesinde oluşturulan komisyonların yaptığı çalışmalarla KHK listelerine eklenen kamu emekçileri, benzer bir mekanizma olan OHAL İşlemlerini İnceleme Komisyonuna mahkûm edilmektedir. İtirazlarla ilgili komisyon tekrardan kurumlarla yazışma yaparak kanaat oluşturmakta, mekanizma körler sağırlar birbirini ağırlar minvalinde işlemektedir.
Kurumlar tarafından komisyona gönderilen yazılarda ‘düşünceler’ ve ‘kurum değerlendirme yazısı’ başlığı altında, kamu emekçilerinin yasadışı örgütler ile iltisaklı olduğu yolundaki değerlendirmeler bildirilmektedir. Kurum görüşünde yer alan bilgilerin istihbari nitelik taşımaları nedeniyle hukuken geçerli başka bilgi ve belgelerle doğrulanmadıkça delil gücünde kabul edilmeleri hukuken mümkün değildir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesiyle güvence altına alınan adil yargılama ilkesine, masumiyet karinesine, disiplin hukukunun temel ilkelerine, savunma hakkına ilişkin anayasal ve yasal kurallara, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa, Danıştay, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına açıkça aykırı olan bu tutumdan bir an önce vazgeçilmelidir. Bu hukuksuzluklara ortak olan tüm yöneticileri bir kez daha uyarıyor “Keser döner, sap döner, gün gelir hesap döner” sözünü hatırlatıyor ve sorumlu davranmaya davet ediyoruz.”
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.