PİRHA- DEM Parti Dersim İl Örgütü’nün 2’nci Olağanüstü kongresi, Şaroğlu otelinin konferans salonunda gerçekleşti. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan yaptığı konuşmada, “Dersim gençsizleştiriliyor, insansızlaştırılıyor. Bu vesileyle Dêrsimli arkadaşlarımız Seyit Rıza’larla, İbolarla başlayan mücadelesinin devam etmesi, sistem politikalarının boşa çıkması için gençlerimize sahip çıksınlar” dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Dersim İl Örgütü’nün 2’nci Olağanüstü kongresi “Dem dema azadiye ye” şiarıyla Şaroğlu otelinin konferans salonunda gerçekleşti. Kongrenin yapıldığı salona “Tecride hayır barış hemen şimdi”, “Hep kavgaydı yaşamımız insanlığın savaşçıları özgürlüğü yaratıyor”, “Unutmadık bir Gülistan daha eksilmeyecek” ve “Jin jiyan azadi” yazılı pankartlar asıldı. Yine DEM Parti bayraklarıyla süslenen salon hınca hınç doldu. Salona sığmayan yüzlerce kişi ayakta kongreyi izlemek zorunda kaldı. Yoğun katılımın olduğu kongre salonuna DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Dersim milletvekili Ayten Kordu ve çok sayıda kurum ve kuruluş temsilcileri ile binlerce kişi katıldı. Kongre salonuna Bakırhan ve beraberindekiler girerken coşku yükseldi.
Kongre özgürlük ve demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenlerin anısına saygı duruşu ile başladı. Saygı duruşu sonrası kitle hep bir ağızdan “Şehid namirin” sloganları attı. Dersim’de parti geleneğinin verdiği mücadeleyi konu alan sinevizyon gösterimi gerçekleşmesinin ardından yapılan açılış konuşmalarında ülkenin temel sorunun Kürt sorunu olduğu belirtilerek, sorunun çözümü için popülizmden uzak ortak mücadele çağrısında bulunuldu.
“ORTADOĞU’DA ÇÖZÜMÜN YOLU İMRALI’DAN GEÇİYOR”
DEM Parti Dêrsim Milletvekili Ayten Kordu, Aralık ayının katliamlar ayı olduğunu söyleyerek bu topraklarda özgürlük ve demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenleri anarak konuşmasına başladı. Cezaevlerinde PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için başlatılan açlık grevlerine de değinen Kordu, Ortadoğu’daki çözümün yolunun İmralı’da olduğunu söyledi. Kordu, “Tecrit politikası İmralı Adası’nda başlayarak toplumun tüm kesimlerine yayılmış durumda. Emekçiler, kadınlar, gençler tecrit altındadır. Bu tecrit politikasına karşı da mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz” dedi. Kürt kadın siyasetçiler Sakine Cansız ve Aysel Doğan’ı da anan Kordu, onların açtığı mücadele yolunu sürdüreceklerini söyleyerek konuşmasını sonlandırdı.
“DÜZGÜN BAVA’NIN MEKANINDA OLMAKTAN MUTLUYUM”
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ise konuşmasına halkı selamlayarak başladı. Kongrenin barışa vesile olmasını dileyen Bakırhan,”Seyit Rızaların, Alişerlerin, Zarifelerin, Dr. Şivanların hemşerilerine selam yolluyorum. Sakine Cansız, Aysel Doğan, Erdal Eren gibi dünden bugüne kadar onurluca mücadele eden bütün Dersim halkımıza selamlarımı iletmek istiyorum. Düzgün Bawa, Ana Fatma, Buyer Baba’nın mekanında olmaktan mutluyum. Bu karşılamanızdan dolayı teşekkür ederim” dedi.
“EN BÜYÜK GÜCÜMÜZ HALKIMIZDIR”
Kapitalist sistemin bunalım içinde olduğunu ve kendini yaşatmak için savaşlara ihtiyaç duyduğunu belirten Bakırhan, bunun zeminin de Ortadoğu ve Kürdistan olduğunu söyledi. Bakırhan, “Buna karşı her zamankinden daha uyanık olmamız gerekiyor. İsrail-Filistin arasındaki savaşı da yakinen izliyorsunuz. Filistin toprakları büyük işgal altındadır. Onlarla dayanışma içinde olduğumuzu belirtmek istiyoruz. AKP-MHP iktidarı oradaki çatışmada da ikiyüzlü politika izliyor. Bir tarafta İsrail ile yoğun ticari ilişkiler içinde olan iktidar, bir taraftan Filistin için timsah gözyaşı döküyor. Onların derdi Filistin halkının özgürlüğü değil, İsrail’e kaç ton malzeme satacağı ile ilgilidir. Gazze’yi çeviren duvarların betonu ve demiri Türkiye’den gidiyor. Gerçekten Filistin halkı ile birlikte iseler ticari ilişkilerini gözden geçirmelidir. Filistin halkının mücadelesi için devrimciler büyük bedeller ödediler. Sizde takip ediyorsunuz. Bir taraftan Filistin için timsah yaşlar döken iktidar Rojava’da bomba olarak halkımıza yağmaktadır. Sağlık kurumları, gıda fabrikaları yerle bir ediliyor. Sadece Türkiye’de değil dünyanın her yerinde Kürt’e karşı savaş yürütüldüğü nettir. O nedenle her zamankinden daha fazla güçlü ve örgütlü olmamız lazım. Aksi halde Filistin’in yaşadığı yaşanmaya devam edecek. Demek ki örgütlü olmak gerekiyor. Bizim en büyük gücümüzün halkımız olduğunu İsrail-Filistin savaşı gösterdi. Bir tavır ortaya koyarak yürütülen bu vekalet savaşlarını örgütlülükle boşa çıkarabileceğimizi belirtmek istiyorum” dedi.
‘DERSİM TOPLUMSAL MÜCADELENİN ÖNÜNÜ AÇAN ÖNEMLİ BİR MERKEZDİR”
Dêrsim belediye eski eşbaşkanı Nurhayat Altun’u, Gültan Kışanak, Sabahat Tuncel, Selahattin Demirtaş ve yüzlerce tutsağa Dêrsim’den selam gönderen Bakırhan, “HEP’ten bugüne kadar demokratik alanlarda kurumlarımızda, siyasi partilerimizde çalışan ve yaşamını yitiren arkadaşlarımızı anmak istiyorum. Onlar bugün Kürt’üz, Aleviyiz diyebiliyorsak onların emekleri sayesinde olduğunu hatırlatmak istiyoruz. Dêrsim sadece siyasal, toplumsal, emek mücadelesiyle değil bize direniş kökleriyle de büyük dersler veriyor. Dêrsim toplumsal mücadelenin önünü açan çok önemli bir merkezdir. Dêrsim sadece Reya Heq inancının ser çeşmesi değil mücadelenin de ser çeşmesi olduğu için saygıyla selamlamak istiyoruz” dedi.
“DERSİM’DE HEM DOĞA HEM DE KÜLTÜREL SOYKIRIM YAPILIYOR”
Dêrsim’deki özel uygulamalara da değinen Bakırhan şunları söyledi: “Dêrsim tarihten günümüze kadar hiçbir dönem mücadeleden hız kesmedi. Dêrsim’e bu nedenle sistem daha farklı yaklaşıyor. Dêrsim’deki arkadaşlarımızın da sistemin bu politikaları karşısında daha örgütlü mücadele etmeleri, bu dönemin en önemli gerekliliğidir. Sistemin bu politikalarını bu topraklardan defetmek zorundayız. 1937-38’de fiziki soykırım uygulandı. Şimdi sistem hem doğa hem kültürel olarak soykırım yapıyor. Dört bir tarafta barajlar, maden ocaklarıyla, Dêrsim’in doğasıyla oynamaya çalışıyor. Kültürü ile oynamaya çalışıyor. Bizim için sembol olan değerlerimizin isimlerini kentlere caddelere verdik. Kadının siyasete, yaşama katılması için projeler yürüttük ama kayyım atadılar. Kayyımın Dêrsim’i ne hale getirdiğini gördük. Dêrsim’in bir kez daha bizim yerel yönetimler anlayışımıza ihtiyacı var. Kendi kültür, değerlerini onurluca yaşatmak için buna ihtiyaç vardır.”
“DERSİM GENÇSİZLEŞTİRİLİYOR, İNSANSIZLAŞTIRILIYOR”
Hükümet yetkililerin her yerde Dêrsim için “huzur kentidir” dediğini hatırlatan Bakırhan, “Size soralım huzur kenti midir, bir huzur var mıdır. Dersim’de artık sistem aracılığıyla gençlerimiz göçertilmeye çalışılıyor. Dêrsim gençsizleştiriliyor, insansızlaştırılıyor. Bu vesileyle Dêrsimli arkadaşlarımız Seyit Rıza’larla, İbolarla başlayan mücadelesinin devam etmesi, sistemin politikalarının boşa çıkması için gençlerimize sahip çıksınlar. Dışarıda işçi, mülteci olmaktansa Dêrsim halkı ile birlikte direnmek daha onurludur. Gençlerin kendi topraklarında yaşaması için Dêrsim halkının üzerine düşeni yapacağından eminim” dedi.
“GÜLİSTAN DOKU NEREDE”
Hükümetin politikalarının boşa çıkarılması için daha dayanışma halinde olunması gerektiğini belirten Bakırhan,”Hükümete devlet imkanlarına rağmen alternatif üretimler yapmalıyız. Dağlarımız, ormanlarımız, Munzur çayı açıktır. Kendi toprağımızda göçmek, intihar etmek yerine bir avuç suyla, bir lokmayla olsak da kalacağız. Buralardan göçmek Aysel Doğanlara, Sakine Cansızlara, İbolara, Mazlumlara haksızlık olur” şeklinde konuştu. Kentin her yerinin kalekol, karakol ve kamelarla dolduğunu belirten Bakırhan, “Kalekol, kamera kentin her yerinde iken Gülistan Doku nerede?” diye sordu. Gülistan Doku’yu katledenler onlardandır. Katledilen yoksul ve emekçilerden yana olduğu için onların umurunda değil. Gülistan Doku bulunana kadara mücadele edeceğiz. Gülistanımızın katillerini bulacağız ve onlardan hesap soracağımızı belirtmek istiyorum” dedi.
‘DERSİM DEMEK MÜCADELE ETMEK VE AYAĞA KALKMAKTIR”
Cumhuriyetin ikinci yüzyılına ilişkinde konuşan Bakırhan şunları söyledi: “Türkiye’nin birinci yüzyılının fotoğrafının Dêrsim olduğunu biliyoruz. Katliamlarınız, soykırım, göç politikalarınızı burada uygulamaya koyduğunuzu, ince politikalarınız hayat bulsaydı bugün yüzlerce insan burada kongreye katılmazdı. İkinci yüzyıl katliamlar yüzyılı olmasın, Dersim inancının yasal güvenceye alındığı, barışa vesile bir yüzyıl olsun. Birinci yüzyılda büyük bedeller ödedik, ikinci yüzyılda kimse kaybetmesin. Dün ki çatışmada gencecik insanlar yaşamını yitirdi. Kimsenin ölmesini biz istemiyoruz. Niye Türkiye’nin 800 milyar doları Kürt dilini konuşamamasına, Kürt anasını görmesin diye kullanılsın. Bu para yatırım olarak uygulansaydı Türkiye bugün Ortadoğu’nun model ülkesi olurdu. Kürt sorunu devam ettiği müddetçe emekliler 7 bin 500 almaya devam edecek. Büyük çoğunluk bu sorun devam ederken asgari ücreti almaya devam edecek. Kürt sorunu devam ettikçe ne Dêrsim’de ne Türkiye’de huzur, mutluluk olur. Buradan hükümete ve devlet aklına, ‘bu gencecik çocukları yaşamını yitirmesin. Kürtlerin, Alevilerin temel hakları tanınsın. Kürdistan’da yaşayan halklar aynı acı ve hüznü ikinci yüzyılında yaşanmasın’ diyoruz. ‘Dersim dağların kilidir’ denir, bizde ‘Dêrsim dağların ve mücadelenin kilididir’ diyelim. Dêrsim demek, kökleri üzerinde yeniden daha gür ayağa kalkmak ve mücadele etmek demektir” diye konuştu. Dêrsimliler gibi ne kadar inatçı ve kararlı olduğumuzu biliyoruz.”
Tek liste ile girilen seçimlerde il eşbaşkanlığına Özcan Gürtaş ve Esma Ataş seçildi.
PİRHA/DERSİM
Yoruma kapalı.