PİRHA-Türkiye’deki eğitim sistemine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin (PSAKD) önceki genel başkanlarından olan Avukat Kazım Genç, Aleviliğin otantik yapısının korunması için cemevlerinde Alevilik derslerinin verilmesi gerektiğini söyledi. Genç, zorunlu din derslerine karşı hukuksal sürecin de sonuna kadar sürdürülmesini istedi.
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin (PSAKD) önceki genel başkanlarından olan Avukat Kazım Genç, Türkiye’deki eğitim sistemi ve laiklik üzerine değerlendirmelerde bulundu. “İçinde Alevilerin de olduğu sol ve sosyal demokratların yıllardır alanlarda attıkları bir slogan var ‘Türkiye laiktir laik kalacak.’ Bu AKP öncesi de vardır, AKP sonrası da var. Bu büyük bir yanılgı” diyen Genç, Türkiye’nin temel yasası olan anayasasıyla bile laik olmadığını vurguladı.
“LAİKİZ ALGISI YARATARAK BİLDİKLERİNİ YAPTILAR”
Genç, şöyle konuştu:
“Yani anayasanın ikinci maddesi devletin ilkelerini sayıyor. Bu ilkeleri sayarken birincisini laiklik olarak sayıyor. 4. maddesi ve 2. maddesinde söylenen devletin temel niteliklerinin değişemeyeceğine ilişkin madde değiştirilmesinin dahi teklif edilemeyeceğini yazıyor. Yani laikliği ve laikliğin değişemeyeceğini güvence altına alıyor 2. ve 4. maddeyle. Ama geliyor 24. maddeyle daha kültür nedir, ne demektir bunu algılamaktan yoksun, 9, 10 yaşındaki çocuklara din kültürü adı altında din eğitimi veriyor. Bu da yetmiyor 136. maddeyle İslam dinini geliştirip korumak için Diyanet İşleri Başkanlığı oluşturuyor.”
Bütün bunların hepsi yan yana getirildiğinde ülkenin zaten laik olmadığını ancak iktidarın laikiz algısı yaratarak bildiklerini yaptıklarını ifade eden Kazım Genç, “O dönemlerde zaten çok yoğun imam hatipler açılmadı mı? Liselerin ortaokul bölümleri imam hatip haline getirilmedi mi? Yani bugün bir bütün olarak gelip devletin ve ülkenin tepesine çökmüş olan AKP şeriatçı zihniyetinin temelleri 1960’larda, 70’lerde açılan imam hatipler ve onların ortaokul bölümleriyle sağlanmadı mı?” şeklinde ifade etti.
“HER ALANI DİNSEL RİTÜEL HALİNE GETİRDİLER”
Anadolu’nun yasaklı inancı olan Aleviliğin korunması gerektiğini ve Anadolu’nun hem inancı, hem kültürü, hem felsefesi, hem yaşam şekli olarak sahip çıkılması gerektiğini ifade eden Genç, Aleviliği şeriatçı devletin korumasının mümkün olmayacağını bunu yapacak olanın Alevi toplumu ve Alevi örgütleri olacağını da ekledi.
Cemevlerinde Alevilik dersleri verilmesi gerektiğine dikkat çeken Genç, “Zorunlu din dersine karşı açılan ve kazanılan davalara rağmen ki Hasan Zengin Türkiye davasının 2007’de kararını aldık hala devlet uygulamıyor. Biz bununla Anayasa’nın 24. maddesindeki din dersi uygulamasının kalkacağını düşünürken değişik değişik seçmeli olarak yeni dersler koydukları gibi eğitimin her alanında edebiyatta, müzikte, hayat bilgisinde, Türkçe’de dini ritüelleri yükleyerek her alanı dinsel ritüel haline getirdiler. Şimdi bu nedenle bizim Anadolu’nun yasaklı inancı olan Aleviliği koruyup, kollayıp o mistik ve otantik haliyle kalmasını sağlayabilmemizin tek bir yolu var cemevlerimizde devlet okullarında müfredatta verilmiş olan dinsel eğitimden farklı olarak Alevi inancını öğretmemiz gerekiyor.” dedi.
“HUKUKSAL SÜREÇTE SONUNA KADAR GİDİLMELİ”
Zorunlu din derslerine karşı hukuksal sürecin sonuna kadar denenmesinin önemine de dikkat çeken Genç, sözlerine şöyle devam etti:
“Aleviler bu konuda korkaklar. Korkak davranıyorlar. Niye çünkü kendileriyle ilgili bir şey değil çocuklarıyla ilgili bir şey. Burada arkadaşlarımız var. Onların da çocuklarıyla ilgili davalarını ben yürüttüm birkaç kişinin. Mesela bir çocuğumuzla ilgili davada artık yürütmeyi durdurma kararı aldık diye çocuk din dersine girmiyordu. Arkadaşları dediler ki ‘Ali sen gavur mu oldun?’
“DİN DERSİNE GİRMEDİĞİ İÇİN ŞERİATÇI ÖĞRETMENLER ZAYIF VERDİ”
Bir başka çocuğumuzda gene yürütme durdurma alıp derse girmediğinde çok zeki olan bu çocuğun beden eğitimi, müzik, resim gibi beceri dersleri birinci dönem 5’ti. İkinci dönem o şeriatçı öğretmenler tarafından 1’e, 2’ye düşürüldü. Çocuklarla ilgili olduğu için velilerimiz çocuklarımızın bu tür sıkıntıları yaşamaması için tabiri belki ağır gelebilir ama korkak davranıyorlar. Oysaki bizim bu konuda çocuklarımızın geleceği için cesaret göstermemiz lazım. Bir dava yürütmek lazım.
İkincisi okulda öğretilen din kültürü ve ahlak bilgisi dersiyle ilgili velilerimiz çocuklarına ‘Bu matematik, Türkçe gibi senin öğrenmen gereken ve sınıfını geçmen gereken ve üniversiteye girerken bu konuda çıkacak sorulara cevap vermen gereken bir dersten ötesi değil. Bunu bil yeter.’ Tabi eğitim o kadar yoz ve bağnaz olarak veriliyor ki çocuğa okulda öğretilen ‘kadının eli sıkılmaz.’ Eve gelip diyor ki ‘Bize dediler ki bir kadın elini sıkma.’ Bunlardan korumak lazım çocuğu. Yani çocuk Alevilikle şeriatçı bağnaz bir eğitim olan Sünni eğitimin arasına sıkışıp travma yaşamamalı. Bu travmadan da çocuklarımızı korumak zorundayız. (HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.