PİRHA – Araştırmacı Yusuf Aydın, Hakk’a yürüyüşünün 50. yılında Aşık Veysel hakkında bilinmeyenleri anlattı. Aydın, Aşık Veysel’in Alevi kimliğinin gizlendiğini belirterek, “Halbuki Veysel’i yetiştiren Alevi öğretisidir. Alevilikten aldığı hava, tekkelerdeki o öğretidir” dedi.
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Aşık Veysel’in Hakk’a yürüyüşünün 50. yılı sebebiyle 2023 yılını anma ve kutlama yıl dönümleri programına alındı.
UNESCO’nun Paris’te düzenlenen 41. Genel Konferansı’nda alınan kararla birlikte Türkiye’nin birçok ilinde de Aşık Veysel (Veysel Şatıroğlu) için anma programları düzenlenliyor. Ancak, yapılan programlarda Aşık Veysel’in yetiştiği kültüre, inanç kimliğine, yaşam felsefesine tam anlamıyla değinilmemekte.
Duru bir dille yazdığı şiirlerini bağlaması ile melodilere döken Aşık Veysel’in bilinmeyen ve de gizlenen tarafını Araştırmacı Yusuf Aydın’dan dinledik. Aydın, Aşık Veysel hakkında uzun yıllar çalışma yürüttüğünü belirterek, “gerçeklerin gizlendiği” vurgusunu yaptı.
“OSMANLI’DAN KAÇAN BİR AİLE”
Kendisinin de Sivas’ın Şarkışla ilçesi Emlek bölgesinden olduğunu belirten Yusuf Aydın, özellikle son yıllarda Emlek bölgesindeki aşıklar, şairler ve ağıtlar konusunda araştırmalar yapıp tarihçesini yazdığını aktardı. Aydın, Emlek bölgesindeki halkın, nereden ve ne için geldikleri konusunda araştırması olduğunu belirterek şu bilgileri paylaştı:
“Alevi edebiyatı, bugüne kadar sözlü kültür ile taşındı. 2022 yılında 80 köy gezerek, özellikle yaşlı insanları bulup araştırmalar yaptım. Emlek bölgesindeki 36 köy Alevi, birkaç da Alevi ve Sünnilerin ortak oluşturduğu köy bulunuyor.
Aşık Veysel’in köyünün adı bütün Emlek bölgesini anlatan bir addır. Şimdiki adına ‘Sivrialan’ diyorlar ancak bu bir uydurma köy ismidir. ‘Sivrialan’ adını kimse bilmez. Esas o köyün adı Sobelan‘dır. Yani ‘sobe olmak’ saklanılan yer anlamındadır. 1402’de Ankara Savaşı’ndan beri Osmanlı ile Türkmenler-Aleviler anlaşamamışlar. Aşık Veysel’in ailesi de Osmanlı’nın zorundan kaçıp kendilerini güvende hissedebilecekleri yerler aramış. Aşık Veysel de 1894’te Sobelan’da doğmuş. Osmanlı’dan kaçan bir aile, kaçıp ormanın içerisinde yaşamış. Ne evleri ne de hayvanları yokmuş. Çevredeki Alevi köyleri onları beslemiş.”
VEYSEL’İ, MUSTAFA ABDAL TEKKESİNİN DERVİŞLERİ YETİŞTİRİYOR
Yusuf Aydın, Aşık Veysel’in babası Karacaahmet’in Ortaköy’deki Mustafa Abdal Tekkesinin müdavimi olduğu notunun altını çizerek anlatımına devam etti. Karacaahmet’in tekkede hizmetkarlık yaptığını belirten Aydın, “Aşık Veysel’lerin köyüne Erzincan Kemaliye’nin ocak köyünden gelen, Hıdır Abdal Ocağı’nın bir üyesi var. Bunlara ‘Molla’ diyorlar. Yani kitap yazıp-okuyan insanlara deniliyor. Orada Hüseyin Ağa isimli birisi çok iyi saz çalarmış. Hatta Aşık Veysel’in kendisi için ‘Hüseyin Ağa öyle bir saz çalardı ki o sazın içine giresim gelirdi’ dediği söylenir. Çamşıhı’ndan bir de ‘Ali Ağa’ diye biri geliyor. Veysel’in babasının Çamşıhı ile bir ilişkisi de var. Çamşıhı tarafından Kaledibi köyüne geliyorlar ve Aşık Veysel’i, Mustafa Abdal Tekkesinin dervişleri, saza-söze alıştırıp ilk derslerini burada vermişler” dedi.
“AŞIK VEYSEL’İ YETİŞTİREN ALEVİ ÖĞRETİSİDİR”
Araştırmacı Yusuf Aydın, Zaralı ‘Kürt Kasım’ isimli bir kişinin de Veysel’in hayatında önemli bir rol üstlendiğini belirtti. Kürt Kasım’ın, Aşık Veysel’i Koçgirî bölgesine kadar götürüp köy köy tanıttığını anlatan Aydın, sözlerine şöyle devam etti:
“Bu kişi çok bilge ve ayrıca güzel kaval çalan, müziğe duyarlı bir insandır. Osmanlı dağılınca o Kürt Kasım, Veysel’in köyündeki bir kadınla evlenir. 1919 yılına gelindiğinde Aşık Veysel de ‘Esma’ isimli güzel bir kadınla evlendirilir. Kürt Kasım, bu yıllardan sonra Aşık Veysel’i köy köy gezdirip müziğinin tanınmasına aracı olmuştur. O yörede Alevi köylerinde her daim cemler olur. Veysel bu cemlere de sık sık katılır. Ancak Aşık Veysel’i bugün Alevilikle hiç bağdaştırmazlar. ‘Hiç Alevi tekkelerine gitmemiştir, hiç cemlere katılmamıştır, hiç Alevilikten bahsetmemiştir’ diyerek böyle bir soyut, ‘saksıda yetişen bir Veysel’ karşımıza çıkarıyorlar. Halbuki Aşık Veysel’i yetiştiren Alevi öğretisidir. Alevilikten aldığı hava, tekkelerdeki o öğretidir. Mesela Seyit Selahattin Ocağından Yahyalılı Kasım Ağa vardır. Kendisi dededir. Aşık Veysel’i Amasya, Tokat ve Sivas’ın her tarafına götürüp her cemde Veysel’e yanında aşıklık yaptırmıştır.”
AŞIKLAR BAYRAMI SERÜVENİ!
“Bunların yanı sıra yörede ‘Mescit’ isimli bir köy var. Aşık Veysel, eşeği ile o köye gidiyor ve günlerce o köyde kalıp Selman Babadan ders alıyor. 1930’lu yıllarda Ahmet Kutsi Tecer, Sivas İlköğretim Müdürlüğü’ne atanıyor. O yıllarda bir de Muzaffer Sarısözen var ve bunlar ‘Burada bolca aşık var. Bunları toplayalım ve Ozanları, Şairleri Koruma Derneği kuralım’ diyorlar. O derneğin başına da o zamanki belediye başkanını getiriyorlar. 1931 yılında da ‘büyük bir bayram yapalım’ diyorlar. Bu arada Aşık Veysel’e de ‘gelsin bir tanışalım’ diye haber gidiyor. Aşık Veysel ‘devlet’ ismini duyunca korkuyor ve kaçıyor. Çünkü o zamana kadar Osmanlı, gördüğü Aleviyi öldürmüş. ‘Beni bulamasınlar’ diye Aşık Veysel ormana kaçıyor. Köylüler birkaç günün ardından Veysel’i buluyor. Jandarmalar Veysel’i alıp Ahmet Kutsi Tecer ile tanıştırıyor. Veysel, devletin kendisini öldürmeyeceğini anlayınca artık cumhuriyete ısınıyor. 1931 yılında Aşık Veysel ilk aşıklar bayramına katılmış oluyor.”
“VEYSEL’İN ESAS KİMLİĞİ BİLİNMİYOR”
Yusuf Aydın, Aşık Veysel’in protest müziğin Anadolu’daki temsilcilerinden biri olduğunu da sözlerine ekledi. 1932 yılında Halkevleri’nin kurulmasıyla birlikte Aşık Veysel’in müziğinin daha duyulur olduğunu anlatan Aydın, şu bilgileri verdi:
“Aşık Veysel, Halkevleri’nde müzik dersleri de vermeye başlıyor. Abim Ali Rıza Aydın der ki ‘Aşık Veysel’in bütün türküleri damıtılmış bir Aleviliği anlatır’. Çünkü Alevilik 4 Ana sırdan dünyanın oluştuğunu ifade eder. Hava, su, toprak, güneş olmazsa dünya oluşmaz. Veysel’in de Yunus’un da bütün türkülerinde toprak, sevgi, kardeşlik, birliktelik vardır. Veysel bir tabiat aşığı, toprak sevdalısıdır. Aşık Veysel’i Alevilikten soyutlamak isteyenleri çok gördüm. Onun için Veysel’in esas kimliği su altına giriyor, bilinmiyor. Aşık Veysel’i ve o zamanın diğer aşıklarını yaratan o günün canlı, örgütlü Aleviliği idi.”
Eren GÜVEN/ANKARA
Yoruma kapalı.