Alevi Haber Ajansi

Alevi çalıştayı sürüyor: Aleviler nasıl bir laiklik savunmalı?-VİDEO

PİRHA- Alevi Bektaşi Federasyonu öncülüğünde Edremit’te düzenlenen ‘Alevi çalıştayı taslak raporu’ toplantısı ikinci gününde devam ediyor. Alevilik ve laiklik (İnanca özgürlük) masasının taslak raporunda Alevilerin nasıl bir laikliği savunması gerektiğine açıklık getirildi. 

Alevi Bektaşi Federasyonu öncülüğünde Edremit’te düzenlenen ‘Alevi çalıştayı taslak raporu’ toplantısı ikinci gününde devam ediyor.

Çalıştayda Alevilik ve laiklik (İnanca özgürlük) masasının taslak raporu Onur KAYA, Turan ESER, Servet DEMİR, Mehmet TÜM, Mehmet Ali ÇANKAYA, Seyit KARAALİ, Zafer ÇOBAN, Hidayet YILDIRIM tarafından hazırlandı.

Taslak raporun sunumu Turan Eser tarafından yapıldı. Raporda şunlar dile getirildi:

Vahiyden akla
Gökyüzünve Alevilik
Din, vicdan ve inanç özgürlüğü
Alevilerin kafası karışık.

  • Türkiye laiktir laik kalacaktır diyenler.
  • Türkiye laik değildir.
  • Mevcut uygulamalar üzerinden laikliği “ulusalcılık ve kemalizmle” özdeşleşleştirmek.
  • Fransız tipi laikliği itibarsızlaştırıp, laiklik seküler olduğu sürece kabul edilebilir diyen liberal söylemin tuzağına düşmek.

Laikliğin İdeolojisi-Felsefesi

  • Her laiklik anlayışı ya da laik düzen bir felsefi ve ideolojik yaklaşıma dayanır.
  • Laiklik bireysel ve toplumsal dönüşümün vazgeçilmez bir unsuru olarak görülür.
  • Bu Laikliğin İdeolojisi-Felsefesinedenle laiklik düşüncesinin temel soruları;
  • Nasıl bir laiklik istiyoruz?
  • Nasıl bir birey ve toplum istiyoruz?
  • Nasıl bir devlet istiyoruz? ile başlar..

Alevilik Felsefi Olarak, Laiklikten Yanadır.

“Laiklik” her ne kadar yakın tarih kavramları olsa da, tarihte düşünce ve inanç özgürlüğü kavgaları yüzyıllar öncesine dayanır.

Laiklik modern çağ öncesi, teoloji ile felsefe kavgası olarak yaşanmıştır.

Martin Luther, 1517 yılında, Wittenberg Kilisesi’nin kapısına 95 madde halinde “Gerçek Hıristiyanlık”a dönüş çağrısı yapıyordu. Marx buna “rahipler laikleşirken, laikler de rahipleşiyordu” diyordu.

Ama aynı 1517’de Yavuz Sultan Selim Kahire’yi fethediyordu.

XVI. ve XVII. yüzyıllar Batı’da  olduğu gibi Osmanlı toplumunda Baba İshak’tan Şeyh Bedrettin’e Osmanlı zulmüne karşı isyanını dile getirmiştir. Aleviler adaletsizliği görmüştü. Yavuz Sultan Selim kırk bin kadar Aleviyi kılıçtan geçirmiştir. 19. yüzyılda Fransız tarihçisi Jules Michelet bu kırımla Fransa’daki Protestan kırımı Saint-Barthelemy (1572) arasında bir paralellik kurar.

*Toplumsal ortak paydalarımız, yurttaşlık haklarını koruyan, demokrasi, laiklik ve haklar rejimini güvence altına alan evrensel hukuk üzerinden değil;

*“DİNİ ve ETNİK bağ” üzerinden yeniden şekilleniyor.

*Toplumsal sorunların ve çatışmaların sınıfsal ve kimlik hakları yanı, ümmet ve din kardeşliği üzerinden örtülüyor.

*Devlet Eliyle Din/Dindar Yaratmak.

*Türkiye’de laiklik din ve devletin birbirinden ayrılığı öğretilir ama devlete bağlı din modeli uygulanır

*DİB ise devletin dini kontrol ve yönlendirme aygıtıdır.

*DİB Cumhuriyetin bir kurumu olmakla birlikte tarihsel kökeni itibarıyla Şeyhülislâmlığa dayanan ve onun geleneksel misyonunu sürdürmek üzere kurulmuştur” denilerek, kökünün Osmanlı Halifeliğine bağlı Şeyhülislamlık ve onun misyonunu sürdürdüğüne dair itirafı resmi web sayfasında yayınlıyor!

AKP Laikliğe Karşıdır

  • AKP rejimi laiklik karşıtlığı üzerinden kurmaktadır.
  • Laikliğe karşı eğitiminin dinselleştirilmesi
  • Dinin tüm kamu kurumlarında kurumsallaştırılması
  • Din bürokrasinin adeta bir ruhban sınıfına dönüştürülmesi
  • Muhtıralardan fetvalar rejimini geçişle mezhepçi rejim inşa ediliyor

TÜRKİYE’DE LAİKLİK UYGULAMASININ ALEVİLER VE ALEVİLİK ÜZERİNDE ETKİLERİ

  • Dinsel homojenleştirme: Eğitim yoluyla asimilasyon ve devlet Sünniliğini dayatmak.
  • Aleviliğin devletleştirilmesi
  • Farklı inanç gruplarını ve ateisletleri ötekileştirmek, ayrımcılığa maruz bırakmak
  • Toplumsal kutuplaştırma
  • Aleviliğin tarif edilmesi
  • Cemevlerinin ibadet yeri olarak tanınmaması
  • DİB Sünnilik ve dinin finansmanı
  • Sünni din eğitimi ve rencide ederek asimilasyon
  • Alevi köylerine zorla cami yapımı
  • Nüfus cüzdanlarında din hanesinin bulunması
  • Alevi dergahlarının işgali ve gasp edilmesi
  • Mahalle baskısı ve katliamların soğuk yüzü
  • Toplumsal yaşamda sünnilik inşası ve mağduriyet
  • Sünni kimliğin kayrılması, Alevilerin olumsuzlanması
  • Aleviler dışlayıcı, izole edici davranışlara maruz
  • Nefret söylemi, iftira ve hakaretler maruz kalma
  • Kamu ve özel iş hayatında ayrımcılık
  • Mezarlıkta ayrımcılık
  • Kamu hizmetlerinde yaşanan ayrımcılık

TÜRKİYE’DE LAİKLİK VE TARİHSEL SÜREÇ

  • 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 12. Maddesinde; “Türk millî eğitiminde lâiklik esastır” diyor.
  • Aynı kanunun 32. Maddesinde: “İmam-Hatip Liseleri İmamlık, Hatiplik ve Kur’an Kursu öğreticiliği gibi dinî hizmetlerin yerine getirilmesi ile….programlar uygulayan öğretim kurumlarıdır…”  denilerek, laiklik karşıtı dinci ve mezhepçi eğitimi kurumsallaştırması, taban tabana zıt değil mi?
  • Binlerce İmam Hatip okulları, 100’ü aşkın İlahiyat Fakültesi, yüz binlerce din görevlisi eğitimcisi ile, laiklik, demokrasi, çoğulculuk, cumhuriyet ve bilim, sanat ve felsefe karşıtı müfredatlar la “laiklik doğrultusunda eğitim” mümkün olabilir mi?

Devletin Laik Bütçe Yalanı

  • Anayasanın 73 .maddesinde “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır” hükmüne yer verilmiştir.
  • Yani kamu giderleri belli bir dinin/inancın ihtiyaçları doğrultusunda belirlenemez. Keza belli bir dininin ihtiyaçları için, devlet başka din veya inançtan yurttaşlarından fedakârlık yapmasını isteyemez .
  • Fakat kamu bütçesi Sünni-Hanefi inancının finansmanı, Anayasanın 2. Maddesine aykırı olarak “Kamu Giderleri” için toplanan vergiler, Sünni/ Hanefi İnancına, “laiklik ilkesi doğrultusunda” bütçe olarak aktarılmaktadır.
  • Peki dinin finansmanı laiklik ilkesiyle bağdaşır mı? Alevi, Hristiyan, Musevi, Ezidi, Şii-Caferi, Ateist vb.. topluluklardan alınan vergilerin, Sünni inancına aktarılmasını, eşitlik ve laiklikle bağdaştırmak mümkün mü?

Devletin eşit sağlık hizmeti yalanı

*“Laiklik ilkesi doğrultusunda” aldatıldığımız diğer bir alan ise, sağlık ve sosyal hizmet alanlarıdır.

*Diyanet İşleri Başkanlığı, Sağlık Bakanlığı, Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü mevzuatında “Sosyal hizmetlerin yürütülmesi ve sunulmasında sınıf, ırk, dil, din, mezhep veya bölge farklılığı gözetilemeyeceği” hükmüne rağmen, DİB arasında mezhepçi din hizmetlerine ilişkin protokol imzalanıyor.

*Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü ile Nakşibendi tarikatı ile doğrudan ilişkisi olan Muradiye Kültür Vakfı ile laiklik karşıtı bir işbirliği protokolü imzalıyor.

*Hastanelerde „manevi bakım“, “din psikoloğu”, sosyal hizmet kurumlarında ve cezaevlerinde ise “din görevlisi” adı altında mezhepçi kadrolaşmaya ve en tehlikelisi ise, dinci cemaatler ve tarikatlarla işbirliğine varmıştır.

Laikliğin ideolojisi-felsefesi

  • Laiklik farklı inançlardan ve dinlerden insanların bir arada yaşayabileceği bir zemini yaratır.
  • Laiklik, inanma ve inanmama hakkını koruyan ve bu özelliği ile dinler üstüdür.
  • Dolaysıyla; laiklik, her hangi bir dine özgü kılınamaz. Farklılıkların, eşit yurttaşlık temelinde bir arada yaşayabileceği daha özgür, çoğulcu bir toplum modelidir.
  • Laiklik haklar rejimi açısından evrensel bir değer taşıdığıdır.

Laiklik mücadelesi

  • Gerçek laiklik talebi ve mücadelesi toplumsallaştırılmalıdır.
  • Toplumsal çeşitliliğin dışlamadığı gibi, farklılıkları örten, ya da yurttaş olma bilincini “din kardeşliği” ile bulandırmaya karşı mücadelenin bizzat kendisidir.
  • Türkiye’nin laik olduğu tezi üzerinden gerçek laiklik mücadelesi olmaz.
  • İnançları yok sayan, asimile eden, ezen, tekçi ve bunu yaparken de çoğunluk inancını denetim altına alan laikliği aşarak, toplumsal buluşmayı hedefleyen gerçek laikliğin herkesi kucaklayan ortak zemin olduğunu bilmek.
  • Siyasal islamcıların yedeğine düşen halk kesimlerini ikna edecek olan gerçek laikliği anlatarak, dini ve inananları devlet ve iktidar tekelinden kurtarmalı.

Aleviler nasıl bir laiklik savunmalı?

  • Laiklik, siyasal ve dinsel otoritelerin/kurumların birbirinden ayrılıp, birbirine karşı özerklik kazanmasıdır.
  • Laiklik, egemenliğin tanrıya/kutsal olana dayandırılmamasıdır.
  • Devletin siyasal örgütlenmesini, hukuk düzenini, herhangi bir eylem ve işlemini kutsal olan ile meşrulaştırılamaz.
  • Laiklik devleti dinsizleştirmek olup, devlete ait resmi bir dinin olmaması demektir. Din inanan insana ait bir haktır.
  • Laiklik, devlet kamu kurumları içinde dinsel kurumsallaşmaya hayat hakkı tanımaz
  • Laiklik kamu hizmetlerinden eşit erişim hakkıdır.
  • Devlete, hukuk sistemini mutlak olarak dinsel olanla örtüşmeyecek biçimde düzenlenmelidir.
  • Laiklik, devletin dinler karşısında tarafsız konumlanmasıdır.
  • İnanç grupları hiyerarşik bir derecelendirmeye tabi tutulamaz ve herkes eşit koşullar içerisinde bir arada yaşama güvencesine sahiptir.
  • Laikliğin özünde, dinsel olan her şeyle uzlaşmaz bir çelişki olarak görmek doğru değildir.
  • Laikliğin karşı çıktığı şey, dinsellik değil, bir dinin kollanması, imtiyazlandırılması, tahakküm aracı haline getirilmesi ve eşitsiz ilişkiler yaratılmasıdır.

Laik devlet, laik yaşam için

  • Devlet her türlü din eğitiminden elini çekmeli,
  • İmam Hatipler kapanmalı;
  • Diyanet İşlerinin lağ edilmeli;
  • Din finansmanına son verilmeli
  • Dini kamu hizmet olmaktan çıkarılmalı

Siyaset,din ve laiklik

Devletin nasıl yönetileceğine ilişkin referanslar kutsal metinler ve Şeyhülislamın fetvalarında aranamaz!

Siyaset dini tanımlayamaz. Bu dinin siyasete, siyaseti dine bağlanması demektir.

Bu durumda Siyaset din kurumu ve Şeyhülislam karşısında özerk olamaz ve kendi başına karar veremez.

Gerçek laiklik için

1- Siyasal alanı ve siyasal sistemi dinsel yapılardan ayırmak gerekir.

2- Eğitim, sağlık, sosyal, hukuksal ve ekonomik alana nüfus etmiş tüm dinsel yapılanmalar ve referans öğeler terk edilmelidir.

3-Toplumsal ilişkilerde siyasi kültürün egemen olmalı. Siyasal alanı laik kavramlarla tanımlanmalı.

4- Siyasetin dine, dininde siyasete olan etkisi sıfırlanmalı.

5- Siyasal egemenlik ilişkisinde dine hiçbir hayat alanı tanınmamalı.

(HABER MERKEZİ)

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak