PİRHA-Zorunlu din derslerine yönelik yıllardır sürdürülen mücadeleye ilişkin konuşan PSAKD MYK üyesi Mevlüt Akbal, “Veliler okullara dilekçe verdiğinde çocuklarına zarar gelebileceği endişesiyle kendilerini geri çekiyorlar. Daha büyük bir kamuoyu yaratmak zorundayız. Laik eğitim aynı zamanda laik Türkiye’nin de garantisidir” dedi.
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi ve Ege Bölgesi Sorumlusu Mevlüt Akbal çözüme kavuşturulmayan zorunlu din derslerine ilişkin PİRHA‘ya konuştu.
“BÜYÜK BİR KAMUOYU YARATMAK ZORUNDAYIZ”
Zorunlu din derslerine yönelik daha önce yapılan dilekçe verme yöntemine değinen Akbal şunları söyledi:
“Şöyle bir sıkıntıyla karşı karşıya kalıyoruz. Velilerin en önemli öznesi çocukları ve Milli Eğitime, okullara dilekçe verdiğinde çocuklarına zarar gelebileceği endişesiyle kendilerini geri çekiyorlar. Bunun içerisinde çok olmuyorlar. Biz de velilere rağmen “Bu mücadele sizin üzerinizden yürüyecek. Çocuğunuz zarar görmeyecek” şeklinde bir dayatmayı yapamıyoruz açıkçası. Bizim en temel açmazlarımızdan birisi bu. Çocuğu okuyan bütün canlar ya da aydın Sünniler bu derslerin olmaması gerektiğini, en azından seçmeli ders olması gerektiğini söylüyorlar ama dilekçe verme konusuna gelince herkes bir adım geri çekiliyor. Çünkü bu dilekçeyi veren velilerin çocuklarına karşı okuldan nasıl bir uygulama yapılacağını ve çocuklarının nasıl ötekileştirileceğini kimse kestiremiyor. Bu riski de kimse almak istemiyor. Biz sadece velilerin bireysel dilekçe vermeleri yerine daha büyük bir kamuoyu yaratmak zorundayız.”
“LAİK EĞİTİM, LAİK TÜRKİYE’NİN GARANTİSİDİR”
Akbal, kamuoyunun kimler ile yaratılacağını ise şöyle anlattı:
“Kamuoyunun başta bu dersi almak zorunda kalan Alevi canlarımız ile bu derslere mahkûm olan yoksul Sünni kesim çocuklarının velileri ile bu derslerin olup olmaması gerektiğinde temel yetkiye sahip olması gereken öğretmenlerle, öğretmenlerin sendikalarıyla, çağdaş yaşamı, laik, demokratik Türkiye’yi destekleyen sivil toplum kuruluşları ile halktan, emekten, özgürlükten yana olan siyasi partilerle bunu zenginleştirmek zorundayız.
Sadece Ortaca’da 100 tane velinin dilekçe vermesiyle, zorlamasıyla olabilecek gibi gözükmüyor. Evet bu denenmiş bir yöntemdir. Ama çok sonuç alamadık. O yüzden bunu sadece Alevilerin sorunu olmaktan çıkartıp, eğitimin tüm paydaşlarının bir sorunu olduğu şeklinde kamuoyuna yansıtmamız lazım. İki nedenle bunu yapmamız gerekiyor. Çünkü laik eğitim aynı zamanda laik Türkiye’nin de garantisidir. Bu nedenle laiklik, özgürlük, eşit yurttaşlık isteyen tüm kesimlerle bunu paylaşmamız ve onları da bu mücadeleye ortak etmemiz gerek.”
“ALEVİLERE YÖNELİK NEFRET DİLİ KULLANANLAR HAKKINDA HİÇBİR İŞLEM YAPILMADI”
Alevilere yönelik nefret söylemlerine ilişkin hukuksal anlamda hiçbir adımın atılmadığını söyleyen Mevlüt Akbal, “Özellikle son 1-2 yıldır laikliğin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha yaşadık. Yani en son İç Anadolu’da bir sanatçının AKP’ye yönelik söylemlerinden dolayı cezaevine gönderilmesi var. Oysa biz biliyoruz Alevilere yıllardır hakaret eden, ötekileştiren, nefret dili kullananlar hakkında hiçbir işlem yapılmamıştır. Hukukun yeri geldiğinde ne kadar iki yüzlü olduğunu ne kadar riyakâr olduğunu kimlerin elinde olduğunu da buradan görüyoruz. O yüzden atacağımız adımlarda hem dikkatli hem de kararlı olacağız.”
Cebrail ARSLAN /MUĞLA
Yoruma kapalı.