Alevi Haber Ajansi

Acının kadın hali: Helin-VİDEO

PİRHA-12 yaşında gelinlik giydirilen Helin şimdi 29 yaşında. Evlendirildikten 1 yıl sonra bir kız çocuğu dünyaya getirdi. Çocuğun çocuğu olur mu? Çocukluğunu, gençliğini yaşayamayan çocuk gelinlerden bir tanesi Helin. Ağır travmalar kalıcı psikolojik rahatsızlıklar yaşadı ve hala yaşamaya devam ediyor.

Bu ülke topraklarının acı gerçeği hatta çoğu bölgenin yadırganmaz sindirilmiş bir halidir çocuk gelin olmak. Bir çocuğun evlendiği adamın yaşı ise önemli değildir çoğu kişiye göre. Türkiye’deki en önemli toplumsal sorunlardan bir tanesi çocuk evlilikleridir. Az gelişmiş ülkelerdeki yoksul aileler, hanelerinin yoksulluğunu azaltmak için; arkadaşlarıyla oyun oynayacak yaşlardaki kız çocuklarını, babası hatta dedesi yaştaki adamlarla evlendirmekten çekinmezler. Pek çok kez bu çocuklar, yaşlı adamların ikinci veya üçüncü eşi oluyorlar. 10’lu yaşlardaki bu kız çocukları doğum yapmakta, ev işleri yapmakta ve hatta koca baskılarına maruz kalmaktadırlar. Bu çocuklardan bazıları, tüm bunlara dayanamayarak intihar etmektedirler ya da evden kaçmaktadırlar. Evden kaçtıktan sonra da aile meclisi kararıyla öldürülmekteler.

KÜÇÜK EVLİLİK BÜYÜK SORUN 

Evliliğin anlamını bilemeyecek kadar küçük yaşta evlendirilen Helin, yaşam öyküsünü PİRHA’ya anlattı.

12 yaşında ortaokul birinci sınıfın birinci döneminde okuldan alınarak kendisinden yaşça çok büyük olan amcasının oğluyla zorla evlendirilmiş Helin. 20 gün içerisinde bütün ritüeller tamamlanıp evlendirildikten sonra İstanbul’a getirilen Helin için sonrasında zor ve acılarla dolu bir hayat başlamış.

İstanbul’a gelirken aklında evlilik değil sadece İstanbul’u görme düşüncesi olan Helin o günlerde daha evliliğin ne demek olduğunu bile bilmiyor. Evlendirilip İstanbul’a getirildikten sonra eşinin ailesiyle birlikte yaşayan Helin 3, 5 gün sonra evine dönme hayalleri kurarken hep ötelenmeye, hakarete, şiddete maruz kalmış.

ERKEN EVLİLİK HAYATTAN ÇALMADIR

Daha çocukken kadın hatta anne olan çocuklar hayatın zorluklarıyla küçük yaşlarında baş etmek zorunda kalıyor. Kendisi henüz çocukken, kucağındaki çocuğa annelik yapması bekleniyor Helin’den.

“Camdan bakıp dışarıda oyun oynayan çocukları gördüğüm zaman çıkıp oynamak istiyordum. Onlara özeniyordum” diyen Helin, 13 yaşında anne olmak zorunda bırakılmış. Anne olduktan sonra yavaş yavaş büyümeye ve bazı şeylerin farkına varmaya başlamış. Şiddete dayanamayan Helin, ailesine giderek geri dönmek istemediğini belirtmiş ancak bu kez de ailesinden baskı görmeye başlamış. İki defa eşinin evine gönderilen Helin, üçüncü defa kızını alıp babasının evine gittiğinde ise 3 ay boyunca karanlık bir odaya kapatılarak eşinin evine gitmesi için baskılar, ağır işkenceler görmeye devam etmiş. “Kızını babasının yanına gönderirsek belki kendisi de gider” diye düşünerek Helin’in kızını babasının yanına göndermiş ailesi. Ancak Helin buna da direnmiş.

Kırsalda, varoşta, kentte, köyde aramızdalar. 12 ve 15 yaş arasında gelinliğin kefen gibi giydirildiği, ruhlarının toprağa gömüldüğü küçük kız çocukları…

İçindeki baba sevgisini hiç yok etmeyen Helin, babasının kendine bunları yapmamak için direndiğini ancak toplum baskısı, akraba baskısı babasının elini kolunu bağlamış. Kızını kendisinden ayırmalarına rağmen eşinin evine gitmeyi reddeden Helin şöyle devam ediyor:

“En son bunlar benim gitmeyeceğimi anladıklarında artık ölüm fermanım hazırlanmıştı. Aile meclisi toplandı. Amcamın çocukları özellikle beni alıp bir yerde öldürecekler ve buna da intihar diyecekler. Benim bir küçük kız kardeşim gelip kapıyı açtı. Bana şunu söyledi ‘Abla kaç ne olur. Git nerede öleceksen öl ama burada ölme.’ Ben bir an gitmek ve gitmemek arasında kalmıştım. Çünkü artık her şeyi kabul etmiştim. Ölümü bile kabul etmiştim. O an kızımın sesi hiç kulağımdan gitmedi ayrıldığım zaman. Çünkü ‘Anne Anne Anne’ diyen sesi. En son ona sarıldığımda iki buçuk yaşındaydı, daha bebekti. O an bir an o geldi gözlerimin önüne ve ‘Ben yaşamalıyım’ dedim. Çünkü o da benim gibi olmasın, benim yaşadıklarımı yaşamasın.

Bu olayın ardından evden kaçan Helin, ailesinin oturduğu yerin biraz aşağısında bulunan jandarma birliğine sığınıyor.

Jandarma Helin’i gecenin geç saatlerinde İstanbul’da bir sığınma evine gönderiyor. Bu arada Helin’in ailesi ellerinde tabancalarla gelip jandarmadan kızlarını istiyor.

KADIN SIĞINMA EVİNDE ŞİDDET

Helin İstanbul’a sığınma evine geldiğinde çok fazla kalabalık olduğunu görüyor. Helin’in yaşı küçük ve sığınma evinde sürekli şiddet görmeye başlıyor. Şiddet görmeye başlayınca sığınma evinden de kaçıyor. Gidecek hiçbir yeri yok. Sokaklarda yatmaya başlıyor ve sokakta beş altı insan Helin’i kaçırıp ıssız bir yere götürüyor ve cinsel şiddete maruz bırakıyorlar. Helin, avazı çıktığı kadar bağırıyor kendi dilinde daye daye…

Tacizcilerin ellerinden kurtulduğunda yine sokakta ve bir hastaneye sığınıyor. Günlerce hastanede kalıp saklanıyor. Bu arada ailesi her yerde Helin’i arıyor ölüm emrini gerçekleştirmek için.

DERSİMLİ AİLEDEN HELİN’E UZANAN SICACIK BİR EL

Helin hastanede bitap bir şekilde saklanırken bir gün hastane çalışanlarından biri gelip ‘Kimsin sen, ailen yok mu?’ diyor. ‘Yok’ diyor Helin. Adam Helin’e yardım etmek istiyor ve ‘Seni eve götüreyim’ diyor. Helin korkarak arabaya biniyor çünkü gidecek hiçbir yeri yok. Arabada ona yardım eden kişinin Dersimli olduğunu öğreniyor ve yardım eden kişinin evine gidiyor. Kalabalık bir aile aylarca evlerinde misafir ediyorlar Helin’i. Helin ilk defa kendini Dersimli ailenin yanında güvende hissediyor. Dersimli aile Helin’e ev işlerinde çalışması için yardım ediyor ve Helin yıllarca zenginlerin kaldığı evlerde yatılı çalışıyor. Hafta sonları Eminönü’ne giderek kızını düşünüyor ve ona kavuşma hayalleri kuruyor.

YILLAR SONRA EVE GİZLİ DÖNÜŞ

Aradan yıllar geçiyor Helin aile evini arıyor fakat konuşmuyor arayıp arayıp kapatıyor. Yine bir gün evi aradığında telefonun karşı tarafından ağıtlar geliyor. Helin ne olduğunu anlamıyor ve gizlice memleketine gidiyor. Gittiğinde ailesi büyük bir şaşkınlık yaşıyor. Helin’in geldiğini akrabalarının duymaması için ellerinden geleni yapıyorlar. İki ağabeyi Helin evde olduğu için gitmiyorlar eve. Helin evde babasının öldüğünü öğreniyor. Bu arada annesi ve ağabeyleri Helin’le konuşmuyor. Memlekete geldiği duyulursa öldürüleceği için günlerce evden çıkmadan kalıyor Helin ve sonunda İstanbul’a geri dönüyor.

Helin çocuğunu bulma umudundan vazgeçmiyor hiç. Çarşaf giyip eski eşinin olduğu eve gidiyor ve burada dayaklar yiyor. Ancak yine de pes etmeyen Helin, defalarca geri geliyor buraya.

Helin’in kızı ise üvey anne baskısı altında ve sürekli dayak yiyor. Helin’in kızı şiddete daha fazla dayanamayıp bir erkekle evden kaçıyor. Bir gün Helin’in evine sivil polisler geliyor ve eski eşinin Helin’i kızını kaçırmakla suçladığını ve evi arayacaklarını söylüyorlar. Bir süre sonra Helin’in kızının Antep’te bir yetiştirme yurdunda olduğu haberi geliyor ve Helin Antep’e gidiyor.

YETİŞTİRME YURDUNDA ŞİDDET

15 yaşında yetiştirme yurdunda kalmaya başlayan Helin’in kızı yurtta kaldığı süre içinde yoğun şiddetle karşılaşıyor ve annesine ‘Bir an önce beni buradan çıkar’ diyor.

KIZIYLA İLK KARŞILAŞMA

Kızını görme umuduyla günlerce Antep’te bekleyen Helin, yıllar sonra kızıyla karşılaştığında büyük bir şaşkınlık yaşıyor. Helin kızının velayetini almak için eski eşini kızına yaptıklarını polise anlatmakla tehdit ediyor ve eski eşi uzun uğraşlardan sonra Helin’e imzalı bir kağıt veriyor.

Helin kızıyla beraber İstanbul’a dönüyor. Helin kızını bıraktığında iki buçuk tekrar kavuştuğunda ise 17 yaşındadır. Birbirlerini neredeyse yeni yeni tanıyan Helin ve kızı bir yıldır birlikte yaşıyorlar ve hayatın bütün zorluklarına rağmen tutunabilmek için birbirlerine sarılıyorlar.

Dipnot: Haberde geçen Helin ismi gerçek ismi değildir.

Rohat EMEKÇİ/Suay ABAK

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak