PİRHA-AABF geçtiğimiz gün Olağanüstü seçimsiz genel kuruluğunu gerçekleştirdi. Alevilere yönelik baskı ve saldırı politikalarının değerlendirildiği genel kurul sonucunda 16 Kasım Cumartesi günü İstanbul Garip Dede Dergahı’nda tüm Alevi kurumlarının katılacağı bir toplantı kararı alındı.
Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF) Olağanüstü Seçimsiz Genel Kurulu’nu Almanya‘nın Köln kentinde gerçekleştirdi. 2 Kasım 2019 tarihinde Ezgi Center’te yapılan AABF Olağanüstü Seçimsiz Genel Kurulu’na AABF Başkanı Hüseyin Mat ve yönetim kurulu üyelerinin yanı sıra, AABF’ye bağlı olan Alevi Kültür Merkezlerinden gelen çok sayıda delege katıldı.
Genel kurulda Alevilere ve Alevi kurum yöneticilerine yönelik baskı, yasak politikalarına ve bu kapsamda Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) Onursal Başkanı Turgut Öker’e konulan yurt dışına çıkma yasağına karşı nasıl bir tavır alınacağına ilişkin öneriler tartışıldı.
Alevilerin taleplerini dile getirmenin ve toplumsal hak mücadelesi yürütmenin asla suç sayılamayacağına vurgu yapılan sonuç bildirgesinde Alevi İmam Hatip Projesi, Alevi köylerine zorla cami yaptırılması, Alevi çocuklarına zorunlu din dersleri kapsamında dayatılan baskı politikalarının yoğunlaştığı bir dönemde buna karşı koymanın Alevi kurumları ve toplum için bir varlık gerekçesi olduğuna dikkat çekildi.
Ayrıca genel kurul sonuç bildirgesinde AABK Onursal Genel Başkanı Turgut Öker şahsında tüm Alevi kurumlarına, kurum başkanlarına, yöneticilere ve genel olarak Alevi toplumuna yöneltilen saldırılara cevaben Türkiye’de bulunan Alevi kurumlarının 16 Kasım günü Garip Dede Dergahı’nda bir araya gelerek tartışmalar yürüteceği ifade edildi.
Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:
“TÜRK-İSLAM SENTEZİNİN SALDIRI DALGASI İLE KARŞI KARŞIYAYIZ”
Kamuoyunun da bildiği üzere AABK Onursal Başkanı Sayın Turgut Öker ile ilgili paralel devam eden birkaç dava var. Bunlardan sonuncusu; 2014 – 2015 yılında yaptığı konuşmalar ve sosyal medya paylaşımlarının neden olarak gösterildiği davadır. Bu paylaşımlar, üçüncü köprüye Yavuz Sultan Selim adının verilmesine ilişkin eleştiriler ve Gezi şehitleriyle ilgili Alevi toplumunun da hemfikir olduğu taleplerin bir ifadesidir. Bu süreçte Onursal Başkanımız, açılan davalardan kaçmayıp, kendi isteğiyle Türkiye’ye gitmesine rağmen ihtiyati tedbir çerçevesinde yurtdışı yasağı konmasını, Alevi toplumunu sindirmeye yönelik siyasi bir karar olarak değerlendiriyoruz. Yüzyıllardır Alevileri katleden ve Alevi inancını asimile etmek isteyen Türk-İslam sentezinin yeni bir gözdağı ve saldırı dalgasıyla karşı karşıyayız. Nazarımızda; cezalandırılmak ve mahkum edilmek istenen kişiler ve onların söylemleri değil, davamız, yolumuz ve ikrarımızdır!
Özellikle Avrupa’daki Alevileri marjinalleştirerek, Türkiye’deki Alevi kurumları ve toplumuyla olan bağlarımızı zayıflatmak isteyen AKP hükümetinin bu sinsi planı; Avrupa’ya yolladığı gri pasaportlu dedeler, kurdurduğu çakma Alevi dernekleri ve benzeri diğer tüm girişimlerinde olduğu gibi yine hüsrana uğrayacaktır.
“BASKI POLİTİKASINA KARŞI KOYMAK VARLIK GEREKÇEMİZDİR”
Alevilerin taleplerini dile getirmek ve bu kararlılıkla toplumsal hak mücadelesi yürütmek asla suç değildir. Aksine, Alevi İmam Hatip Projesi, Alevi köylerine zorla cami yaptırılması, Alevi çocuklarına zorunlu din dersleri kapsamında dayatılan baskı politikalarının yoğunlaştığı bir dönemde karşı koymak, tüm Alevi kurumları ve toplumumuz için bir varlık gerekçesidir. Alevi toplumu dün olduğu gibi bugün de tarihi misyonu ve inançsal değerleri doğrultusunda zulme ve baskılara toplumsal dayanışma ruhuyla karşı koyacaktır.
Avrupa’daki Alevi hareketi; ‘Yol Bir Sürek Binbir Barış Senfonisi’nde ortaya koyduğu tabloda olduğu gibi çok dilli, çok kültürlü bir anlayışı esas alan ve halkların kardeşliği şiarıyla tüm dünyayı rıza şehrine çevirme perspektifinden asla vazgeçmeyecektir. Alevi toplumu olarak sadece öznel taleplerimiz doğrultusunda mücadele etmenin dışında özellikle Ortadoğu’daki halklara yönelik saldırılar karşısında da barıştan yana taraf olmaya devam edecektir. Bu mücadele sürecinde dış odaklardan toplumumuza ve kurumlarımıza yönelecek her saldırı içimizdeki dava ateşini harlayacağı gibi Hakka ve hakikate olan inancımızı daha da güçlendirecektir!
“KURUMLARIMIZLA MÜCADELE HATTIMIZI ORTAKLAŞTIRACAĞIZ”
Bu bağlamda onursal genel başkanımız şahsında tüm kurumlarımıza, kurum başkanlarımıza, yöneticilerimize ve genel olarak Alevi toplumuna yöneltilen saldırılara cevaben; Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu, Alevi Bektaşi Federasyonu, Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı, Alevi Dernekleri Federasyonu, Alevi Vakıflar Federasyonu, Demokratik Alevi Dernekleri ve Alevi toplumuyla birlikte 16 Kasım 2019 Cumartesi günü İstanbul Garip Dede Dergahı’nda bir araya gelerek mücadele hattımızı ortaklaştıracağız ve ezelden beri Alevi toplumuna her türlü eziyeti reva görenlere birliğimizi, dirliğimizi ve varlığımızı yeniden hatırlatacağız.
(HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.