PİRHA- Humus’ta Alevi sivillere yönelik saldırılara tepki gösteren Avrupa Arap Alevileri Federasyonu, “Bugün Humus’ta yaşananlar karşısında uluslararası toplumun süregelen sessizliği artık hiçbir şekilde mazur görülemez. Bu sessizlik ahlaki bir çöküş, hukuki bir sorumluluk ihlali ve siyasi bir tercihtir. Alevi sivillere yönelik bu saldırılar, uluslararası hukuka göre insanlığa karşı suç teşkil etmektedir. Uluslararası toplumun bu suça karşı sorumluluğu vardır” dedi.
Avrupa Arap Alevileri Federasyonu (AAAF), Humus’ta Alevi ve Hristiyanlara dönük saldırılara dair açıklama yaptı.
Humus’ta Alevi sivillere yönelik saldırıların yeniden artmasını, Suriye’de uzun yıllardır sistematik biçimde yürütülen Alevi karşıtı nefret kampanyasının ve mezhepsel şiddetin açık bir devamı olarak değerlendirilen açıklamada, “Son 48 saat içinde Humus’un özellikle Hamah, Karam ve al-Qussur mahalleleri hedef alınmış; evler ateşe verilmiş, siviller kaçırılmış, öldürülmüş ve yaralanmıştır. Bu saldırılar sivil silahlı gruplar ve mezhepçi milisler tarafından organize edilmiş ve yürütülmüştür. Bu olaylar münferit değil; örgütlü, planlı ve kimlik temelli bir şiddet dalgasının parçasıdır” denildi.
“SESSİZLİK SİYASİ VE STRATEJİK BİR TERCİHTİR”
AAAF’nin açıklamasının devamında şunlar dile getirildi:
“Bugün Humus’ta yaşananlar karşısında uluslararası toplumun süregelen sessizliği artık hiçbir şekilde mazur görülemez. Bu sessizlik ahlaki bir çöküş, hukuki bir sorumluluk ihlali ve siyasi bir tercihtir. On yılı aşkın süredir Suriye’nin farklı bölgelerinde Alevilere yönelik gerçekleşen saldırılar, kaçırmalar, işkenceler, toplu infazlar ve zorla yerinden etmeler uluslararası hukuk literatüründe açıkça tanımlanmıştır: bunlar ağır insan hakları ihlalleridir, suçtur ve cezasız bırakılamaz. Ancak devletler, uluslararası kurumlar ve bölgesel aktörler bu suçların belgelenmesine ve defalarca dile getirilmesine rağmen kayda değer hiçbir adım atmamıştır.
Bu nedenle açıkça soruyoruz: Amaç nedir? Alevi halkı yok sayılmak mı istenmektedir? Bu kadim topluluk “Kızılderililer” gibi kültürel, demografik ve tarihsel bir silinmenin hedefi midir? Hayatta kalanların bir gün etnografik müzelerde “Kaybolmuş Halklar” olarak sergilenmesini mi bekliyorsunuz? Eğer amaç bu değilse, uluslararası toplumun bugünkü suskunluğunu başka nasıl açıklayacağız? Avrupa’nın İnsan Hakları Kurumları neden bu saldırıları gündemine almıyor? Büyük güçler neden mezhepsel kimliğe dayalı sistematik şiddeti görmezden gelmeye devam ediyor? Neden hiçbir koruyucu mekanizma işletilmiyor?
Biz, bu soruların cevabını artık “ihmal” veya “bilgisizlik” olarak görmüyoruz. Bu sessizlik siyasi ve stratejik bir tercihtir ve bunun sonuçları ağırdır. Avrupa Arap Alevileri Federasyonu olarak, Humus’ta gerçekleşen bu elim ve vahim saldırıları nefretle kınıyoruz. Alevi sivillere yönelik bu saldırılar, uluslararası hukuka göre insanlığa karşı suç teşkil etmektedir. Uluslararası toplumun bu suça karşı sorumluluğu vardır.”
KURUMLARA HAREKETE GEÇ ÇAĞRISI
AAAF, yaptığı açıklamada, taleplerini şöyle sıraladı:
“-Birleşmiş Milletler, Humus’taki saldırılara ilişkin acilen bağımsız ve yetkili bir soruşturma mekanizması kurmalı; failler ve yönlendiriciler isim isim kayda alınmalıdır.
-Avrupa Birliği, Alevi toplumunu “yüksek risk altındaki savunmasız topluluklar” kategorisine dahil etmeli ve koruma programlarını derhâl devreye sokmalıdır.
-Uluslararası insan hakları kuruluşları, saldırıları görünür kılmalı; mağdurların tanıklıklarını sistematik biçimde doğrulayıp raporlamalıdır.
-Bölgede etkin güçler, mezhepsel şiddeti teşvik eden ve organize eden yapılara karşı net, açık ve yaptırıma dayalı bir politika benimsemek zorundadır.”
“SUSMAYACAĞIZ”
Alevi toplumunun yaşananlara karşı suskun kalmayacağını belirten AAAF, “Bu halk yok olmayı beklemeyecek; kendi varlığını, kültürünü ve insan onurunu savunacaktır. Bugün Humus’ta yakılan her ev, sadece bir bina değil; bir halkın hafızasının, bir annenin geleceğinin, bir çocuğun umudunun yakılmasıdır. Bu yangını görmezden gelen herkes, tarihin ve hukukun karşısında hesap vermek zorunda kalacaktır. Bu saldırıları durdurmak, yalnızca Alevilerin değil; insanlık onurunu savunduğunu iddia eden herkesin sınavıdır” ifadelerine yer verdi.
PİRHA/ALMANYA
Yoruma kapalı.