Alevi Haber Ajansi

Bület Şık uyardı: Üretimi dahi yasak kimyasallar, tükettiğimiz gıdalarda mevcut! – VİDEO

PİRHA – Gıda Mühendisi Bülent Şık, artan gıda zehirlenmelerine ilişkin tarım ürünlerinde kullanılan satışı yasaklı kimyasalları işaret etti. Şık, gıdaların içeriğinde 20’den fazla toksik madde tespit ettiğini belirterek “Zafiyet içinde olan kurum Tarım Bakanlığıdır” dedi.

İstanbul’da zehirlenerek yaşamını yitiren Böcek ailesiyle ilgili soruşturma sürerken ülke gündeminin öncelikli konularından birisi de gıda zehirlenmeleri oldu.

İstanbul, Beyoğlu’ndaki bir işletmede içtiği kahve nedeniyle yoğun bakıma kaldırılan Ayben Özçilingir Turtura’nın ardından, bir ölümlü vaka da Esenyurt ilçesinden geldi. 13 yaşındaki Eren Yılgın’ın, internet siparişiyle aldığı tavuk sebebiyle yaşamını yitirdiği ihtimali üzerinde duruluyor.

ASIL ETMEN GIDA ENFLASYONU MU?

Tarım ve Orman Bakanlığı, taklit veya tağşiş yapılan gıdalar konusunda belirli aralıklarla bilgilendirme yapsa da gıda güvenliği konusunda güvenlik zafiyeti olduğu ortada. Gıdada denetimsizlik tartışmaları artarken Gıda Mühendisi Bülent Şık ile yükselen tehlikenin boyutunu konuştuk.

Bülent Şık, fiyatlardaki artış sebebiyle sağlıklı gıdaya ulaşımın sorun haline geldiğini vurgulayarak gıda zehirlenmelerine dair şu değerlendirmeyi yaptı:

“Yani bu gıda zehirlenme vaka istatistiklerini Sağlık Bakanlığı tutuyor ama herhangi bir değerlendirme yapmış değil. Özellikle pandemi sonrası bazı gıda fiyatlarında 15 kata kadar artış oldu. Hane başına gelir de aynı ölçekte artmadığı için gıdaya erişimde ciddi bir sorun var. Özellikle dar gelirli, emekli olan nüfusta… Şimdi bunun iki yansıması var. Bir; hane bazında baktığımızda gıda güvencesizliğinde bir artış var. Yani yeterli miktarda gıdaya erişmekte, gelirin düşüklüğüne bağlı olarak sorun yaşayan nüfusun arttığını söyleyebilirim.

Gıda fiyatlarındaki artış, gıda imalatı yapan işletmelerin maliyetlerinin artışına sebep oldu. Şimdi bunun bir sonucu var! Gıda fiyatlarındaki artış, hem hane bazında hem de işletme bazında daha ucuz tedarik yönelimi doğurur. Yani ucuz, kalitesiz gıdaya yönelim artar. Zehirlenmelerdeki artış, bu uygunsuzluğun bir sonucudur. Bu maliyet yüksekliği sonucunda, hijyen, temizlik gibi gıda üretiminde son derece kritik rolü olan, zehirlenme etkeni unsurları gıdadan elimine eden ya da zararsız kılan işlemler bütününde bir zafiyete yol açar. İşte bir takım temizlik önlemlerinden vazgeçersiniz. Gıdanın uygun bir şekilde pişirilmesi, soğutulması, bunlar hep enerji gereksinimini artıran maliyetli işler olduğu için onlarda biraz işi savsaklarsınız, Personel sayısını azaltırsınız; en nihayetinde açığa çıkan şey zehirlenmeye elverişli bir gıda ürününü tüketime sunmak olur.

“FİRMALAR AYNI SUÇU İŞLEMEYE DEVAM EDİYOR!”

Bülent Şık, denetim sistemlerindeki eksikliklerin de üzerinde durdu. Gıda imalatı yapılan yerlerde ciddi zafiyetler olduğunu vurgulayan Şık, “Tarım ve Orman Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı içerisinde kontrol işini yapacak personel sayısında bir yetersizlik var. Yaptırımlar da epeyce zayıf. Tarım Bakanlığı, zaman zaman uygunsuz gıda üreten ve tespit ettiği firmaları ifşa ediyor. Açıklanan tağşiş listelerini yan yana koyduğunuzda bazı firmaların sürekli aynı suçu işlediğini görebilirsiniz.” dedi.

“SADECE DENETİMLE BU İŞİ ÇÖZEMEYİZ”

Gıda güvenliğini arttırmak için yapılması gerekenleri de sıralayan Bülent Şık, şöyle devam etti:

“Yapılan çalışmalar, toplumun aşağı yukarı üçte birlik kesiminin gıda güvencesizliği içinde olduğunu gösteriyor. ‘Gizli açlık’ dediğimiz nitelikli, besleyici, besin öğesi içeriği yüksek gıdalara erişimde çok ciddi zorluk yaşıyorlar. Bu durum, uzun vadede çok ciddi sağlık sorunlarına yol açıyor. Özellikle gelişme çağındaki çocuklarda; 0-14 yaş aralığında. Yani bu insanların gelirini artıracak, gıdaya erişimlerini güvence altına alacak yöntemler izleyeceğiz. Bence kıymetli ve birinci çözüm bu.

İkinci çözüm, bir takım sosyal programları hayata geçirmektir. Yani özellikle okullarda, kreşlerde, yurtlarda çocuklara ücretsiz, besleyici bir öğün sunmak, bu meseleyle baş etmek için en kıymetli yollardan bir tanesidir. Bunun dışında bir yöntem, kontrol ve denetime yönelik yöntemlerdir. Gıda işletmelerini, sık kontrol etmek, zaten normalde de yapılması gereken bir şey. Kastım şu; yani sadece kontrol ve denetimle bu işi çözemeyiz. Üretimde de devletin biraz öncü rol oynaması lazım. Yani özellikle tarımsal üretimde toksik kimyasal kullanımını azaltan birtakım tarımsal teknikleri, uygulamaları ülke genelinde yaygınlaşan ciddi bir program, bir çaba harcamalı.”

BİR ŞEYLERİN YOLUNDA GİTMEDİĞİNE İŞARET!”

Bülent Şık, Türkiye’deki kuraklık sebebiyle üretim sorunlarının giderek ciddileşeceğini de söyledi. Şık, “Gıda zehirlenmesi vakalarını bir şeylerin yolunda gitmediğine ve hızlı bir şekilde önlem düzeltici faaliyet yapmamıza dair bir uyarı gibi algılamalıyız” diyerek şöyle devam etti:

“İklim değişikliği, gıda kaynaklı hastalıkların, enfeksiyonların, zehirlenmelerin artacağına işaret ediyor. sadece gıda zehirlenmesini önlemek değil, özellikle çocukların sağlıklı beslenmesini sağlamayı, kendimize ilke edinen bir yerden meseleye yaklaşalım. Bunları yaptığımızda gıda zehirlenmesi vakaları azalır mı? Kesin olarak azalır. Yapmadığımızda durum değişir mi? Kesinlikle değişmez. Bugün işte Böcek ailesinin başına gelen olayı konuşuruz. Aradan biraz zaman geçtiğinde de aynı meseleyi başka bir kurumda; işte kışlada, yurtta, kreşte herhangi bir yerdeki toplu zehirlenme üzerinden konuşuruz. Ama bu meselenin çözülebilir mesele olduğunu ama biraz daha geniş bir perspektiften ele alınması gereken bir mesele olduğunu vurgulamak isterim.”

EV DIŞI BESLENMEYE DİKKAT!

Ahmet Şık, ev dışında yenilen yemekler konusunda da uyarılarda bulundu. Seçici olmanın şart olduğunu söyleyen Şık, “Bütün sektörü elbette ki suçlamıyorum ama gıda güvenliği önlemleri, gıda enflasyonunun yüksek olduğu dönemlerde en kolay, en hızlı vazgeçilen önlemlerdir. Maliyeti düşürmek için! Eğer dışarıdan yiyecek, içecek alıyorsak bireysel olarak yapabileceğimiz şeyler çok sınırlı. Bu meseleye bir düzen oluşturmak kamu kurumlarının görevidir” diye de ekledi.

PESTİSİT TEHLİKESİ!

Bülent Şık’ın üzerinde durduğu tehlikelerden birisi de Türkiye’de yasaklanmış pestisitlerin kullanımındaki artış oranı oldu. Böcek ailesinin ölümü ardından ailenin yediği tek ortak yiyeceğin midye olduğunu hatırlatan Şık, şöyle devam etti:

“Literatürde özellikle müsilajın yoğun olduğu bölgelerden temin edilen midyelerde ölümcül ve çok şiddetli bir enfeksiyon etkeninin midyelere bulaştığına dair epeyce bilgi var. Sonra otelde toksit kimyasal maddeyle ilaçlama gündeme geldi ve şüpheler o kimyasal madde üzerinde yoğunlaştı. İlaçlama kaynaklı bir toksik zehirlenme olma ihtimalini çok daha güçlü görüyorum. Ama hem gıda zehirlenmesi hem bu ilaçlamadan kaynaklı zehirlenme üst üste gelmiş de olabilir. Bu da çok kuvvetli bir ihtimaldir. Otelde kullanıldığı düşünülen alüminyum fosfit isimli toksik madde, çok yüksek düzeyde zehirli bir kimyasal maddedir. Yani mevzuatta sadece tahıl ambarlarında, silolarda kullanılmasına izin var. Orada bile çok dikkatle kullanmak gerekir. Meskun mahallelerde, evlerde, binalarda vesairede kullanılması kesinlikle yasaktır! Çünkü çok hızla yayılır, çok öldürücüdür.

KULLANIMI YASAK KİMYASALLAR HALEN SATIŞTA!

Meseleyi kurcaladığınızda başka kentlerde de aynı kimyasaldan kaynaklı ölüm vakaları olduğuna ilişkin bilgi var. Yani Türkiye’de bu yasaklı kimyasal kullanımı ne boyutta, anlamaya çabaladım. Bize bilgi verecek tek kaynak ihracat kayıtları. Yani Türkiye’den ihraç edilen ürünler, gittiği ülkede analiz edildiğinde bir rapor düzenleniyor. Özellikle Avrupa Birliği ülkelerinde uygunsuz ürünler bir sitede toplanıyor. 2022’den bu yana Türkiye ile ilgili kayıtlara baktım. Mesela bu alüminyum fosfitin kullanımı Türkiye’de 15 yıl önce yasaklanmış. Kansere yol açtığı, çocuklarda hormonal sistemi bozduğu, sinir sistemine, beyin gelişimine zarar verdiği için yasaklanmış. Mesela 2022 yılı sistemdeki kayıtlar, pestisit; yani tarım zehri tespit edildiği için kayda düşen ve raporlanan toplama baktığımda aşağı yukarı 3’te 2’si, yüzde 67’si yasaklı pestisit kullanmakla ilgili. Bunlar çok tehlikeli kimyasallar olduğu için kullanımının yasaklanması demek üretimi, ithalatı, ihracatı yasak demek. Şimdi nasıl bu toksik maddeler tekrar ürünlerde kalıntı bırakıyor? Nereden giriyor?  Bir de tek bir kimyasal madde de değil yani. 20’den fazla toksik madde tespit ettim. 2024’te biraz daha toparlanmış gibi. 2025 itibariyle de her dört ürünün birinde yasaklı toksik madde kullanılmış.

Tespit edilen yasak kimyasalların her yıl için en fazla çıkanı klorprifos. Çocuk sağlığı için; özellikle beyin ve sinir sisteminin gelişimi için çok tehlikeli! 2020’den beri Türkiye’de kullanımı yasak. Peki nasıl oluyor? Bu toksik maddelerin piyasadan toplatılmadığını düşünüyorum. Zafiyet içinde olan kurum Tarım Bakanlığıdır.”

ASIL TEHLİKE GRUBU: 0-14 YAŞ

Çocukların sağlığına çok dikkat etmek gerektiğini vurgulayan Bülent Şık, 0-14 yaş aralığındaki çocukların toksik kimyasallara en hassas kesim olduğunu söyledi.

“Türkiye’de bu yaş grubunda 19.8 milyon nüfus var. Dolayısıyla bu yaş grubunu merkeze koyup, koruyucu kamu politikalarına ne yapacağız sorusunu sormamız gerekir. Hem gıda güvencesizliği açısından bir sorunumuz var. Özellikle çocuk nüfus büyük bir problem içerisinde. Toksik kimyasal maruziyetini dikkatle takip etmemiz lazım. Yani çocuklarda özellikle gelişme çağı döneminde mesela birtakım toksik kimyasal maddelerin tarayıcı testlerini ülke genelinde bir standart haline getirmeliyiz. Dünyanın çeşitli ülkelerinde yapılan bir şeyden söz ediyorum. Örneğin basit bir kan testi… Çocukların kurşun zehirlenmesine maruz kalıp kalmadığını anlamalıyız.

Gıda güvenliği, sağlıklı beslenme, tarım çok gündelik, piyasa koşullarına terk edilmiş halde. Yani bu kuraklığın önümüzdeki on yıllar boyunca süreceğini düşünmeliyiz. Bu konuları tartışma konusu yapmamız lazım. Böcek ailesi olayı münferit değil! ‘Kaza, kader, tesadüf, talihsizlik’ gibi bakamayız.”

Eren GÜVEN/İSTANBUL

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.