PİRHA – Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) İstanbul Şube Eş Başkanı Mevhibe Akdeniz, barış sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Alevi toplumunun barışta ısrarcı olduğunu vurgulayan Akdeniz, “Demokratik cumhuriyetin inşasıyla birlikte dilimize, inancımıza, kültürel yaşantımıza ve daha aydın yarınlara ulaşacağımıza inancımız tamdır” dedi. Akdeniz, sürecin sağlıklı ilerlemesi için Abdullah Öcalan’ın “sağlıklı koşullarda çalışması gerektiğini” de açıkça ifade etti.
27 Şubat’ta Abdullah Öcalan’ın yaptığı Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nın ardından PKK’nin 26 Ekim’de “Kuzey Kürdistan’dan güçlerimizi çekiyoruz” açıklaması gelmiş, bu adım sürecin ikinci aşaması olarak duyurulmuştu. Şimdi gözler, devletin atacağı adımlara ve ‘Entegrasyon yasalarının’ nasıl işletileceğine çevrilmiş durumda.
Bu kritik eşikte konuşan DAD İstanbul Şube Eş Başkanı Mevhibe Akdeniz, hem barış sürecinin hem de Alevi toplumunun beklentilerinin altını çizdi.
“40 YILLIK SAVAŞIN YIKIMINI BİZ YAŞADIK”
Akdeniz, savaşın ağır bedellerine dikkat çekerek şunları kaydetti:
“Bu süreçte Alevi halkıyla birlikte Türkiye halkları da kazanacaktır. 40 yıllık savaşta hem maddi hem de manevi olarak büyük kayıplar yaşandı. İşçinin kaybettiği, kadın cinayetlerinin arttığı, gençlerin yozlaştığı, ekolojik dengenin bozulduğu bir dönemden geçiyoruz.”
DAD olarak süreci yakından takip ettiklerini söyleyen Akdeniz, barışın yalnızca bir kesimi değil tüm toplumu ilgilendirdiğini belirtti.
“ALEVİLER TANINMA BEKLİYOR ANAYASAL GÜVENCE ŞART”
Alevilerin tarihsel olarak ağır bedeller ödediğini hatırlatan Akdeniz, şu ifadeleri kullandı:
“Alevi halkı olarak tanınmayı bekliyoruz. Kürtler ve Aleviler olarak çok bedel ödedik. Süreçle birlikte anayasal haklarımızın tanınması, güvence altına alınması gibi bir derdimiz var. Evet çekincelerimiz var ama bu süreç başarıya ulaşırsa hem dilimizin hem inancımızın güvenceye kavuşacağına inanıyoruz.”
Akdeniz, özellikle 12 Eylül sonrası Alevilerin kimliksizleştirilmesine vurgu yaparak, sürecin Alevilerde “daha gür bir sesin yükselmesine” yol açtığını söyledi.
Barış sürecinin ilerleyebilmesi için devletin de sorumluluk alması gerektiğini vurgulayan Akdeniz, sürecin şu ana kadar tek taraflı ilerlediğini belirtti:
“Örgüt kendini feshetti, Türkiye topraklarından çekildi. Barış iki tarafın da elini taşın altına koymasıyla sağlanır. Cezaevlerindeki tutsaklar bir an önce tahliye edilmeli. Barışın aktörlerinden Sayın Öcalan’ın özgürlüğüne kavuşarak bu süreci daha sağlıklı yürütmesinin halklar açısından olumlu olacağına inanıyoruz.”
DAD olarak hem barışı hem de Öcalan’ın “sağlıklı koşullarda çalışma” talebini desteklediklerini söyledi.
“ALEVİLER ARASINDA DA BÖLÜNMELER VAR”
Barış gündeminin Alevi toplumunda da tartışıldığını dile getiren Akdeniz, toplum içindeki bölünmelere işaret etti:
“Aleviler arasında da bölünmeler var. Kürt realitesini kabul etmeme durumu var. Barış sanki sadece Kürtlerin meselesiymiş gibi yansıtılıyor. Bu ayrışmayı kaldırabilirsek ve birlikte mücadele edebilirsek sorun çözülür.”
Akdeniz, siyasetçi Sırrı Süreyya Önder’in sözünü hatırlatarak, “Barışın kaybedeni olmaz” sözünün kendileri için yol gösterici olduğunu ifade etti.
Akdeniz, Meclis Komisyonu’nda bir Barış Annesi’nin sözlerini hatırlatarak konuşmasını şu cümleyle noktaladı:
“‘Gelin hep birlikte çocuklarımızı değil silahlarımızı gömelim. Barış kazansın.’ Bu söz bizim için belirleyici. Barış gerçekleştiğinde sadece bir taraf değil, Kürt’üyle Türk’üyle 72 milletin tamamı kazanacak. Demokratik cumhuriyetle birlikte daha aydın yarınlara kavuşacağımıza inancımız tamdır.”
Eren GÜVEN/İSTANBUL
Yoruma kapalı.