PİRHA – İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Vicdani Ret Komisyonu ile Vicdani Ret İzleme İnisiyatifi, vicdani ret hakkını kullandıkları için hapis cezasına çarptırılan yurttaşlara ilişkin basın açıklaması yaptı. Okunan metinde, Türkiye’nin, vicdani ret hakkı kapsamında AİHM tarafından yedi kez mahkûm edildiği hatırlatılarak “Tüm yargısal tacizler derhal sonlandırılmalı, açılmış davalar düşürülmeli ve geçmiş cezalar silinmelidir” denildi.
Vicdani ret hakkını kullanan bireylere yönelik soruşturmalar sürüyor. “Vicdan özgürlüğünün inkârı” şeklinde yorumlanan politikalar sebebiyle vicdani retçiler Kamil Murat Demir, Çınar Koçgiri Doğan ve İnan Mayıs Aru hakkında çeşitli cezalar verildi.
Vicdani retçilerin, 10 yılın ardından yeniden hapsedilmeye başlaması sebebiyle İHD İstanbul Şubesi’nde basın toplantısı düzenlendi.
Açıklamanın yapıldığı salona “Vicdani retçiler için yargısal taciz işkence halini aldı” pankartı açıldı.
Basın açıklamasını Av. Hülya Üçpınar okudu.
VİCDANİ RETÇİLERE ‘YOKLAMA KAÇAĞI’ UYGULAMASI!
Vicdani ret hakkının uluslararası hukukta da tanındığına dikkat çeken Üçpınar, şu açıklamayı yaptı:
“Türkiye’de vicdani ret hakkını kullanan bireyler, yıllardır hukuk dışı bir döngünün içinde tutuluyor: soruşturma, yargılanma, cezalandırılma ve aynı eylem nedeniyle yeniden yargılanma, yeniden cezalandırılma… Bu döngü, yalnızca hukukun değil, vicdan özgürlüğünün de sistematik biçimde inkârı. Özellikle yakın zamanda görülen davalar sonucu vicdani retçiler Kamil Murat Demir, Çınar Koçgiri Doğan ve İnan Mayıs Aru’nun karşı karşıya kaldığı süreçler, bu ihlallerin en görünür örnekleri olarak karşımızda duruyor.
Vicdani retçi Kamil Murat Demir hakkında, ‘yoklama kaçağı’ kaldığı gerekçesiyle açılan ardışık davalar zinciri, vicdani ret hakkının tanınmamasının yol açtığı ağır hak ihlallerini gözler önüne seriyor. 8 Ekim 2025 tarihinde Tunceli 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, Demir’in 2022–2024 yılları arasında üç ayrı dönemde yoklama kaçağı kaldığı iddiasıyla, toplamda 21 ay hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme, vicdani retçi Demir’in daha önce ‘benzer suçlardan sabıkalı’ olması ve ‘suç işleme eğilimi’nin sürdüğüne kanaat getirerek, cezada herhangi bir indirim, erteleme ya da alternatif yaptırım uygulamadı.
Vicdani retçi Çınar Koçgiri Doğan hakkında 2023 yılında ‘yoklama kaçağı kalmak’ gerekçesiyle soruşturma başlatıldı. Sivas 3. Asliye Ceza Mahkemesi, Doğan’a 5 ay hapis cezası verdi ancak karar Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) kapsamında ertelendi. 2025 yılında aynı suçlamayla açılan yeni bir dosya gerekçe gösterilerek HAGB kararı yeniden gündeme getirildi. Doğan, 12 Ağustos 2025’te Sivas E Tipi Cezaevi’ne gönderildi; 1 gün tutuklu kaldıktan sonra 24 gün denetimli serbestlik şartıyla tahliye edildi. 16 Ekim 2025’te görülen son duruşmada HAGB kararı açıklanarak, Doğan’a yeniden 5 ay hapis cezası verildi.
Benzer şekilde, vicdani reddini 2008 yılında açıklayan İnan Mayıs Aru da yıllarca süren soruşturma ve cezaya maruz bırakıldı. Kütahya 3. Asliye Ceza Mahkemesi, Aru’nun 11 Haziran 2018 ile 8 Şubat 2024 tarihleri arasında ‘yoklama kaçağı’ suçunu işlediğine hükmetti. 16 Ekim 2025 tarihli son duruşmada ise Aru, Askeri Ceza Kanunu’nun 63/1-a maddesi uyarınca 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme, daha önceki mahkûmiyetini ve ‘suça eğilimli kişiliğini’ gerekçe göstererek HAGB uygulamadı ve iyi hal indirimi vermedi.
5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 105/A maddesi gereğince, vicdani retçi Çınar Koçgiri Doğan ve İnan Mayıs Aru denetimli serbestlikten doğrudan yararlanabilecek. Ceza süresi ve infaz koşulları göz önüne alındığında, Doğan için en fazla bir haftalık, Aru için de 1 haftalık bir cezaevi süreci öngörülmekte. Demir ise denetimli serbestlikten doğrudan yararlanamayacak; denetimli serbestlikten faydalanabilmesi için 1 ay 25 gün süreyle ceza infaz kurumunda tutulma durumu söz konusu olabilecek. Ancak bu teknik ayrıntılar, yıllardır süren yargısal tacizin ağırlığını hafifletmiyor. Demir’in, Doğan’ın ve Aru’nun maruz kaldığı bu süreç, vicdani ret hakkının tanınmamasının ve vicdani retçilerin cezalandırılmasının ne denli derin bir hak ihlaline dönüştüğünü açıkça gösteriyor.
Vicdani ret, inanç, düşünce ve vicdan özgürlüğünün ayrılmaz bir parçası olarak uluslararası insan hakları hukukunda açıkça tanınmıştır. Bir bireyin aynı eylem nedeniyle tekrar tekrar yargılanması ve cezalandırılması, ‘ne bis in idem’ (aynı suçtan iki kez yargılanmama) ilkesinin açık ihlalidir. Bu durum, hem Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 36. maddesine hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 7. Protokolü’nün 4. maddesine aykırıdır.”
“SUÇ DEĞİL, TEMEL İNSAN HAKKI”
İnan Mayıs Aru’nun, Temmuz 2024’te Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuru yaptığını da belirten Av. Hülya Üçpınar, AİHS’nin 3., 6. ve 9. maddelerinin ihlal edildiğini de aktardı. Üçpınar açıklamasına şu cümlelerle devam etti:
“Türkiye, vicdani ret hakkı kapsamında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından yedi kez mahkûm edilmiş olmasına ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 13 Haziran 2024 tarihli yasal reform çağrılarına rağmen, vicdani retçiler üzerindeki baskısını sürdürmekte ısrar etmektedir.
Bizler, vicdani ret hakkının bir suç değil, temel bir insan hakkı olduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni uluslararası yükümlülüklerine uymaya çağırıyoruz. Kamil Murat Demir’e, Çınar Koçgiri Doğan’a ve İnan Mayıs Aru’ya yönelik tüm yargısal tacizler derhal sonlandırılmalı, açılmış davalar düşürülmeli ve geçmiş cezalar silinmelidir. Tüm yargı mercileri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uymalı ve hukuk dışı uygulamalara son vermelidir. Vicdani ret hakkını kullanan bireylere yönelik cezai ve idari yaptırımlar derhal kaldırılmalı; ‘yoklama kaçağı’, ‘bakaya’ gibi baskı aracı olarak kullanılan suç tanımları yürürlükten çıkarılmalıdır. Türkiye, vicdani ret hakkını iç hukukta tanıyan düzenlemeleri, vicdani retçilerin taleplerini de dikkate alarak bir an önce gerçekleştirmelidir.
Vicdani ret bir haktır.”
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.