Alevi Haber Ajansi

Dipsizgöl’de bilirkişi skandalı. Su kaynağı yok sayıldı ihlal geçmişi silindi

PİRHA-Sivas’ın Dipsizgöl köyünde yapılmak istenen selestin madeni projesine karşı açılan davanın ardından 28 Ağustos’ta yapılan bilirkişi incelemesinin ardından oluşturulan raporda su kaynakları, heyelan tehlikesi ve firmanın 40 yıllık ihlal geçmişi görmezden gelindiği gerekçesiyle köylüler tarafından tepkiyle karşılandı. Sivas İdare Mahkemesi’nde görülen davada, köylüler raporun reddini ve yeni bir bilirkişi incelemesi yapılmasını talep etti.

Sivas’ın Zara ilçesine bağlı Dipsizgöl Köyü’nde BARİT Maden Türk A.Ş. tarafından hayata geçirilmek istenen selestin (stronsiyum tuzu) madeni projesi, yöre halkı ve çevre örgütlerinin tepkisini çekmeye devam ediyor. Projenin 150 hektarlık alanı kapsadığı, tarım arazileri, su kaynakları ve Alevi toplumunun kutsal kabul ettiği inanç mekanlarını tehdit ettiği belirtiliyor.

“ÇED raporu gerekli değildir” kararı ile orman arazisi üzerine kurulmak istenen Selestin Ocağı projesinin iptali için köylüler yargı yoluna gitmişti. 28 Ağustos’ta Selestin Madeni projesinin olduğu bölgede keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmıştı.

Dipsizgöl köyü halkı, bilirkişi raporuna su kaynakları, heyelan tehlikesi ve firmanın 40 yıllık ihlal geçmişi görmezden gelindi gerekçesiyle tepki gösterdi.

“KÖYÜN TEK İÇME VE TARIM SUYU KAYNAĞI YOK SAYILMIŞ”

Köylüler tarafından bilirkişi raporuna dair yapılan açıklamada şunlar belirtildi:

“9 Ekim 2025 Sivas İdare Mahkemesi’nde görülen davada, Barit Maden Türk A.Ş. lehine verilen “ÇED Gerekli Değildir” kararının iptali için açılan davada bilirkişi raporu büyük bir skandalı ortaya çıkardı. Bilirkişi raporunun hukuki, bilimsel ve çevresel açıdan ciddi eksiklikler içerdiği gerekçesiyle köylüler raporun reddini ve yeni bir bilirkişi incelemesi yapılmasını talep etti.

Bilirkişi raporunun 21. ve 22. sayfalarında ÇED alanı içinde 4 kaynak, 1 kaptaj ve 2 göl bulunduğu açıkça belirtilmesine rağmen; şirketin proje dosyasında bu yapıların olmadığı beyan edilmiş. Bu durum, kamu idaresine yanlış bilgi verildiğini gösteriyor. Köyün tek içme ve tarım suyu kaynağı, şirketin beyanında “yok” sayılmış. Raporda bu çelişkiye rağmen “su kirliliği açısından olumsuzluk yoktur” denilerek gerekçesiz bir sonuç verilmiş. Şirketin toplam 150 hektarlık ruhsat sahasının yalnızca 19,14 hektarlık bölümünü işleteceğini beyan etmesi, Danıştay içtihatlarında “kanuna karşı hile” olarak nitelendirilen bir yöntem. Bilirkişi raporu bu temel hukuki aykırılığı görmezden geldi.

“BÖLGEDE ENDEMİK TÜRLERE DAİR İNCELEME YAPILMAMIŞ”

Raporda projenin bütüncül çevresel etkilerinin değerlendirilmediği vurgulanarak, “Raporda, alan içinde aktif heyelanlar tespit edildiği belirtiliyor. Buna rağmen yalnızca “önlem alınmalı” denilerek geçilmiş. Bu yaklaşım, can ve mal güvenliğini tehlikeye atabilecek ciddi bir eksiklik. Raporda açıkça, “PTD’de Maden Atıkları Yönetmeliği’ne uygun taahhüt bulunmamaktadır” deniliyor. Bu ifade, projenin hukuken eksik ve geçersiz olduğu bilirkişilerin bile kabul ettiğini ortaya koyuyor. Tek başına bu tespit, idari işlemin iptali için yeterli bir gerekçe.

Aynı firma, yaklaşık 40 yıl önce bölgede maden çalışması yapmış ve rehabilitasyon yükümlülüklerini yerine getirmeden alanı terk etmiştir. Bu tarihi gerçek, firmanın bugünkü “rehabilitasyon yapacağız” taahhütlerini tamamen güvenilmez kılıyor. Bilirkişi raporu, bu geçmişi hiç dikkate almadan “taahhütler yerine getirilirse sorun olmaz” diyerek bilimsel gerçeklikten kopmuştur. Bu nokta, davanın seyrini değiştirecek ağırlıkta bir argümandır. Firmanın geçmiş ihlalleri, bugün sunduğu beyanların güvenilirliğini ortadan kaldırmaktadır. Bölgede endemik türlere dair inceleme yapılmamış, flora–fauna etkisi genel geçer ifadelerle geçiştirilmiştir. Toz etkisi değerlendirmesi ise sadece “taahhütlere uyulursa sorun olmaz” denilerek şartlı bırakılmıştır” denildi.

PİRHA/SİVAS

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.