PİRHA- Şair Gülten Kaya ile kadınların Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ne etkisini konuştuk. Gülten Kaya, savaşın tüm zorlu sonuçlarına ve vahşetine rağmen direnen ve iyileşmenin yolunu açanın hep kadınlar olduğuna dikkat çekerek, “Eğer bir ‘demokratik süreç’ olacaksa, hayatın bitmeyen nöbetini yine kadınlar tutacaktır” dedi.
Abdullah Öcalan tarafından 27 Şubat’ta yapılan Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı ardından taraflar arasındaki görüşmeler devam ediyor.
PKK’nin 12 Mayıs’ta silahlı mücadeleyi sonlandırma kararını açıklaması ardından, demokratikleşme yolunda kamuoyunda bir beklenti oluşsa da hükümetten henüz bir adım gelmedi. Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, toplumun farklı kesimlerini dinlemeye devam etse de henüz demokratikleşme adına bir adım atılmadı.
40 yıllık çatışmalı süreç ardından taraflar bir araya geldi ancak, sekiz aylık istişare döneminde ne Kürt sorunu ne de Alevi sorununa dair hükümetten bir yol haritası belirmedi.
Şair Gülten Kaya ile kadınların Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ne bakışını ve etkisini konuştuk.
“SAVAŞLAR ERKEK DÜNYASINA MAHSUSTUR”
PİRHA – Savaşın etkisinin kadına yansıması nedir?
Gülten Kaya: Anneler ve tüm kadınlar insanlığın en kırılgan ve kırıldığı yerden kendini yine/yeniden var eden en güçlü varlıklardır. Savaşları haklı ya da haksız savaşlar diye ayırmak zor olsa da, işgal, ilhak, güç devşirme, yok sayma, yok etme, hakları yok saymak gibi nedenlerle çıkan savaşlar hep erkek dünyasına mahsustur. Öte yandan, tüm savaşlar gibi, bir varoluş uğruna verilen savaşlarda da acıyı en çok omuzlayan daima kadınlardır.
Yakın tarihte tanık olduğumuz üzere, savaşlarda çoğu zaman kadın bedeni dahi nesneleştirilerek, bir pazar haline getirilebiliyor.
Ölen ölür, kalan kalır ama günün sonunda hayatı yeniden sürdürmek ve yaşanılır kılmak yükü kadınların omuzuna kalır.
Kadın aklı daima barışçıldır, ve tüm katliamların karşısında durur.
“DİRENEN VE İYİLEŞMENİN YOLUNU AÇAN HEP KADINLAR OLMUŞTUR”
Yıllardır süren çatışmalı ortamın kadın mücadelesini nasıl etkiledi? Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nin kadınlara etkisi nasıl olacaktır? Kadınlar bu sürece ne tür katkılar sağlayabilir, neler önerirsiniz?
İnsanlık tarihi boyunca erkek kodları kadınları da daima bir ‘savaş ganimeti’, bir ‘köle’, olarak görür ve kadın bedeni üzerinden o toplumun geleceğini ve yeni kuşakları karartmayı hedefler. Yakın tarihte de bu barbarlığa ve ilkelliğe tanıklık ettiğimiz üzere, bu yüzyılda dahi kadınlar için köle pazarları kurulabildi. Şengal’de Ezidi kadınlarımıza yapılanlar hafızalarımızın en acıtan noktalarından biri olarak duruyor.
Savaşın tüm zorlu sonuçlarına ve vahşetine rağmen direnen ve iyileşmenin yolunu açan yine hep kadınlar olmuştur.
21.yy’da da şiddetin her türü ile karşı karşıya olan kadınlar, savaşın tüm yıkıcı sonuçlarına rağmen, sözünü ettiğiniz yeni sürecin dinamiği de olacaklardır elbette. Eğer bir “demokratik süreç” olacaksa, hayatın bitmeyen nöbetini yine hep kadınlar tutacaktır.
PİRHA/İSTANBUL
İLGİLİ DOSYA
‘Alevi kadınlar barışın kurucu öznesi olmalıdır’
‘Kadınlar savaş sürecinden en çok etkilenen kesim, o yüzden barış sürecini kadınlar sahiplenmeli’
Gazeteci Esra Çiftçi: Alevi kadınların hafızası ve sözü bu sürecin asli unsuru olmalı
‘Alevi kadınlar, Barış Süreci’ne çok güçlü bir şekilde destek olmalı’
Ana Narin Gülçiçeği: Neden barış olmasın?
‘Demokratik toplum inşa edilirse devletin küçüldüğü, toplumun büyüdüğü bir süreç olacak’
Nilgün Mete: Hepimizin ihtiyacı barış; bu nedenle herkese görev düşüyor
Ana Yalıncakoğlu: Bu ülkede insanların haklarını gasp eden bir devlet sorunu var!
Yoruma kapalı.