PİRHA- Kürt aydını Yücel Zülfikar, Barış ve Demokratik Toplum sürecinin bir çözüm mutabakatı olduğunu, gerçek barışın ise Kürt halkının statü kazanması ve toplumsal hesaplaşma ile mümkün olabileceğini vurguladı.
Türkiye’de barış ve demokratik çözüm süreci hem siyasi hem toplumsal düzeyde yeniden tartışılıyor. Kürt sorununda onca yıl süren çatışmanın ardından gündeme gelen çözüm arayışlarının kalıcılığı, iç ve dış aktörlerin tutumları kadar, halkların siyasi iradesi ve örgütlülüğüne de bağlı görülüyor. Bu çerçevede konuştuğumuz Kürt aydını Yücel Zülfikar, devlet ile Abdullah Öcalan arasında yürütülen görüşmelerin bir “barış” değil, “zorunlu bir çözüm mutabakatı” olduğunu söyledi. Zülfikar, gerçek barışın ancak Kürt halkının statü kazanmasıyla ve toplumsal hesaplaşmayla mümkün olabileceğini vurguladı.
“KAPSAMLI BİR HESAPLAŞMA ŞART”
Yücel Zülfikar’a göre, bugün kamuoyunda “barış süreci” olarak adlandırılan dönem, teknik olarak bir barış değil. Çatışmanın tarafları arasında yürüyen, koşulların zorladığı bir çözüm sürecinin söz konusu olduğuna dikkat çeken Zülfikar, “Şu anda bir süredir devam eden ilişkilere barış demek çok zor. Bu bir anlaşma, bir çözüm süreci, bir mutabakat. Barış farklı bir şey. Çünkü barış, Kürdistan barışıdır. Kürdistan barışı sadece kendisiyle ilgili değildir; Ortadoğu’yu ilgilendiren bir barıştır. Taraflar 40 yıl savaşmış. Artık başka bir alternatif kalmamış. Sürece bu nedenle girilmiş” diye konuştu.
Zülfikar, barışın yalnızca çatışmasızlık hali değil, kapsamlı bir hesaplaşma ve yeniden inşa süreci olduğunu kaydederek, “Barış dediğin, sadece silahların susması değil. Karşılıklı olarak zararların tazmin edildiği, tutukluların bırakıldığı, cezalara dair adil bir yaklaşımın olduğu bir süreci kapsar. Bunun için iki şey şart: Birincisi, uluslararası gözlemcilerin süreci izlemesi. Bu süreçte Birleşmiş Milletler veya Avrupa Birliği’nden bir heyetin kesinlikle bu anlaşmalarda, işin organizasyonunda bulunması gerekiyordu. İkincisi, tarafların birbirine verdiği zararları, haksızlıkları araştıracak bir adalet kurulu. Bunlar olmadan barış olmaz” dedi.
“SİYASAL İSLAM, ULUSLAŞMANIN DÜŞMANIDIR”
Yücel Zülfikar, bugünkü iktidarın temsil ettiği siyasal İslam çizgisi, Kürt halkının uluslaşma talebiyle temelden çeliştiğini, bu nedenle barış ihtimalinin ideolojik olarak sınırlı kaldığını söyledi.
“KÜRTLER STATÜ KAZANACAK VE BARIŞ GELECEK”
Zülfikar, Türkiye’deki mevcut hukuki ve anayasal düzenin Kürt halkına güvence sağlamadığını belirtti. Bu nedenle çözümün, devletin lütfu değil, Kürt halkının örgütlü gücüyle şekilleneceğini vurgulayarak, “Şimdiye kadar hep anayasal güvence istedik. Ama ne anayasa güvencesi var ne hukuk güvencesi. Bu ülkede böyle bir şey yok, belki yıllarca da olmayacak. O yüzden Kürt halkı kendi kurumlarını kurmak, kendi gücünü yaratmak zorunda. Kürt hareketi de bu güce sahip. Umutsuz değiliz. Çünkü bu barış değil belki ama insanlar ölmüyor. Bu bile çok kıymetli” dedi.
Tüm zorluklara, baskılara ve ideolojik farklılıklara rağmen Kürt halkının statü kazanacağına ve gerçek barışın geleceğine inandığını vurgulayan Zülfikar, “Bu baskılarla barış gecikebilir ama engellenemez. Kürt halkı statü kazanacak. Bu barış mutlaka gelecek. Ama bu süreç devletle yapılan bir anlaşmayla değil, Kürt halkının kendi dinamikleriyle, örgütlülüğüyle olacak. Biz artık çok şey öğrendik. Ve o barış, gerçek bir dönüşümle birlikte gelecek” ifadelerini kullandı.
Fatoş SARIKAYA/ MERSİN
Yoruma kapalı.