Alevi Haber Ajansi

Ana Narin Gülçiçeği: Neden barış olmasın?-VİDEO

PİRHA – Ana Narin Gülçiçeği, Barış ve Demokratik Toplum Sürecine ilişkin başta Alevi kadınlar olmak üzere tüm kadınların duyarlı olması gerektiğini söyledi. “Madem silahlar bırakıldı, neden barış olmasın? Neden bu savaşlar devam etsin?” diye soran Ana Narin Gülçiçeği, “Bir daha acı görmemek en büyük dileğimiz olur. Savaşın olmaması, insanların özgürce inancını yaşaması en büyük kazanç olur” dedi.

Babamansur Ocağı evladı Narin Gülçiçeği ile kadınların Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ne etkisini konuştuk. Bölgedeki ekonomik olumsuzluklar sebebiyle ailesinin1970’li yıllarda Dersim’den İstanbul’a göç ettiğini anlatan Ana Narin Gülçiçeği, şu anda Almanya’da yaşamını sürdürmekte. Kadın olmanın, hele hele Kürt Alevi bir kadın olmanın çok yönlü zorlukları olduğunu anlatan Ana Narin Gülçiçeği sorularımızı cevapladı.

“BÜTÜN KADINLARIMIZIN DUYARLI OLMASI GEREKİR”

PİRHA- Savaşın etkisinin kadına yansıması nedir?

Ana Narin Gülçiçeği: Öncelikle, barışın olması tabii ki çok doğal bir istektir. Yani her canın özgür olması gerekir. İnsanın, özgürce inancını, kültürünü yaşamak bambaşkadır tabii ki. Ama bu konuda mevcut hükümetin ne kadar samimi olduklarına kanaat getiremiyorum. Ben bir ana olarak gerçekten fazla inandırıcı bulmuyorum. Ama bir Alevi kadını olarak tabii ki barıştan yana olduğumu söylemek isterim. Elbetteki yıllardan beri bedeller ödendi, analar ağladı. Yani örnekleri çok var; mesela Cumartesi Anneleri diyelim. Hiç susmadılar. Ana yüreği başkadır. Ana barıştır, ana sevgidir, ana candır, ana kardeştir. Her alanda anne yüreği bambaşkadır. Biz Alevi kadınları olarak zaten inançsal boyutta da insanı ‘can’ olarak görürüz. Onun için bir ağaç da olsa, bir kuş da olsa; ‘börtü böceğin de hakkı’ diyoruz ya işte her şeyin bir hakkı vardır. Yani burada insanların özgürce yaşayabilmesi için bütün kadınlarımızın, analarımızın bu konuda duyarlı olması gerekiyor.

Şu anda zor süreçlerden geçiyoruz.  Bu politik bir süreç. Barış süreci gerçekleşiyor mu gerçekleşmiyor mu bilinmez ama sonuçta bizler ana olarak, kadın olarak bu inancımızı, birliğimizi, dirliğimizi hiç bir zaman elden bırakmayalım. Hiçbir ananın yüreği artık yanmasın. Yeter diyoruz! Dünyanın hiçbir yerinde savaş istemiyoruz.

“KÜRT VE ALEVİ KADINLARI MÜCADELESİNİ HİÇBİR ZAMAN BIRAKMADI”

-Yıllardır süren çatışmalı ortam kadın mücadelesini nasıl etkiledi? Özelde Alevi kadınlar bu süreçte ne yaşadı?

Narin Gülçiçeği: Alevi kadınlarının yaşadığı; o anaların, kızlarımızın, gençlerimizin çığlıkları, mücadelesi hala kulaklarımızda çınlıyor. Yani büyük bir mücadele verdiler. Gerçekten Kürt ve Alevi kadınlarının dünyada ses getiren, en büyük mücadeleyi vererek ve bütün engellere rağmen hep ön sıralarda saf tuttular. Kürt ve Alevi kadınlarını yürekten kutluyorum. Çok cesurdular ve mücadelesini hiçbir zaman bırakmadılar. Yürekleri sızlaya sızlaya, acıya acıya ama her şeye rağmen ‘Demokrasi, birlik, yaşam’ dediler ve bu yaşama mücadelesini devam ettirdiler. Alevi kadınlar, her alanda bedeller ödedi. Alevi olmak, Alevi kadını olmak çok zor. Sadece siyasi yönüyle değil, her yönüyle zor. Alevi olarak inançlarımızı yaşamamıza izin vermediler.  Jar û diyarlarımızı, köylerimizi terk ettik. Aleviler, bütün o göçlere rağmen gene de kendi kültürünü, inancını yaşatmaya çalıştı.

Alevi kadını hiç özgür değil. Mesela çocuklarını okula gönderdiği zaman kadınlar rahat değiller. Çünkü her an o acıyı yaşıyor ve ‘Acaba çocuğuma okulda ne dediler? Kürt müsün, Alevi misin, dinsiz misin?’ diye sordular mı düşüncesine giriyor. Çocuklarımızı o kadar zor duruma düşürdüler ki ister istemez çoğu anneler acı duyarak kendini inkar etti. Bazı analarımız da inkar etti.

Barışın, bizim için çok kıymetli ve değerli olduğunu söylemek istiyorum. Bütün analar, bütün demokrat toplum, bütün acı çeken canlarımız duyarlı olsun ve bu davamıza sahip çıkalım. Bizler sadece şimdi değil, daha dün Sivas’ta, Maraş’ta, Çorum’da yapılan katliamları yaşadık. Sırf Alevi olduğumuz için yakıldık, katledildik. O katliamların devamı Suruç’ta, Roboski’den geldi. Yani dünyanın neresinde yaşanırsa yaşansın bu acıları Alevi kadını hep hissetti.

“İNSANLARIN İNANCINI YAŞAYABİLMESİ EN BÜYÜK KAZANÇ OLUR”

-Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nin kadınlara etkisi nasıl olacaktır?

Narin Gülçiçeği: Tüm kadınların, her dönem, her alanda, her inançta ikinci planda olduğunu biliyoruz. Kadın hep ezilmiştir. Bu sürecin kazanımı ise şöyle olur; bir daha acı görmemek en büyük dileğimiz olur. Savaş olmaması, insanların özgürce inancını yaşaması en büyük kazanç olur. Ama kadın konusuna gelirsek, her ne kadar ‘demokrat, aydın, eşitlikçi’ desek de ‘Ama sen kadınsın’ diyebilen bir topluluk hep var. Çünkü bin yıllık erkek egemen bir toplumdan gelmişiz. Kadınları ötekileştirip, kadının özgürlüğünü kısıtlayıp, bir de yani yaşadığı ortam, ülke de etkendir. Ama barış sürecinin katkısı kesinlikle analarımıza yansır ve anneler rahatlar.

“İNSANLAR NİYE SUSKUN, ŞAŞKINIM”

-Alevi kadınlar bu sürece ne tür katkılar sağlayabilir, neler önerirsiniz?

Narin Gülçiçeği: Sadece Alevi kadınlara değil, tüm kadınlara çağrım var.  Örneğin şu anda hapishanelerde yaşayan insanlarımız var. Süreleri bitmiş ama hala hapiste olanlar var. Hala açlık grevinde olanlar var. Haksız yere oralarda yatan bir sürü demokrat insanımız var. Yani desteğimiz şöyle olmalı; tabii ki birlik içerisinde hareket edilmeli. Hani bizler diyoruz ya ‘kul dara düşmeyince Hızır yetişmez’; darda olan herkese katkı sunalım. Elimizden geldiği kadar eylemlere katılalım, hapishanedeki canlara elimizi uzatalım, seslerine ses olalım. Kadının sesi olalım. Bütün darda olanın sesi olalım. Hızır olalım herkese. Tüm Alevi, Kürt kadınları da dahil hepsinin el atması gerekiyor. Ne gerekiyorsa onu yapmamız gerekiyor. Madem silahlar bırakıldı, neden barış olmasın? Neden bu savaşlar devam etsin? Dünyanın her yerinde savaşlar, ırkçılık çoğalıyor. Buna karşı durmak lazım.

“JAR Û DİYARLARIMIZA SAHİP ÇIKARAK VAR OLACAĞIZ”

-Yeni süreçle birlikte Alevi sorunu da gündeme gelmekte. Ancak demokratik Alevi kurumları, iktidar tarafından kenarda bırakılıyor. Alevi sorununun çözümü konusunda nasıl bir politika yürütülmeli?

Kısa süre öncesinde de yaşadık; Munzur Gözeleri’nde, kutsal topraklarımızda kendi kutsalımızı, inancımızı yaşayamıyoruz. İnancımıza, kültürümüze gerçekten sahip çıkmalıyız. O jar û diyarlarımızı ziyaret etmemiz gerekiyor. Yani Munzur Gözelerinde mescitin kurulması ardından demokratik topluluklar, eylemler başlattı, bizler de oradaydık. İnancımıza, çocuklarımıza, kültürümüze dokunmasınlar. Çeksinler ellerini inancımızdan! Bırakın yaşayalım! İnanç merkezlerimiz hala tanınmıyor. Cemevlerini Kültür Bakanlığı’na bağladılar, şimdi bizim inancımızla Kültür Bakanlığı’nın ne alakası var? Bizler jar û diyarlarımızda o kutsal topraklarımızı ziyaret edip niyaz olmak istiyoruz. Nasıl ki Müslümanlar Hacca gidip Müslümanlığını, itikatını orada devam ediyorlarsa biz de kutsal topraklarımızda yaşamak istiyoruz. Dokunmasınlar artık, çeksinler ellerini. Yani sadece bir cemevi başkanlığı kurmakla ya da devletin, cemevlerinin su-elektrik parasını ödemekle inanç yürümez. Aleviliğin içini boşaltıp, yok sayarak bize hiçbir hak vermiyorlar. Biz bu konuda davacıyız. Davamızı nasıl ki analarımız, pirlerimiz, mürşitlerimiz 1500 yıldır bugüne kadar lokmasıyla, kurbanıyla, hizmetiyle, pir talip ilişkisiyle getirip o mirası bize teslim ettiler ve biz o mirası devam etmek istiyoruz. Yani hakkımızı istiyoruz. Bu haklarımıza sahip çıkalım diyorum. Bütün Alevi toplumu lütfen duyarlı olsun.

Kimsenin ne arka kapısıyız, ne ön kapısıyız. Bizler Alevi toplumu olarak Reya Heq dediğimiz bu kutsal topraklarımıza sahip çıkmalıyız. İnancımızı Kültür Bakanlığı’na bağlayıp, sonrasında ‘Alevilere cemevi verdik, yardım ettik’… Yok böyle bir şey. Lütfen bu devletin oyununa gelmeyelim. Bu konuda çok içimiz sızlıyor. Dilimizi, kültürümüzü yasak ettiler. Her kuş kendi yuvasında öter, her ağaç kendi kökünde yeşerir. Biz de kendi inancımızla var olacağız. Kültürümüze, jar û diyarlarımıza sahip çıkarak var olacağız.

Eren GÜVEN/İSTANBUL

İLGİLİ DOSYA

‘Alevi kadınlar barışın kurucu öznesi olmalıdır’
‘Kadınlar savaş sürecinden en çok etkilenen kesim, o yüzden barış sürecini kadınlar sahiplenmeli’
Gazeteci Esra Çiftçi: Alevi kadınların hafızası ve sözü bu sürecin asli unsuru olmalı
‘Alevi kadınlar, Barış Süreci’ne çok güçlü bir şekilde destek olmalı’

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.