Alevi Haber Ajansi

Bilal Erdoğan’ın, Alevi camiasına girişi AVF’de nasıl tepki buldu?

PİRHA – “3. Uluslararası Alevilik ve Bektaşilik Çalışmaları Bilim Ödülleri Töreni” ardından Alevi Vakıfları Federasyonu (AVF) içerisinde fikir ayrılıkları oluştu. AKP hükümetinden isimlerin yanı sıra Bilal Erdoğan’ın da törene katılması, vakıf bünyesindeki birçok ismin tepkisini çekti. AVF bünyesinde yer alıp ismini vermek istemeyen bir kişi “Genel anlamda Haydar Baki Doğan’ın bu yönetiminde kucağımızda bomba bulmuş gibi oluyoruz. Hiçbir şeyden haberimiz yok” diyerek eleştiride bulundu.

Alevi Vakıfları Federasyonu (AVF), Alevi Bektaşi inanç temelli bilimsel çalışmaların teşvik edilmesi amacıyla 15 Mart’ta 3. Uluslararası Alevilik ve Bektaşilik Çalışmaları Bilim Ödülleri Töreni’ni gerçekleştirdi. İstanbul’da Atatürk Kültür Merkezi’nde yapılan törene yaklaşık 600 kişi katıldı.

AVF yönetimi, tören öncesi AKP, MHP ve CHP yöneticilerine bizzat giderek törene katılmaları talebiyle davetiye iletti. Törene, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy bizzat katılırken, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ise yazılı bir mesaj gönderdi.

Gecenin sürpriz konukları arasında İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyet Başkanı Bilal Erdoğan da vardı. AVF’de, Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı ile yapılan ilişkiler nedeniyle oluşan tartışmalar, Erdoğan’ın da geceye katılımı ile daha da arttı. Vakıf bünyesindeki birçok isim, protokolde yer alanlar sebebiyle tepki gösterip salondan ayrıldı. Durumu protesto edenler arasında, AVF üyesi olup en geniş tabana sahip CEM Vakfı’nın bileşenleri de vardı. Aktarılan bilgilere göre, kurum yönetimlerinin yanı sıra dedelerin de salonu terk ettikleri ifade edildi.

PROTESTONUN BİR NEDENİ DE AKP-HTŞ ORTAKLIĞI!

3. Uluslararası Alevilik ve Bektaşilik Çalışmaları Bilim Ödülleri Töreni’nde yaşanan gerginlik sosyal medyada da görünür oldu. Kimi yurttaşlar, AVF Başkanı Haydar Baki Doğan’ın, Cemevi Başkanlığı’nın kuruluş sürecindeki protestolarını hatırlatıp “Bugün AKP ile el ele, yan yana” sözleriyle eleştirdi.

Sosyal medyaya yansıyan eleştiriler arasında AKP-HTŞ işbirliği de öne çıktı. Suriye’de Alevilere yönelik katliamlar sürerken AVF’nin, AKP ve uzantılı kurumlarıyla ilişkilenmesi tepkilere neden oldu.

“ÖĞRENCİLERİ HERHANGİ BİR DİNİ UYGULAMAYA ZORLAMADAN…”

Gecede konuşma yapan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in sözleri de tepkiyle karşılandı. ÇEDES ve birçok gerici uygulamalarla gündemde olan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, tören gecesinde “…tüm öğrencilerimizin ülkemizde var olan dinleri ve mezhepleri ana hatlarıyla tanımalarını, inanç, ibadet ve ahlak esaslarını kavramalarını ve bunları sosyal hayata yansıtmalarını, kardeşçe yaşamalarını istiyoruz. Vicdan ve düşünce özgürlüğünü zedelemeden, öğrencileri herhangi bir dini uygulamaya zorlamadan bir eğitim süreci yürütmek, bizim en temel prensiplerimizdendir. Çoğulculuk, nesnellik, karşılıklı anlayış ve uzlaşıyı esas alarak, tüm öğrencilerimizi kucaklayan bir eğitim ortamı oluşturmayı amaçlıyoruz” ifadelerini kullandı.

“KARDEŞLİĞİMİZİ PEKİŞTİREN ADIMLAR!”

Gecenin odak isimlerinden birisi de Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’du. Cemevi Başkanlığını da bünyesinde bulunduran Ersoy’un, gecede yaptığı konuşmada şu cümleleri dikkat çekti:

“Başkanlığımızın yürüttüğü saha çalışmaları sonucunda Türkiye genelinde 2 bin 102 cemevi tespit edilmiştir. Bu kapsamda 1200 cemevimizden 1900 dilekçe başkanlığımıza ulaşmıştır. Bugün Alevi-Bektaşi toplumuyla devlet arasındaki gönül bağını daha güçlendirdiğimizi görmekten büyük bir mutluluk duyuyorum. Aradaki engelleri birer birer kaldırarak kardeşliğimizi pekiştiren adımları atmış bulunuyoruz. Bu birlikteliğin toplumsal barışımıza ve ortak geleceğimize katkı sağlamaya devam edeceğine gönülden inanıyorum.”

“KUCAĞIMIZDA BOMBA BULMUŞ GİBİYİZ”

Söz konusu gecenin ardından AVF yönetiminde olup ismini vermek istemeyen bir kişi, PİRHA’ya konuştu. “Federasyon içerisinde bazı şeyler uyuşmuyor. Bir tür kan uyuşmazlığı sorunu var” diyen AVF sorumlusu, şu eleştiride bulundu:

“Evet bir yönetim var ama sorunlar tam anlamıyla çözülmediği için yönetimde kendi içerisinde barışık değil. Bu nedenle bazı vakıfların ayrılıkları söz konusu oldu. Ayrılıklar olmaya devam edecektir diye tahmin ediyorum. Bu ayrılıklar, yönetilme şekliyle alakalı bir durum. Benim şikayetim bu yöndeydi ve bundan dolayı da festival törenine katılmamayı yeğledim.

Bir süre önce Kayseri’den Abbas Tan ve Ankara’dan Hüseyin Gazi Vakfı ayrıldı. Bunlar, yönetiliş biçim ve şekillerindeki memnuniyetsizlikler sebebiyle ayrıldı. Şu an Kartal Cemevi ile Ümraniye Cemevi yönetimleri de bazı şeylere çok sıcak bakmıyor. Kesin olmamakla birlikte onlarda da belli kopuşlar olabilir. Benmerkezli bir yönetim şekli ile hareket ediliyor. Bu tarz önemli konularda insanlar, oy çokluğuyla değil oy birliği ile karar vermelidir. Arka planda bizlerin, halkımıza, cemevlerimize gelen insanlara takdir edersiniz ki izahat da vermemiz gerekiyor. İşte o açıklamaları iyi yapabilmek için dışarıda iyi ya da kötü olabilecek tüm olaylarda önceden bilgi sahibi olunursa insanlar da derslerine çalışarak gider. Ama bizler genel anlamda Haydar Baki Doğan’ın bu yönetiminde kucağımızda bomba bulmuş gibi oluyoruz. Hiçbir şeyden haberimiz yok. Herkes nasıl öğreniyorsa biz de o an öğreniyoruz. O zaman bizim yaptığımız yöneticiliğin bir sıfatı kalmıyor.”

“KİMSE, FİKRİNİ NET BİR ŞEKİLDE DİLE GETİRMEDİ”

AVF bünyesindeki isim, federasyon içerisindeki ayrılığın, “hükümet ile ilişkilenme” ve birçok başlık sebebiyle olduğunu belirterek şöyle devam etti:

“İnsanların niyetlerinde bu sebepler tabii ki de vardır. Bu fikri direkt açıkça dile getirip kopan olmadı ama insanlar, zaten bunlardan rahatsız. Sadece hükümet olarak düşünmeyin, ben şahsi olarak Alevi inanç kurumlarının tamamen siyasetten daha bağımsız olması tarafındayım. Partilere mesafeler çok eşit olmalı. Çünkü bizler partiler üstüyüz. Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı ile olan ilişkileri takdir edersiniz ki bazı federasyonlar bundan çok uzak ama bizim federasyon bir tık daha yakın, bunun da ayrılığa etkisi olmuş olabilir ama kimse fikrini bugüne kadar net bir şekilde dile getirmedi. O ödül törenine katılmadığım için çok memnunum. İyi ki de gitmemişim.”

ERDOĞAN AİLESİNİN YARATTIĞI 2. KRİZ!

AVF yönetiminde olup tartışmalı ödül törenine dair konuşan bir başka isim ise  “Yola ilk çıkıldığında 8 başvuru gelmişti, bugün ise 60’a yakın başvuru söz konusu. İnsanlar daha çok Alevilik konusunu çalışmaya başladı. Doğru yolda gidiyoruz ama kanayan bir yaramız var. İçimize bir linç kültürü yerleşti ve gitmiyor. Alevi toplumu olarak muhalefetimiz eksik olmuyor” diye belirtti.

İsminin yazılmasını istemeyen AVF’li sorumlu, gelen eleştirilere dair “Cumhurbaşkanı, Hüseyin Gazi Türbesine gittiği zaman da aynı şey olmuştu. Ne kazanırız değil de direkt kavga etmeye başlıyoruz” diyerek AVF’nin tutumunu savundu.

DAVETSİZ MİSAFİR!

Vakıf bünyesindeki kopmalara ilişkin de konuşan AVF’li yetkili, şunları söyledi:

“Hüseyin Gazi Vakfı, federasyondan ayrılmak istedi ama bunun için de yönetim kararı yetmez, genel kurul kararı alması lazım. Mütevelli heyetinin onayını almanız lazım. Çünkü federasyona girerken de yönetim kurulu kararı olmuyor, genel kurul kararı geçerlidir. Çıkarken de aynı şekilde genel kurul kararı gerekli. Hüseyin Gazi Vakfı şu an bize bağlı 14 vakıftan birisi. Ama evet doğrudur, fikirsel bir ayrılık içerisindeyiz.

Ödül töreninde asıl tepki çeken şey şu oldu; bizler, Kültür ve Milli Eğitim Bakanlığı’nı davet etmiştik ancak Bilal Erdoğan da Milli Eğitim Bakanı’nın davetlisi olarak geldi. İşin ilginci 10 yaşındaki çocuğuyla birlikte geldi. Alevi kültüründe gelene ‘git’ diyemeyiz. Toplantı saat 19:00’daydı, bize saat 16:00 gibi ‘Bilal bey de katılmak istiyor’ diye bilgi geldi. ‘Yok’ diyemedik. Yönetim kurulunda da bu konu konuşulmadığı için; yönetimde diyelim ki 7 kişi varsa 4 kişinin haberi var 3 kişinin ise haberi yok, o yüzden kendi içimizde de bir huzursuzluk yaşadık.

TBMM’NİN 3. BÜYÜK PARTİSİNE DAVET YOK, MHP’YE VAR!

Ödül töreni öncesinde Özgür Özel’e gittik, davetiyesini elden verdik. Gelemedi ama uzun bir yazı gönderdi. O yazı salonda okunduğunda büyük alkış koptu. AK Parti, MHP ve CHP’ye gittik. DEM Parti’ye davetiye göndermedik.

AVF yönetim kurulu üyeliği 10 kişiden oluşuyor, bir kişi toplantıya katılmadı, iki kişi de salonu terk etti. Geriye kalan 7 kişiden biri de benim. Sonuna kadar yönetimin ve o organizasyonun arkasındayım. Şu anda bu toplantıdan dolayı bir huzursuzluk var ama bu konunun aşılacağına inanıyorum.”

Eren GÜVEN/İSTANBUL

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.