PİRHA-Alevi Bektaşi Federasyonu’nun, Danışma Kurulu Sonuç Bildirgesi açıklandı. Alevilerin, kadim tarihleri boyunca baskıya, inkara ve asimilasyona karşı direndiği vurgulanan bildirgede, “Bizler Anadolu’da yaşayan Aleviler olarak, yıllardır ülkede verdiğimiz eşit yurttaşlık hakkı mücadelemizi tüm Ortadoğu halklarının mücadele hattına dönüştüreceğiz. Artık Alevilere yönelik küresel saldırıya karşı aynı ölçekte mücadeleyi yükselteceğiz” denildi.
Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) Danışma Kurulu, 15 Mart tarihinde Ankara Keçiören Cemevinde gerçekleşti. Toplantıya Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF), Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD), Alevi Kültür Dernekleri (AKD), Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı (HBVAKV) ve Türkiye Alevi Federasyonu (ADFE) temsilcileri katıldı.
Alevilere yöneltilen stratejik yok etme politikalarının yarattığı tehdidin daha hissedilmesi ve fark edilmesinin sağlanması yönünde faaliyetlerin başlatılacağını vurgu yapılan sonuç bildirgesinde, “Kürt siyasi hareketinin Türkiye’de ki barışa yönelik süreci biz Alevi toplumunu da etkileyecektir. Biz Aleviler her daim barıştan yana olduk ama bu barış Türkiye’nin demokratikleşmesine hizmet edip diğer toplum dinamiklerini de içine alarak eşit yurttaşlık ekseninde olmasını önemsiyoruz yani barışın toplumsallaşması değerli olacaktır” denildi.
Toplantıda ayrıca Alevilere yönelik stratejik yok etme politikalarına karşı cemevleri ile birlikte yapılacak eylemsellikler, Suriye’de Alevilere yönelik soykırım saldırılarını durdurmaya yönelik mücadele araçları, eğitimde laiklik ilkesine karşın imzalanan tüm protokollerin iptali için hukuki mücadelenin verilmesi, Hacı Bektaş Veli anma etkinliklerinin organizesi, akademisyenler ve demokratik kitle örgütlerinden oluşan bir çalışma grubu ile bir anayasa taslağı hazırlamak ve Kürt sorununun çözümünde barışın toplumsallaşması eşit yurttaşlık üzerinden katkı sunulması konuları tartışıldı.
“EŞİT YURTTAŞLIK HAKKI MÜCADELEMİZİ TÜM ORTADOĞU HALKLARININ MÜCADELE HATTINA DÖNÜŞTÜRECEĞİZ”
Ortadoğu’da emperyalist güçlerin çıkar hesapları ve bölge devletlerinin mezhepçi politikaları nedeniyle Alevilere yönelik saldırıların soykırım boyutuna taşındığı vurgulanan açıklamada, “Türkiye’de ise tarikat ve cemaat yapılanmaları siyasal İslamcı projeler doğrultusunda selefi- cihatçı örgütlenmelere evrilerek bu sürecin parçası haline gelmiştir. Tekçi rejim, nefret söylemini ve şeriatçı propagandayı cezasız bırakarak adaleti işlevsiz hale getirmiştir, demokrasiyi tamamen ortadan kaldırmıştır. Aleviler, kadim tarihleri boyunca baskıya inkara ve asimilasyona karşı direnmiş, adalet, eşit yurttaşlık ve laiklik mücadelesinden taviz vermemiştir. Bugün de bu mücadeleyi evrensel insan hakları ekseninde ve uluslararası diplomatik formatlarda sürdürmeye devam edeceğiz. Bizler Anadolu’da yaşayan Aleviler olarak, yıllardır ülkede verdiğimiz eşit yurttaşlık hakkı mücadelemizi tüm Ortadoğu halklarının mücadele hattına dönüştüreceğiz. Artık Alevilere yönelik küresel saldırıya karşı aynı ölçekte mücadeleyi yükselteceğiz. Yeni süreçte örgütsel duruşumuzu da bu gerçekliğe göre düzenleyeceğiz. Alevilere yöneltilen stratejik yok etme politikalarının yarattığı tehdidin daha hissedilmesi ve fark edilmesinin sağlanması yönünde faaliyetler başlatacağız. Cemevlerimizi ve tüm kurumlarımızı bu yönde seferber edeceğiz” denildi.
“İNSANLIK SUÇUNU ORTAK MÜCADELE İLE DAHA HIZLI DURDURABİLİRİZ”
Açıklamanın devamında şunlar dile getirildi:
“Suriye’de tüm işgalci çevrelerin derhal geri çekilmeli, cihatçı selefi gruplar dağıtılarak sorumluların yargılanması ve ülkede bulunan tüm inançsal ve ulusal kimliklerin eşit olarak temsil edildiği bir hükümet kurulmalıdır. Bu yönde özellikle SDG-HTŞ arasında yapılan protokol anlaşmasının bazı maddeleri bizleri tedirgin etmiştir. Baas rejimini tanımayan ve dolayısıyla meseleye siyasi olarak bakmadan Beşar Esad’ın inanç kimliği üzerinden Alevi düşmanlığı yapanlar tüm coğrafya da gerçekleştirdiği soykırıma gerekçe olarak gösterirken, SDG-HTŞ protokolünün 6. Maddesi Esad artıkları bahanesiyle bölgedeki tüm azınlık kimliklerinin katliamı için gerekçe olarak gösterilmiştir. Buna karşın Alevi Bektaşi Federasyonu olarak özellikle SDG’nin Suriye sahasında ki aktörler arasında demokratik Suriye için önemli bir rol üstlenebilecek yapısını görüyor ve yeni yapılanmada tüm unsurların eşit yurttaş kimliği ile temsiliyetinin sağlanmasını umuyoruz.
Alevi diasporası ve dost-musahip kurumlarımız ile Avrupa başta olmak üzere, Avusturalya’dan ABD’ye uzanan örgütlerimiz Alevi soykırımına karşı eylemliliklerini sürdürmektedir. Ülkemizde ki devrimci – demokrat ve aydın çevrelerinin de soykırıma karşı sesini ve tepkisini daha güçlü hale getirmesini önemsiyor bu insanlık suçunu ortak mücadele ile daha hızlı durduracağımızı biliyoruz.”
“ASİMİLASYON FAALİYETLERİNİ DURDURACAĞIZ”
Milli Eğitim Bakanlığı’nın tarikat ve ırkçı-milliyetçi çevrelerle imzaladığı protokoller eğitimi ırkçı ve şeriatçı ideolojiye tamamen teslim etme hedefini sürdürdüğü belirtilen açıklamanın devamında şunlar aktarıldı:
“Eğitimde Laiklik ilkesine sahip çıkarak, imzalanan tüm protokollerin iptali için her türlü hukuki mücadeleyi verirken bir yandan da sokağa çıkarak meşru ve demokratik zeminlerdeki mücadelemizi vermeye devam edeceğiz. Bu alanda Eğitim-Sen, Veli-Der gibi demokratik kitle örgütleri ile birlikte ulusal ve uluslararası platformlarda mücadelemizi sürdüreceğiz. Federasyonumuz olarak altını çizeriz k; Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığının valilikler ve kaymakamlıklar aracılığı ile sürdürdüğü asimilasyon faaliyetlerini durduracağız. Cemevleri ibadethanemizdir ve tüm halkımıza aittir. Tartışmasız kırmızı çizgimiz olan Cemevlerinin özerkliğini savunuruz. Bizim ibadethanelerimiz memuriyet makamları değildir. Anaları ve Dedeleri memurlaştırmaya çalışan bu faaliyetleri kesinlikle durduracağız. Hacıbektaş dergahı milyonlarca Alevi’nin ser çeşmesidir. AKP-MHP iktidarının bize özel asimile politikalarının belki de en can alıcı bölümü, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı aracılığı ile dergahı 1826’dan sonra ikinci kez işgal hamleleridir. Geçtiğimiz ağustos anmalarında dergaha devlet erkânı ile adeta zafer kazanmış komutan edası ile girdiklerini bir kez de buradan hatırlatırız. Bu yıl ki anma etkinliklerini her yıl olduğu gibi musahip kurumlarımız ve Hacıbektaş Belediyesi ile ortak yapmaya devam edeceğiz. Kitlesel katılımın sağlanması yönünde bölgelerde çalışmalar yürüteceğiz. Anmalara gençliğin daha geniş katılımını sağlamak için onlarla görüşerek projeler üreteceğiz. Anmalara gelen halkımızın yaşadığı en önemli sorunların başında konaklama gelmektedir. Bu sorunun çözümü için adımlar atacağız. Anayasalar yazıldığı ülkelerde yaşayan tüm kimlikleri eşit güvence altına alan toplumsal mutabakatlardır.
ALEVİLER OLARAK HER DAİM BARIŞTAN YANA OLDUK
AKP’nin bir süredir gündeme getirdiği yeni anayasa hazırlama konusunu yakından takip ettiklerini ifade edilen açıklamada, “Ülkede demokratik bir anayasa olması gerekliliğini örgütümüz mücadele tarihinde defalarca belirtmiştir. İktidarda olduğu 22 yıldan bu yana sayısız antidemokratik uygulamalara imza atan iktidara asla güvenmiyoruz. Hükümetin Alevi yerleşim yerlerini, kutsal mekan çevrelerini ve ziyaret yerlerini maden ve taş ocakları firmalarına peşkeş çekerek değerlerimizi yok saymasını kabul etmiyor bununla ilgili kurumsal mücadele yürüteceğimizi beyan ediyoruz. Alevilere düşman olduğunu gizleme ihtiyacı dahi duymayan siyaset anlayışı ile yan yana gelip siyaset üretmemiz söz konusu değildir. AKP- MHP ittifakının anti demokratik bir anayasa taslağını da dayatmasını da kabul etmeyeceğizi şimdiden beyan ediyoruz. Anayasa profesörleri, akademisyenler, demokratik kitle örgütlerinin temsilcilerinden oluşan bir çalışma gurubu ile nasıl bir anayasa istediğimiz konusunda çalışma yapacağımızı belirtiriz.
Ortadoğu’daki yeni şekillenmelerden dolayı bölgede etkili olan Kürt siyasi hareketinin Türkiye’de ki barışa yönelik süreci biz Alevi toplumunu da etkileyecektir. Biz Aleviler her daim barıştan yana olduk ama bu barış Türkiye’nin demokratikleşmesine hizmet edip diğer toplum dinamiklerini de içine alarak eşit yurttaşlık ekseninde olmasını önemsiyoruz yani barışın toplumsallaşması değerli olacaktır. Sonuç olarak;
Alevi Bektaşi Federasyonu, Türkiye’de ve Dünya’da Alevilerin eşit yurttaşlık mücadelesini büyütecek güce sahiptir. Suriye’den Afganistan’a, Avrupa’dan Amerika’ya hiçbir canımızı yalnız bırakmayacağız. Bizi Türkmen, Kürt veya Arap Aleviliği kimliği üzerinden ayrıştırmaya çalışanlara karşı cevabımız nettir. “Yol bir, sürek bin birdir.”
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.