PİRHA- Halkların Köprüsü Derneği’nin etkinliğinde ‘Hey Allah’ın Zalımları’ kitabına dair konuşan Araştırmacı-Yazar Cemal Taş, “Dünyada rastlanır değildir ama ilk defa bir ile özel kanun çıkarılıyor ve raporlarda Dersimlilerin tamamen imha edilmesi belirtiliyor” dedi.
İzmir’de çalışmalarını yürüten Halkların Köprüsü Derneği, Güzel Çarşamba Buluşmaları kapsamında bu hafta Dersim üzerine çalışmalar yürüten Araştırmacı-Yazar Cemal Taş’ ı konuk etti.
Taş’ın, Dersim Soykırımını doğrudan tanıklıklarla ortaya koyduğu, ‘Hey Allah’ın Zalımları’ kitap çalışması ilişkin Alsancak’taki dernek binasında düzenlenen buluşmaya çok sayıda kişi katıldı.
Moderatörlüğünü Nermin Biter’in yaptığı buluşmada 1938 sürecinde Dersim’de yaşananları gerek içerden gerek dışardan doğrudan öznelerin anlatılarıyla ele alan ‘Hey Allah’ın Zalımları’ kitabı konuşuldu.
Taş, tanıklarla yaptığı görüşmeler, fotoğraflar ve mekanlar üzerinden sunumunu gerçekleştirdi.
“DERSİM DEVLET SIRRI OLARAK KALMAYA DEVAM EDİYOR”
Dersim’in bir ‘devlet sırrı’ olarak kalmaya devam ettiğini söyleyen Taş, “Herkes Dersim’de ne olduğunu biliyor, ama bu bir devlet sırrı olarak kalıyor. Osmanlı döneminde Dersim’e ait bir sınır var. Cumhuriyet dönemine geldiğimizde Dersim ismi Tunceli olarak değiştirildi. Dersim’de Emeniler, Kirmanclar vardı. Alevilikte etnik kimlik esas alınmaz, her etnisiteden Aleviler vardır. Bunların musahiplik, kirvelik gibi sosyal kurumları var. Bu kurumlarda pirler ve rayberler vardır. Osmanlı ve Dersim’in yapısı asla birbiri ile uyuşmadı. Dağlık alanı olan Dersim’e o dönem çok sefer düzenleniyor ve sonuç alamıyorlar. Cumhuriyet’e geldiğimizde 1920’de Dersim’den 6 mebus istiyorlar ve bunlar meclise gidiyor” dedi.
OSMANLI-DERSİM İLİŞKİLERİ
Osmanlı-Dersim ilişkilerine de değinen Taş, “Osmanlı, Ruslara karşı savaşa ikna etmek için Cemalettin Çelebi’yi Erzincan’a gönderip Dersim aşiretleriyle bir toplantı alıyor. Sonrasında 2 sene boyunca Ruslara karşı direniyorlar. İlk defa böyle bir ittifak gelişiyor. 1920’ye geldiğimizde meclise 6 vekil verdiklerini biliyoruz. Öncesinde Koçgiri hareketi var ve Dersimliler o dönem yeterli destek sunamıyor. Alevi oldukları için kısmi bir destek gönderiyorlar. Ki Dersim’de o dönem ulus bilinci çok gelişmemiş. Yine Şeyh Sait İsyanında Şafi oldukları için kendilerine destek vermiyorlar. 1907 yılında Koçuşağı isyanına yine destek vermiyorlar, hatta devlet yanında olan kimi aşiretler var” diye belirtti.
“DERSİM RAPORLARI; İMHA EDİLMELERİ GEREKİYOR”
Taş, Dersim’e askeri hareket öncesi hazırlanan istihbarat raporlarından örnekler vererek, ” 1930-1935 yıları arasında Dersim’e yönelik 6 rapor var. Raporun birinde canlı olarak bırakmamak ve Dersim’i bitirme gayesi var. Başka bir raporda ise Dersimlilerin tamamının sürgün olarak götürülebileceği bir yer olmamasından kaynaklı imha edilmeleri gerektiği belirtiliyor. Esas önemli olan İsmet İnönü’nün raporudur. Yeni bir il kurma önerisi var. İsmet İnönü Dersim hareketinin bittiğine dair bir söylemde bulunuyor. Dönemin Başbakanı olan İsmet İnönü görevden alınıyor. Tunceli Valisi olarak Abdullah Alpdoğan meclis yetkisiyle donatılıyor ve kendisine istediğini asıp, keseceği yetki veriliyor” şeklinde konuştu.
DERSİM’İN OCAKLARI, AŞİRETLERİ, KÖYLERİNE DAİR İSTİHBARAT TOPLANIYOR”
Dersim’de inanç ocaklarına mensup kişiler, aşiretler, aileler ve köylerin tespit edilerek katliamın gerçekleştirildiğini ifade eden Taş, “1930-1937 arasında devlet Dersimli ocakları, aşiretleri, köyleri çok iyi çalışıyor ve istihbarat topluyor. Nüfusu, kaç hayvanın ve kaç silahı olduğu resmi kayıtlarla tutuluyor. Bu dönemde isimleri olan kimler varsa ellerine geçtiği gibi katletmişler. Bunların nerede öldürüldüğünü ve mezarlarını biliyoruz. Dünyada rastlanır değildir ama ilk defa bir ile özel kanun çıkarılıyor. 1937’de Bakanlar Kurulu ile Dersim’e askeri operasyon kararı çıkarılıyor. İsyan ettiler denilen tüm kişiler Abdullah Alpdoğan’ın çağırmasıyla Elazığ toplantıya gidiyor ve gözaltına alınıyorlar. Bu mahkemelerde 72 kişi yargılandı ve 7 kişi idam edildi. İdam edilenlerin dışındakilerin tamamı farklı cezaevlerine gönderildi. O günden bugüne hiçbiri sağ olarak dönmedi ve hala mezarları yok” diye vurguladı.
Etkinlik soru-cevap kısmı ile son buldu.
Ersin ÖZGÜL/İZMİR
Yoruma kapalı.