PİRHA-Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 1004. Haftasında gözaltında kaybedilen Mehmet Zeki Doğan’ın akıbetini sormak için Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. Cumartesi Anneleri, yaptıkları açıklamada bir kez daha kaç yıl geçerse geçsin kaybedilenlerin akıbetini sormaktan, adalet istemekten vazgeçmeyeceklerini vurguladı.
Cumartesi Anneleri, 1995 yılından bu yana gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle Galatasaray Meydanı’nda bir araya geliyor.
Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 1003. Haftasında gözaltında kaybedilen Mehmet Zeki Doğan’ın akıbetini sormak için Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. Açıklamayı İnsan Hakları Derneği (İHD) Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına kayıp yakını Aysel Ocak okudu. Ocak’ın okuduğu açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Demokrasilerde halkın hem siyasi hem de idari anlamda yönetime katılması esastır. Bu nedenle yalnız seçme/seçilme hakkını kullanmak yetmez, yurttaşların eşit ve özgür müzakere yoluyla yönetime katılmaları da gerekir. Bu yüzden yurttaşların karar vericilere ulaşma ve onları etkileme kanallarına sahip olduğu yönetimlere demokrasi denir. Son dönemde “yumuşama” diye etiketlenen ve toplumun gündemine sokulan süreçten umut üretilmesi ancak devleti yönetenlerin hukuka ve insan haklarına yönelmesi ile mümkündür. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarının uygulanmadığı, Anayasa’nın bireyin hak ve özgürlüklerini korumaya yetmediği, yurttaşın taleplerini karar vericilere iletmek için muhatap bulamadığı anormal koşullardan uzaklaşmadan “yumuşama”dan söz edilemez. Zira normal olan devlet yönetiminde insan haklarını, hukukun üstünlüğünü ve yurttaşın taleplerini esas almaktır.
“ÖZEL HAREKAT TİMLERİ DOĞAN’I ZORLA PANZERE BİNDİREREK GÖTÜRDÜ”
Eğer bir “yumuşama”dan söz ediliyorsa öncelikle AYM kararlarının eksiksiz uygulanması talebimiz karşılanmalıdır. 29 yıldır maruz bırakıldığımız hukuksuzluğa, adaletsizliğe yenilerini ekleyen İçişleri Bakanı, tüm randevu taleplerimizi karşılıksız bırakmaktan vazgeçmelidir. 1004. haftamızda bir kez daha hatırlatıyoruz: Halkın haklı ve meşru taleplerini dikkate almayan yönetimler demokratikleşemez, yumuşayamaz. 1004. haftamızda 30 yıldır ülkemiz anormal koşullarda yönetildiği için sonuçsuz bırakılan Mehmet Zeki Doğan dosyasıyla kamuoyu karşısındayız. 37 yaşındaki Mehmet Zeki Doğan Hakkari/Çukurca’da yaşıyor ve 10 yılı aşkın süredir Çukurca Lisesi’nde kamu personeli statüsünde hizmetli olarak çalışıyordu. Özel Harekât Timleri 7 Haziran 1994’te saat 23.00 sıralarında liseye baskın düzenledi. Kapıyı kırarak içeri girip gece nöbetinde olan Mehmet Zeki Doğan’ı zorla bir panzere bindirerek götürdü.
“RESMİ MAKAMLAR SUSKUN KALDI”
Ailesi, olaya tanık olan mahallelilerden Mehmet Zeki Doğan’ın gözaltına alındığını öğrendi. Resmî makamlara başvurarak aldığı izin belgesiyle bölgede arama faaliyetine başladı. Çukurca halkının da katılımı ile gerçekleşen kapsamlı bir arama faaliyeti yürütüldü. Tanık beyanlarından yola çıkarak yapılan arama sonucu Çukurca’ya 5 km mesafede boşaltılmış olan Narlı Köyü civarındaki Zap Suyu kenarında Mehmet Zeki Doğan’ın ayakkabıları ve ceketi bulundu. Giysilerin olduğu yerde kan izleri de vardı. Ancak aramalar sonuçsuz kaldı, Mehmet Zeki Doğan’a ulaşılamadı. Kamu personeli olan Mehmet Zeki Doğan, görev başındayken gözaltına alınıp kaybedilmesine rağmen, okul yönetimi ve Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından herhangi bir girişimde bulunulmadı ve ailesine bilgi verilmedi. Ailenin “Mehmet Zeki Doğan gözaltına alındıktan sonra öldürülüp Zap Suyu’na mı atıldı?” sorusu karşısında resmî makamlar suskun kaldı. Devlet Mehmet Zeki Doğan’ın yaşam hakkını kamu gücünün müdahalesine karşı koruma yükümlülüğünü yerine getirmedi. Olayın kanıtlarını saptamak, maddi gerçeği açığa çıkarmak, fail ve sorumluları tespit etmek ve cezalandırmakla görevli makamlar, suçun cezasız kalması yönünde bir tavır sergiledi. Ailesi 30 yıldır evladının başına gelenleri öğrenemedi. Kaç yıl geçerse geçsin Mehmet Zeki Doğan için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten; devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.”
“AİLESİ OLARAK 30 YILDIR AĞABEYİMİ ARIYORUZ”
Basın açıklamasının ardından Cumartesi İnsanı Kemal Gökhan Gürses, Mehmet Zeki Doğan’ın kardeşi Emirhan Doğan’ın mektubunu kamuoyuyla paylaştı. Mektupta şu ifadeler yer aldı:
“Ben Emirhan Doğan. 7 Haziran 1994 tarihinde Hakkari Çukurca’da gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Mehmet Zeki Doğan’ın kardeşiyim. Ağabeyim Çukurca Lisesi’nde hizmetli kadrosunda çalışıyordu. 7 Haziran’da okulda gece nöbetindeydi. Olaya tanıklık edenler bize geç saatlerde Özel Harekat timlerinin okula bir baskın yaptığını ve ağabeyimi gözaltına alarak zırhlı bir araçla götürdüklerini söylediler. Çukurca halkı ile birlikte ağabeyimi her yerde aramaya başladık. Bu sırada Narlı köyünden insanlar bize Zap Suyu kenarında giysi bulduklarını haber verdiler. Hemen oraya gittik. Bulunan ayakkabı ve ceket abime aitti. Ceketin cebinde iki paket sigarası duruyordu. Su kenarında kan izleri vardı. Ailemizin ve Çukurca halkının tüm çabalarına rağmen cenazemizi bulamadık. Hukuki başvurularımızdan da sonuç alamadık. O gün bu gündür ağabeyimi öldürüp Zap Suyu’na mı attılar şüphesini taşıyoruz. Annem Hayat Doğan ve babam Cemal Doğan, ağabeyimden bir haber alamadan aramızdan ayrıldı. Ailesi olarak 30 yıldır ağabeyimi arıyoruz. Gerçeği bilmek istiyoruz. Bize bu acıları yaşatanların yargılanarak cezalandırılmasını istiyoruz. Adalet istiyoruz. Bir daha hiçbir aile bu acıları yaşamasın istiyoruz. Ağabeyime ulaşana kadar arayışımız ve bekleyişimiz devam edecek.”
1004. hafta eylemi karanfillerin Galatasaray Meydanı’na bırakılmasının ardından son buldu.
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.