PİRHA- Antalya’da yaşayan Hasan Gürsoy, geçmişte köylerde görgü ve musahiplik cemleri yapıldığını belirterek, “Şehirlerde görgü ve musahiplik cemleri yapılmadığı gibi bugünkü dedeler eski dedeler gibi itikat ve inanç sahibi değiller” dedi.
Uzun yıllar önce İstanbul’dan gelip Antalya’ya yerleşen Hasan Gürsoy, geçmişte köylerde yürütülen cem erkanları ile kentlerde yürütülen cem erkanları arasındaki farkları PİRHA’ya anlattı.
“KÖYLERDE CEMLER KIŞ MEVSİMİNDE YAPILIRDI”
Eskiden köylerde cemlerin köy halkının sığacağı kadar büyük olan evlerde yapıldığını belirten Hasan Gürsoy, “Köy halkı dede köye gelene kadar şikayetlerini bekletirlerdi. Cemler kış mevsimine denk getirilirdi. O zaman bir görgü ve musahiplik cemleri vardı” dedi.
“MÜŞKÜLLÜKLER ÇÖZÜLMEDEN CEM YÜRÜMEZDİ”
Eskiden köylüler şikayetlerini güz (sonbahar-kış) gelince köye gelen dedeye ilettiklerini belirten Gürsoy, bir kişinin diğer bir kişiyi arazi gibi konularda dedeye şikâyet ettiği zaman, dede bunun mahkemesini halkın huzurunda yapar, halk da dedeye rızalık verir ve barıştırırlar. Bir daha küs olmazlardı. Küskünlükler giderilmeden cem yürümezdi” diye ifade etti.
“KÖYLERDE BOŞANIP TEKRAR EVLENEN KİŞİLER TOPLULUĞA GİREMEZ YOL DÜŞKÜNÜ SAYILIRDI”
Eskiden inançtan kaynaklı yapılan evliliklerde boşanmaların daha az olduğunu aktaran Gürsoy, “Eşini boşayan ya da boşanan bir kişi bir daha evlenmezdi. Evlenirse de o topluluğa giremez yol düşkünü olurdu. Bu yüzden o zaman evlilikler çok sağlamdı ve bu kural evlilikleri daha da pekiştirmeye götürüyordu. Şehirlerde cemlerde bunlar yok. Çünkü herkes bir yerden gelmiş kimse kimseyi tanımaz görmez kimse de kimseden şikayetçi olmaz. Aynı şehirde ya da mahallede kendi akrabaları varsa ve aynı ceme gelirse birbirlerini söyleyebiliyor yoksa şehirde söylemek zor oluyor” dedi.
“KÖYLERDE CEM YÜRÜTEN DEDELER HER ŞEYİ ANLATIRLARDI”
Köylerde yapılan cemlerle şehirlerde yapılan cemlerin çok farklı olduğunu söyleyen Gürsoy, şunları kaydetti:
“Köylere gelen dedelerin pirleri, rehberleri, mürşitleri vardı. Dedeler ocaklardandır herkes dede olamaz. Ocaktan gelen dede cemlerdeki muhabbetlerde geçmişten bu zamana kadar olayları anlatır. Cem nereden gelmiştir? Nereden kalmıştır? Kimden kalmış? Nasıl yürütülür? Cem için neler gerekir? Haktan, hukuktan aile yapısından komşu ilişkisine kadar anlatır ayrıca dedelerin kerametleri vardır, keramet sahibidirler.
O zamanki dedeler eskilerden babasından, dedesinden, geçmişten anlatılanları dinleyerek Yol yürütülerek gelmiştir. Köylerde dedeler köye geldiği zaman herkes saygı duyardı. Şimdi dedeler ceme geliyor hemen cemi bitirmeye çabalıyor. Dede diyor ki cemi uzatmayalım veyahut da sohbet yapmayalım. Cem birlenene kadar dede bazı olayları anlatmak zorunda. Anlatacak ki vatandaşın kafasına bir şey girsin.”
“DEDELER, DEYİŞLERİN, DUAZLARIN NEFESLERİN ANLAMINI BİLMESİ LAZIM”
Dedenin söylenen deyişlerin, duazların, nefeslerin manasını bilmesi gerektiğini belirten Hasan Gürsoy, “Eskiden dede deyişlerin, duazların ne anlama geldiğini anlatırdı. Anlattığında Alevi kesimi bunların hepsini öğrenirdi. Şimdikilerin kerameti kalmamış, inanmıyor ki. Biz kendi çocuklarımıza dahi anlatamıyoruz. Bizim halkımızda sorumluluk yok” diye konuştu.
Cebrail ARSLAN/ANTALYA
Yoruma kapalı.