PİRHA-ÇEDES projesi kapsamında, imamların okullara ‘manevi danışman’ olarak atanmasına tepki gösteren Eğitim Sen Dersim Şubesi bir açıklama yaptı. Açıklamada laik yaşam, laik eğitim ve eşit yurttaşlık talep edildi.
Millî Eğitim Bakanlığı (MEB), Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı arasında imzalanan “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum” projesine tepkiler gelmeye devam ediyor. İmam, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve Kur’an kursu öğretmenlerinin öğrencilere; ‘manevi danışman’ olarak atanmasına karşı Eğitim Sen Dersim Şubesi Seyit Rıza Meydanı’nda bir basın açıklaması yaptı. Açıklamayı Eğitim Sen Dersim Şube Başkanı Hüseyin Kasun okudu.
“PROJE LAİK EĞİTİM VE LAİK YAŞAM TARZINI HEDEF ALIYOR”
Eğitim sisteminin ve toplumsal yaşamın bütün alanlarını dini kural ve değerler doğrultusunda yeniden biçimlendirmek isteyen siyasi iktidar ve Millî Eğitim Bakanlığı’nın, laik eğitim ve laik yaşama açıkça meydan okuyan adımlar atmayı sürdürdüğünü ifade eden Eğitim Sen Dersim Şube Başkanı Hüseyin Kasun, “Bugüne kadar eğitim alanında Millî Eğitim Bakanlığı ile başta Diyanet İşleri Başkanlığı olmak üzere, dini vakıf ve dernekler arasında çok sayıda iş birliği protokolü imzalanmış, okullar dini dernek ve cemaatlerin temel faaliyet alanları halinde getirilmiştir. Geçtiğimiz yıllar içinde eğitimi dinselleştirme süreci adım adım ilerlerken, doğrudan laik eğitimi ve laik yaşam tarzını hedef alan uygulamalar her geçen gün artmaktadır” dedi.
ÇEDES kapsamında bir süredir ülke çapında toplantılar yapıldığını ve çeşitli kararlar alındığını belirten Kasun, ÇEDES’le ilgili şu değerlendirmelerde bulundu.
“Dini ve manevi değerleri merkeze alan ÇEDES Projesi, laik-bilimsel eğitim anlayışına ve pedagoji bilimine aykırı bir içerikte hazırlanmıştır. ÇEDES ile vaiz, imam hatip ve Kur’an kursu öğreticilerinin, İlahiyat Fakültesi mezunlarının eğitim kurumu olan okullarda ‘manevi danışman’ olarak görev yapmalarının önü açılmış, başta İzmir ve Eskişehir başta olmak üzere, çeşitli illerde görevlendirmeler yapılmıştır.
“ÖĞRENCİLER DİNCİ TARİKATLARIN KUCAĞINA İTİLİYOR”
Manevi danışmanlarla öğrencilerin okul dışında Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı kamplarında buluşmaları, okullardaki koordinatör öğretmen ve Gülen cemaatinin “abla ve ağabeyleri” gibi koordinatör öğrencilerle dini telkinler yapan “değerleri eğitimi” çalışmalarına katılmaları hedeflenmektedir. ÇEDES projesi üzerinden öğrencilerin dinci tarikat ve cemaatlerin kucağına itilmesine seyirci kalmamız mümkün değildir.
ÇEDES Projesi iktidarın eğitim sistemini siyasal-ideolojik çizgisi ve dini-kültürel ihtiyaçları doğrultusunda biçimlendirme hedefinin son örneği olarak karşımıza çıkmaktadır. Siyasi iktidarın, bugüne kadar yaptığı gibi, din ve inanç alanı gibi son derece hassas bir konuda “tek din, tek mezhep” yaklaşımıyla hareket ederek okullarda öğrencilere belli bir dinin ve mezhebin etrafında şekillenen ‘manevi değerleri’ aktarmak istemesi kabul edilemez”
“ÇEDES FARKLI İNANÇTAN ÖĞRENCİLERE YÖNELİK BİR DAYATMADIR”
Laiklik ilkesi ve laik eğitimin toplumdaki farklı inanç, mezhep, kimlik, cinsiyet ve cinsel kimlikler ile inananlar ve inanmayanların bir arada barış içinde yaşayabilmeleri için son derece önemli olduğunu ifade eden Kasun, açıklamanın devamında şunları dile getirdi.
“Eğitim sisteminde ve genel olarak toplumsal yaşamda iktidarın kendi dünya görüşüne ve yaşam tarzına uygun nesiller yetiştirme yönündeki uygulamaları tüm topluma yönelik fiili bir baskı ve dayatma haline gelmiştir. Bu konuda mesai saatlerinin okul ders planlarının Cuma namazı saatlerine göre düzenlenmek istenmesi, karma eğitim ilkesinin ihlal edilmesi, kız okullarının açılmak istenmesi ve benzeri girişimler kabul edilemez.
Hiçbir toplum birbirinin aynı ve tamamen aynı düşünen, aynı inancı paylaşan, aynı ‘manevi değerleri’ benimsemiş insanlardan oluşmaz. Laiklik anlayışı gereği farklı, inanç, düşünce ve değerler karşısında tarafsız olması gereken bir devletin, sadece bir dinin ve mezhebin öğretilerini, sadece belli bir inancın benimsediği manevi değerleri tüm okullarda ‘tek doğru’ olarak öğretmeye çalışması farklı inançtan öğrencilere yönelik açık bir dayatmadır.
“ÇEDES PROJESİ LAİKLİĞE AYKIRIDIR”
Değişik din, mezhep, inanç ve dünya görüşünden insanların gerçek anlamda “eşit yurttaş” olarak kabul edilmesi, devletin bütün inançlara eşit mesafede ve tarafsız yaklaşmasına, günlük yaşamın her alanında okulda, üniversitede, işyerinde, sokakta, farklı kimlik, inanç ve dünya görüşleri arasında ayırım yapılmamasına bağlıdır. ÇEDES projesi bu yönüyle hem laikliğe hem de laik eğitim anlayışına temelden aykırıdır.
Türkiye’de yıllardır bizzat iktidar eliyle hayata geçirilen ve birbirinden ayrı olması gereken eğitim alanı ile inanç alanlarının birbirine karıştırılmasına yönelik her türlü uygulamadan derhal vazgeçilmelidir.
“LAİK EĞİTİM, LAİK YAŞAM VE EŞİT YURTTAŞLIK İÇİN BİRLİKTE MÜCADELE EDELİM”
Çocuklarımızın ve öğrencilerimizin siyasi iktidarın kendi siyasal-ideolojik hedeflerine ulaşmak için hayata geçirilen ÇEDES ve benzeri projelerin parçası haline getirilmesini istemiyoruz. Bu konuda eğitim emekçileri başta olmak üzere, öğrencilerimizin, velilerimizin ve demokratik kamuoyunun ortak ve güçlü bir tutum alması önemlidir.
Okullarımızın dini içerikli faaliyet ve etkinliklerin değil, laik ve bilimsel eğitimin mekânları olması için bütün eğitim ve bilim emekçilerini, öğrenci ve velilerimizi birlikte mücadeleye davet ediyoruz.
Eğitimin bütün kademelerinde eğitimin niteliğini yükseltmek, çocukların özgür ve sağlıklı bireyler olarak yetiştirilmesi için somut adımlar atılması gerekirken ÇEDES gibi projelerle çocuklarımızı ayrıştırmak isteyenlere karşı mücadelemiz kesintisiz olarak sürecektir”
PİRHA/DERSİM
Yoruma kapalı.