PİRHA – Milletvekili Ali Kenanoğlu, Köy Kanunu’na ilişkin Meclis’te yaptığı konuşmada, “Köy Kanunu’na göre, köyün ortak kullanım alanlarına cami yapımından bahsedilmekte. Aynı kanunda 4500 Alevi köyüne cemevi yapılmasından bahsedilmemekte. Bu bölücülük değil de nedir?” ifadelerini kullandı.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, Meclis Genel Kurulu’nda Köy Kanunu’na ilişkin söz aldı. Köy Kanunu’na göre köy; köyün ortak kullanım alanlarına cami yapımından bahsedildiğinin altını çizen Kenanoğlu, aynı kanunda 4500 Alevi köyüne cemevi yapılmasından bahsedilmediğini söyleyerek, “Bu bölücülük değil de nedir” diye sordu.
“TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN MAKBUL BİR VATANDAŞ TANIMI VARDIR”
Ali Kenanoğlu, “Bu devletin makbul bir köy tanımı var” diyerek şu konuşmayı yaptı:
“Konuya şöyle girmek istiyorum, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu tarafa Türkiye Cumhuriyeti’nin makbul bir vatandaş tanımı vardır. Bu makbul vatandaş Türk ve Sünni’dir, tek başına Türk olması yetmez, tek başına Sünni Müslüman olması da yetmez. Mübadeleler döneminde Hristiyan olan Türkler göç ettirildiler, niye? Çünkü Türklerdi ama Müslüman değillerdi, böyle bir makbul vatandaş tanımı var. Aynı zamanda bu devletin makbul bir köy tanımı da var. Şimdi, bu köy tanımı nedir? İçişleri Bakanlığının sayfasında köy; cami, mektep, otlak, yaylak, baltalık gibi orta malları bulunan ve toplu veya dağınık evlerde oturan insanların bağ ve bahçe ve tarlalarıyla birlikte teşkil ettikleri, nüfusu 2 binden az olan yerleşim birimi olarak geçiyor. Yani bu ülkenin bir de makbul köy tanımı var. Şimdi, bu ülkede 4.500 civarında Alevi köyü var ve bu Alevi köylerinde cemevleri var. İnançları ibadetleri gereğince ortak ibadet ettiğimiz yerler cemevleri ve bunlar var. Şimdi, siz, bu yasayla köyün ortak mülkiyeti, ortak değerleri, ortak alanlarından camilere yapılacak yardımlar ya da ormanlık alanlardan elde edilen birtakım gelirlerle buraya yapılacak işler için kanunda düzenleme yapıyorsunuz ama cemevi yok. Şimdi o köyde köy muhtarı, köy ihtiyar heyeti kendi cemevleriyle ilgili bu tür harcamayı yaptıkları zaman suç işlemiş olacaklar, kanunen suç işlemiş olacaklar çünkü kanunda “cemevi” diye bir şey yok.
Dönemin Başbakanı Yıldırım Akbulut bizi ziyaret etmişti, ben cemevi başkanıydım, yöneticisiydim o zaman, dedim ki: “Sayın Başbakan, biz haksızlığa uğruyoruz, birçok konuda haksızlık var.” “Ya, nasıl bir haksızlık var; bir anlat bakayım.” dedi. Ya, hangi birini anlatalım, askerdekini mi anlatalım, okuldakini mi anlatalım, çarşı pazardakini mi anlatalım. “Ama bunlara gerek yok, ben size kanundan bahsedeyim. Ya, Köy Kanunu var, siz bilmiyor musunuz, Köy Kanunu böyledir.” dedim, “Ya, nasıl olur böyle bir şey?” dedi. Başbakanın haberi yoktu, biz Köy Kanunu’nu önüne koyduk, baktı, o da şaşırdı. Bilmiyorum, belki birçok arkadaşımın bundan da haberi yoktur. “Ama bu ülkede kanunlar, yasalar, uygulamalar, yönetmelikler ayrımcıdır, bölücüdür.” dediğimiz zaman bize diyorlar ki “Ya, siz niye böyle konuşuyorsunuz?” Evet, bu ülkenin kanunları bölücüdür, bölmüştür işte; 4.500 tane Alevi köyünün ibadethanesini yok sayıyor; Köy Kanunu yok sayıyor, köy sıfatında tanımlamıyor, köy tanımına almıyor.
Şöyle bir şey var: Ali Osman Baydemir var, belediye başkanıydı, Diyarbakır Belediye Başkanıydı. Şimdi diyeceksiniz ki “Ya, bu Osman Baydemir’di, Ali nereden geliyor?” “Ali” ismini biz verdik ona Aleviler olarak. Çünkü kendisi belediye başkanlığı döneminde anahtar teslim bir cemevi yaptı, Pir Sultan Abdal Derneğine teslim etti ve bundan yargılandı; hakkında fezleke düzenlendi ve bundan dolayı yargılandı. Şimdi, dolayısıyla bakış açısı bütünüyle, böyle yapıyorsunuz…”
“BÖYLE ADALETSİZ VE BÖLÜCÜ BİR YASA OLAMAZ”
“Bu Köy Kanunu’nda, işte arkadaşlar önerge verdiler, ya, niye kabul etmiyorsunuz? Yani köylü köydeki ortak alanlarına, ortak değerlerine yatırım yaparken, orayla ilgili harcamalar yaparken yani köyünde cemevi varsa burayla ilgili yatırım yaptığı, masraf ettiği zaman bunu niye kabul etmiyorsunuz? Ha, çünkü niye? Kültür ve Cemevi Başkanlığı kurdunuz ve cemevlerini birer kültürel mekân olarak kabul ettiniz, ibadethane olarak kabul etmiyorsunuz dolayısıyla “Eğer bir yardım talebi söz konusuysa gitsin, oraya başvursun, oraya kaydolsun, oranın literatürüne girsin ya da oranın kontrolü altına girsin.” diyorsunuz. Şimdi, bu bakış açısıyla bu ülkede yani hâlâ geldiğimiz yüzyılda, 2023 yılında böyle haksız, hukuksuz, adaletsiz ve bölücü bir yasa olamaz, bölücü bir köy tanımı, köy kanunu olamaz. Bu yasada bunu düzeltme imkânı varken, bu düzenlemeyle, bu önergeyi kabul ederek bunu yapma imkânı varken şimdi bunu da reddettiniz. Ne yapmaya çalışıyorsunuz? Ama yarın seçimler için hepiniz sokağa çıkacaksınız, sokağa çıktığınız zaman cemevlerini de ziyaret edeceksiniz, Alevi köylerini de gezeceksiniz -eminim, her biriniz doğal olarak gezeceksiniz tabii ki- ve oralara gittiğinizde size buna hatırlattıkları zaman ne diyeceksiniz? Bu işleri böyle, hani bir tarafına bakarak, diğer taraftan yok sayarak yaparak birlik, beraberlik, kardeşlik söylemleri olmuyor, bunlar tutmuyor.
Eğer bu ülkede hepimiz kardeşsek, hepimiz eşitsek, eşit yurttaşlık çerçevesinde bir olmak gerekiyorsa o zaman bu kanunlardaki ayrımcılıkların da ortadan kaldırılması gerekiyor. Tümüyle ayrımcılık, bölücülük içeren bir maddedir. Alevi toplumu ve onların ibadethanesini yok sayan bir maddedir. Dolayısıyla bu maddenin çekilmesini talep ediyoruz.”
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.