Alevi Haber Ajansi

Fincancı, gözaltı öncesi PİRHA’ya konuştu: İşkencenin, şiddetin olmadığı bir dünya istiyorum-VİDEO

PİRHA-Hedef gösterildikten sonra gözaltına alınan TTB Başkanı Prof. Dr. Fincancı, gözaltına alınmadan önce PİRHA’ya yaptığı açıklamada iddiaların araştırılması için tüm tarafların adım atması gerektiğini belirtti. Fincancı, “Gözaltına da alınabilirim, tutuklayabilirler de elbette. Ama söylemek istediklerimizi engelleyecek bir durum olmamalı bu” dedi.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, geçen hafta bir televizyon kanalında, TSK’nin kimyasal silah kullandığı iddialarının araştırılmasını istediği için gözaltına alındı. Fincancı, gözaltına alınmadan önce Almanya’nın Köln kentinde hakkında başlatılan soruşturmaya ilişkin PİRHA ve CAN TV mikrofonlarına açıklamalarda bulundu.

“İDDİALARIN ARAŞTIRILMASI ÇOK ÖNEMLİ”

Kimyasal silah iddialarının araştırılması gerektiğini belirten Fincancı şunları söyledi:

“Bir takım iddialar var. Bazı kuşkulu görüntüler var. Bunlar kişilerin kendileri tarafından çekilmiş görüntüler. Tam olarak bilebilme olanağımız yok hangi koşullarda nasıl çekildiğini. Ancak istemsiz hareketleri olan bir kişi görülüyor. Ayrıca ağzından kanlı, köpüklü sıvı geldiğini görüyoruz. Tabii bunlar özellikle de solunum yoluyla etkili olabilecek bir toksik maddeyi düşündürüyor. Bunun araştırılması gerekir. Ölümle sonuçlanmış bir olay olduğu için de özellikle etkili soruşturma ve belgeleme kılavuzumuz olan Minnesota Protokolü’ne uygun bir bağımsız araştırmaya ihtiyaç olduğunu ifade ettim.

Bu iddiaların araştırılması açısından önemli. Çünkü kimyasal silah kullanımı uluslararası sözleşmelerle yasaklanmıştır. Kullanıldığına dair veriler de ancak araştırma sonucuyla tespit edilebilir. Videoda sadece kuşkulu bir görüntü olduğu ve bu yönde bir değerlendirme yapılmasına ihtiyaç olduğunu görüyoruz. Araştırılması gerektiğine ilişkin her açıklamamız aslında refleks olarak bir tepkiyle karşılaşıyor. Bir savunma refleksi geliştirildiğini görüyoruz. Oysa “Evet etkili bir soruşturma tabii ki yapacağız ve bu konuyu araştıracağız” diyebilirler. Kaldı ki böyle bir toksik etki gösteren maddenin ne olduğu, kim tarafından kullanıldığı da dahil olmak üzere belirsiz. Dolayısıyla bütün taraflardan etkili bir soruşturmayı kolaylaştıracak adımlar atması beklenir.”

“TÜM TARAFLARIN BAĞIMSIZ ARAŞTIRMAYI OLANAKLI KILMASI GEREKİR”

Fincancı, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin de iddiaların araştırılması için adım atması gerektiğini de belirtirken, şöyle konuştu:

“Yalnızca Türkiye’nin değil, diğer tarafların da aslında bununla ilgili bağımsız bir araştırmayı olanaklı kılmasına ihtiyaç var. örneğin bağımsız araştırma konusunda adım atmak isteyenleri engellemiş Kuzey Irak yönetimi. Dolayısıyla onlar da bunun tarafı ve bu konuda bir değerlendirme yapmalarına ihtiyaç var. Ama Türkiye hemen hızlı bir refleks gösterdi. Tabii burada gündem değiştirme, özellikle Bartın’da meydana gelen 41 işçinin katliamıyla sonuçlanan maden patlaması gündemdeyken birden gündemi bir başka yöne çekmiş oldular. Bir çarpıtma aslında.

Daha geçtiğimiz günlerde dezenformasyon yasası adı altında bir sansür yasası çıkardı hükümet. Ama kendileri bir dezenformasyon çabası içine giriyorlar bu durumda. Ve bir savunma refleksi gösteriyorlar bir yandan da. Dezenformasyonun insanların bilgi alma hakkını ihlal ettiğini bir kez daha hatırlatayım. Hem de bununla ilgili etkili soruşturma talep etme bizim yurttaş sorumluluğumuz, devletlerin de yükümlülüğüdür soruşturmayı yapmak. Yükümlülüklerini de hatırlatmış olayım.”

“KRİMİNALİZE EDİLMEMİZ KABUL EDİLEBİLİR BİR DURUM DEĞİL”

Fincancı, hakkında başlatılan soruşturmaya ilişkin ise şunları kaydetti:

“Gözaltına da alınabilirim, tutuklayabilirler de elbette. Ama söylemek istediklerimizi engelleyecek bir durum olmamalı bu. Çünkü bu hepimizin haklarını savunmak adına sessiz kalmamız için herhangi bir şekilde eleştiri yöneltmek, talepte bulunmak, yurttaş haklarımızı talep etmemizi engellemeye dönük bir takım çabalar olabilir. Biz tam da bunun için konuşmak zorundayız. Ben hepsini kabul ediyorum, alıyorum, başımın üstüne koyuyorum.

İnsan hakları mücadelesi, suçu işleyen kim olursa olsun, o suçun varlığını ve sorumlularını ortaya koymaya dönük bir mücadele. O yüzden hepimizin de sorumluluğu. Bu suçu işleyenler tabi devletin organları olabilir. Bu suçu işleyenler başka örgütler olabilir, yapılar olabilir. Ama insan haklarını koruma devletlerin görevi. Devletlerin işlediği iddia edilen suçların ortaya çıkarılması talebi ya da ortaya çıkarma mücadelesinde bizim kriminalize edilmemiz kabul edilebilir bir durum değil.

“İNSANLARIN ÖLMEDİĞİ, İŞKENCE GÖRMEDİĞİ BİR DÜNYA, TÜRKİYE İSTİYORUM”

Her seferinde devleti bir kutsal varlıkmış gibi gösterme çabası aslında bizim yurttaş bilincimizin olmaması ile de ilgili. Bu yüzden hepimizin yurttaş olduğunu, hak özneleri olduğumuzu bir kez daha hatırlatayım. Hekim olarak da tabi ki insan sağlığına zarar veren her türlü etkinliğin varlığı veya iddiası halinde bizim orada sorumluluk almamız gerektiğini unutmayalım. Yurttaş olarak da ben bir arada, barış içerisinde yaşayabileceğim, şiddetin olmadığı, insanların ölmediği, zarar görmediği, işkence görmediği bir dünya ve Türkiye istiyorum. Onun için de mücadeleye devam edeceğim.”

PİRHA/KÖLN

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak