PİRHA- Saldırıya uğrayan Demokratik Alevi Dernekleri Ana Fatma Cemevi Ankara Şubesi Başkanı Mustafa Karabudak, “Soruşturma süreci boyunca sağlıklı bilgi elde edemedik. Bu kişi tek başına bu saldırıları yaptıysa da, siyasi iktidarın kullandığı ötekileştiren, yok sayan, nefret söyleminde bulunan dilinden kaynaklıdır. Bu olayın peşini bırakmayacağız” dedi.
Ankara’da 30 Temmuz’da Tuzluçayır Ana Fatma Cemevi’ne, Ege Mahallesi Şah-ı Merdan Cemevi’ne, Gökçebel Köy Derneği’ne ve Türkmen Alevi Bektaşi Vakfı’na eş zamanlı saldırı düzenlendi. Saldırılarda bir kişi bıçakla yaralandı.
Saldırıya uğrayan Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Ana Fatma Cemevi Ankara Şubesi Başkanı Mustafa Karabudak, konuya ilişkin PİRHA’ya konuştu.
Saldırıları tek kişinin yaptığına inanmadıklarını belirten Karabudak, olayın tüm yönleriyle aydınlatılması gerektiğini söyledi. Duyarlı tüm kesimlerin bu tür saldırılara karşı birlikte hareket etmesi gerektiğini de kaydeden Karabudak, siyasal iktidarın seçim sürecine giderken kaos ortamı yaratarak bundan beslenmek isteyeceğini ve herkesin buna karşı uyanık olması gerektiğini vurguladı.
“CEMEVLERİNE YÖNELİK SALDIRI OLDUĞUNU DUYUNCA HEMEN GELDİK”
Saldırının olduğu günü anlatarak sözlerine başlayan Karabudak, şunları dile getirdi:
“Saat 14.00 gibi çıkmıştık cemevimizden, kapalıydı. Eve gittim, bir arkadaş aradı. ‘Bir duyum aldım Ankara’da cemevlerine saldırı olmuş’ dedi. ‘Siz de bir şey var mı?’ diye sordu. Ben de biraz önce cemevindeydik bir sorun yok dedim ama yine de bir gelip bakmak istedim. Geldiğimde baktım ki bizim cemevimize saldırı olmuş. Camlar kırılmış ve yerde banket taşları var. Yan taraftaki dükkanlara sordum. ‘Görmedik, içerideydik’ dediler. Hava çok sıcak olduğu için sokakta kimse yoktu. Daha sonra kapının önüne bir sivil polis ekibi geldi. Onlar da, ‘Biz de Ankara genelinde cemevlerine yönelik bir saldırı olduğunu duyduk, o yüzden geldik’ dediler. Daha sonra esnaftaki mobese kameralarına baktık.
“20’Lİ YAŞLARDA BİRİ ELİNDE TAŞLARLA GELİP SALDIRMIŞ”
Saldırı saat 15.40’da gerçekleştirilmiş. 20 – 25 yaşlarında bir erkek şahıs yapmış. Elinde banket taşları ile yaya olarak geliyor ve saldırıyı gerçekleştiriyor. Sonrasında elini kolunu sallayarak ters istikamete doğru devam ediyor. Daha sonra da ben üyelerimize, mahalledeki dostlarımıza haber verdim. Medyaya da haber verdik. Belli bir süre hiçbir yere dokunmadık. Daha sonrasında polisler geldi ifadeler alındı, parmak izi vesaireler alındı. Avukatımız geldi aynı zamanda, şikayetçi olduk. Saldırı olduğu günden bugüne de sürekli ziyaretçilerimiz oluyor. Siyasi partiler, demokratik kesim, sivil toplum örgütleri, dost kurumlar, çok sayıda yurttaşımız ziyaretimize geldi.”
“İZMİR’DEN GELMİŞ, İKİ SAAT İÇİNDE SALDIRILARI YAPMIŞ VE DÖNERKEN YAKALANMIŞ”
Soruşturma süreci boyunca sağlıklı bir bilgi elde edemediklerini söyleyen Karabudak, “Şu anda öğrendiğimiz kadarıyla bu saldırıları bir kişi yapmış. İsmini öğrenemedik, gizlilik var. Dün avukatımızı emniyete çağırdılar. Onunla da hiçbir bilgi paylaşımı yapmadılar. Sadece ‘Fazla büyütmeyin, münferit bir olay. Bir kişinin yaptığı bir olay. Hiçbir örgüt bağlantısı yok. Buna rağmen tekrardan araştırıyoruz. Aynı gün yakalandı zaten’ demişler. Ancak biz bunun böyle olmadığını biliyoruz. Bu kesinlikle örgütlü bir olaydır. Netleştiremedik ama aldığımız duyumlara göre bu şahıs İzmir’den gelmiş. 2 cemevi, bir vakıf ve bir köy derneğine saldırdıktan sonra İzmir’e geri dönerken Eskişehir yolunda yakalanmış. Ancak bunun hiç inandırıcılığı yok. İzmir’den gelip Kızılay’a gidip oradan Ege Mahallesi’ne geçip daha sonra Tuzluçayır’a gelmesi yaklaşık iki saatlik bir zamanını almış. Bölgeyi bilmeyen, mahalleyi bilmeyen birisinin yapabileceği bir şey değil bu. Ayrıca neden yapsın? Bunun arkasında muhakkak birileri var. Siyasi iktidar bu olayı aydınlatmalı ve tüm kamuoyuna hesabını vermelidir” diye konuştu.
“SİYASİ İKTİDAR BU TÜR KAOSLARLA ÖMRÜNÜ UZATMAK İSTİYOR OLABİLİR”
Bu tür saldırılara karşı Alevilerin, demokratların, duyarlı tüm yurttaşların birbirine sahip çıkması gerektiğini vurgulayan Karabudak, süreci iyi okumanın ve uyanık olmanın çok önemli olduğunu kaydetti.
Seçim sürecine doğru gidildiğini de anımsatan Karabudak, “Biz bunun sağlıklı bir seçim olacağını düşünmüyoruz. Siyasi iktidar şu an ekonomik olarak derin bir krizde. Bu tür kaoslarla ömrünü uzatmak gibi bir kaygısı da olabilir. Daha kötü şeyler de yaşayabiliriz. Siyasi iktidar sürekli nefret dili kullanıyor. Bu kişi tek başına bu saldırıları yaptıysa da, siyasi iktidarın kullandığı ötekileştiren, yok sayan, nefret söyleminde bulunan dilinden kaynaklıdır. Siyasi iktidar böyle bir dil kullanırsa, birileri de kendine vazife çıkartır ve gelip bu tür saldırılar gerçekleştirir. Veya siyasi iktidarın içinden bir kol bir kaos yaratmak istiyor. Bunu da bizim üzerimizden yapmak istiyor. Tüm bunlara karşı uyanık olmalıyız, örgütlü olmalıyız. Sadece Alevilere yönelik bir saldırı değildir bu. Tüm demokratik kesimlere, tüm ötekileştiren, yok sayılan kesimlere yöneliktir. Bu saldırı karşısına iyi bir refleks gösterildiğini de düşünüyorum çünkü çok sayıda kurum, parti ve kişi bize gerçekten destek oldu, yanımızda oldu. Birlik ve dayanışmayı sağladığımızı düşünüyorum. Bu tür oyunların artık Türkiye’de tutmadığını da görmüş olduk” dedi.
“DEVLET BİR YANDAN CEMEVLERİNİ TANIMAZKEN BİR YANDAN DA BİRLİKTE ORUÇ AÇIN DİYOR”
Geçmişten bugüne Alevilere yönelik kırım ve katliamlar silsilesinin yaşandığını ifade eden Karabudak, son olarak şunları aktardı:
“Siyasi iktidar kırarak, katlederek yok edemediği Alevileri, içten bir kesimi satın alarak, asimile etmeye çalışıyor. Belli dedeleri, kurumları, yönetimleri satın alarak bunu gerçekleştirmeye çalışıyor. Bunların hepsi asimilasyon politikalarının bir parçasıdır. Siyasi iktidar 1600’e yakın cemevini ziyaret ederek kırıntı diyebileceğimiz ufak tefek şeyler verdi. Bunu yaparak bazı kesimleri yanına çekmek, yanında tutmak istiyor. Devlet bir yandan cemevlerini tanımazken, yasal statüsünü vermezken, bir yandan da cemevlerini ziyaret edin, birlikte oruç açın, aşurelerine katılın diyor. Bu bir çelişkidir. Hem yok sayacaksın hem de görevlendirdiğin kişilerin oralara gitmesini isteyeceksin. Bu makul Alevi yaratma derdidir. Yanımızda olun size kırıntı verelim, ihtiyaçlarınızı giderelim diyorlar.
“BU OLAY MÜNFERİT DEĞİL; CEMEVLERİMİZE, DERNEKLERİMİZE SAHİP ÇIKALIM”
Bu işin peşini bırakmamamız gerekir. Belki savcılığa çıkartacaklar bu saldırganı ve serbest bırakacaklar. Geçmişte de her zaman bu böyle oldu. Alevilerin kapıları işaretlendi, duvarları yazıldı, cemevi içinde canlarımız katledildi. Bir Uğur Kurt gerçeğimiz var ama hep bir kişi üzerinden yapılmış gibi gösterildi bu olaylar. Biz biliyoruz ki bunlar münferit değil, tek kişinin yaptığı işler değil. Her ne kadar tam anlamıyla inanmasak, güvenmesek de bir sistem hukuku var. Bunun işletilmesini istiyoruz. Bunun peşini bırakmamamız lazım. Alevilerin birlikte hareket ettiğini, dayanışma sağladığını göstermemiz gerekir. Bu saldırıların karşısına güçlü bir tavır, duruş sergilediğimizde bir daha kolay kolay bir saldırı gerçekleştiremeyeceklerdir. Tüm canlarımızı birlikte olmaya, birbirimize sahip çıkmaya çağırıyorum. Cemevlerimize, komşumuza, arkadaşımıza sahip çıkalım. Bir arada olalım, birbirimizin hızırı olalım.”
Melis CİDDİOĞLU/ANKARA
Yoruma kapalı.