Alevi Haber Ajansi

Ankara Tabip Odası: Yoksulluk bir halk sağlığı sorunudur -VİDEO

PİRHA- Ankara Tabip Odası (ATO), her geçen gün derinleşen ekonomik kriz sonucu yoksullaşan halkın sağlığının da bozulduğuna dikkat çekerek; “Türkiye’de kronikleşen ekonomik kriz, artan hayat pahalılığı ve alım gücünün düşmesi göz önüne alındığında ‘tam iyilik’ halinden söz etmek imkânsıza yakındır” dedi.

Ankara Tabip Odası (ATO), yaptığı basın açıklamasıyla her geçen gün derinleşen ekonomik kriz sonucu yoksullaşan halkın sağlığının da bozulduğuna dikkat çekti.

Yapılan açıklamada, yoksulluğun bir halk sağlığı sorunu olduğu vurgulanarak, sağlık çalışanları ile hastaları karşı karşıya getiren sağlık politikaları dâhil olmak üzere, gelir eşitsizliğini artıran, gıda enflasyonunu büyüterek yetersiz ve sağlıksız beslenmeye yol açan, elektrik faturaları ve kesintileri yüzünden yurttaşları mağdur eden politikaların halk sağlığını olumsuz etkilediği ve birçok hastalığa neden olduğu belirtildi.

Basına yapılan açıklama metnini Ankara Tabip Odası Halk Sağlığı Komisyonu üyesi Dr. Ebru Basa okudu.

TÜRKİYE’DE KRONİKLEŞEN EKONOMİK KRİZ HALKIN SAĞLIĞINI BOZUYOR”

Dünya Sağlık Örgütü tarafından sağlık kavramının, sadece hastalık ve sakatlığın olmayışı değil; bedence, ruhça ve sosyal yönden tam iyilik hali şeklinde tanımlandığını söyleyen Basa; “Sosyal yönden tam iyilik hali, sağlığın sadece kişisel bir olgu olmadığına, siyasal, toplumsal ve sosyo-ekonomik boyutunun bulunduğuna da işaret eder. Kişinin sosyal yönden tam iyilik halinde olmasının ön koşulu, toplumsal refahın ve sosyal yaşantısının da sağlıklı olmasıdır. Çalışma ve yaşam güvenliğinin sağlanamadığı, iş bulma olasılığının bulunmadığı, gelir dağılımında eşitsizliğin arttığı toplumlarda tam iyilik hali de bulunmaz. Türkiye’de kronikleşen ekonomik kriz, artan hayat pahalılığı ve alım gücünün düşmesi göz önüne alındığında ‘tam iyilik’ halinden söz etmek imkânsıza yakındır” şeklinde konuştu.

SAĞLIKSIZ BİR TOPLUM OLMAYA DAHA ÇOK YAKLAŞIYORUZ”

Sağlık çalışanları ile hastaları karşı karşıya getiren sağlık politikaları dâhil olmak üzere, gelir eşitsizliğini artıran, gıda enflasyonunu büyüterek yetersiz ve sağlıksız beslenmeye yol açan, elektrik faturaları ve kesintileri yüzünden yurttaşları mağdur eden politikalara değinen Basa, sözlerine şu şekilde devam etti:

“Beslenme, barınma, ısınma ve sağlık hizmetlerine erişim maliyeti arttıkça, yoksulluk ve açlık sınırları yükseldikçe “sağlıksız” bir toplum olmaya daha çok yaklaşıyoruz. Daha çok hastalanıyor, daha çok sağlık kurumlarına başvuruyor, daha çok ilaç tüketiyoruz. Bugün bir kez daha, çok net bir şekilde ifade etmek gereklidir: Yoksulluk bir halk sağlığı sorunudur. Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu ve Halk Sağlığı Komisyonu olarak sağlığımızı ve sağlık sistemini tam iyilik halinden uzaklaştıran yoksullaşmaya ve bunun sağlığımıza etkilerine dikkat çekmek istiyoruz.”

“EŞİTSİZLİK BİR HALK SAĞLIĞI SORUNUDUR”

Konuşmasının devamında istatistiklere göre bugün Türkiye’de her 5 kişiden 1’inin yoksul olduğunu aktaran Basa; “Açlığın ve yoksulluğun nedeni, her geçen gün daha da artan gelir dağılımındaki adaletsizlik ve toplumsal eşitsizliğin derinleşmesidir. Türkiye’de ilk kez kişi başına düşen milli gelir 7 yıl boyunca düşüş gösterdi. Araştırmalarda görüldüğü üzere Avrupa’da gelir eşitsizliğinde birinciliği kimseye kaptırmayan ülkemizde, en zengin yüzde 20’lik grup en yoksul yüzde 20’lik gruptan 9 kat daha fazla gelir elde etti. Bu da açlık ve yoksulluk sınırının artması anlamına geliyor. Sendikaların yaptığı araştırmaya göre satın alma gücü düşmeye devam ediyor. Dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 15 bin 139 TL olurken, açlık sınırı 4 bin 552 TL ile 2022 yılı asgari ücretinin üzerine çıktı. Asgari ücret karın doyurmaya dahi yetmiyor!” diye belirtti.

“BESLENME SORUNU BİR HALK SAĞLIĞI SORUNUDUR”

Uzun ve ucuz ekmek kuyruklarından anlaşılacağı üzere halkın karbonhidrat ağırlıklı öğünlerle karnını doyurmaya yöneldiğini belirten Basa, şunları dile getirdi:

“Çünkü Türkiye’de son 16 yılda 9 kat artan gıda enflasyonu sağlıklı ve besleyici gıdalara erişimi güçleştiriyor. Fazla miktarda karbonhidrat tüketmek, sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenememek anlamına geldiği oranda obeziteye yol açmakta, hipertansiyon, diyabet, metabolik sendrom gibi obezitenin tetiklediği sağlık sorunları ortaya çıkmaktadır. Sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenememek bağışıklık sisteminin zayıflamasına yol açmakta, enfeksiyon hastalıklarına ve kansere yakalanmayı kolaylaştırmaktadır. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün raporuna göre yıllık kişi başı 39 kilogram tüketim ile en az kırmızı et tüketen ülkeler arasındayız. Kırmızı eti ve balığı az tüketen toplumumuzda obezite oranı ise hızla artış sergiliyor. Gelişme çağındaki bütün çocuklarımıza süt ücretsiz verilmelidir.”

“BARINMA SORUNU BİR HALK SAĞLIĞI SORUNUDUR”

Giderek artan konut fiyatları ve kiraların ülkedeki en önemli gündemlerden biri olduğunu kaydeden Basa; “Yoksulluğun barınma hakkının kısıtlanmasıyla da sonuçlanması halk sağlığını doğrudan ilgilendiriyor. Yüksek kiralar ve barınma sorunu, üniversiteyi kazandığı halde kaydını donduran öğrencileri, kazandığı ücretin yarısını kiraya ayırmak zorunda kalan çalışanları, penceresi olmayan rutubetli evlerde ucuz diye oturmak zorunda kalan yurttaşları ruhen ve fiziksel açılardan olumsuz etkiliyor. Oysa bu ülkenin tüm yurttaşları sağlıklı evlerde fahiş kiralar ödemek zorunda kalmaksızın insanca yaşayabilmeli, barınabilmeli. Sağlıklı barınma hakkı bir insan hakkıdır” diye konuştu.

“ENERJİ HALK SAĞLIĞI SORUNUDUR”

Elektrik faturalarına gelen yaklaşık yüzde 50 ile yüzde 125 oranında ki zamla birlikte halk ın daha da yoksullaştığına dikkat çeken Basa, şu ifadeleri kullandı:

“Kalitesiz ve pahalı bir hizmet aldığımız elektrik alanında üretimin yüzde 80’i özel sektörün elindedir. Yakın zamanda Isparta’da yaşanan ve günler süren elektrik kesintisinin giderilememesinde veya Diyarbakır’da elektriği kesildiği için oksijen tüpünü kullanamayan Yunus Emre bebeğin yaşamını yitirmesinde özelleştirme politikaların payı yadsınamaz. Örneğin KOAH Hastaları Derneği’nin belirttiği üzere KOAH hastaları yaşamları için gerekli olan solunum cihazlarını günde yaklaşık 15 saat çalıştırmak zorundadır. Bu saati dikkate alırsak bir hastanın bir cihazının aylık elektrik tüketimi 210 kilovata ulaşıyor. Enerji yaşamsaldır. Enerji politikasının temelinde toplumun çıkarlarını ve çevreyle uyumunu gözeten merkezi olarak planlanmış bir enerji üretim ve sunumu yer almalıdır. Bu ilke kamusal bir hizmeti gerekli kılar. Solunum cihazına bağlı tüm bireylere elektrik ücretsiz verilmelidir.”

“İNSANCA YAŞAMAK İSTİYORUZ”

Yeterli ve dengeli beslenemeyen, sağlıklı konutlarda barınamayan, yeterince ısınamayan, karanlığa mahkûm edilmiş bir toplumda yoksulluğun bir halk sağlığı sorunu olduğunu vurgulayan Basa, son olarak; “Bugün halkın sağlığını koruyabilmesinin yolu, toplumsal ihtiyaçlarının kamusal eşit ve ücretsiz olarak karşılanacağı bir toplumsal düzenle mümkündür. Gelir dağılımındaki adaletsizlik ortadan kalkmadığı, en temel insani ihtiyaçlar piyasanın insafına terk edildiği sürece halkın sağlığından söz edilemez” dedi.

PİRHA/ANKARA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak