Alevi Haber Ajansi

ATO: Cezaevlerinde 1941 çocuk var, çocuğun hapsedilmesinin hiçbir onarıcı tarafı yok!-VİDEO

PİRHA-Ankara Tabip Odası (ATO) İnsan Hakları Komisyonu, cezaevlerinde 1941 tutuklu-hükümlü çocuğun olduğuna dikkat çekerek “Hapsetme, çocuklar için başvurulması gereken bir uygulama olmamalıdır” dedi.

Ankara Tabip Odası İnsan Hakları Komisyonu, “Cezaevinde Çocuk Olmaz” başlıklı basın toplantısı yaptı. Ankara Tabip Odası’nda düzenlenen toplantıya İnsan Hakları Derneği (İHD) yöneticileri, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ankara İl Örgütü yöneticileri katıldı.

“SON BİR AYDA 6 TUTSAK YAŞAMINI YİTİRDİ”

ATO Başkanı Ali Karakoç, bir bütün olarak cezaevlerindeki insan hakkı ihlallerine dikkat çekerek “Yıllardır kanayan bir yara var. Bu yara vicdanlarımızı sızlatırken iktidar ve yöneticilerin umurunda değil. Umarım artık hak savunucularının söylediklerini dinlerler ve birtakım değişikliklere giderler. Cezaevlerinde 1400’ün üzerinde hasta tutuklu ve hükümlü var. Bir infaz düzenlemesi yapılacaksa önceliğin hasta ve ağır tutsaklara verilmesi gerektiğini söyledik ama bu uygulanmayıp siyasi tutsaklar, kapsam dışı bırakıldı. Ceza ertelemesi yönünde karar verilmesine rağmen çok sayıda tutsak, siyasi iktidar tarafından cezaevinde tutuluyor. Son bir ayda 6 tutsak yaşamını yitirdi” ifadelerini kullandı.

“CEZAEVLERİNDE BİN 941 TUTUKLU-HÜKÜMLÜ ÇOCUK BULUNUYOR”

Ankara Tabip Odası adına basın açıklamasını okuyan isim Ayşe Uğurlu oldu. Uğurlu, cezaevlerinin, çocuk gelişimi açısından uygun ortalar olmadığını vurgulayarak şu açıklamayı yaptı:

“Bildiğimiz gibi ülkemizde 0-6 yaş arası çocuklar; annelerinin yargılama dosyaları, 12-18 yaş arası çocuklar ise kendi yargılama dosyalarından dolayı cezaevlerinde tutulmaktadır. 31 Aralık 2021 itibariyle cezaevlerinde bin 941 tutuklu-hükümlü çocuk bulunuyor. 566 hükümlü çocuğun ceza infazı ise Covid-19 izni nedeniyle cezaevi dışında uygulanıyor. Çocuklar, çocuk ve gençlik kapalı ceza infaz kurumlarında ya da yetişkin kapalı ceza infaz kurumlarının çocuk koğuşlarında tutulmaya devam ediliyor. Türkiye genelinde Ankara, İstanbul, İzmir, Hatay, Kayseri, Tarsus, Diyarbakır olmak üzere 7 kapalı çocuk cezaevi; Ankara, Denizli, İstanbul, Elazığ olmak üzere ise 4 çocuk eğitim evi bulunuyor.

Ceza infaz sisteminde çocuğun çocuk olmaktan gelen hakları ve ihtiyaçları gözetilmeksizin yapılan çok sayıda düzenleme bulunmaktadır. Çocuk Koruma Kanunu’nda tanımlanmış olan koruyucu ve destekleyici önlemlerin suçla ilişkilenen çocuklar üzerinden de uygulanmasını beklemek çocukların en doğal hakkı olmasına rağmen yeterli risk ve ihtiyaç analizi yapılmadan ve etkin önlemler alınmadan çocuklar tutuklanmaktadır.

Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme (BMÇHS), bir çocuğun tutuklanmasının başvurulacak en son yöntem olması ve/veya bunun en kısa süreyle uygulanmasını devletlere bir yükümlülük olarak vermiştir.

Türkiye’de kimi suç tiplerinde çocuklar çok uzun süre tutuklu olarak yargılanmakta olup hatta tutuklu çocukların sayısı, tüm zamanların hükümlü çocuklardan her zaman daha fazla olmuştur. Pandeminin başlarında cezaevlerinde aile görüşleri tamamen kaldırılmış olup telefonla görüş hakkı kapalı hapishaneler için 10 dakikadan 20 dakikaya çıkarılmıştır. Daha sonra aile görüşleri yalnızca kapalı görüş şeklinde ve daha az sıklıkta tekrar başlatılmıştır. Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) gözlemlerine göre; pandemi nedeniyle çocukların ortak alan etkinlikleri, kurslar iptal edilmiş, acil durumlar olmadığı müddetçe hastane ya da başka bir hapishaneye yapılan sevkler durdurulmuş durumdadır.”

“ÇOCUKLARI SUÇA İTEN KOŞULLAR DÜZELTİLMELİ”

Ayşe Uğurlu, cezaevlerinin, dış dünyaya kapatılmasının tecrit koşullarına yol açtığını belirterek “Tecrit doğal olarak çocukta şiddete yol açacak, kendisine ve çevresine zarar verme olasılığını arttıracaktır” dedi. Uğurlu, cezaevlerinde çocukların akademik desteğe erişebileceği ve okulla bağlarının güçlendirileceği bir sistemin olmadığına dikkat çekerek şöyle devam etti:

“Dolayısıyla cezaevlerindeki çocukların tecrit edilme durumunun ötesinde eğitim görme hakları da ellerinden alınmaktadır.

Pandemi döneminde hükümlü çocukların izinli sayılarak cezalarını denetimde veya kurum dışında geçirmeleri sağlanmıştır. Bu durumdan tutuklu çocuklar yararlanamamıştır. Tutuklu çocuklar ceza almayı dahi göze alarak haklarındaki yargılamanın bir an önce bitmesini istemektedirler. Çünkü haklarındaki ceza kesinleştiğinde hükümlü sıfatıyla tahliye olabilmelerinin yolu açılacaktır. Böylece maalesef çocukların savunma ve adil yargılanma hakları da ihlal edilmektedir.

Aslında öncelikli olarak çözülmesi gereken sorun çocukları suça iten koşulların düzeltilmesidir. Hapsetme; çocuklar için başvurulması gereken bir uygulama olmamalıdır. Cezaevindeki tüm çocuklar güvenli bir şekilde tahliye edilmeli, haklarında koruyucu ve destekleyici önlemler alınmalıdır. Tahliye edilen çocukların ailelerine arkadaşlarına, avukatlarına sivil toplum örgütlerine, bağımsız denetim mekanizmalarına, eğitim ve oyun materyallerine, sağlıklı gıda ve sağlık birimlerine ulaşmalarının önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır. Tutuklama, bir cezalandırma aracı olarak kullanılmamalıdır. Cezaevinde olan çocuklar fiziki koşulların kötülüğü, sosyal izolasyon ve disiplin suçları nedeniyle ikincil olarak cezalandırılmaktadır, cezaevlerinde kameraların görmediği kör noktalar, rıza dışı sevk, psikologların yetersizliği, yabancı uyruklu çocuklara yönelik tercüman eksikliği, çocukların ihtiyaçları için ayrı bir ödenek olmaması, disiplin cezaları, çıplak arama, incelemeye muhtaç işçi koğuşları, çocuklara yönelik akran şiddeti ve cezaevi görevlileri tarafından uygulanan şiddet ve cinsel istismar bu cezalandırmaların başında gelmektedir.

Çocuk cezaevlerinde çalışan bir sosyal hizmet uzmanı ‘cezaevinden çıkan bir çocuğun yeniden suça sürüklenmemesinin imkansız olduğu, birçoğunun ‘zorunluluktan’ suç işlemeye devam ettiğini’, çocuk cezaevlerinde meydana gelen şiddet olaylarının Adalet Bakanlığı tarafından ‘akran şiddeti’ olarak tanımlandığını, aslında yaşanan her türlü şiddetten cezaevi idaresi sorumlu olduğunu, yoğun şiddet görmüş çocukların kendilerini var edebilmek ve hissedebilmek adına şiddet uyguladığını ifade ediyor.

Çocukların duygusal ve fiziksel olarak sağlıklı gelişimlerinin sağlanabilmesi için biran önce harekete geçilmelidir. Genişletilmiş denetimli serbestlik vb. uygulamalar ile anneleriyle kalan 0-6 yaş arası çocukların annelerinin infazları çocuğun üstün yararı gözetilerek ertelenmelidir.

En kısa vadede yapılması gerekenlerden bahsetmek istersek öncelikle cezaevi koşullarının iyileştirilmesi ile ilgili çalışmalar yapılmalıdır. Tecrit etkisini azaltacak, çocukların fiziksel ve ruhsal sağlıklarının bütüncül olarak korunmasını sağlayacak adımlar atılmalıdır.

Diğer bir konu ise çocuk mahkemelerinin mekansal olarak yeniden düzenlenmesi konusudur. Çocuk dostu bir adalet sistemi için tüm düzenlemeler yapılmalıdır. İfadenin alınacağı odalardan, yargılamanın yapılacağı mahkemelere kadar tüm süreçte mekanların çocukların rahatsız olmayacağı, güvenebileceği hale getirilmesi, ayrıca duruşmalarda hakim, savcı ve avukatların cübbe giymemesi gibi değişiklikler yapılması çocukların daha az travmatize olmasını sağlayacaktır.

Ankara Tabip Odası İnsan Hakları Komisyonu olarak bir kez daha belirtmek istiyoruz ki çocukların yeri cezaevleri değildir. Cezaevinde çocuk olmaz. Bir çocuğun hapsedilmesinin ya da cezalandırılmasının hiçbir şekilde onarıcı tarafı yoktur. Çocukları suça iten koşulların düzeltilmesi gerekmektedir.”

PİRHA/ANKARA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak