Alevi Haber Ajansi

Veli Saçılık: Sosyolojik açıdan çatışma yaratılıyor, sığınmacılar düşmanlaştırılıyor-VİDEO

PİRHA- HDP Göç ve Mülteci Komisyonu Eş Sözcüsü Veli Saçılık, bir sosyolog olarak mültecilere yönelik yaşanan ırkçı saldırıları siyasi yönleriyle birlikte değerlendirerek, “Genel anlamda AKP göçmenleri İsviçre çakısı gibi çok amaçlı kullanıyor. Sosyolojik açıdan çatışma yaratılıyor. Asla bir zenofobiye, bir göçmen düşmanlığına ve ırkçılığa geçit vermememiz gerekiyor” dedi.

AKP-MHP iktidarının kutuplaştırıcı söylemleri toplumun farklı kesimlerine yönelik ırkçı saldırılara neden oluyor. Mülteciler de sistematik olarak ırkçı saldırıların hedefinde olan grupların başında geliyor. Özellikle son dönemde Taliban’ın saldırılarından kaçan Afganlar ile gündem olan mülteciler ırkçı söylem ve saldırılara maruz kaldı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Göç ve Mülteci Komisyonu Eş Sözcüsü Veli Saçılık, bir sosyolog olarak mültecilere yönelik yaşanan ırkçı saldırıları siyasi yönleriyle birlikte PİRHA’ya değerlendirdi.

“BU YIL TÜRKİYE’YE GELEN AFGAN SAYISI GEÇEN YILLARDAN DÜŞÜK”

Son aylarda bir milyondan fazla Afgan’ın Türkiye’ye geldiğinin söylendiğini ancak bu iddiaların doğru olmadığını belirten Saçılık şunları dile getirdi:

“Aslında Afganlar bu yıl en az sayıda geldiler. Afganlar 1980’den bu yana geliyorlar. Son 2 yıldır da çok daha fazla geliyorlar. Şu anda Türkiye’de 2 buçuk milyon civarında Afgan sığınmacının olduğu düşünülüyor. Veriler bu yönde. Bu yıl çok kitlesel geldikleri doğru değil. Sosyal medyada videoların yayılmasıyla daha çok geldikleri düşünülüyor ancak verilere baktığımızda Türkiye’ye gelen Afgan sığınmacı sayısı geçen yıllarda çok daha fazlaydı. Kılıçdaroğlu’nun söylediği bir gerçeklik var. Her ne kadar CHP’nin göçmen siyaseti çok doğru olmasa da şunu söylüyor, ‘Amerika ile bir anlaşma yapıldı ve bunun karşılığında Afgan göçmenlerin Türkiye’ye sınırların tamamen açılarak alınması yönünde bir karar verildi. Bunun karşılığında da Halk Bankası davasının kaldırılması ve benzeri gibi şeylerin istendiğini söyledi. Bizlerde göçmen siyasetini takip eden kişiler olarak, örgütler olarak bunun gerçeklik payının olduğunu düşünüyoruz. Böyle bir şey var.

“GELENLERİN GENÇ VE ERKEK OLMASI İNSAN KAÇAKÇILIĞI TAKTİKLERİNDEN KAYNAKLANIYOR”

Gelenlerin genç ve erkek olduğu da sadece görüntüden ibaret aslında. Bu insan kaçakçılığı taktiklerinden kaynaklanıyor. Bir göz yanılmasıdır aslında. Aynı yaşta ve genç olanları bir arada görüyoruz. Gündüz vakti hızlı hareket eden kişiler bunlar. Kaçakçılar bunları bir araya getirerek sınırdan koşarak getirtiyor. O sırada videolar çekildiğinde ise sadece aynı yaş grubu genç erkekler oldukları söyleniyor ama gerçek öyle değil. Bunun gerçek olmadığını biz sahada görebiliyoruz. Önceki gün Altındağ, Ulus tarafına yerleşen 130 ailenin kaydı yapıldığında aile olarak geldiklerini görmüş olduk. Kadınlar daha az geliyorlar tabi. Bunun sebebi de Taliban ilk girdiği yerlerde kendisine karşı savaşmış ve savaşma ihtimali olan genç erkekleri öldürüyor. Ondan dolayı da ilk kaçanlar genç ve erkekler oluyor ve onların Taliban saflarında asker olmak istememesi yatıyor altında. Ayrıca bu kişiler buraya gelip daha sonradan eşlerini çocuklarını buraya alma hayali kuruyorlar. Çünkü Afganistan’da şöyle bir şey var, ‘Bizi seven Türkiye Cumhuriyeti hükümeti var. Onlar sınırları açıyor. Onlar bize iş verecek. Onlar bizi Avrupa’ya gönderecek’ diye bir kanı mevcut. Orada bu mevcut hükümet yayıyor bu hayali. O insanlarda kaçakçılara 2000 dolar vererek İran üzerinden Türkiye’ye geliyorlar. Türkiye üzerinden de açık sınır kapısıyla buralara geliyorlar ama çok zor şartlar altında geliyorlar. Bazılarını kurt parçalıyor, bazıları ölüyor, yolda kadınlar tecavüze uğruyor. Bu şartlardan geçerek buralara geliyorlar.

“GENEL ANLAMDA AKP’NİN GÖÇMENLERİ KENDİ ARACI OLARAK KULLANMASI SÖZ KONUSU”

AKP’nin göçmenleri İsviçre çakısı gibi çok amaçlı kullandığını ifade eden Saçılık sözlerine şu şekilde devam etti:

“Birincisi Avrupa’ya şantaj olarak kullanıyor ve Amerika ile anlaşma aracı olarak kullanıyor. İkincisi Suriye ve Afganistan’da egemenlik kurmak için kullanıyor, burada bir diaspora oluşturmaya çalışıyor. Üçüncüsü ucuz emek daha doğrusu kötü işlerde çalıştırılacak bir kitle olarak görüyor. Dördüncüsü de Türkiye’de muhalefetin sağcılaştırılması ve ırkçı dilin genişletilmesi için kullanıyor. Beşincisi ise şöyle söyleyebilirim, Türkiye’yi sünnileştirme aracı olarak da kullanıyor. Bu anlamda AKP aslında suçun en başında oturuyor. Hatırlarsanız Suriye’de savaş çıktığında başta kimse gelmek istememişti. AKP sınırlara çadırlar kurdu, yalvardı oradakilerin gelmesi için. Ondan sonra savaşı yaygınlaştırarak, evlerini yıkarak göçmenlerin buraya gelmesine sebep oldu. Sonra da onları ‘salarım ha’ diyerek Avrupa’ya karşı şantaj olarak kullandı. Genel anlamda AKP’nin göçmenleri kendi aracı olarak kullanması söz konusu.

Gelenlerin arasında selefiler var deniliyor. IŞİD’e ve benzeri yakın olanlar var deniliyor. Kamuoyuna şunu açıkça ifade edebilirim, gelenler yani sınırdan zorla geçip, ölerek, çok zor şartlar altında yaralanarak gelenler kesinlikle selefi ya da islamcı ya da Taliban yanlısı değil. Eğer hükümet bu milis güçleri getiriyorsa onları uçakla getiriyor veya daha güvenli bir yolla getiriyor. Kesinlikle kendi için savaşacak kişileri sınırlarda böyle ölesiye bir durum içerisinde bırakmıyor. Bu bir gerçek. Evet Selefilik tehlikesi var ama bu kişilerin yürüyerek gelen insanların arasında olmadığını biliyoruz. Dünyanın her yerinde kitlesel göç alan yerlerde yabancı düşmanlığı, göçmen karşıtlığı, zenofobi dediğimiz şey genişler. Bu da sağcılığı arttırır, ırkçılığı arttırır. Avrupa’da Sosyal Demokrat partilerin sisteme benzemesi, sistemle aynı dili kullanması bu sürecin sonucunda olmuştur. Türkiye’de kitlesel olarak göçmenlerin gelişi ile birlikte Türkiye’de bir sağcılaşma, dilde bir sağcılaşma, yaşamda ötekileştirme ve düşmanlaştırma faaliyetleri yükseliyor.”

“HÜKÜMETİN DEMOGRAFİK YAPIYI DEĞİŞTİRME AMACI VAR”

AKP’nin bir hedefinin de demografik yapıyı değiştirmek olduğunu vurgulayan Saçılık şunları kaydetti:

“Mesela Maraş’ta Alevi köylerinin yanına daha Selefi olan, daha şeriatçı grupları yerleştirmek gibi amaçları oldu. Bu da toplumsal çatışmayı beraberinde getirdi. Ama şunu da söyleyebiliriz özellikle yerinde incelediğimizde mesela Van’dan gelen Afgan hiçbir zaman Van’da kalmıyor. Direkt Batıya doğru hareket ediyor. Çünkü iş olanakları ve benzeri şeyler AKP’nin hedeflediği o Kürt bölgeleri çerçeveleme, Alevi bölgeleri sünnileştirme hedefini uygulayamıyor. Çünkü göçmenler iktidarın taleplerine göre değil karınlarını doyurabilecekleri ya da kendilerini daha güvende hissedebilecekleri yerlere doğru gidiyorlar. Şu ana kadar bu demografik yapıyı değiştirme anlamında hükümetin amacı olmasına rağmen başarısı olduğunu söyleyemeyiz. Aldığımız bilgilere göre, Altındağ’da yaşanan olaydan sonra Ankara Siteler de mobilyacılarda çalışma durmuş. Bunun sebebi de orada çalışan işçi kesiminin yüzde 60’ının göçmenlerden oluşuyor olması. Yani bu göçmenler Van’da, Diyarbakır’da, Şırnak’ta kendilerine iş bulamıyorlar. Orada kalmak gibi bir durumları yok.”

“BİR TARAF SAVAŞI ÇIKARAN, DİĞER TARAF TEZKEREYE EVET DİYEN TARAF”

Yaşananlarda muhalefetinde payı olduğunu dile getiren Saçılık; “Altındağ’da Kazan’dan şuradan buradan getirilmiş ve AKP seçmeni olduğu, taraftarı olduğu, MHP taraftarı olduğu belli olan büyük bir kitle onlara saldırıyor. Bu saldırı karşısında polisin biz hep celal yüzünü gördük. En küçük açıklamada bile hep şiddetine maruz kaldık. Ancak polis burada ‘Aman arkadaşlar’ diyerek cemal yüzünü gösterdi. Yani burada göçmenlerin araçsallaştırılması hem de göçmenleri linç ettirenin de mevcut iktidar olduğunu görmek gerekir. O yüzden muhaliflerin söz kurarken Alman faşistleri gibi ‘Suriyeliler defolsun’ gibi bir cümle kurmanın ırkçılığa renk geleceğini bilmek gerekir. Öfke öznesi olarak göçmenlerin değil göçmen siyasetini kuran AKP’nin olması gerektiğini söyleme gereği duyuyoruz. Çünkü göçmenlerin buradaki varlığı göçmenlerin kendisi ile ilişkili değil AKP rejiminin kendi siyasetinin sonucudur. Eğer bir öfke ve karşı çıkma olacaksa bununla hesaplaşmak gerekir. İki taraf var. Cumhur ittifakı ve Millet ittifakı. HDP’yi dışında tutarak söylüyorum. İki tarafta savaşta suçlu. Bir taraf savaşı çıkaran, diğer taraf tezkereye evet diyen taraf. Her iki tarafta bu göçmen siyasetinin oluşmasında, göçmenlerin buraya gelmesinde pay sahibi” diye konuştu.

“AKP HEM KUZU YEMEK HEM DE ÇOBANLA AĞLAMAK İSTİYOR”

Göçmenlerin zamanla o toplumun muhalefetine dahil olduklarını belirten Saçılık şunları aktardı:

“Altındağ’daki gelişmelere baktığımızda, polisin bundan çok rahatsız olmadığı, bu saldıranlara yol verdiği bir ortam vardı. Rejime yönelmeyen öfke kesinlikle rejimi güçlendiriyor. Oradaki kitlenin aynı zamanda AKP’nin kitlesi olduğunu ve AKP tarafından yönlendirildiğini görüyoruz. Bu seçime yansıyacaktır. Seçmen de bir karşılığı olacaktır. Ama AKP mutlaka bu durumu tersine çevirmeyi, ‘ortalık çok karışık’ diyerek bir sıkıyönetime götürmek aynı zamanda ‘din kardeşlerimiz’ diyerek bunu bir oy devşirmeye dönüştürmek isteyecektir. Burada ilkesel bir tutum alınmalıdır. Öncelikle AKP-MHP iktidarının göçmen siyasetine cepheden karşı çıkıp buna eylemsel bir tepki vermeniz lazım. Diğer taraftan da göçmenlerin yaşam hakkını, onların güvenlik hakkını teslim ederek konuşmamız gerekiyor. Çünkü göçmenler dünyanın her yerinde gittikleri yerlerde saldırıya uğrarlar ama göçmenler zamanla o toplumun muhalefetine dahil olurlar. Avrupa’ya bakmak lazım. Avrupa’daki sosyalist partilerin çoğunluğunun tabanında göçmenler vardır. Hatta Almanya’daki hacı dayılar Almanya’daki Yeşiller Partisi’ne oy verir. Türkiye’de AKP şunu yapmak istiyor. Hem göçmenlerin evini yıkan, Türkiye’ye sersefil getiren hem de muhalefet tarafından saldırıya uğrayıp kurtaran rolünü oynamak istiyor. Yani hem kuzu yemek hem de çobanla ağlamak istiyor. Bu oyuna gelinmemeli. AKP ve MHP’nin yapmak istediği ortadadır. Seçimde kaybedeceklerini görüyorlar ve bu ortamın özellikle oluşmasını da sağlıyorlar. Muhalefet dilini iyi kurmalı, göçmen siyasetine karşı ciddi bir argüman geliştirip, ciddi bir eylem yapmalı. Aynı zamanda göçmenlerle dost olan, göçmenleri düşmanlaştırmayan, onları da mevcut iktidara karşı örgütleyen bir yerde olması gerekir.”

“SOSYOLOJİK AÇIDAN ÇATIŞMA YARATILIYOR”

‘AKP’nin bir göçmen siyaseti var ama göçmenlerin ne yapacağı ve göçmenlerle ilgili nasıl bir politika oluşturulacağı konusunda bir düşüncesi, bir tavrı yok’ diyen Saçılık; “Dünyanın hiçbir yerinde koşa koşa sınırdan girilmez ama Türkiye’de giriliyor. Bu kişiler geldiğinde devletin onları bir gözetim altına alması, kayıt altına alması, ardından insanca yaşayabilecekleri koşulları sağlaması ve ne için geldiler, nasıl geldiler bunları araştırması gerekiyor. Bir mahkeme süreci işletmesi gerekir. Eğer kitleler sınıra yığılmışsa orada çadırlar kurup özellikle kadınları ve çocukların yaşam haklarını koruyarak, önlemler alması gerekir. Ancak AKP bunların hiçbirisini yatmıyor. Hiçbiri ile ilgilenmiyor ve göçmenler hızla şehirlere doğru geliyorlar. Burada da patronlar, sermaye kısmı hemen ucuz işçi olarak alıp çalıştırıyor. Bu seferde ucuz işçi olduklarında oradaki Türk-Kürt emekçinin karşısına çıkartılıyor. Bir emekçinin kendisi 100 lira yevmiye alırken, o daha az alıyor. Böylelikle işini kaybedeceğini düşünüyor. Öfkesini göçmenlere yönlendiriyor. Patrona yönlendirmiyor. Patron da bunu tersinden işçinin sendikasızlaştırılması, ücretlerinin düşürülmesi gibi konularda kullanıyor. Burada sosyolojik açıdan göçmen ve yerli işçi arasında bir çatışma oluşuyor” diye konuştu.

“AKP’NİN HEDEFLERİ SOSYOLOJİK ÇATIŞMAYA SEBEP OLUYOR”

Maraş Katliamı’nda Alevi köylerinin demografik yapısının değiştirilmeye çalışıldığı örneğini veren Saçılık, Kürt illerinde ise bu hedefin ise sosyolojik çatışmaya sebep olduğuna işaret etti. Saçılık, “Maraş örneğinde olduğu gibi özellikle radikal islamcı kişileri alıyor, orada kentler kurarak Alevi köylerinin etrafında Sünni yerleşim yaratma gibi hedef gözetiyor. Ya da çok istedikleri bir şey var. Özellikle nüfusu düşük olan Kürtlerin yoğun yaşadığı illerde, ilçelerde oradaki Afgan ve Suriyeli gibi Arap nüfusu artırmak gibi bir hedefi var. Onun dışında da özellikle Suriye sınırları içerisinde Kürtlerin yaşadığı yeri bir Arap kuşağına dönüştürmek gibi hedefi var. Ama bu hedefler bir gerilim, sosyolojik bir çatışmaya sebep olsa da ben AKP’nin şu ana kadar hedeflerine ulaşabildiğini düşünmüyorum. Sahada bizzat konuştuğumuz Afgan kadınlar var. İş yerlerinde tacize uğruyorlar, çok fazla baskı görüyorlar ama Türkiye ile ilgili ne düşündüğünü sorduğumuzda ‘Türkiye demokratik bir ülke’ diyorlar. Ne için böyle düşündüğünü soruyoruz, ‘başımı açabiliyorum. Yanımda erkek olmadan işe gidebiliyorum, çalışabiliyorum ve çocuklarımı okula gönderebiliyorum’ dedi. Yani burada yaygın bir biçimde gelen herkesin selefi olduğu, şeriatçı olduğu gibi bir fikir var ama kesinlikle doğru değil. Afganistan bölgesinde her şehir ayrı bir ulusa, ayrı bir milliyete sahip. Bir Afganı gördüğünüzde de sadece bir Afgan değildir. Onun kendi kimliği, inançları vardır ve şu anda da büyük oranda gelenler köktendincilik den kaçan, Taliban’dan kaçan kitledir” şeklinde konuştu.

“ASLA BİR ZENOFOBİYE, BİR GÖÇMEN DÜŞMANLIĞINA VE IRKÇILIĞA GEÇİT VERMEMEMİZ GEREKİYOR”

İyi Parti ve CHP bu şiddetin oluşturulmasında merkezde durduğunu ve hamaset yaptığını kaydeden Saçılık son olarak şunları aktardı:

“‘Geri göndereceğiz bunları’ diyorlar. Türkiye’de hakları, hukukları var bu insanların. ‘Hadi gidin’ diye gönderilmez. Almanya’daki Türklerin, Kürtlerin geri gönderilmeyeceği gibi burada da herkesin gönderilmesi gibi bir şey yoktur. Ama kontrolsüz, izinsiz bir biçimde gelmiş ve bir göçmen politikası oluşmamış durumda mutlaka yeni gelen hükümetin bir politika oluşturması, standart ilkeler ortaya koyması, bu ilkeler etrafında Suriye ve Afganistan’da sorunları çözerek, insanları gönüllü bir şekilde geri göndermeyi düşünebiliriz. Ama bu karşılıklı rıza ve ikna ile olabilecek bir şey. Zaten şöyle Türkiye’de özellikle Afganların ve Suriyelilerin yaşadıkları bölgeleri bizzat gidip görüyorum. İnsanlar insanca yaşayabilecekleri bir ortam ve çocuklarının ölmeyeceği, katledilmeyeceği bir ortam bulduklarında ülkelerine dönmekte tereddüt etmeyeceklerdir. Çünkü Türkiye’de göçmenler için bir cennet yok, bizim için olmadığı gibi. Günlük hayat içerisinde sosyal medyada kullandığımız cümleleri kelimeleri iyi seçmemiz gerekir. Niyetimizin AKP’ye tepki olduğu aşikârdır ama kurduğumuz cümleler ırkçılığa denk gelen cümleler olabilir ve bizim irademiz dışında, amacımız dışında bunun büyük kitlelerin Altındağ’da olduğu gibi çocukların dövülmesine, taşlanmasına evlerin yakılmasına, yağmalanmasına sebep olabilir. Bu dilden uzak durmak gerekiyor. AKP’yi eleştirmek serbesttir, AKP’ye karşı eylemsel tepki vermek gerekir ama asla ve asla bir zenofobi, bir göçmen düşmanlığına ve ırkçılığa geçit vermememiz gerekiyor. Çünkü Türkiye’de demokrasi ve özgürlükler olacaksa insan hakları öncellenmek zorundadır.”

Melis CİDDİOĞLU/ANKARA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak