PİRHA- Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı 1 Temmuz’da yürürlüğe girecek. Kadınlar da sokağa çıkarak eylemler yapıyor. Londra’da yaşayan kadınlardan destek geldi. Londra Kadın Dayanışması Platformu, başbakanlık binası önünde bir basın açıklaması yaparak, “Asla diz çökmeyeceğiz ve İstanbul Sözleşmesi geri gelecek” dedi.
Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi olan İstanbul Sözleşmesi, 11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul’da imzalandı.
Ancak Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı 1 Temmuz’da yürürlüğe girecek. Kadın hareketi, çekilme kararının hukuksuz olacağı gerekçesiyle sözleşmenin uygulanması için mücadelesini yürütüyor.
İstanbul Sözleşmesi için Türkiye’nin yanı sıra Avrupa’da da kadınlar eylemlerini sürdürüyor.
Londra Kadın Dayanışması Platformu, başbakanlık binası önünde bir basın açıklaması yaptı.
Çok sayıda kadın örgütünün katıldığı eylemde basın açıklamasını Kürt Kadın İnisiyatifi’nden Besime Başar okudu.
Açıklamada, İstanbul Sözleşmesi; 2011 yılında İstanbul’da ülkelerin imzasına açıldı ve Türkiye ilk imzalayan ülke oldu. Ancak 19/20 Mart’ta gece yarısı, “aile kavramına zarar veriyor” gerekçesiyle, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla “feshedildi”. Avrupa Konseyi’ne yapılan bildirimden itibaren üç aylık süre 1 Temmuz’da dolduğunda, Türkiye İstanbul Sözleşmesi’nden çekilen ilk ülke olacak” hatırlatması yapıldı.
“KADIN MÜCADELESİNİ BİTİRECEĞİNİ SANAN ZAVALLI ZİHNİYET”
Açıklamada şunlar kaydedildi:
“Geceyarısı kararnamesiyle İstanbul Sözleşmesini fesh ettiğini açıklayan zihniyet, halklara savaşı, açlığı, yoksulluğu bir kader gibi dayatmaya ve bunun üzerinden iktidarını devam ettirmeye çalışan zihniyetin kendisidir.
Kürt halkına yönelik inkâr ve imha politikaları eşliğinde bir kez daha Maxmur, Şengal, Medya savunma alanları ve Rojava’ya dönük saldırılarla, HDP’yi kapatma, yöneticilerine siyaseti yasaklama tehditleri ve tutuklamalarla Kürt halkının mücadelesini bitirebileceğini sanan zihniyet, İstanbul Sözleşmesi’ni fesh ederek kadınların mücadelesini bitirebileceğini sanan zavallı zihniyetin kendisidir. Bu karanlık zihniyet en çok da başta kadınlar olmak üzere, halkların özgür ve eşit bir gelecek yaratmak için yürüttükleri ortak mücadeleden korkuyor.
İstanbul Sözleşmesi’ni fesh eden R.T.Erdoğan ve şürekası AKP + MHP zihniyeti; kadına yönelik şiddetin, katliamların çocuk istismarının ortağı olduklarını, kadın düşmanı, kadını ev içine hapsetmeye çalışan gerici, cihatçı zihniyet sahibi olduklarını, homofobiyi, transfobiyi resmi siyaset olarak kabul ettiklerini bir kez daha tescillediler. Faşist çete-mafya hükümeti her yerden sıkıştı, o yüzden çaresizce her tarafa saldırıyor. Ancak bilinmelidir ki kadınların, çocukların, LGBTİQ+ bireylerin, halkların yaşam hakları hiç kimsenin iki dudağı arasına sığmaz.”
“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ GERİ GELECEK”
Açıklamada, kadınların biat etmeyeceği belirtilerek, “Patriarka, Ortaçağ karanlığında “CADI” diye adlandırarak binlerce kadını diri diri yaktı, ama “CADI”ları bitiremedi. Unutmasınlar ki biz de o bitiremedikleri cadıların torunları olarak asla diz çökmeyeceğiz ve İstanbul Sözleşmesi geri gelecek” denildi.
“Avrupa Kadın Dayanışması olarak; “Türkiye’de kadınların iradesi gasp edilerek alınan bu karar, bizim için de yok hükmündedir” diyoruz ve mücadeleci kızkardeşlerimizin yanında olduğumuzu, sözleşme geri gelinceye kadar Avrupa sokaklarında onların sesi olacağımızı bir kez daha beyan ediyoruz” diye belirtilen açıklamaya şöyle devam edildi:
“KADIN CİNAYETLERİ POLİTİKTİR”
“Avrupa’da da özellikle de mültecilerin yoğun bir şekilde geri gönderildikleri, pandemi gerçekliğinde kadın katliamlarının ve şiddetin ayyuka çıktığı, işsiz kadın sayısı artarak kadın yoksulluğunun yükseldiği günümüz koşullarında, imzacı bütün AB ülkelerinde de, İstanbul Sözleşmes’ni aktif uygulanmadığını, hatta bazı ülkelerin de imzalarını çekmeyi tartıştıklarını unutmayalım. Örneğin sadece 2021’in ilk 5 ayında Almanya’da 72 Kadın ve biri bebek 18 çocuk katledilmişken 97 kadın, 2 çocuk şans eseri ölümün kıyısından döndü. Fransa’da 41, Avusturya’da 14, İsviçre’de 10 kadın katledildi. Bütün coğrafyalarda kadınlar, kadın oldukları için erkekler tarafından hep benzer gerekçelerle, genellikle en güvenli yer olarak bilinen evlerinde, en yakınları bilinen erkekler tarafından katlediliyorlar. Bu gerçekliğe rağmen İstanbul Sözleşmesi’nin başta AB ülkeleri olmak üzere, pratikte bütünlüklü uygulanmaması veya Türkiye’de olduğu gibi Sözleşme’den çekilmenin tartışılması, kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin devlet politikası olduğunun göstergesidir. Dolayısıyla kadın cinayetleri politiktir. Bugüne kadar bütün haklarımızı sokaklarda kazandığımız gibi, İstanbul Sözleşmesi’ni de tekrar sokaklarda kazanacağız!”
Elif TABAK/ LONDRA
Yoruma kapalı.