Alevi Haber Ajansi

Cumartesi Anneleri, 845. hafta eylemlerinde Buldan, Yıldırım ve Karay’ı andı-VİDEO

PİRHA-Cumartesi Anneleri 845’inci hafta eylemlerinde Kürt iş insanları Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay için açıklama yaptı. Açıklamada, “Kaç yıl geçerse geçsin; Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay için, tüm kayıplarımız  için, adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 146 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz” vurgusu yapıldı.

Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin cezalandırılmasını talep etmek amacıyla her hafta gerçekleştirdikleri eylemlerini salgın nedeniyle bu hafta yine çevrimiçi gerçekleştirdi. Cumartesi Anneleri, 845’inci hafta eylemlerini Kürt iş insanları Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay için düzenledi.

Cumartesi Anneleri, 845’inci hafta açıklamalarında Kürt iş insanları Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay için açıklama yaptı.

“BU ÜLKEYİ YÖNETENLER BİLSİN, YARGISIZ İNFAZLARIN FAİLİ BELLİ”

“Dinmeyen bir acı; Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay’ın katledilişleri…” diyerek sözlerine başlayan Pervin Buldan, 1994 yılında kaçırılan üç ismin işkenceye maruz kaldıklarını ve katledildiklerini hatırlattı.

Aradan geçen onca zamana rağmen herhangi bir yargılamanın olmadığını belirten Buldan, “Onların katilleri cezalandırılmadı ve ellerini kollarını sallayarak dışarıda dolaşmaya devam ediyorlar” diye konuştu.

Biraz da olsa yargının, adaletin, vicdanın kırıntısı kalmışsa eğer sadece Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay’ın katilleri değil, kaybedilen tüm insanların failleri bulunup yargılanana, cezalandırılana kadar adalet mücadelesinden vazgeçmeyeceklerinin altını çizen Buldan, “Devleti ve bu ülkeyi yönetenler şunu bilsin, yargısız infazların faili belli cinayetlerin, kayıpların akıbetini bulana kadar bizler bu mücadeleye devam edeceğiz” dedi.

“SİSTEM YENİ MEHMET AĞAR’LAR YETİŞTİRECEKTİR”

Adnan Yıldırım’ın kızı Leyla Yıldırım da üç ismin kaybedilmesinden Mehmet Ağar’ın başında bulunduğu çete olduğuna dikkat çekti. Bu çetenin devletin desteği ile oluşturulduğunu ve dönemin başbakanı Tansu Çiller’in de sorumluluğunun bulunduğunun altını çizen Yıldırım, “Sindirme politikalarının bir parçası siyasi cinayetler. JİTEM davası bu cinayetleri kriminal olay olarak ele almıştır. Yanlı mahkemelerde sanıkların, katillerin hakkında beraat kararıyla sonuçlandı. Mehmet Ağar’a sunulan beraat kararı onun sahalara dönüş biletiymiş” ifadelerini kullandı.

90’larda uygulanan politikaların bugün de devam ettiğini dile getiren Yıldırım, “Mehmet Ağar sadece bir isim, bu sistem Mehmet Ağar gibi birçok insanı yetiştirecektir” vurgusu yaptı.

YARGI MAKAMLARINA ÇAĞRI: SORUMLULAR YARGILANSIN

Cumartesi Anneleri 845’inci hafta eyleminin açıklamasını Rezzan Karaman okudu.

845 haftadır anlattıkları gerçeklerin, kaybetme suçunda yer almış kişilerin yaptığı itiraflar da zaman zaman kamuoyunun gündemine geldiğini hatırlatan Karaman, “Dünyanın her yerinde suç ihbarı sayılacak açıklamalar Türkiye’de hukuki bir sonuç doğurmuyor. Suçu ve suça maruz kalanı merkezine almayan yargı, medya ve siyaset bu itirafların hukuki ve toplumsal bir sonuç yaratma imkanının engelliyor” dedi. Sedat Peker’in ifşaatları vesilesiyle bir kez daha topluma, siyaset ve yargı makamlarına seslendiklerini belirten Karaman, fail ve sorumluların cezalandırılması yönünde harekete geçilmesini istedi.

845’inci haftada Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay için adalet istediklerini söyleyen Karaman, “Kaç yıl geçerse geçsin; Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay için, tüm kayıplarımız  için, adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 146 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

NE OLMUŞTU?

3 Haziran 1994 günü sabah 4.30’da, iş insanları Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay İstanbul Yeşilköy Çınar Oteli’nden çıkarken gözaltına alındılar. Polis kimlikli, polis yelekli, silahlı ve telsizli kişiler tarafından  “İfadelerinizi alıp bırakacağız” denilerek otomobillere bindirilip  götürüldüler.

Olayın hemen ardından aileleri ilgili tüm kurumlara başvurdu. Ancak onların gözaltına alındıkları reddedildi.

04 Haziran 1994 tarihinde akşam 20:15 civarında Bolu/Yığlıca’da işkence ile sorgulandıktan sonra ateşli silahla infaz edilmiş bedenleri köylüler tarafından bulundu. Üzerlerinde kimlik, cüzdan, saat, çakmak gibi kişisel eşyaları yoktu.

Onların kimler tarafından kaçırıldıkları, sorgulandıkları ve infaz edildikleri devletin raporlarına, savcılık ifadelerine geçti. Olay kamuoyunda Ankara JİTEM  davası adıyla bilinen davanın mahkeme tutanaklarında detaylarıyla yer aldı. Ancak Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada sanıklar, delillere, belgelere, itiraflara rağmen  beraat ettirildi. Karara itiraz eden aileler istinaf kanun yoluna başvurdular.

Üst mahkeme olan Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi ilk mahkemenin verdiği kararın hukuka uygun olmadığı tespitini yaptı ve oy birliği ile söz konusu kararı bozdu. Bu bozma kararının bariz yargı hatalarının düzeltilmesine yönelik bir hamle olmaması, gerçekten hukukun işletilmesine yönelik bir adım olmasını talep ediyoruz.

Peker’in ifşaatlarında bir kez daha Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay’ın MGK kararı doğrultusunda ve Mehmet Ağar’ın talimatı ile Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bağlı Özel Harekat Dairesi Başkanlığı’nın organizasyonunda zorla kaybedildikleri iddiası yer aldı.

(HABER MERKEZİ)

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak