PİRHA- Eğitim-Sen Genel Mali Sekreteri Ahmet Karagöz, iktidarın pandemi sürecini hem sağlık hem de eğitim alanında doğru yürütemediğini belirterek, “Sayın Bakan, ya olduğunuz gibi görünün ya da göründüğünüz gibi olun” diyerek, tedbirlerin ivedilikle alınması çağrısında bulundu.
Koronavirüs salgını nedeniyle okulların kademeli olarak açılacağına ilişkin Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk tarafından açıklama yapılırken, Eğitim-Sen de gerekli tedbirlerin alınmadan açılmasının olumsuz sonuçlara yol açacağını söyledi.
Mersin Eğitim-Sen de “Haklarımıza ve geleceğimize sahip çıkıyoruz!” başlığıyla basın açıklaması yaptı. Emek ve Demokrasi bileşeni kurumların da destek verdiği açıklamayı Eğitim-Sen Genel Mali Sekreteri Ahmet Karagöz okudu.
Karagöz, dünya genelinde bütün eğitim kademelerinde bir buçuk milyarın üzerinde öğrencinin eğitim yaşantısı pandemiden kaynaklı olağan akışının dışına çıktığı ve eğitim alanında da bir kriz yaşanmaya başladığını belirterek, “Diyanet, müteahhitler, havuz medyası, özel okul sahipleri “Yük” olarak görülmezken; Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, yatırım yapamama nedeni olarak; “Eğitimde asıl yük, öğretmenin maaşıyla ilgilidir.” diyerek öğretmenlerin mesleki itibarını ve mesleki onurunu ayaklar altına almıştır. Bu bağlamda Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’ta 19 yıllık AKP iktidarının diğer Milli Eğitim Bakanları gibi, pratiği ve yaklaşımı ile öğretmenleri itibarsızlaştıran, emeğini değersizleştirenlerin kervanına dahil olması bizleri şaşırtmamıştır” dedi.
“SAYIN BAKAN, YA OLDUĞUNUZ GİBİ GÖRÜNÜN YA DA GÖRÜNDÜĞÜNÜZ GİBİ OLUN”
Öğretmenlerin, Ziya Selçuk’a bakışı ile ilgili beş temel hatası olduğunu ve bu hataların “1- Fazla Güvenmek, 2- Fazla Umursamak, 3- Fazla İnanmak, 4- Fazla Şans Vermek, 5- Fazla İyi Niyet” olduğunu ifade eden Karagöz, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sayın Bakan, ya olduğunuz gibi görünün ya da göründüğünüz gibi olun. Bu çağrımızla birlikte, genel olarak kredi ve borç batağında cebelleşen öğretmenlerin, özlük, ekonomik, demokratik sorunlarına kalıcı çözümler üreterek, insanca yaşamalarına katkı sunmak, bakanlığınızın temel görevidir. OECD ülkeleri arasında ekonomik ve demokratik haklar konusunda son sıralarda yer alan öğretmen maaşlarının “Yük” olarak tarafınızca değerlendirilmesi ise sorumsuzluk ve talihsizliktir. İktidar ve MEB salgın karşısında sürekli hazır olduklarını, gerekli önlemleri aldıklarını iddia ederken, okulların açılmasına sayılı günler kala hangi somut önlemlerin alındığı belli değildir. Türkiye’de okulların fiziki donanım ve alt yapısı uzun süredir yetersizdir ve okulların önemli bir bölümünde yaşanan temizlik sorunları çözülmemiştir. Nüfus yoğunluğu ve okulların büyük olması hastalık riskini arttırmaktadır. Okulların açılmasında 18 milyon öğrencinin yararını, fiziksel ve ruhsal durumunu, eğitim emekçilerinin ve velilerin endişelerini mutlaka göz önünde bulundurmak gerekmektedir.”
“OKULLAR AÇILMADAN ÖNCE FİZİKSEL MESAFE VE HİJYEN PLANLAMASI YAPILMALIDIR”
Karagöz, Eğitim-Sen olarak önerilerini şöyle sıraladı:
“Öğrencilerin eğitim ve yaşam hakkı bir bütündür. Öğrencilerin, eğitim ve bilim emekçilerinin sağlığını, yaşamını güvenceye almadan eğitim hakkının güvenceye alınması mümkün değildir. Öğrencilerin okula gelip giderken kullandıkları ulaşım araçları önemli oranda sağlık riski oluşturmaktadır. Bu riski ortadan kaldırmak için öğrencilerimiz ve bütün eğitim emekçileri için ücretsiz servis olanağı sağlanmalıdır. Okullar açılmadan önce fiziksel mesafe ve hijyen planlaması yapılmalıdır. Devlet okullarında bir sınıfta en fazla 12 öğrenci olacak şekilde düzenleme yapılmalıdır. Taşımalı eğitime son verilerek, köy okulları yeniden eğitime açılmalıdır. Atıl kamu binalarında düzenleme yapılarak buralardan derslikler oluşturulmalıdır. Okulların çoğunda temizlik ve hijyen sorunu yaşanmaktadır. MEB’in bu sorunları ortadan kaldırmak için kaynak ayırmaması ve okulların da kendi bütçesi olmadığı için bu konularda sorunlar yaşanması kaçınılmazdır. Eğitimin ihtiyaçlarının karşılanması için ek bütçe oluşturulmadan atılacak her adımın riski daha da büyütmekten başka bir sonuç vermeyeceği bilinmelidir. Eğitim kurumlarının bütün ihtiyaçları salgın koşullarına göre yeniden güncellenmeli ve bu ihtiyaçların giderilmesi için ek bütçe oluşturulmalıdır. Bütün eğitim kurumlarında sağlık birimleri oluşturulmalı, yeterli sayıda doktor ve hemşire görevlendirilmelidir. Bütün eğitim kurumlarının maske, dezenfekten, temizlik ve hijyen malzemeleri ücretsiz karşılanmalıdır. Okullarda temizlik ve hijyen işlerinde çalışacak personel açıkları kadrolu atama ile karşılanmalı, hijyen ve salgınla mücadele konusunda eğitim almaları sağlanmalı ve salgına karşı koruyucu ekipmanla donatılmaları sağlanmalıdır. Bilim insanlarının önerileri doğrultusunda okulların yüz yüze eğitime açılmasına karar verilmesi durumunda eğitim emekçilerine ve öğrencilere ücretsiz test ve aşı yapılmadır. Uygun koşullar sağlandığında yüz yüze eğitim için önemli oranda öğretmen ihtiyacı olacaktır. Yeterli sayıda öğretmen ataması kadrolu, güvenceli olarak yapılmalıdır. Öğrencilerimize ve öğretmenlere uzaktan eğitim için gerekli internet, teknik destek, bilgisayar veya tablet ücretsiz olarak verilmelidir.”
“OKULLARDA YÜZ YÜZE EĞİTİME GEÇİLECEK OLMASI, EĞİTİM BİLEŞENLERİNİN KAYGILARINI ARTIRMAKTADIR”
Eğitimde yaşanan sorunların tamamına vakıf olan Ziya Selçuk’un sorunları çözme iradesini gösterecek dirayete ve yetkiye sahip olmadığının yaşanan sürecin gösterdiğini vurgulayan Karagöz, İnternet paketi, cep telefonu, bilgisayarı, tableti, televizyonu olmayan ve milyonlara tekabül eden öğrencilerimizin eğitime erişimi için Milli Eğitim Bakanlığı somut koşullar oluşturmak zorundadır. Ayrıca okullarda pandemi ile ilgili herhangi bir hazırlık faaliyeti yürütmeyen Milli Eğitim Bakanlığı onlarca insanın öldüğü, binlerce insanın COVID-19 salgını nedeniyle hastalandığı bir dönemde okullarda yüz yüze eğitime 21 Eylül 2020 tarihinde geçilecek olması, eğitim bileşenlerinin kaygılarını artırmaktadır” dedi.
“HANGİ HAZIRLIK? DİYE SORUYORUZ”
“21 Eylül 2020 tarihinde yüz yüze eğitime geçileceğine ilişkin Ziya Selçuk, “Öğretmenlerimiz ve okullarımızla buna hazırız” dediğini hatırlatan Karagöz, “Hangi hazırlık diye soruyoruz? Eğitim emekçilerini, öğrencileri, velileri kör, sağır ve dilsiz olduklarını mı düşünüyorsunuz? Pandemiye ilişkin kaç okulda ne gibi hazırlık yapıldığını açıklayabilecek misiniz?” sorularını yöneltti. Karagöz, “Bu soruları sormadaki muradımız; toplumda kaygı ve korkuyu yaymak değildir. Bizim muradımız; eğitim emekçilerinin, öğrencilerimizin devlet tarafında pandemiye yönelik her türlü sağlık tedbirleri alınmış, güvenli okullarda eğitim ve öğretim faaliyetlerini sürdürmeleridir” ifadelerine yer verdi.
Diren KESER/MERSİN
Yoruma kapalı.