Alevi Haber Ajansi

‘ Uzaktan eğitim, ayrımları belirginleştiriyor ve fırsat eşitsizliği yaratıyor’

PİRHA- EBA üzerinden verilen uzaktan eğitime dair konuşan öğrenci, veli ve eğitimciler uzaktan eğitimin başarılı bulmadıklarını belirtip, ortaya çıkan zamanın eğitim bağlamında doğru değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.

Tüm dünyayı etkisine alan ve her geçen gün bilançonun ağırlaşmasına neden olan koronavirüs salgını nedeniyle okullar 30 Nisan tarihine kadar tatil edilirken, uzaktan eğitimin de devam edeceği belirtildi.

Eğitim Bilişim Ağı (EBA) üzerinden verilmeye başlanan ve her bir sınıf için 20+20 toplan 40 dakika süren uzaktan eğitim, tartışmaları da beraberinde getirdi.

Hazırlıklar yürütülürken eğitimin tüm taraflarının işe dahil edilmemesi, müfredat ve içerikler uzmanların, bilim insanları ve pedagogların kontrolünden yeterince geçirilmemesi eğitim iş kolunda örgütlü sendikalar tarafından eleştirildi.

Uzaktan eğitime ilişkin düşüncelerini sorduğumuz eğitimciler ve veliler, şu düşünceleri dile getirdi:

Korona salgınını fırsat bilerek çocuklara dini ve milli duyguların aşılanacağını düşündüğünü ifade eden öğretmen, örnek olarak da Hayat Bilgisi dersine “Vatanım” şiiriyle giriş yapılmasını göstererek, “Televizyondaki yayınları oldukça sıkıcı buluyor öğrenciler. Türkçe öğretmenleri bir sürü hata buldular derslerde. Ayrıca idam görüntüsü gibi durumlar – bu tepki topladığı için geri adım attılar ama birçok öğrenci bu şiddete maruz kaldı – muhafazakar kodlar tek merkezden evlere kadar ulaşma şansı yakaladı” dedi.

“VİRÜS HALKLARI YATAY BİR DÜZLEME ÇEKİP EŞİTLEMİYOR, AKSİNE AYRIMLARI BELİRGİNLEŞTİRİYOR”

Eğitim bilimlerinde doktorasını tamamlamış bir diğer eğitimci de, hem iktidar hem de muhalefetin EBA sistemini fetişleştirdiğini ve bunun da zamanın ruhuna uygun olmadığına dikkat çekerek şunları vurguladı:

“Biri bir oyuncak koyuyor ortaya. Birileri bunun neresini övsem, diye inceliyor. Diğerleri bunun neresini dövsem, diye bakıyor. Ve bunu yapanlar bunu yaparken derya deniz bir oyuncak okyanusunun içinde oturuyorlar. Oyuncağın hedef kitlesi de hiç umurlarında değil. Onlar o okyanus içinde bir onu bir diğerini eline alıp bırakıyorlar. Kazanım belirlemek de doğru değil ama en fazla bir kazanımlar listesi belirleyip içeriği oluşturma ya da içeriğe ulaşma işini muhataplarına bırakabilirlerdi. Bir de şu millilik meselesi var. Muktedir olayım derken, gülünç olma halinin ötesine geçememe hali. Bir de işin özel-devlet okulu ayrımı meselesi var. Özel okullar kendi uzaktan eğitimi içeriğini kendileri çok daha istendik yönde oluşturmuş durumdalar ve hatta çoğu bunu salgın öncesinde zaten kullanıyordu. Ait olduğun sosyal sınıf erişeceğin içeriği belirliyor. Özel okullar kendi kastlarına hizmet vermeye devam ediyor. Dayanışma naralarının atıldığı böyle bir dönemde bile içerik erişimlerini ülkenin tüm öğrencilerine açmayı düşünmüyorlar bile. Şifrelerle, IP numaralarıyla kendi kompartmanlarını ihya etmeye devam ediyorlar. Finlandiya örneğinde olduğu gibi sığınaklarına göç eden zenginlerin bir çeşit tezahürü. Diğerleri de tüm enerjilerini kendilerince muktedir, diye tanımladıkları kliklerin kendilerine sunduklarını fetişleştirmeye harcıyorlar. Mesela hiç kimse “Özel okul alt yapısı herkese açılsın” ya da “Şifreni paylaş” gibi kampanyalar yapmıyor. Birilerinin dediği gibi bu virüs halkları yatay bir düzleme çekip eşitlemiyor. Tam aksine ayrımları belirginleştiriyor.”

“BOZUK DÜZENDE SAĞLAM ÇARK OLMAZ”

Rehber öğretmen olan bir başka eğitimci de, “Pir Sultan Abdal’ın dediği gibi ‘Bozuk düzende sağlam çark olmaz’ sözünün günümüzde karşılığını bulduğunu söyleyerek, “Tüm yaşananlara baktığımız zaman çirkin bir düzen de güzel bir şey olmayacağını düşündürtüyor. Uzaktan eğitim de en azından ekranı kapatma fırsatları var diye de gelmiyor bana. Çocuklar ve bilinçsiz ebeveynler de var nihayetinde ve çocuklar bütün bunlara okulda da, evde de maruz kalıyorlar. Zengin bir içerik sunup içerik talep edildiği ölçüde ulaşım sağlanabilmesi güzel olabilirdi. İktidar olmuş bir aklın ve bütün akılları bu akla çağırması bütün itirazların ise bu akıl tarafından yok sayılıyor olma hali var. Bizim de derdimiz yaşanan salgını fırsata çevirmeye çalışanlara karşı düşüncelerimizi ifade etmek” dedi.

“UZAKTAN EĞİTİMLE BİR KUMANDA DÜĞMESİNE BASARAK BUNA SON VEREBİLİYORLAR”

“Uzaktan eğitimi savunuyorum. Çocukların sınıfta kaldıkları sürece gereksiz bilgi bombardımana kendi istekleri dışında maruz kaldıkları çok açık, uzaktan eğitimle bir kumanda düğmesine basarak buna son verebiliyorlar” diyen Okul Öncesi Öğretmen ise “İçerik ile ilgili kaygıları benim de taşıyor olmamla birlikte şu anda olan eğitim sisteminin ve dolaylı olarak yarattığı veli profilinin uzun süre değişmeyeceği ortada. Bu  sistemin uzaktan eğitimi de kendisinden çok uzak bir içeriğe ve kaliteye sahip olmayacak gibi. Çocukların neredeyse günün yarısından fazlasını okul ve ödeve ayırmak zorunda kalması, geri kalan zamanda sadece fizyolojik ihtiyaçlarına ayırması, sürekli dolu ve öğrenmeye kapalı bir beyin, mutsuz ve yapmak istediklerini yapamayan bir tablo ortada. Onlara kitap okuyacak, oyun oynayacak ya da onların tabiriyle ‘boş yapacak’ zamanın kalmaması ve onlardan götürdükleri düşünülünce bazen uzaklaşmak iyi gelebilir” diyerek ortaya çıkan durumun fırsata dönüşebileceğini belirtti.

“ÇOCUKLAR EKRAN BAĞIMLISI OLMASINLAR”

Bir eğitimci-veli de “Evde biz daha çok mutluyuz. Bol kitap okuma, günlük yazma, dans… Saati onun ihtiyacına göre ayarlayabiliyoruz. Bizim gibi çocuk merkezli yaklaşan eğitimci ve anne babalar bu fırsatı iyiye çevirebilir. Asıl mesele bu bilinci olmayanlar.  Sanırım bu süreçte sadece EBA ile yetinenlerin çoğu çocukları daha çok ekran bağımlısı yapacaklar” diyerek velilere uyarıda bulundu.

“DEZAVANTAJLI ÖĞRENCİLER EĞİTİMDEN UZAKLAŞTIRILIYOR”

“Uzaktan eğitimin, zamanı daha esnek planlayabilmek açısından avantajını kabul etmekle birlikte, okulun sağladığı sosyalleşme imkanını da düşünmek gerekiyor. Bu süreçte sosyalleşme sokakta bile mümkün değilken, içeriği çok iyi planlanmamış çalışma başarılı olamayacaktır” diyen özel bir okulda çalışan bir eğitimci ise şunları söyledi:

“Özel okullar çok daha harika bir iş çıkarıyor mu? Emin değilim. Mevcut kitaplarını, müfredata göre ilerlemeleri gerektiğini de düşünecek olursak çok da farklı bir iş çıkmıyor. Bazı özel okullarda altyapı sorunu yaşandığını biliyorum. İlkokula uygun bir iş değil uzaktan eğitim, tamamlayıcı uygulamalar olarak kullanılabilir ama temel olarak kullanabileceğimizi düşünmüyorum.  İlkokul akran etkileşimi yüksek, akran desteğinin çok kullanıldığı bir kademe. Öğretmen kendini merkez olmaktan ne kadar uzaklaştırsa dahi öğretmen-öğrenci, öğrenci-öğrenci etkileşimi öğrenmeyi olumlu etkiliyor. Öğrencilerimle online bir araya gelmeye çalışıyorum, video ile iletişim teknik aksaklıkların çok yaşanmasına neden oluyor, konsantrasyon bozucu oluyor. Çocukları sık sık dokunmak, sarılmak olumlu etkiliyor; temas, dikkati toplamak için de işimize yarıyor. En büyük arzum okullardaki ders saati sayısı azaltılsın, derslerin içerikleri düzenlensin. Bir de görme ve işitme duyusu yeterli çalışmayan veya hiç çalışmayan çocuklar için yayın yapılmıyor. Özellerde de görmedim, MEB’de de görmedim.”

Velinin takibini daha çok gerektiren, çok yetersiz ders programı olduğunu ve anlatım şekli itibariyle de öğrenciyi içine çeken bir yapı olmadığını belirten ve çocuğu özel okulda eğitim gören bir veli de “Özel okula giden bir öğrenci olarak okulun alternatif iletişim ve ders anlatımlı videoları gibi bir takım materyalleri olmazsa kesinlikle izlemese ya da katılmasa da olur denecek bir düzey. Ama özel okullar da henüz tam adapte olamadı. 30 Nisan’a uzatılmasıyla birlikte sistemi daha verimli kullanıma hazırlarlar diye düşünüyorum” dedi.

“VİDEOLU KONU ANLATIMINA ‘UZAKTAN EĞİTİM’ DEMEK NE KADAR DOĞRU”

Bir başka eğitimci de şunları söyledi.

“Günümüzün gerisinde kalmış bir yöntem kullanıldığını düşünüyorum. Günümüzde yaygın olarak bilgisayar ve çevrimiçi teknolojiler kullanılmaya başlandı. Hali hazırda bu tarz eğitimlere katıldım ve faydasını gördüm. Peki bu eğitimler nasıldı? Eğitimin içeriği önceden açıklanıyor, eğitim sürecinde neler yapacağımız ve sonucunda bizden neler beklendiği (genellikle bir ürün- işbirlikli üretilmiş olmasına dikkat ediliyor) belirtiliyor. Süreçte eğitimin konusuyla ilgili webinarlar (katılımın 500 kişiyle bile yapılabildiği)  ve etkileşimli tartışma ortamları yaratılıyor. Videolu uzaktan eğitimin günümüzün gerisinde kaldığını düşünüyorum. Bizdeki duruma öncelikle kazanımlardan yola çıkmak istiyorum. Halihazırda her sınıf düzeyinde kazanım listeleri MEB tarafından belirleniyor fakat tarihleri ile birlikte yayınlanmıyor. Öğretmenler genellikle yıllık planların tarihli halini internetten indirip kullanıyor. Üç aşağı beş yukarı konularda aynı yerlerde olmalıyız devlet okulları olarak, fakat özel okullar (8. sınıflar için söylüyorum) en geç Nisan sonu konularını bitirmiş oluyorlar.( Ara tatillerde ek dersler yaparak daha da ileriye gidiyorlar) Bunları şunun için yazdım, her okul aynı kazanımda değil. Yani ülke genelinde bir bütünlük yok. Mesela benim öğrencilerim -8’ler için söylüyorum yine- EBA TV’deki matematik konu anlatımındaki kazanımı işlemişti. Ayrıca öğrencilerimizden gelen dönüt, konu anlatımının çok hızlı olduğu ve anlatımı takip edemedikleri yönünde. Kazanımlar neye göre belirlendi? Bu önemli bir husus. Eğitimde eşitlik sağlandığı söyleniyor ama ben buna da katılmıyorum. EBA üzerinden etkinlik, çalışma verilebileceği belirtiliyor, kaç çocuğumuz buna erişebiliyor? değerlendirmek gerek. Etkileşim çok önemli. Dijital ortamda uzaktan eğitimi amaçlayan platformlar var, bu iş için de gerçekten çaba sarf edildiğini biliyorum. Günümüzde videolu konu anlatımına uzaktan eğitim demek ne kadar doğru bilemiyorum. Soru cevap kısmı öğrenciler için olduğu kadar öğretmenler için de önemli. Sorular ve sorulara verilen cevaplar doğrultusunda ders yön değiştirebiliyor, bireysel farklılıklar gerçekten çok önemli.”

Anadolu lisesinde okuyan bir öğrenci de uzaktan eğitimin verimli olmadığını söyleyip “Öncelikle soru-cevap kısmı bizler için çok önemli. Biz okuldayken konu kısaca anlatılır ve aklımızdakileri sorup konuyu tamamlardık. Ancak şu an izlediğim şeyler okuduğum bir ders kitabıyla aynı etkiyi yaratıyor bende ve fark ettim ki hocalar da ezbere okuyor zaten. Bir de öğrenciler arasında farklılıklar var. Aradaki dengeyi kurmaya çalışıyorlar ancak etkili olduğunu söyleyemem” dedi.

Diren KESER/MERSİN

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak