Yazar Erdinç Obuz, “Yüreğim Sol’madan Malatya, Dersim, Elazığ, Erzincan’da Devrimci Mücadele” adlı kitabını okurlara ulaştırdı.
Haberin videosu
Yazar Erdinç Obuz’un ilk kitabı olan “Yüreğim Sol’madan Malatya, Dersim, Elazığ, Erzincan’da Devrimci Mücadele” okuyucuya ulaştı.
Nota Bene yayınlarından çıkan kitabını ‘bir dönemin anlatımı’ olarak tanımlayan Obuz, “O günlerde çevremde yaşanan hayatların unutulmaması için yazdım” dedi. Obuz, Ankara’da başlayıp Dersim’e dek süren siyasal mücadelesinin anlatımı olan kitabına dair şunları dile getirdi:
“OKULLARI VE CAN GÜVENLİĞİNİ SAVUNMA HALİ VARDI”
“Yaşadığım siyasi süreci anlatan bir kitap. Sadece anılarım etrafında kalan bir kitaptan çok öğrenciliğe, kendi gelişim süreci ile birlikte o siyasal mücadele içindeki gelişimi, insan ilişkilerine ve siyasi mücadelenin yükselişini ortaya koyuyor. Yalnızca benim anlatımla ilgili değil o dönemde yani 1975 ile 1985 arasındaki süreçte bölgede ve Ankara’daki okul hayatımda sürecin katılımcılarının da anlatımlarını koyarak bir nevi anı belgesel türünde kitap haline geldi.
12 Mart sonrası o dönemin devrimcilerinin bıraktığı bir pozitif etki vardı. İnsanlar üzerinde Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, İbrahim Kaypakkaya gibi isimlerin etkisi bulunuyordu. Ayrıca bir süreç başlamıştı; ‘öğrenim özgürlüğü ve can güvenliği’ diye. Okumaya gelen insanlar birdenbire okumayı hak etme, yani mücadele etmeden o okullarda okuyamaz duruma gelinmişti. Okulları ve can güvenliğini savunma hali vardı ve ‘öğrenim özgürlüğü’ temel slogan haline gelmişti. Bugünün Türkiye’sine baktığınızda sadece okullar açısından değil tüm ülkede saldırılar, kahve taramaları söz konusuydu. İnsanlar aşırı derecede politize oluyordu.”
Kitapta o dönemin öğrencileri, kendi gelişimini sağlarken eşsiz bir dayanışma ve özveri ile halkın sorunlarının içselleştirilmesine ve buna göre tavır almasını görüyorsunuz. Bu kuşak aslında çok özel. Gerçek anlamı ile toplumsal dayanışma ve yardımlaşma açısından eşsiz bir kuşaktır. En azından toplumun her biriminde bir can güvenliği sorunu vardı. Bugün öyle bir durumla, en azından üniversitelerde şu anda öyle bir sorun yok. Ama tabii ki de toplumun sorunları halen daha var. Yine çözülmesi, mücadele edilmesi gereken demokratik haklar meselesi var.”
“MÜCADELEYE KATILMIŞ HERKES KİTAPTA KENDİSİNİ BULACAKTIR”
Kitabının aynı zamanda belgesel niteliği olduğuna da işaret eden Obuz, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kitaba illa bir adlandırma yapayım diye uğraşmadım. Başladım ve o güzel arkadaş ilişkilerinin unutulup gitmesini istemediğim için yazdım. Farklı katkılar görünce dönemin bir genel analizi de ortaya çıkmış oldu.
Bahsettiğim dönemin ağırlıklı siyasi oluşumu Devrimci Yol’du. Onun dışında birçok siyasi örgütler de vardı. Hepsinin ortak özelliği; fedakarlığı, dayanışmayı, toplumsal duyarlılıklarıydı. O süreçte bu mücadeleye katılmış herkes bu kitapta kendisini bulacaktır. Ama özel olarak bu bir Devrimci yol sürecinin anlatımı oldu. Ama her ne kadar benim hikayem etrafında örülmüş bir çalışma gibi görülse de bizim kuşaktan herkes kendinden bir şey bulacaktır.
“O GÜZEL İNSANLAR UNUTULSUN İSTEMEDİM”
40 yıldan fazla bir süreç geçti ama bizim kuşak bir araya geldiğinde halen o günleri konuşur. Bazı yaşananların bilince yerleşmesi o süreci nasıl yaşadığın ile ilgilidir. İşte o dönem hayatlarımıza öylesine yer etmiş ki anılarımızda 78 kuşağı halen yad edilir. Yani hep böyle kara gün, acı ve keder üzerinden bu süreci anlatmak istemedim. Bu kitapta o dönemde geçen güzel olayları da anlatmaya çalıştım. Çünkü halen anabiliyorsak demek ki bizi etkileyen güzel şeyler de var.
Bu kitabı o döneme rehber olsun diye yazmadım. İddialı değilim çünkü hakikaten sadece o güzel insanlar unutulsun istemedim. Yaşananların kaybolmasını istemedim ve mümkün olduğu kadarıyla da direk kaynağından ve objektif olarak yazdım. O nedenle de kitap hakkında çokça olumlu eleştiriler aldım. Çalışmamda öncelikle güzel olanı öne çıkardım. Yaşananlar bilinsin istedim.”
Eren GÜVEN – Cebrail ARSLAN / ANKARA
Yoruma kapalı.