PİRHA – DAD Ana Fatma Cemevi’nde yapılan panelde “Alevilik ve Statü” başlıkları ele alındı. Araştırmacı yazar Hamza Aksüt, Alevi tarihini ilk araştıranların Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş sürecinde ortaya çıkan İttihat-Terakki örgütünün olduğunu söyledi. Aksüğt, “Aleviliğin temel örgütü olan pir, şeyh, dede ve ocaklarına müdahaleyi amaçlıyorlardı. Ve bu amaçlarla birçok şey uydurdular. Alevi yazarların dahi hiç şüphelenmediği görüşler ortaya atıldı” dedi.
Demokratik Alevi Derneği Ankara Mamak Şube Ana Fatma Cemevi’nde “Alevilik ve Statü” başlıklı panel düzenlendi. Moderatörlüğünü Ana Fatma Cemevi Yönetim Kurulu Üyesi Pınar Altay’ın yaptığı programda
Eski Ankara Milletvekili, Hukukçu Kamil Ateşoğulları ve Araştırmacı Yazar Hamza Aksüt konuşmacı olarak yer aldı.
Pınar Altay, gelinen süreçte Nehak anlayışının kriz ve kaos yaratarak hak-yol inancına saldırıp asimile etmeye çalıştığına dikkat çekti. Altay, Alevi inanç ve kurumlarının kuşatma altında olduğunu da ifade ederken, “Bugün rıza toplumunu dışlayıp bunun için hakikat ve özgürlük arayışında bulunmak, toplumu baskı zülüm ve hiyerarşi ile yönetmeye çalışan bu ne-hak zihniyetinin önünde en büyük engellerden biridir. Bu sebeple de toplumdaki statümüz yok sayılmaktadır” dedi.
“TEK İNANÇ ÜZERİNE KURULMUŞ CUMHURİYETİ YAŞIYORUZ”
Panelistlerden Eski Ankara Milletvekili, Hukukçu Kamil Ateşoğulları’nın dikkat çektiği nokta, hak ihlalleri oldu. Alevilere dönük hak ihlali konusunun devlet sorunu olduğunu ifade eden Ateşoğulları “Devlet nedir? Bunu aşağı yukarı hepimiz biliyoruz. Her devletin bir kuruluş paradigması ve modeli vardır. 1924 Anayasası ile Lozan Barış Antlaşması imzalandı. Ardından her şey bitti ve kimseye ihtiyaç kalmadı. Büyük hukukçu diye lanse edilen Esat Mahmut Bozkurt diyor ki, ‘Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan herkes Türk’tür. İnanç bakımından herkes Sünni’dir. Sünnilikte de yalnızca Hanifi’dir. Şafiler de yok… Zaten Maliki ve Hanif’iler Türkiye’de yok. Yani tek bir etnik yapı, tek inanç, tek din üzerine kurulmuş bir cumhuriyeti yaşıyoruz” dedi.
“ALEVİLİĞİN TEMEL GÖREVLERİ NELER?”
Araştırmacı Yazar Hamza Aksüt ise konuşmasına Alevi toplumunun Türkiye haricinde İran, Irak, Suriye, Arnavutluk, Bulgaristan ve Avrupa’ya dağıldıklarını ifade ederek başladı.
Alevi toplumunda sadece belli başlı görüşlerin dile getirildiğini belirten Aksüt, ‘Yıllardır cemevleri ibadethane olsun, Madımak Oteli müze olsun, din dersleri kaldırılsın ya da zorunlu olmaktan çıkarılsın, Diyanet kaldırılsın’ gibi söylemlerde bulunuluyor” dedi.
Aksüt, Alevilerin temel görevlerinin olduğunu ifade ederek “Alevi topluluklar şu anda Türkiye’de ne halde? Türkiye’de eğer Alevilerin durumu iyi ise ki değil, bu duruma nasıl, niye gelindi? Bu durum sadece devletten mi kaynaklanıyor yoksa Alevi toplulukların özellikle de Alevi aydınlarının bu duruma gelinmesinde payı, eksikliği, artıları nedir? Bütün olarak bunların düşünülmesi gerekir” dedi.
Aleviliği tarihsel boyutu ile ele alan Aksüt, Osmanlı devletinin kendi halkı ile mücadele eden bir anlayışa sahip olduğunu söyleyerek şöyle devam etti:
“Bilindiği gibi Alevi topluluklar Devlet olarak Emevi, Abbasi, Selçuklu, Fatimi, Safevi, Osmanlı ve Akkoyunlular gibi devletlerde yaşadı. Alevi topluluklar şu andaki Türkiye topraklarına ise 1250’li yıllardan sonra geldi. Safevi Osmanlı Savaşları, Osmanlı Dul Kadir Savaşı, Osmanlı Memluk devleti savaşları gibi savaşlarda Aleviler tümüyle bulundular. Daha çok Osmanlı’nın karşısında tümüyle yer aldılar. Peki daha sonra ne oldu? Osmanlı devleti Sünni ve Hanif’i bir devlet olduğu için tamamiyle duruma hâkim oldu. Alevilerle Osmanlı devletinin mücadelesi devletlerarası bir mücadele olmaktan çıkıp kendi halkıyla mücadeleye dönüştü.”
Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş sürecinde ortaya çıkan İttihat-Terakki örgütüne de dikkat çeken Aksüt, “Bu örgüt ikinci Abdülhamit’i 1908’de tahttan indiren bir harekettir. Alevi tarihini, inancını ve kültürünü ilk araştıran kişiler de ittihat terakki mensuplarıdır” diyerek şöyle devam etti:
“Bu topraklarda Aleviliğin tarihini belli bir amaç doğrultusunda araştıran ve yazıya döken, İttihat ve Terakki ya da onun zihniyetinde olanlardır. Bunlardan biri Çerkez Bahat Sait’dir. Sait araştırmalarını Türk Yurdu dergisinde de yayınlıyor. İttihat ve Terakki’nin amacı; Osmanlı’dan kalan topraklarda tek tip, tek mezhepli, tek dilli aydın bir topluluk yaratmak. Bahat Sait de şunları amaçlıyor; Alevilerin tek etnik sitesi Türk, dili de Türkçedir. Deyişlerin tümü de Türkçedir gibi şeyler yazıyor. Aleviliğin temel örgütü olan pir, şeyh, dede ve ocaklarına da müdahaleyi amaçlıyor. Ve bu amaçlarla birçok şey uyduruyor. Alevi yazarların dahi hiç şüphelenmediği görüşler ortaya atıyor. Örnek olarak; ‘Manisa’da Valide Cami kütüphanesinde bir yazma eser gördüm. Bu yazmayı şerde Balım Sultan’ın, Sırp prensinin oğlu olduğu ve Osmanlı Padişahı ikinci Bayezid tarafından Hacı Bektaş tekkesine şeyh olarak tayin edildiğini okudum’ diyor. Kaynak ne? Belli değil.”
Cebrail ARSLAN – Eren GÜVEN /ANKARA
Yoruma kapalı.