PİRHA – 17 yıllık öğretmen Müjgan Bilgisel, sendikal çalışmaları gerekçesiyle meslekten men edildi. Bilgisel, ikinci kez Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edilmesine ve kurulun devlet memurluğundan çıkartılmaya herhangi bir gerekçe oluşturulmadığına dair vermiş oluğu karara ve dosyanın kapanmış olmasına rağmen Ankara Valiliği’nin ısrarı ile öğretmenlikten men edildi. Bilgisel, meslekten men edilme sürecini PİRHA’ya anlattı.
17 yıllık öğretmen Müjgan Bilgisel, görevinden men edilmesine ilişkin PİRHA’ya konuştu.
Eğitim-Sen üyesi aynı zamanda Eğitim-Sen Sincan 4 No’lu Şube’de yönetimde olan Bilgisel, 22 Mart 2018 tarihi itibariyle Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu kararıyla görevden men edildi. Bilgisel, bu sürecin buraya kadar gelmesinde çok ciddi anlamda hukuksuzluklar ve yönetmeliğe aykırı durumlar söz konusu olduğunu belirterek şunları aktardı:
“2013 yılında Cemal Yüksel İlkokulu’nda göreve başladım. Daha sonra 2013’den 2016 1. Dönemine kadar okulda hem idare hem öğretmen arkadaşlar hem de alt birimde çalışan arkadaşlar tarafından mesleğimle ilgili olarak örnek öğretmen olarak gösteriliyordum. Aynı zamanda görev yaptığım okulda sendika temsilcisiydim. Gerek sendikal örgütlülük gerekse de eylem ve etkinliklerin çalışmalarını yapardım.
2016’nın 2. yarısında nedense birden bire okul idaresi tarafından sendika çalışmalarım gerekçe gösterilerek hedef haline getirildim. 2. dönem zümre toplantısında yönetmelik ortada durduğu halde yönetmeliğe aykırı bir şekilde sendikal faaliyetlerimden dolayı hedef gösterildim, saldırıya maruz kaldım. Daha sonra sendika panosunun boşaltılması söz konusu oldu. Bunun üzerinden sendika yöneticileri idareyle görüşmek için okulumuza geldiler.”
“DİSİPLİN KURULU, VALİLİĞİN ISRARI İLE GÖREVİMDEN MEN ETTİ”
Bilgisel, sonrasında yaşanan gelişmeleri şöyle anlattı:
“Sonrasında ise okul müdürümüz okuldaki bütün öğretmenleri öğretmenler odasına toplayarak beni hedef gösterdi. Sendikal çalışmalarımı başka bir şeyle ilişkilendirdi. Elinde hiçbir somut veri ve delil olmadığı halde kendi düşünceleri üzerinden böyle bir uygulamaya maruz kaldım.
2016 Şubat ayında İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne şikayet edildim. Bu soruşturma kapsamında yaklaşık 36 kişiden bakanlık müfettişlerince ifadeleri alındı, 11 arkadaşım aleyhime 25 arkadaşım da lehime ifade verdiler. O dönem bilgi edinme yasası gereği mevcut dosya elimizde. Dosya müfettişlerce zorlama bir şekilde Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edildi. MEB Yüksek Disiplin Kurulu’nda görüşüldü ve görüşülme sonucunda devlet memurluğundan çıkartılmaya herhangi bir gerekçe oluşturulmadığından dolayı lehime karar verdi.
“CEZA VERİLMEDİ”
Dosya, disiplin kurulundan gelir ve orada alt cezalar verilir. Ama herhangi bir ceza verilmedi. Ne uyarı ne kınama, ne aylıktan kesme, ne de kademe terfi durdurma hiçbiri verilmedi. Bu dosyanın üzerinden yaklaşık 6 ay gibi bir zaman geçtikten sonra yeniden bana tebliğ edildi. Yeniden YDK’ye sevk edildiğine dair. Kim tarafından? Valilik tarafından. Dosyanın yeniden görülmesi istendi. Görüşülme sonucunda tekrar lehime karar verildi. Dosya tekrar kapanmış oldu.
Ve sürpriz bir şekilde yeniden 5 buçuk ay gibi zamandan sonra herhangi bir soruşturma, herhangi yeni bir delil, yokken 3. defa valiliğin ısrarı ile aynı dosya tekrar YDK’ye sevk edildi. Bu defa lehime değil aleyhime karar verilerek valiliğin ısrarı ile devlet memurluğundan men edildim.”
“HUKUKSUZLUK NET OLMASINA RAĞMEN YDK ONAYLIYOR”
Öğretmen Bilgisel, “Bu dosyanın ayrıca şöyle bir özelliği de var: 2016 Şubat ayından başlatılan bir soruşturma ve bu karar 2018 Mart ayında veriliyor. Zaten doğallığında zaman aşımına uğrayan bir dosya olmasına rağmen böyle bir karara imza attılar. Hukuksuzluk somut ve net olmasına rağmen YDK tarafından onaylanıyor” dedi ve şöyle devam etti:
“Bu süreçte KHK’larla bir çok arkadaşımız haksız ve hukuksuz bir şekilde ihraç edildi. Ve bir komisyona havale edildi. Komisyonun bu dosyaları ne zaman görüşeceği belli değil, arkadaşlarımız o dosyalarda neler var nelerle suçlanıyorlar hiçbir bilgileri hiçbir fikirleri yok. Ama benim dosyam gözler önünde. Hepimizin ulaşabildiği ve okuyabildiği, gördüğü net, somut bir şekilde hukuksuz bir şekilde karara imza atmış oldular.”
“HUKUK MÜCADELEMİZ DEVAM EDECEK”
Sendikal çalışmalarının bütün bunlara neden olduğunu ifade eden Bilgisel, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sendikal çalışmaların hepsi yasal etkinlikler, valiliğin ısrarı ile oluyor. Ama katıldığımız ve yaptığımız eylem ve etkinlikler valiliğin iznine tabi olan eylemler. Hem izin vermiş olduğu eylemlerden dolayı diyor ki suç işlemişsiniz, devlet memuru olamazsınız. Ve bu karara imza atıyorlar.
Hukuk yollarına başvuracağız. Umuyoruz ve diliyoruz ki hukukla işleyen bir süreçte bu somut durumu hukuksuzluğu görüp lehimize karar çıksın. Böyle bir beklentimiz var. Bu anlamda hukuk mücadelemiz, eylem ve etkinliklerimiz devam edecek çünkü hepsi yasal eylem ve etkinliklerdir. Ben bunu akıl tutulması olarak değerlendiriyorum. Kendilerince insanları bu şekilde mağdur etmek, hayatın dışına itmeye çalışmak bu da ayrı bir sorundur. Bir an önce bu haksızlığın ve hukuksuzluğun sona ermesi, OHAL’in vermiş olduğu bu yetkileri kötüye kullanmak doğru bir şey değil. Bu anlamda mücadelemiz demokratik ve meşru boyutu ile devam edecek bütün arkadaşlarımız geri dönecek ve kazanan biz olacağız.”
Cebrail ARSLAN/ANKARA
Yoruma kapalı.